İstanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İstanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Ocak 2022 Cumartesi
25 Şubat 2020 Salı
31 Aralık 2018 Pazartesi
Bu gece yılbaşı - Haydi İstanbul Taksim'e taciz olmaya !...
Yılbaşı gecelerindeki İstanbul Taksim meydanında taciz olayları artık bir klasik oldu. Örnek olarak 2010 yılı 31 Aralık gecesi için bu meydanda bir eğlence düzenlenmediği halde yine erkek-kadın büyük bir çoğunluk burada toplanıyor ve yeni yıla girme çılgınlığını-pardon-kutlamasını burada gerçekleştiriyor. Tabii ki her sene olduğu gibi taciz olaylarının yine yaşanıyor. Bu suçlama ile 74 kişinin tutuklanıyor ve taciz olaylarından müşteki kadınların yaklaşık yüzde onu kadar, yalnızca 8 kadının tacizcilerden şikayetçi oluyor bu sebepten 8’i dışında kalanların salıveriliyor.
Hani cinayet olayları için söylenen bir halk deyimimi var:
‘’ Öldürene değil ölene bak ‘’ Bu olaylarda da bu tür düşünmeden edemiyor insan. Son yıllarda Taksim meydanı yılbaşı kutlamalarında ‘’ taciz ‘’ olayları ile özdeşleşmiştir adeta. Yani Yılbaşı ve Taksim deyince, taciz rezaletleri akla gelir oldu. Bu böyle iken yılbaşı gecesini ve yeni yıla başlangıç kutlama – deliliğini- pardon coşkusunu burada yaşamak hangi mantık ve duygu ile izah edilebilir ki?
Tabii ki taciz, kabul edilebilir bir davranış değildir ve en kısa ve doğru izahı ‘’ sapkınlık ‘’ kelimesi ile olabilir. Bu meydana gecenin ve yılın son saatlerinde bekar erkeklerin veya yanında bir kadın olmayan erkeklerin gelmesi olağandır. Ama benim gibi düşünen büyük bir çoğunluğun anlayamadığı bir şey var ki; bu tür bir taciz olayları ile ünlenmiş bir alana tek kadınların, kadın- erkek çiftlerin gelmesi ve bu tür sapkınlıklara maruz kaldıktan sonra şikayetçi olmaları.
Nitekim 74 taciz olayda ancak 8 kadın şikayetçi olmuştur. Diğer 66 sanık, şikayetçi olmadığı için salıverilmiştir.
Çılgınca eğlenmek için yanında bir kadın veya tek kadın olarak buraya geleceksin. Rezaletle sonuçlanacak, kavga-tartışma, polis-karakol derken tüm gecen zehir olacak. Ayrıca bu gece buraya gelenlerin büyük çoğunluğu alkol duvarını aşmıştır. Ve muhtemeldir ki, içlerinde uyuşturucu-uyarıcı kullananlar da vardır.
Bu nasıl akıldır ki, cesarettir ki, yanında bir kadın olan erkek veya yalnız kadın veya kadınlar grubu olarak - bile bile – bu ortama gireceksin.
Yani;
Tacize uğramayı göze alıyorsun veya taciz olmaya geliyorsun !
14 Ekim 2017 Cumartesi
Bu gökdelenli İstanbul'u artık eskisi kadar sevemiyorum !...
İstanbul benim aşkımdı. 54 yıl önce tanıştım onunla. 5 gün kaldım. O 5 günde hep gezdim, deniz kenarında sandalda ekmek arası balık yedim 50 kuruşa. Sonra ayakkabımı boyattım 1 liraya. Bu tezata şaştım kaldım. O vapurla Haydarpaşa iskelesinden karşıya martılar eşliğinde gidiş gelişlerin tadına doyamadım.
Sonra her fırsatta, her vesile ile hep gittim, gezdim, denize girdim. Her gidişimde de Sultan Ahmet ve Süleymaniye camilerini ziyaret ettim. Bu camilerin ihtişamının bir örneğini başka hiç bir yerde göremedim.Çalıştığım kamu kurumunun 2 dinlenme kampı vardı İstanbul'da Florya'da ve Fenerbahçe'de her biri 12 gün süreli. 5 Tatilimi buralarda yaptım. Sonra çalıştığım kamu kurumunun hizmet içi eğitiminde görev aldım. Meslek dersleri öğretmeni ve yönetici olarak. Kurumun yatılı meslek gittim İstanbul'a.Lisesinin son sınıflar öğrencilerine mezuniyetten önce 5 günlük yıl sonu gezileri olurdu. İzmir ve İstanbul'a. Ben Ailemi İzmire götürüp orada bıraktığım halde bu gezilerde bana verilen ekip başlığı görevini İstanbul için kullandım. Öğrencileri gezdirdim. Boğaz turu yaptırdım. Defalarca bu sebeple
1971 yılında askerlik görevimin ilk 6 aylık yedek subaylık Piyade sınıfı hazırlama eğitimi Tuzla'da idi, Tam 6 ay burada kaldım. Tuzla Tavşantepe'ye eğitim için defalarca uygun adımda yayan tırmandım. Gün geldi Kadıköy iskelesi karşısındaki 5 yıldızlı Aden otelinde mesleki seminer sebebiyle 5 gün kaldım.
Yani İstanbul'un o tarihle iç içe büyülü havasını teneffüs etmeye doyamadım. Taa ne zamana kadar ? Geçen sene ilk bahar aylarına kadar. Mühendis oğlum görevli olarak bir kaç ay İstanbul Tuzla'da idi, Eşi çalıştığı ve gidemediği için ben ve annesi ona arkadaşlık etmek için ikamet ettiği Tuzla'ya gittik ve uzunca bir süre kaldık. Yine eşimle sık sık otobüsle Kadıköy'e kadar gidip, oradan Eminönü'ne' vapurla geçtik.
Bu son kalışımdan ben pek tad alamadım. İstanbul Anadolu yakası olmuş Newyork. Gökdelenler, gökdelenler. Boğaz'a denize rağmen eskisi gibi keyif alamadım İstanbul'u gezmekten.
O gökdelenler beni tedirgin etti, rahatsız etti. Şehrin o büyülü tarih kokan havası pek kalmamış artık.
O gökdelenler bana suni geldi. Yabancı geldi, mermer mezar taşları gibi göründü gözüme.
Sanki güzelim Anadolu'mun bir parçası değil, Avrupa ve ABD'deki bir büyük şehiri geziyormuşum gibi hissettim kendimi.
Haa şunu da söyleyeyim. Ola ki bana bedava ABD veya Avrupa gezisi ödülü verseler gitmem. Ve de tüm Anadolu'mu gezmeden, görmeden gitmem.
İstanbul'u da artık pek göresim kalmadı.
Bu gökdelenli İstanbul'u artık sevemiyorum...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER
================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR :: Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R :::: C a h i ...

-
Kur'an'dan ilginç mesajlar ( 1 ):: '' KUR'AN BİR MESLEK KİTABI DEĞİL, TÜM İNSANLARA ÜCRETSİZ ANLATILMAL...
-
Yazımın başlığına koyduğum mesajımın, söylemimin gerekçesini açıklamam gerekiyor. Yaklaşık bir ay sonra 80. yaşımı dolduruyorum. Eşim ...
-
Son senelerde vefat edenin arkasından söylenen yazılan bir temenni söylemi türedi: '' Işıklar içinde uyu '' ve ...
-
Kur'an ilk insandan itibaren iki dinin, iki felsefenin, iki dünya görüşünün, kısaca iki farklı düşüncenin var olduğunu açıkça belirtiy...