14 Şubat 2018 Çarşamba

GÜNÜMÜZÜN CARİYELERİ !...



Cariye kelimesi sözlüklerde;
- Eski dönemlerde savaşta düşmanlardan esir edilen kadın köle – hizmetçi – ve
- Genç ve iyi hizmet eden kadın, olarak tanımlanmaktadır.

Tarihin eski çağlardan beri yeryüzünde mevcut ve yaygın olan kölelik, İslamın öngördüğü ve teşvik ettiği bir durum değildir. Bilakis, Kur’an, İslam Dininin indiği dönemde sosyal bir gerçeklik olan bu olguyu kademe kademe tasfiye etmeyi planlamış, bu arada, kölelerin durumlarını iyileştirmeyi sağlayacak ön tedbirleri almış ve alt yapıyı kurmaya öncelik vermiştir.
Köleliğin ıslah ve zamanla tasfiyesi amacıyla Kur’an’da ve İslam’da, kölelerin eğitilmesi, hürriyete hazırlanarak faydalı bir kimse haline getirilmesi ve hür kılınması konusunda teşvik ve tedbirler getirilmiştir. Sürekli olarak ve çeşitli sebeplerle köle azat edilmesi tavsiye edilmiş, hatta keffaretlerde ( günahları kaldırma ) kusura karşılık bir ceza ve zorunluluk haline getirilmiştir.

Kölelik Kur’an’da yasaklanmamıştır. Çünkü kölelik insanlığın başlangıcından beri var olmuştur. Modern zamanlar denen günümüzde kölelik, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve bunun paralelindeki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ve bu sözleşmeye imza koyan memleketlerin konu ili ilgili olarak çıkardaki kanunlarla yasaklanmıştır. Ama bu yasak fiilen uygulanabilmiş midir. Kölelik bu devirde de fiilen vardır. En azından ülkemiz örneğinde, tek bir kişinin dahi bir aylık karnını doyurmaya yetmeyecek tutar olan asgari ücretle çalışanlar, bir tür zamane kölesi değil midirler?

Kur’an’daki köleler ile ilgili hükümlere örnekler: - Ayet mealleri özetleri ile –
*** Kölelere iyilik etmek: ( 4/36 ) ( 16/71 )
*** Köle kurtarmak için fidye vermek: ( 2/177 )
*** Öldürülen mümine karşı köle azat etmek: ( 4/92 )

Kölelik olgusunun bir uzantısı olan cariyelik, yani kadın kölelik de Kur’an’da yasaklanmamıştır ve kademeli olarak ortadan kaldırılması için tedbirler öngörülmüştür.
İşte konu ile ilgi bazı ayet özetleri:
*** Cariye ile evlenmek veya onları evlendirmek: ( 4/25 ) ( 2/221 ) ( 24/32 )
*** Cariyelerinizi fuhşa zorlamayın: ( 24/33 )
*** Zina eden cariyelerin cezası: ( 4/25 )

Akla hemen ‘’ cariyelik Kur’an’da neden  yasaklanmamıştır sorusu gelebilir
Kur’an olaylara pratik olarak yaklaşır. İnsanı tasarlayıp yaratan ve ona nefis denen duyguyu veren Allah, ölü doğacak ve uygulanamayacak yasakları koymaz. Çünkü bazı şeyleri yasaklamakla fiilen yok etmek mümkün olmaz.
Evet, zamanımızda cariyelik diye bir kelime ve kavram yok.
Ama uygulamada fiilen var.
Şöyle ki;

- Zamanımızda hukuken kadına hiçbir hak doğurmayan ‘’ imam nikahı ile evlilik ‘’
- ‘’ Metreslik ‘’
- ‘’ Hayat kadınlığı ‘’ olguları
- ‘’ Hiç nikahsız beraberlikler ’’, birer cariyelik uygulamaları değil midir ?

Ve bu tür uygulamaların çoğunda kadınların isteyerek ve istemeyerek de olsa kabullenmeleri söz konusu oluyorsa cariyelik engellenebilir ve yok edilebilir mi ?

'' GİZLİ EL ''


’ Gizli El ‘’ terimini ilk önce, Kişisel Gelişim üstadımız, her kitabı yüzün üzerinde baskı yapan, Muhammed Bozdağ’ın eserlerinde görmüş ve dikkatimi çekmişti. Ara sıra bu deyimin anlamını düşündüm, sonra da kendi bilgi, deneyim ve gözlem dağarcığımla karşılaştırdım ve değerlendirdim.
Gizli El’ i üstad, kişisel gelişim açısından değerlendirmişti. Ben de konuyu diğer farklı boyutu içinde ele aldım ve kişisel değerlendirmem sonuçlarını sizinle paylaşmak istedim.

Evet, bir büyük ve kudretli Gizli El herkesin ve hepimizin hayatını çekip çeviriyor, yönlendiriyor.
Bu dünyadaki Kur’anî ifade ile ‘’ ameller ‘ imizin, yani iyi veya kötü davranışlarımızın sonuçlarının hesabını vereceğimizi ve bu hesabın Cennet veya Cehennem şeklindeki ödül veya cezasının kıyamet sonrası Ahirette görüleceğini bilir ve buna inanırız.

Ahirete iman da imanın temel esaslarından biridir.
Ne dersiniz, davranışlarımızın karşılığı yalnızca öbür dünyada mı göreceğiz? Amellerimizin bazılarının karşılığını, özellikle diğer insanlarla ilişkilerimizdeki iyi veya kötü hallerimizin sonuçlarını, ölmeden önce yani bu dünyada göreceğiz. Bunu geçmişi ve bu günü gözlemleyen, sebep ve sonuç ilişkisini değerlendirebilen herkes görebilir.

Bu noktada benim kişisel kanım, öbür dünyaya kalan hesaplar, insanların Allah’la ilişkilerindeki doğru ve yanlışlarıdır. 
Dünya yaşantısındaki canlı ve cansız tüm çevresi ile olan ilişkilerinin hesabı bu dünyada iken görülecektir.

Gizli El ile ilgili olarak aşağıda vereceğim hayattan alınan yaşanmış örnekleri incelerseniz bana hak vereceksiniz.
*** Bir devlet memuru düşünün, görevini layıkıyla yapıyor. Vatandaşların kendisi ile olan işlerini ‘’ Bu gün git, yarın gel ‘’ demeden neticelendiriyor. Hatta kendisine olan müracaatlarının dilekçesini kendisi yazıyor. Olabilecek her işi yorgunu yokuşa sürmeden, oldurma gayretini güdüyor. Çevresindeki herkesin yardımına koşuyor. Merhamet ve vicdan sahibi olarak, hak ve adaleti her an ve her işinde en önde tutuyor.
Bir gün geliyor, bu kişinin de, çevresindeki insanlarla bağlantılı problemleri oluyor. İşte o an ‘’ O GİZLİ EL ‘’ hemen devreye giriyor. Diğer insanlar hemen ona yardım ediyorlar. Örneğin; konu bir hastalık veya operasyonsa, herkesin ‘’ paraya tapıyor ‘’ diye bildiği operatör doktor onu veya hastasını özel himayesine alıyor. İhtimamla ameliyatını ve tedavisini yapıyor. Ve karşılığında da para falan istemiyor. Verilse de almıyor. Böyle şey olabilir mi, demeyin. Olmuştur.

Lafa devlet memuru ile başladık. Şimdi de aksine birkaç örnek olay.

*** Yine bir memur. Dürüst çalışmayı şiar edinmiş. Ama yakın planda beraber çalıştıkları iş arkadaşı ise tersine, yolsuzluğa meraklı. Gelsin de nereden ve nasıl gelirse gelsin, tutumunda menfaatine tutsak. Dürüst memur, dürüst olmayan mesai arkadaşlarının zorlaması ile ( Uymasa tüm çevresi ile ilişkileri kopacak ) şeytana uyuyor ve yolsuzluğa hiç istemediği halde bulaşıyor. Hemen bir trafik kazası, bindiği araç ters yüz olmuş , dünyayı tepesi üstü görmüştür. Ama bir iki sıyrıkla hafif atlatmıştır. Bu bir uyarı değil midir ?
*** Diğer bir örnekte ise memurumuz bilerek isteyerek bilinçli olarak yolsuzluğa bulaşmıştır. Onun başına gelen büyük felaketi ve uğradığı zararları tahmin dahi edemezsiniz...

Sonuç olarak bu dünya hayatımız iyi veya kötü her hareketimiz boşlukta kalmıyor. Gizli El tarafından, sonraki yaşantımızda olumlu veya olumsuz karşılık olarak karşımıza çıkarılıyor.

İşte Kur’an’dan delili:

‘’ Kim zerre kadar bir iyilik yapmışsa onu görür. Kim zerre kadar bir kötülük yapmışsa onu da görür. ‘’ ( 99/7-8 )

Gizli El’ in kimin eli olduğunu herhalde bildiniz!

Kur'an '' ZAYIF YÖNLERİ İLE İNSAN '' ı anlatıyor !...



KUR'AN'DA İNSANIN ZAAFLARI (Zayıf Tarafları)-

Kur’an ele aldığı konuları tüm incelikleri ve yönleri ile incelemiştir. İnsanın üstün yönler yanında da zaaflarını yani zayıf taraflarını da çok güzel ve ayrıntıları ile işlemiştir. Konu ile ilgili bir eser ışığında özet olarak inceleyelim.İnsan zaafları üç başlık halinde ele alınabilir.
*** Biyolojik zaaflar
*** Psikolojik zaaflar
*** Sosyal zaaflar

İnsanın Biyolojik Zaafları

" İnsan, ruh yönüyle diğer varlıklardan üstün olduğu gibi vücut özellikler itibariyle de, varlıkların en harikasıdır. Allah ilk insanın biyolojik cevherini, en faydalı madde olan topraktan yaratmıştır.
İnsanın yaratıldığı küçücük sperm denilen nutfede, kendi kişilik özellikleri bulunmaktadır.. Kişilik kromozomlar denilen şeritlerdeki DNA moleküllerinde gizli bir şekilde mevcuttur.
İnsanın bünyesinde, kalp mide v.s. isteği dışında çalışan otomatik sistemler mevcut olup, faaliyetleri kader denilen belli bir vakte kadar programlanmıştır.

Vücutta biyolojik olarak iç ve dış ortam değişikliklerinde otomatik olarak bünyenin uyumunu sağlayan bir sistem bulunmaktadır ki buna, nörovejetatif sinir sistemi adı verilmektedir; merkezi ise, ara beyinde yerleşik olan limbik sistemdir. İstem dışı çalışan bir sistem olduğundan, bu sisteme bağımsız anlamına gelen otonom sinir sistemi adı verilmiştir. Bu sistem , aldığı duyum ve uyarılar karşısında bir fertten diğer bir ferde farklılık gösteren bir takım reaksiyonlar ( tepkiler ) vermek suretiyle, fertlerin kişilik özelliklerini tayin etmektedir.
Bu sistemlerin faaliyetleri sonucu insan, sıcaklık etkisi ile terlemekte, soğukta da deri büzülmekte , titreme ile de enerji açığa çıkmakta ve vücut ısısı sabit bir değerde tutulmaktadır.

İşte Yüce Allah’ın, biyolojik yapının devamlılığını sağlamak amacıyla vücuda verdiği şehvet, öfke , uyku ve korku gibi çeşitli duygular hep bu sistemlerin birer sonucudur. Şehvet (güçlü istek ), organizmaya yarayışlı gıdaların alınmasını, ve neslinin devamın, öfke, hedefinden alıkoyacak tehlikelere karşı savunmasını, uyku, sonraki faaliyetler için enerjinin toplanmasını, korku, tehlikelere karşı organizmanın korunmasını sağlamaktadır.

Kur’an’ın temas ettiği biyolojik yapımızla ilgili duygulardan açlık, susuzluk, uyku ve cinsellik organizmayı çok güçlü bir şekilde etkilemektedirler. Bunların uzun süre doyurulmamaları halinde denge bozulmaktadır. Örneğin; açlık durumunda bedendeki denge bozulur, buna bağlı olarak beden besin ihtiyacı duyar. Bu da midedeki asidin artması, krampların baş göstermesi, kanda şekerin düşmesi sonucu çeşitli fizyolojik duyular ortaya çıkar. Bunun sonucunda da, organizma rahatsızlığını gidermeğe çalışarak besin aramaya başlar. Bunu temin ettiğinde vücuttaki denge yeniden kurulur. Diğer duygularda da aynı oluşumlar kendini gösterir. "

Şimdi bunları Kur’an’da ele alınış yoğunlukları ile bir çizelgede görelim ve örnek ayetlerle konuya yaklaşalım:

Biyolojik Zaaflar:

Sıra No:.....K O N U.............................................................Kaç Defa Geçtiği

1..............YEME İÇME VE UYKU.......................................................3
2...............CİNSELLİK VE CİNSELLİKLE İLGİLİ SAPMALAR.........25
...............................Cinsellik...............................................................9
...............................Zina...................................................................14
...............................Eşcinsellik............................................................2

T O P L A M......................................................................................28

“ Kadınlara, oğullara, yığın yığın altın ve gümüşe, salma atlara ve ekinlere karşı şehvet sevgisi size süslü gösterildi. “ ( 3 / 14 )

“ Sizin kendi nefsinizden ( cinsinizden ) kaynaşıp ısınmanız için eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi O’ nun delillerindendir. Doğrusu bunda iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır. “ ( 30 / 21 )

“ Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular. Bu yüzden ilerde azgınlıklarının cezasını çekecekler. “ ( 19 / 59 )

“ Bu ( zina ) bir hayasızlıktır, iğrenç bir şeydir ve kötü bir yoldur. “ ( 4 7 22 )

“ Zinaya yaklaşmayınız. Çünkü o, açık bir kötülük, çok kötü bir yoldur.

Psikolojik Zaaflar

" Bilimsel yönden insan, Madde ve ruh karışımı psiko-şimik, fizyolojik ve psikolojik faliyetler göstern bir varlık olarak tanımlanmaktadır.
Ruhiyatçılar "Ruhu,
Lâtif,
Yalın,
Bölünmez,
Yer tutmaz,
Beş duyu ile algılanmaz,
Ölçülüp tartılmaz,
Boyutsuz,
Değişmez,
Manevi bir varlıktır. Diye tanımlamışlardır.

Ruhun bu bilinmezliği sağlıklı bir şekilde teşhisini engellemektedir. Sosyal münasebetlerimizde, kişilerin derin ruh alemiyle ilgili bilgilerine ulaşabilmemiz için, özel bir duyguya sahip değiliz. Biz ancak ruhu, iç alemimizin derinliklerinden; bazen 
kişilerin yüz hatlarındaki ifadelerden, bazen dil veya ellerinin hareketlerinin içeriklerinden anlarız.

Organik olayların ölçülebilir, sayılabilir ve çabucak belirlenebilir olmasına rağmen, ruhsal olayların pek azını ölçebilmekteyiz. Nitekim bir insanın derinlik yönünü oluşturan sevgi duygusunu ve yoğunluğunu ölçüp de, bu diğerinden fazladır veya noksandır şeklinde bir hükümde bulunamayız.
İnsan, ruh aracılığı ile gayb ve şahadet ( bilinmeyen ve bilinen ) alemin birleştiği bir varlık olmuştur. Bu yüzden diğer canlılardan üstündür. Ceset olarak hayvanlarla ortak olan insan, ruh yönüyle onlardan ayrılmaktadır.
Allah, insanı yaratırken " Ruhundan üflediğini " ( 15 / 29 , 38 / 72 ) belirterek meleklerden üstün tutmuştur. Melekler de ruh sayesinde insanın üstünlüğünü kabul ederek ululamışlardır.

İnsan, ruh aracılığı ile gayb ve şahadet ( bilinmeyen ve bilinen ) alemin birleştiği bir varlık olmuştur. Bu yüzden diğer canlılardan üstündür. Ceset olarak hayvanlarla ortak olan insan, ruh yönüyle onlardan ayrılmaktadır.
Bu gün artık ruhun olağanüstü özellikleri bir çok insan tarafından bilinmektedir. İslâm alimleri de, yer yer eserlerinde bu konuya değinmişlerdir. İslam mutasavvıfları ile velilerin bu konuda yaşamış oldukları olağanüstü deneyimler, kayda değerdir. Bu tarz özellikler, psikolojinin bir alt birimi olan para psikoloji tarafından araştırılmaya başlanmıştır.

Yukarıda izah edildiği gibi insanoğlu, bir avuç toprak ve ilâhi ruhtan bir nefes ile yaratılmıştır. Bu sebepten insanı iyi tanıyabilmek, ancak her iki yönünü de iyi bilmekle mümkün olabilmektedir. İnsanı ruhen tanımak da , hiç şüphesiz onun psikolojik zaaflarını tanımakla mümkün olmaktadır. "


NOT:Bu yazının hazırlanmasında Yrd.Doç.Dr. Hayati Aydın'ın Timaş Yayınlarından KUR'AN'DA İNSAN PSİKOLOJİSİ adlı eserinden yararlanılmıştır.