Kişilerin maddi durumu yani fakir veya zengin oluşu, iş hayatındaki mevkii, patron veya işçi oluşu, ünvanı; genel müdür, müdür, şef veya sıradan bir çalışan olması,
Tüm bunlar toplumda, sosyal çevre içindeki konumunu, itibarını ve saygınlığını belirler. Bir de kişiliği...
Bir insan zengin- fakir, patron- işçi, ünvanlı veya ünvansız olabilir ama kişiliği ile de toplumda bir yer edinebilir.
İnsanın iki türlü sosyal çevresi ve kişiliği vardır:
Çalışma hayatındaki çevresi ve kişiliği ile işi dışında ve özel hayatındaki çevresi ve kişiliği. Bunların her ikisinde de saygınlığı elde etmiş bir kişi toplumda özel bir yer edinir, özel bir konumda olur.
Yalnızca çalışma hayatındaki konumu ve mevkii ile belirli bir iş çevresinde zorunlu statü kazanmış bir kişi, özel hayatında fazla çevresi olmayan, aranmayan hatta bazen selam verilmeyen bir pozisyonda olabilir.
Ahlaklı ve dürüst ve tüm insani değerler açısından olumlu özelliklere sahip; çalışma hayatında unvan ve benzer üst bir konumu olmayan bir insan; ekonomik konumu; görev ve unvanı ile çalışma hayatında üst konumda olan kişilere oranla özel hayatında daha saygın, aranan dostluğu ve arkadaşlığı istenen bir kişi olabilir.
İş hayatında hasbel kader bir unvanı ve mevkii olan kişiler, iş hayatın dışında gerçek kişiliği ile aynı saygınlığı ve statüyü devam ettiremediklerini fark ederlerse, yine çalışma hayatındaki unvanı ve görev üniformasının getirdiği artılar devam ettirmek isterler. Yani üniforma veya unvanlarının arkasına sığınırlar.
Örnek verelim. Adam polistir. Görevi dışında sivil kıyafeti ile gezmesi daha normaldir. Ama mesaisi bittiğinde resmi üniformasını çıkarmaz, polislik görevinin küçük artlarını özel hayatında da sürdürmek ister.
Başka bir örnek:
Beyefendi Albay rütbesinde iken beş yıl önce emekli olmuştur. Ama hala Albay rütbesini kullanmaktadır. Bir kuruma arkadaşını ziyarete gider. Danışmada görevliye kimlik olarak Albay................ olarak bilgi verir. Danışma görevlisi aranan kişiye telefon eder. ‘’ Efendim sizi Albay ............ arıyor, görüşmek istiyor ‘’ der – Halbuki bu unvanı 5 sene önce bitmiştir- .
Diğer bir örnek:
Adam bir üniversitemizde öğrenim görevlisidir ve ünvanı Prof. Dr. dur. Evinin kapısındaki isim tabelasında Prof.Dr. .................. yazar. - Bu uünvanı çalışma hayatı ve akademik çevresinde geçerli ve önemlidir. –
Blogcu camiamızdan da bir örnek vereyim. Tıp doktoru olan blogcu arkadaşlarımız var. Tam sayısını bilmiyorum. Birkaç kişi olabilirler. Bunlar tıbbi bir konuda yazı yazarlarken, yazı içinde doktor olduklarını belirtmeleri olağandır. Ama bir tanesini biliyorum, Kendi ismi ile yazıyor. Sayfasının başında da ‘’ Dr. ......................’’ ibaresi var.
Bir kişi çalışma hayatında müdür, genel müdür, şef, .... yardımcısı olabilir. Çalışma odasının kapısında, masasının üzerindeki isimlikte bu unvanları yazabilir, bu çok olağandır. Ama özel hayatında yani çalışma hayatı dışında kişi, kendi kişilik kimliği ile görünmeli, böyle bir kimlik edinmeğe çalışmalı, çalışma hayatının ve emeklilikten önceki statüsünün arkasına sığınmamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder