Tarikatlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tarikatlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Eylül 2020 Çarşamba

Ateizm'in hızla yayılmasının en önemli sebebi : TARİKATLAR !...



Ülkemizde Ateizm'in hızla yayıldığı artık herkesce gözlemleniyor. Bunun iki önemli sebebi var:

***  Dini tarikatlar ve cemaatlerin günümüzdeki dejenerasyonu ve şirk yuvaları haline gelmesi,
***  Resmi  eğitim dahil, din eğitiminin  yanlış  eksene oturtularak yürütülmesinde ısrar edilmesi

Bu yazımda cemaat ve tarikatların bu yayılmadaki rolünü ele alacağım:

Bilindiği gibi Cemaat ve Tarikatlar mezhepler, insanların din eksenli fırkalaşmaları yani gruplaşmalarıdır.  İslam Dini'nin anayasası olan Kur'an bunu hoş görmez, 
'' dinde bölünme '' olarak nitelendirir ve yasaklar. Bu yola gidenlerin azaba uğratılacağını net olarak şu ayetlerle ifade eder: EN'AM / 65 -- AL-İ İMRAN / 105

AL-İ İMRAN / 105: Sakın, kendilerine ( Tevrat ve İncil ile )  apaçık bilgiler -uyarılar gelmiş olduğu halde anlaşmazlıkları bahane edip gruplara ayrılmış olanlar ( Musevi ve Hristiyanlar ) gibi olmayın. Bu şekilde dini görüşlerdeki farklılıklara dayanarak, birbirine düşman farklı gruplar ( tarikatlar,  mezhepler ) oluşturanlara büyük bir azap söz konusudur.

En'am / 65. ayette  gruplaşarak bölünmenin  doğal bir afet gibi azap aracı oldu vurgulanmıştır.

Ayrıca; En'am / 159 -- Rum / 32 -- Cin /11 ve Mü'minun / 53. ayetlerde de konuya değinilmiştir.

Bilindiği gibi Tarikat  '' yol '' demektir.  Dini anlamda da bu kelime  '' ALLAH'A ULAŞTIRAN YOL ''  anlamında kullanılmaktadır. Yukarıda belirttiğim gibi Kur'an din konusunda kendi hükümlerinin tek kaynak olduğunu defalarca vurgular ve DİNDE ARACI KOYMAYI  Fatiha / 5 -- İnşirah / 8 -- Enbiya / 90  .... ile beraber toplam 14 ayette noktayı koyar ve son hükmünü verir: 

DİNDE ARACI YASAKTIR...

Tasavvuf bilindiği gibi başlangıcı yüzlerce yıl öncesine dayanan bir dini yorumlama akımıdır. Cemaat ve tarikatlarda bu akımın uzantılarıdır. Yüzlerce yıl öncesinin Yunus Emre gibi gerçekten hak aşığı kişilerin yetişmesi  yaşadığımız modern çağın özellikleri ve bazı rezilce davranışların olağan hale gelmesi sebebi ile artık mümkün olamamaktadır. İnsanların nefslerin kontrolü çok zor ve hatta imkansız hale gelmektedir. Zaptedilmesi zor olan ve bazen de kontrol edilemeyecek derece azan insan nefsi bu tasavvufi akımda  kendini olumsuz yönde  göstermekte ve ilahlaşma iddiasında olan kişilerle beraber, onları ilahlaştırmaktan kendini alamayan müritler türemekte, sapkın kişiler ve davranışlar oluşmakta ve genellikle bu günkü hali ile tarikatlar şirk bataklığına saplanan insan grupları haline dönüşmektedir.

Dinimizin ana yasası olan Kur'an hala bazı çevrelerde anlamını bilmeden -- ibadet ediyorum -- zannı ile okunmaya direnilmekte, güzel bir güfte ve müzik bestesi işlemine tabi tutularak aslı görevi insanları eğitmek ve iyi ahlaklı insan olarak yetiştirmek olan kutsal kitabımızın hükümleri, kuralları, öğütleri bilinmeden, müslüman olduğunu zanneden ama gerçekten müslümanlıkla ilişkisi olmayan insan yığınları oluşmakta ve varlığını  sürdürmektedir. Kur'an -- kendisi sevilen ama yeterince okunup mesajları iyi anlaşılmadığı için gittikçe uzaklaşılan bir tuhaf kutsal kitap haline getirilmiş olmaktadır.

İşte bu tuhaf ilkel ve yanlış tutumu körükleyen resmi veya özel din eğitimi  ile her şeyi görsel olarak tanımlama, okumadan, konuşmadan ilkel çağlardaki gibi sembollerle anlaşmaya zorlanan, düşünmeyen robotik insanlar oluşturma yolundaki küreselci hedeflere, onların kontrolünde ve güdümündeki SOSYAL MEDYA  araçlarının da başarılı etkisi ile, kendini dindar zanneden ama din ile ilgisi, bilgisi olmayan, Kur'an cahili olduğu için neyin dinden, neyin din dışı olduğunu bilmeyen, ayıramayan insanlar, ilginç ve farklı dini  ritüellerin de etkisi ile tarikatlara merak saiki ile giriyor,  bilinçsiz bir sosyal  ve din yaşamı oluşturuyorlar. Sonuçta da, kendilerine, ailelerine ve içinde bulundukları topluma yabancı, yozlaşmış ve bazende sapkın emellere bulaşmış, insan grupları haline dönüşüyorlar. 

Çağımızda insan ilişkileri ve iletişimi çok gelişmiştir. Öyle ki her kişinin cep telefon sahibi olması her yerde ve her an, her olumlu veya olumsuz davranışın olayın fotoğraflanması ve haber kanallarına anında ulaştırılması mümkün olmakta, bunun sonucu olarak da, güzel veya çirkin her olay, kişi, grup, kendi ülkesi ile beraber dünya insanının karşısına anında çıkabilmektedir. Yani;

GÜZEL VEYA ÇİRKİN OLAN HİÇ BİR ŞEY GİZLİ KALMAMAKTADIR...

Sıradan insanlar bunun bilincinde değildir. Göz önündeki defalarca  tekrar eden kötü örneklere rağmen, iyi veya cazip bir şey yapıyorum zannı ile bir tarikata girebilmektedir.

Ne  diyorsun arkadaşım, hepsi mi kötü diyen ve itiraz eden okurum, iyi bildiği 
'' iyi '' örneği net ismi ve adresi ile açıklamalıdır. Bazende çevre ve arkadaş etkisi tarikat batağına saplanılmakta, kendilerinin, aile fertlerinin mağduriyetlerine yol açılmaktadır. 

İşte din konusunda olumsuz düşünceleri olan kişiler genellikle din gerçeğini tüm yönleri ile bilmediklerinden, İslam dini diye  hep  medyada kötü din uygulamaları örnekleri Tarikat ve Cemaat olguları ile hep olumsuz yönde karşısına geldiğinden ilgisini çeken grupların gerçek dini temsil edip etmediklerini   düşünüp, araştırma  bilincinden de yoksun olduklarından, DİN KONUSUNDA OLUMSUZ YÖNDE ETKİLENMEKTE, EN KOLAY YOLU SEÇMEKTE  --  KAÇMAKTA -- YANİ ATEİZM'E VE DEİZM'E YÖNELMEKTEDİRLER. 






7 Eylül 2020 Pazartesi

CEMAATLER - TARİKATLAR VE ONLARIN YURTLARI KAPATILMALI !...





Cemaatlar - Tarikatlar ve Onların Öğrenci Yurtları KAPATILMALI !...

Fetö olayından sonra Cemaat ve Tarikat gibi dini grupların ülkemizde sinsi kötü siyasi ve sosyal olaylara sebep olduğu net anlaşıldı, fakat ne yazık ki onların sıkı bir denetimi ile zabtı rapt altına alınması yolun gidilmedi.

Artık görülüyor ki Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu işi gerçekleştirmesi artık pek mümkün görülmüyor.

Neden ?

Denetim yapacak kurumun bu konuda  '' tarafsız '' olması gerekir ki, böyle bir işlemi adil ve doğru olarak gerçekleştirebilsin.  Ama böyle olduğunu söyleyebilmek ülkemiz için olumlu bir ışık olabilirdi ama ne yazık ki bunu söylemek ve savunmak mümkün değil...

Bu durumda da bu tür faaliyetlerin acilen kapatılması ve yasaklanması gerekir.

--- Efendim hepsi aynı şekilde kötü amaçlı değil ki diye bir itiraz olacaktır.

Ülkemizde bütün cemaat ve tarikatların  siyasi ve sosyal bir amacı vardır. Çünkü hepsi birer masonik gruplar haline dönüşmüştür.  Bunu hangi delil ve gerekçe ile söylediğime gelince;

Tüm cemaat ve tarikatlar Müslüman olmanın temeli olan '' DİN KARDEŞLİĞİ'ni  değil, masonların en önemli hedefi CEMAAT VE TARİKAT KARDEŞLİĞİ' ni hedef almakta bu doğrultuda çalışmalar yapıp, siyasi ve ekonomik alanda ÜYE SAYISINI ARTTIRIP, SAYICA ÇOĞALIP KENDİ YÖRELERİNDE VE ÜLKE ÇAPINDA   '' ETKİN '' KONUMA GELME HEDEFİNİ GÜTMEKTEDİRLER. Aynı grupta olmayı  avantajlı bir duruma getirmek için bilindiği gibi maddi ve manevi alanlarda  -- dinin temeli olan -- hak ve haklı olma inancını bir tarafa iterek BİRBİRLERİNİ DESTEKLEMEKTEDİRLER. Bu davranışın sonuçları olarak geçmişte resmi toplu sınavlardaki atraksiyonlarını bilmeyen anlamayan kalmadı.

Ayrıca artık herkes tarafından bilindiği gibi dini açıdan da  Kur'an'daki temel ve saf  Allah'ın dinini ve - tekliğini - değil, hurafelerle ve ne idiğü belirsiz hoca efendilerin  fikir, yorumları, ritüelleri ve  bilgiler ile  donanmış öğretileri temel almış, genelde İslam'ın temel kabullerine aykırı -- sapkın -- özel öğretilerinin toplumca yaygın olarak kabulü doğrultusunda çaba göstermektedirler.

Ayrıca  tarikat ve cemaatlerin özel gazete, dergi tv  yayınları ile sürekli propaganda faaliyetleri, ticari şirketleşme ve hatta holdingleşmeler ile bunların birbirlerini  maddi, manevi destekleme ve  üyelerini kollama, derneklerine yardım toplama çalışmaları artık gözler önünde sürüp gitmektedir.  Ayrıca Kur'an ve din eğitimleri de denetimsiz bir şekilde devam etmektedir.


Ben kişisel olarak kanatım şudur ki  ''  ülkemizde siyasi amaç gütmeyen '' cemaat ve tarikat yoktur. DİN VE İNANÇ KONULARI SİYASİ AMAÇLARLA BİR ARAYA GELDİĞİNDE HER İKİSİ  DE YOZLAŞMAKTADIR...

Özellikle tarikat olayında sözde dini eğitime alınan  küçük çocuklara karşı işlenen sapkın cinsel suçlar  ve yurt yangınları gibi yönetim hataları artık bu olayın  rezalet boyutuna varmasına ve sıradan normal dindar vatandaşların dahi tepkisine sebep olmuştur.  CEMAAT VE TARİKAT OLUŞUMLARINA OLUMLU BAKAN VATANDAŞ DA ARTIK KALMAMIŞTIR. Fetö olayının da etkisi ile İnsanlarımız  nezdinde cemaat ve tarikatların tamamının  güvenilirliği ve itibarları yok olmuştur.

Ben bu konuda ilk yazımda bu olayın  ikinci derecedeki boyutlarını ele aldım. Ülkemizin iç ve dış güvenliği konuları,  dine verilen zararlar, toplumun ahlaki dejenerasyonuna etkilerini sonraki yazılarımda ele almak  düşüncesiyle, dini gruplaşmanın  boyutlarını, tehlike ve önemini göstermek üzere YouTube'den alıntıladığım çizelgeleri bilgilerinize sunuyorum:

LÜTFEN BÜYÜTEREK İZLEYİN !...






































11 Ekim 2017 Çarşamba

Taraftar kazanma faaliyetleri olan cemaat ve tarikatların '' gizli ajandaları '' vardır !...

Taraftar kazanma ve sayılarını arttırma faaliyetleri cemaat ve tarikatların çoğunda belirgin bir şekilde görülür.  Bunu gerçekleştirmek için  kendilerine bağlı dernekler ve özel çalışma grupları oluştururlar. Bir siyasi parti gibi çalışırlar çünkü  '' gizli bir siyasi ajandaları ''  yani hedefleri vardır.

Nedir bu hedef ? 


Taraftarlarının sayısını arttırıp  kitlesel bir çoğunluğa ulaşmak ve kendi inançlarını ve taraftarlarını toplumda etkin bir konuma ulaştırmak. FETÖ örneğindeki gibi.

Bir biri ile bağdaşamayacak çok farklı iki toplumsal alanı yani  siyaset ve dini kendi  siyasi bir hedefleri uğruna kullanmak.

Yani DİNİ SİYASETE ALET ETMEK

Samimi ve bilinçli bir dindarın siyasi hedefi olamaz. Zira din maneviyat alanı, siyaset ise tamamen dünyevi ve nefsi istek ve hırsların etkin olduğu alandır.

Aslında cemaat ve tarikat oluşumları İslam Dininin anayasası olan Kur'an'da  '' bölünme ve parçalanma '' olarak nitelenmekte ve çok sayıda ayette yasaklanmaktadır. ( 6/159 -- 21/93 -- 23/53 -- 30/32 -- 42/13 )

==  Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla bir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. ( 61/59 )

==  Dini doğru tutun ( ayakta tutun )  Allah'ın birliğine inanın ve O'nun hükümlerine teslim olun. Hurafeler karıştırıp dini bozmayın ve onda ayrılığa düşmeyin ( 42/13 )

9 Ekim 2017 Pazartesi

ORKİDEYİ KORKUTMAK !...

Orkide bir çiçek, korkutulur muymuş demeyin. Yazımı izleyin:

Orkide nadide bir çiçek, hem nadide, hem nazenin. çünkü sık çiçek vermiyor.

Açtığı zamanda çok güzel ve estetik bir görüntü veren iri çiçekleri uzunca bir zaman, iki üç ay - taze  ve diri - kalıyor.
Orkide farklı ve özel bir çiçek. Saksısı ve toprağı da farklı. Saksısı dipten suyu kendisi alacak şekilde dizayn edilmiş. Toprağı da bildiğimiz toprak değil, toprakta beklemiş tamamen organik, bitki kök ve diğer artıkları.

Sık açmıyor derken, açtıktan sonra en erken bir sene daha açmıyor. Evimde iki orkide saksısı var. Benim deneyimim ve bilgim onlarla sınırlı. Farklı özellikte Orkideler var mı bilyorum. Orkidelerin çiçeklerinin güzelliği kadar yeşil, iri ve kalın 4-5 yaprağı da o ölçüde çirkin. Yani hiç bir estetik değeri yok.

Çiçekleri döküldüğü zaman  su ver, bakımını yap, aylarca, belki de yıllarca o sevimsiz yapraklara bak dur.

Hani emeklyim ya, kadınlara yönelik sabah televizyon programlarını biz emekli erkeklerde bazan izliyoruz. Bir gün bir uzman, açmayan orkideleri açmaya zorlamak için bir çare önerdi. 

Çiçeği korkutacaksın !

Nasıl olacak bu iş ?

Güneş ışığı almayan bir dolaba okideyi koyacaksınız. Üç gün üç gece dolabın kapısını hiç açmayacaksınız.  Üç günün sonunda dolaptan çıkaracasınız.  Çiçek üç gün güneş ışığı almadığından  '' kendini hayati tehlikede '' olarak algılayacak, acele açma formuna gircek.

Durur muyum, hemen uygulamaya giriştim. Evde torun var. Annesi çalıştığı için babanne olarak iş günleri  Demir'in bakımını eşim üstleniyor.  Şimdi iki buçuk yaşında, çok hareketli. Konuşmaya da başladı ve çok dillendi. ( Allah herkesin çocuk ve torunlarını bağışlasın ) O evde olduğu anda tüm evi allak bullak ediyor. Girip çıkmadığı yer, açmadığı kurcalamadığı dolap ve çekmece kalmıyor. 

Dolaplara koyamayacağım için ne yapacağım ?

Büyükçe bir karton koli buldum. İçine saksıları yerleştirdim. Üstünü de iki kat örtü ile örttüm Gözden uzak bir yere kaldırdım. Üç günün bitiminde   saksıları heyecanla çıkardım ve gözlemeye başladım. Hareket yok. 8-10 gün sonra iki çiçek dalı olan saksının  birinin dalında 2-3 milimetre boyunda çok küçük filiz belirdi. Öbür tek çiçek dalı olan saksıda tık yok. 

Derken, iki üç gün sonra, filiz veren saksının ikinci çiçek dalında da küçük filiz belirdi. Yine öbür saksıda tık yok... 
Heyecanla bekliyorum ve gözlüyorum. Her gün büyüteçle olmuş filizleri ve olacak filiz yeri dalları heyecanla inceliyorum.
Gelişme devam edecek mi yoksa duracak mı ?

Eğer olumsuz bir sonuçla karşılaşırsam ne yapacağımı merak edenlere hemen söyleyeyim efendim:

Bir veya ikisine de hücre hapsi cezasını son defa ve  bu kere 10 gün süreli olmak üzere uygulayacağım.

Yine sonuç alamaz isem çiçeklerimle helallaşacağım...

APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER

    ================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR ::  Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R  :::: C a h i ...