28 Ocak 2020 Salı

Peygamberin '' Elçilik Görevi '' ile ilgili Kur'an Hükümleri



===  Peygamber, Allah'ın bildirdiklerini sadece tebliğ eder, örnek olur, zorlamaz, eleştirmez... ( Fatır / 23 --- Ahzab / 39 --- Maide / 67 )

===  Peygamber, Peygamber, bekçi değil  ( Elçidir )... ( En'am / 107 --- Şura / 48 --- Gaşiye / 22 --- Nisa / 80  )

===  Peygamber'de beşerdir...  ( Kehf / 110 )

===  Peygamber de hata yapabilir...  ( Abese / 3 - 6  --- İsra / 45 --- Maide / 42 ---  
Tevbe / 43 )     

===  Peygamber  de günah işleyebilir ...   ( Muhammed / 19 --- Feth / 2 )

===  Peygamberin örnek davranışları Kur'an'a göredir...  ( Duha / 11 --- Zümer / 11 ---
Al-i İmran / 33 --- Ahzab / 21 --- Nisa / 64 --- Mücadile / 13 --- Maide / 48 -50 )

===  Peygamber de sorgulanacak... ( A'raf / 6-7 --- Al-i İmran / 81 - 82 --- Ahzab / 7 - 8 )

===  Peygamber'e itaat, bildirdiği Kur'an gerçeklerine itaattır ... ( Al-i İmran / 32 )

===  Peygamber ek kural koyamaz...  ( Ahzab / 39 )

===  Peygambere Kur'an dışında ek dini kural sözü yasak... ( A'raf / 203 --- 
İsra / 73 - 74 --- Yunus / 15 --- Lokman / 6-7 --- Ahkaf / 9 --- Hakka / 44 - 47 ---  
Bakara / 79 - 80 --- Al- i İmran / 187 )

===  Peygamberi aşırı övmek yasaktır... ( Cin / 18 - 19 --- Münafikun / 2 )

===  Peygamberi ilahlaştırmayın...  ( Al-i İmran / 80 --- Hucurat / 1 )

===  Allah, Peygamberlerin ruhları ile 8 konuda anlaşma yapmıştır...  ( Al-i İmran / 81 -
82 )

===  Peygamber, insanların imanının değerlendiremez...  ( A'raf / 46 --- Muhammed / 30 --- Rahman / 41 )

===  Peygamberin mirasçıları  Kur'an'ı tebliğ edenlerdir...  ( Fatır / 32 )

===  Peygamberin şefaatı kesin değildir...  ( Şuara / 86 --- 171 -172 --- Neml / 57 --- 
Hud / 46 - 37 --- Tevbe / 80 )

===  Peygamberi yakınlarına şefaat yok...  ( Şuara / 86 --- 170-173 --- Neml / 57 --- 
Hud/ 46 - 47 --- Tevbe / 80 )

===  Peygamberi sevmek, Kur'an ile bildirdiklerine uymaktır...  ( Duha /11 --- Saffaat / 108 --- Zümer / 11 --- Al-i İmran / 32 - 33 )

===  Peygamberi övmek boşuna ...  ( Cin / 18 - 19 )

===  Peygamber Kur'an'daki kuralların canlı uygulayıcısıdır... ( Duha / 11 --- Saffaat / 108 --- Zümer / 11 --- Al-i İmran / 32 - 33 --- Ahzab / 21 --- Nisa / 64 ---Mücadile / 13 ---
Maide / 48 - 50 )

===  Peygamberler, Allah'ın görevlileridir...  ( Sad / 26 )

===  Peygamberler de ayrım yok  ( Hepsi aynı değerdedir ) ... ( Bakara / 253 --- 285 
Al-i İmran / 84 --- Nisa / 150-152 )

===  Peygamberler de hesaba çekilecek ... ( A'raf / 6 - 7 --- Zümer / 30 -31 --- Secde / 30
Al-i İmran / 55 --- 81 - 82 --- Ahzab / 7 - 8  --- Mücadile / 117 / 118 )

===  Peygamberler gaybı bilmez ... ( A'raf / 188 --- En'am / 50 )

===  Peygamberlerin ölümlümlerinden sonra dünya ile iletişimleri yok...  ( Maide / 109 --- 117-118 )

===  Peygamberleri  '' Deliller - Mucizeleri ''  Kitaplarıdır...  ( Ankebut / 51 --- Ra'd / 7 )

===  Peygamberler sadece Allah'în vahyettiklerini aktarırlar...  ( Ahzab / 39 )

===  Peygamberler görevleri için ücret istemediler... ( Kalem / 46 --- Mğüddesir / 6 ---
Sad / 86 --- Yasin / 20 -21  --- Şuara / 109 --- 127 --- Yusuf / 104 --- En'am / 90 --- Sebe / 47 --- Şura / 23 --- Müminun / 72 )

===  Peygamberler, vahyedilenler dışında kural koyamazlar ...  ( Ra'd / 38 )

===  Peygamber okur yazardı...  ( A'raf / 157--- Furkan / 5 --- Yusuf / 3 --- Ankebut / 48 
--- Bakara / 78 ---  Al-i İmran / 20 --- Cumua  / 2 )

===  Peygamber sadece duyuran ve uyarandır... ( Şura / 48 )


Not:  Bu yazının hazırlanmasında  Nörolog Prof. Dr. GAZİ ÖZDEMİR'in   '' OKU ! Konularına Göre Kur'an Ayetleri Alfabetik Konu Dizimi  ''  aslı eserinin 1236  - 1241. sayfaları arasındaki bilgilerden yararlanılmıştır...





21 Ocak 2020 Salı

Hz. Muhammed'in Kur'an'da Vurgulanan '' Kişilik '' Özellikleri ...





Kur'an ele aldığı konuyu  çok detaylı bir şekilde anlatır. Ama buna rağmen insanlar O'na kendi kafalarından uydurdukları, özellikleri  yanlış, eksik ve fazla olmasına bakılmaksızın tanımışlar ve Allah'ın bize Kur'an'da tanıttığı kişiliğinden çok uzak ve yanlış kimlik ve kişilik özelliği vererek adeta dinde en büyük  günahlardan olan Şirke konu etmişlerdir. Bu husus elçilik görevi içinde böyle olmuştur. 

Bu yazımda O'nun  kişilik özelliklerini anlatan ayet hükümlerini özet olarak verecek ve sonraki yazım da ELÇİLİK GÖREVLERİ HAKKINDA Kur'an hükümlerini  aktaracağım:


===  KİŞİLİĞİ  VE  KİŞİLİĞİNE VERİLEN  ÖZELLİKLER  ============

*** Hz. Muhammd'de beşerdir.  ( İsra / 93 --- Fussilet / 6 --- Kehf / 110 )

***  Kalem / 3 : Senin için mutluluk verici bir ödül hazırlamışız.

***  Kalem / 4 : Çün Sen, üstün ve farklı bir yaratılış üzerinesin.

***  A'la / 6  :  Ya Muhammed !  Biz Sana Kur'an'ı öğreteceğiz / okuyacağız  ve  asla unurmayacaksın.

***  A'la / 7 :  Allah'ın istemediği dışındaki açığı da. gizli olanı da öğreneceksin 

***  A'la / 8 :  Zor olanı da Sana iyice kolaylaştıracağız.

***  Kevser / 1 : Ya Muhammed !  Biz Sana Kevser ile bolca nimet ve mutluluk dolu bir hayatı verdik, şanını yücelttik.

***  Kaf / 22 :  Ya Muhammed !  ''  Yemin olsun ! Kur'an'dan önce sen bu gerçek bilgiden habersizdin   ( Veya unutmuştun  )   İşe Biz,Kur'an ile Senin gözlerinden perdeyi kaldırdık  ve gözünün keskinleşmesiyle  ( ilahi gerçekleri kavrama özelliğin ile ) anlattığımız bu gerçekleri  fark etmeye başladın.  ''

***  İsra / 74  :  Şunu da iyice bil ki, Biz Seni güçlü yaratmamış olsaydık yemin olsun, şirk koşanlara meyledip az daha onlara uyacaktın.

***  Hicr / 87  :   Yemin olsun, Biz Sana kendi içinde de  ikili, çifter katman halinde yedi anlam çözme yeteneği ve Kur'an'ı verdik.

***  Hakka / 40  :  Bu Kur'an, özel olarak seçilmiş, kerem sahibi bir elçi aracılığı ile vahyedilip size bildirilen bir sözdür.

***  Tevbe / 128 :   Gerçek şu ki, size kendi içinizden, fakat sizden Aziz ( farklı özellikleri olan )  bir elçi gelmiştir ki, size düşkünlüğü nedeni ile  müminler olarak sıkıntıya uğramanız onu çok üzer.   Şunu da iyi ce bilin ki, Allah çok şefkattlidir / zorlukları kolaylaştırıcı,  afferdici,  Rauf ve sevgisi ile merhameti oldukça bol olandır. Rahimdir.


===  Hz. MUHAMMED'in   YETENENEKLERİ  VE YETKİLERİ  SINIRLIDIR  ---
GAYBI  ( Bilinmeyeni ve geleceği )  BİLMEZ. =======

***  A'raf / 188 :  Ben Allah'ın uygun görmesi dışında, kendi kendime yarar sağlama, ya da zarar verme yetkisine de sahip değilim.  Ayrıca gaybı  ( bilinmeyen geleceği ) bilme yeteğim olsaydı, Bana dokunacak zararı için önceden tedbirlerimi alırdım.

***  En'am / 50 :   Ey Peygamber  Şirk koşan insanlara söyle  '' Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybın  ( Yaratılanların ve geleceğin gizliliklerinin ) ilmini de bilmiyorum.  ''

***  BAŞKALARI  İÇİN ŞEFAAT  ( Yardım )  DİLEMEZ  ( Mümin / 55 --- Muhammed / 19 ---
Nasr / 3 --- Tevbe / 80 )


***  Hz: MUHAMMED  ÜMMİ GRUPTANDI : Kültür bakımından içinde bulunduğu toplumun özelliklerine sahipti. Sıradışı bir durumu yoktu.
( A'raf / 157---  Yusuf / --- Ankebut / 48 --- Bakara / 78 --- Al-i İmran / 20 --- Cumu'a / 2 )

***  OKUMA YAZMA BİLİYORDU : ( Furkan / 5  ayetinin anlatımında anlaşılan )

***  KALBİ  TEMİZLENDİ :  ( İnşirah / 1 - 2 )






*** NOT: Bu yazının hazırlanmasında Nergis yayınlarından Prof.Dr. Gazi Özdemir'in  OKU !  KONULARINA GÖRE KUR'AN AYETLERİ ALFABETİK KONU DİZİMLİ  isimli eserinden yararlanılmıştır...

17 Ocak 2020 Cuma

AVUSTRALYA'DA İNSANLAR ALLAH'IN GAZABINA MI UĞRADI ?...

USTE

Avustralya son bir kaç yüzyıldır görülmemiş  '' iki felaketin pençesinde ''  kıvranıyor.

Birincisi binlerce, belkide onbinlerce hektar ormanlarda yangın aylardır söndürelemiyor.  Milyonlarca ağaç ve  ormanlardaki milyonlarca  hayvan yanıyor, telef oluyor. İnsanların elinden bir şey gelmiyor...

Bu da yetmez miş gibi, Avustralya'da  bir başka yangın daha varmış.  Etrafı çepeçevre su yani deniz ile çevrili bu büyük kıta adası susuzluktan yanıyormuş. Su kaynakları tükenmiş. Hayvanlar bir de bu yüzden yok oluyor. Bu kıtadaki fazla su tüketen yabani develerin 10 bin adedinin vurularak öldürülmesi, yani su kaynaklarının tüketilmesinin önlenmesi değilse bile yavaşlatılması  düşünülüyormuş. Bir çare bulunamazsa  oradaki insanlar bir de susuzluktan yanacak, ya orayı terk edecekler ya da ölecekler. Kısa bir süre öncesine göre modern dünyanın seküler insanlarınca cennet olarak nitelendirilerek popüler hale gelen bu kıtanın insanın hayatı artık bir cehenneme dönmüş durumda...

 İnsanın aklına hemen bir soru geliyor:

Neden başka yerler değil de dünyanın bu bölgesi böyle büyük felaketi yaşıyor ve dünyanın cehennemi  haline geliyor.

Siz bu soruya bir cevap bulabildiniz mi ?

Ben bir cevap buldum. Bakalım siz de onaylayacak mısınız ?

Binlerce yıllık tarhi geçmişte defalarca bazı toplumların başına gelen:

KAVİMLERİN  HELAKI...Cezalandırması...

Allah ahlak bakımından  çok düşkün duruma gelmiş ve islah edilemeyecek derecede dejenere olmuş, sapmış toplumları  önce  son bir defa uyarmış, sonra aniden tabii bir felaketle yok etmiş. Tevrat ve İncil'de, sonrada hikayeleri var. Ve insanlar sapkınlığın sonucunu görsünler diye Allah onların yok olmuş haldeki kalıntılarını binlerce yıla rağmen  günümüze kadar ulaştırmış...

Kısa bir süre önce bu kıtada yapılan bir ankatte, EŞCİNSEL EVLİLİĞİ OLAĞAN GÖREN VE ONAYLAYANLARIN ORANI Tam  %61 imiş...

Ne dersiniz, Allah'ın gerçekleştirdiği bu olay  buradaki insanlara son bir ihtar mı, yoksa helak devam edecek mi ???








                                                                







13 Ocak 2020 Pazartesi

ATEİSTE MANİFESTO - (( 2 )) İDDİA EDİYORUM ! Gerçek Dini Kur'an'dan Öğrenenler ATEİST OLMAZ -- OLAMAZ !....



EVET, ATEİSTİM  DİYEN  ARKADAŞLAR !...

Vurgulayarak  iddia ediyorum ki, Ateist olduğunu ifade edenler,

GERÇEK  yani  SAF  VE KATKISIZ  DİNİ  YALNIZCA  KUR'AN'DAN  ÖĞRENENLER,

ATEİST  OLMAZ -- OLAMAZ !...

Neden ?...

Çünkü bu dinin  Allah'tan inmesine aracılık eden Hz. Muhammed bu Dini;  

DİNDEN NEMALANAN, PRESTİJ VE STATÜ KAZANMA AMACI  OLANLARDAN  
DEĞİL,  BİZZAT  DİNİN, TÜM EVRENİN YARATICISI VE  SAHİBİ TARAFINDAN  adım adım, parça parça 22 sene 2 ay 22 gün sürede, GÖNDERİLEN -- YALNIZCA -- KUR'AN  ADINDAKİ  KİTAPTAN  ÖĞRENDİ...

Kur'an'ı  ciddi ve emin kaynaklardan inceleyen kişinin bu kitabı ve Allah'ı reddetmesi mümkün değil, Çünkü akla, mantığa aykırı -- kabul edilemeyecek  -- hiç bir bilgi verilmiyor ve insandan yapamayacağı şeyler istenmiyor bu kitapta...

Dinden insanları uzaklaştıran göndediği dine ve kitaplara müdahaleler sonradan ve genellikle kendilerine din adamı süsü ve görevi verenler tarafından yapıldı. 

Önce dinin  iyi ahlaklı insan olunması temel  amacı değiştirildi ve , bununla uzaktan yakından ilgisi olmayan  YARATICIYA  İBADET'tir dinin inme sebebi,  şeklinde ters - yüz edildi, dödürüldü. Bu doğrultu da dine değişim ve  ilaveler yapıldı.  SALAT  adı verilen , sosyal yardımlaşma, din eğitimi ve dua'yı da içeren temel ibadet, yalnızca Farsca NAMAZ adı verilen ibadet bölümü  esas alınarak Salat, Cuma ibadeti hariçi amacından saptırıldı.

Kur'an'da Rükû ve Secde kelimeleri ile Allah namazı açıklar ve yalnızca iki rekat bir namaz tarifi yaparı ve  vakit ve rekat sayılarını net olarak verilmezken  birilerinin Peygamberin  söylediği iddiası ile günde 5 vakit namaz var, denildi ve her namaz için rekat sayıları KUR'AN'DAN BİR DAYANAK OLMADAN  ilave edildi.

Bununla da yetinilmedi Kur'an'da '' DİN ALLAH'INDIR  ''  temel hükmü ve bununla bağlantılı olan kılınan Namaz'da FARZ  namazlara -  peygamber uygulamasıdır diyerek sünnet namazlar dine ilave edildi ve ve Sünnet namazlar da önemle vergulanarak, bir tür farz namazlar kimliğine büründürüldü.  

Yani sonuçta  ALLAH'IN DİNİ VE İBADETLER değiştirildi, ilaveler yapıldı. 

Değerli  arkadaşlar  bu anlattıklarım  yalnızca yapılan yanlışlıkların kısa ve örnek bir bölülümü.  ALLAH'TAN İNEN DİN İSLAM, Kur'an'daki  özelliklerinden neredeyse % 90 değiştirildi, saptırıldı.  ÖYLE Kİ AKIL VE MANTIĞA SIĞMAZ DEĞİŞİM,  İLAVE VE SAPTRILMALARLA BU GÜNKÜ  Cemaat ve tarkatlar şeklindeki sapkınlıklara evrildi,  İYİ AHLAK OLAN TEMEL AMACI DA  RAYINDAN ÇIKARILDI, AHLAK DİNİ OLAN İSLAM'IN Kur'an'daki ahlakla ilgili temel esaslarları göz ardı edilir hale ve Müslümanlar da genelde AHLAK YOKSUNU İNSANLAR HALİNE GETİRİLDİ.

 İnsan hayatının ve mutluluğunun önemli bir bölümü olan din de tanınmaz hale gelince  dinden uzaklaşmalar, Ateizm ve Deizm gibi sapmalar artmaya başladı.
 Bu konuyu bir yazı dizisi halinde işlemeyi düşünüyorum. İlgi görürse dindeki tüm aksama ve yanlış uygulamaları özet halinde vermeye çaklışacağım....









12 Ocak 2020 Pazar

ATEİSTE MANİFESTO : Ateist olmak, kolaya yönelmek, yani GERÇEKTEN KAÇMAKTIR !...( 1 )




Ateistim diyen, yani ateist olan arkadaşlar  gerçekten kolay yola  yönelmişler yani gerçeği arama zahmetine girmemişler  ve sonucunda da  gerçekten  sapmışlardır. 

Çünkü gerçeğe ulaşmak biraz emek ister, ilgilendiği,  kabul veya reddettiği konuda  temel ve doğru bilgilere bilgilere ulaşmak gerekir.

Bunları belirtirken peşinen şunu söylemek isterim ki; 
Bu gün 75 başındayım, gençlik yıllarımda ve 40 yaşıma kadar ki zaman diliminde dini inanç bakımından tedirgindim, büyük ölçüde ateizme yakındım, doğruyu aranış sürecinde idim. 40 yaşımı doldurduktan sonra ilk 5 yılda inceleme ve araştırmalarımın sonunda gerçek inancın nerede olduğunu yani kaynağını keşfettim. Sonraki beş yılda da bilgi ve inancım pekişti. Gerçek İslam'ı tanıdım öğrendim:

Gerçek İslam Kur'an'da idi.  Bununla beraber gerçek Hristiyanlık yani  İsevilik ve Yahudilik daha doğrusı Musevilik, Allah'tan gönderilen kutsal kitaplarda, Tevrat ve İncil de idi.

Ki; Tevrat ve İnciller'in asılları  o zamanın din adamları, din alanını kendi menfaatleri uğruna kullanmak isteyen kişilerce yok edilmiş ve kendi kafalarından bazı bölümleri değiştirilmiş ve bazı bölümler eklenmişti. O kadar ki, Allah'tan inen bu semavi kitaplar insanlara ulaştırıldığı tahrif edilmiş yani bozulmuş halleri ile tanınamayancak hale getirilmişti.

Kur'an ise insanların bu türlü müdahalelerinden Korunmuş, Kur'an'ın 15.sırada bulunan Hicr suresi 9. ayetinde ''  O'nu Biz indirdik Biz, koruyacak olan da Biz'iz  ''  taahhüdü ile  ayetlerinde hiç kimsenin tahrifat yapamayacağı belirtilmiştir. Sonrasında kimse de ayetlere müdahale edememiş ve Kur'an indirildiği hali ile günümüze kadar gelmiştir.






Fakat insanların dini dejenere ederek kendi menfaaleri lehine yararlanma isteği  sonlanmamış, Hristiyan ve Yahudilerin Tevrat ve İncil ayetleri üzerinde yaptıkları tahrifat bazı Müslüman din adamlarınca Kur'an üzerinde yapılamamış, Kur'an'da yasaklanmasına rağmen  ( A'raf / 203 --  Yunus / 15 -- Ahkaf / 9 --  Hakka / 44 - 45 --  Bakara / 79 - 80 ---  Al-i İmran / 187 )   Peygamberin ağzından   uydurdukları sahte hadis iddiasındaki sözler ile yine gerçekleştirilmiş,   Allah'tan inen diğer İsevilik ve Musevilik dinleri gibi İslam Dini de tanınmaz hale getirilmiştir.

Burada hemen şunu belirtmek gerekir. ALLAH'TAN  İNEN  DİN  TEK DİR.  KUR'AN ÖNCESİNDEKİ  semavi kitaplar  olan  Tevrat ve İncil ve Zebur'un tahrif olmamış bölümleri Kur'an'la aynı hükümleri taşımaktadır. Kur'an'da bu husus aşağıdaki ayetle belirtilmiş ve Allah'ın tek olan Dini' nin  ismi  '' İslam '' olarak konulmuştur...

 AL- İ İMRAN SURESİ 19. AYETİ :Gerçek şu ki, Allah'ın kabul edip tüm peygamberler aracılığı ile gönderdiği tek Din, şirk koşmadan tek ilah olarak Allah'a teslim olmak temelli  din olan İslam'dır.

Müslümanların Allah'ın dininden Ateizm ve Deizm  şeklinde sapmaların en önemli sebebi dindeki bu bozulma ve dejenerasyondur.  Bu sapma genellikle insanların kültür seviyelerinin yükseldiği kişilerde artmaktadır. Çünkü kendilerine öğretilen ve toplumca dayatılan din, gerçek din değil, bir takım insanların katkısı ile gerçek kimliğinden saptırılmış, yanlış ve akla ve mantığa yatmayan din öğretileridir.  Kültürlü insanların bunları kabul etmeleri, ve inanmaları zor olmakta ve zaten dejenere olmuş dinin esaslarını bir de farklı ve sapkın şekilllerde öğretilerle topluma  dayatan ve  mezhep, tarikat ve cemaatler şeklinde uygulayanlara oluşan tepkidir...

Peşinen belirtmeliyim ki, Kur'an'ı incelediğim son 35 yılın sonunda edindiğim intiba Allah'ın nezdinde   ''  Ahlaksız müslümanlar değil, düzgün ahlaklı ateisler daha makbul kişilerdir.  '' 

Neden  ?

Çünkü, dinin esası insanların Allah'a ibadet etmesi değil,  güzel, olumlu ahlakı insanlarda ve toplumlarda tesis etmektir.

Bu islam dinin birincil yani en önemli varlık sebebidir. Bu yazılarımda din diye insanlarımıza dayatılan ve tepki olarak dinden uzaklaşmalarına sebep olan yanlış öğreti ve uygulamaların önemli olanlarını örnekleri ile açıklayacağım...

Yani devam edecek yazılarımda '' Allah'ın izni ile  ''   buluşmak dileği ile hoşça kalın....























6 Ocak 2020 Pazartesi

UYANIK YANİ '' AÇIKGÖZ '' YOUTUBER'LER !...




Her devrin bir gözdesi olur. Son 15 - 20 yılda ülkemiz insanları başta olmak üzere akıllı  tüm dünya insanlarının gözdesi  akıllı telefonlar.  Hayatı o kadar sarıp sarmaladı ki artık böyle bir telefona sahip olmayan insan düşünülemiyor. O kadar ki, bilindiği gibi bir yaşından itibaren bebeklerin dahi gözdesi oldu. Ellerinden alamıyorsunuz. Madi durumu iyice olanlar 4 - yaşındaki çocuklarına iyi kalite ve biraz pahalı marka Amerikan telefonları ve tabletleri alıyorlar. Telefon dedikse telefonla yapılan iletişim ikinci planda kalıyor akıllı telefon tutkusunda.  Birinci planda bu düşkünlüğün sebebi İnternet'e ve özellikle İnternet'in en gözdesi You Tube kanalına tutkunluk insanları bu ölçüde cezbediyor.

İnsanların böyle bir yöne yönelme yoğunluğu da, bazı uyanıkları  ortamı kendi menfaaleri yönünde değerlendirme düşüncesine yöneltiyor. You Tube de insanların fazla ilgi duyduğu  alanları kullanan bilgili, bilgisiz, yeterli, yetersiz insanlar öyle bir alanda You Tube  video kanalı  açıyorlar ve yoğun yayına başlıyorlar. 

Gerekçe ise ne kadar çok tık o kadar para...

İşte bu faaliyeti yapanlara bilindiği gibi  YOUTUBER'LER deniyor. Bazıları gerçekte genel kültür ve ya belirli alanlarda yeterli bilgi birikimine sahip kişiler. Kaliteli ve seviyeli videolar üretiyor. Bu videolar tutuluyor, çok izleniyor ve epey maddi gelir elde etmelerine sebep oluyor. Bunların da başarılı olanları toplum tarafından çok tanınıyor ve tutuluyor. Büyük bir üne sahip oluyorlar. Bunların başında  genel kültür alanında isim yapmış Barış Özcan benim ilk aklıma gelen bir isim. Tabii dış ve iç siyaset alınında isim yapmış izlenen kişiler ve özellikle  stratejistler de var. Abdullah Çiftçi  gibi. Neredeyse her gün kendileri karşımızda ekranlarda veya  başka kanal sahiplerinin röportaj ve sohbet toplantıları ile ilgili videolarla...

Bu konuda insanların ilgi gösterdiği o kadar çok alan varki hepsini ele almak  bir yazı sınırını çok aşıyor. Ben burada özellikle ve YOUTUBERLİK alanını istismar eden uyanık, kurnaz, açıkgöz diye isimlendirilebilenecek olanlar için bu yazıyı yazıp onlara dikkati çekmek istedim. Bunların amacı topluma bir şeyler vermek değil, insanların maddi ve manevi alanda ilgi alanına giren konuları İstismar etmek yani  maddi menfaat sağlamak. YOUTUBER OLUP KÖŞEYİ DÖNMEK.

Bu tür açıkgözler özellikle iki alanda faaliyet gösteriyorlar: DİN ve EMEKLİLİK.

Taraftar veya karşıt görüş  ve inanışla DİN İLE İLGİLENMEYEN İNSANIMIZ  YOK DENECEK KADAR AZDIR.  Ayrıca din konusunda ne yazık ki insanlarımızın  büyük çoğunluğu bilgisiz, donanımsızdır.  Bu durumuyla  insanları istismara en kolay bir yoldur din.  Çünkü insalarımız bı konuya bilgi olarak değil, inanç olarak yaklaşırlar ve bu sebeple de akılla değil, duygu ile davranırlar. İslamiyetin inişinden bu yana yaklaşık 1500 sene geçmiştir ama Müslümanlar henüz gerçek iman ve din konusunda önemli bir mesafe alamamışlar, hatta geri adımlar, sapmalar daha da çoğalmıştır.

İşte You Tube'de Din konusunda, bilgisiz ve donanımsız yani yetersiz olmalarına rağmen, toplumun bu konudaki genel bilgisizliğinden ve zaafından yararlanıp köşeyi dönmeyi amaçlayan uyanıklar türemiştir. Bunları sayısı ondan fazladır. Ama faadirler, her gün bir veya bir kaç  video yayınlayanlar vardır. Ele aldıklar konular, toplumun önemli bölümünce bilgisinin yetersiz olduğu ve çok ilgi alanlarına giren dua başta olmak üzere bir kaç konudur.

Bunların biri  benim en faallerden olarak dikkatimi çeken DUA KAPISI isimli kanaldır.  Ne yapıyor bu kanal ? Arapça veya meal olarak bir duayı ele alıyor,  BU DUAYI  HER GÜN VEYA BELLİ BİR DÖNEMDE ŞU SAYDA OKURSAN, İSTEĞİNE ULAŞIRSIN diyor !...

Halbuki işin aslı bambaşka:

İŞTE ALLAH KATINDA DUANIN KABUL EDİLEBİLMESİ İÇİN KUR'AN'DAKİ  GEREKLİ  GÖRDÜĞÜ ŞARTLAR:

Dua:

***  Düşünce enerjisi ile olacak   ( Mümin / 60 )
***  Aracısız ve anlamlı yani kdua edenin kendi sözleri ile olacak  ( Fatiha / 4 -- İnşirah / 8 -- Kaf /16 -- A'raf /3 -- Vakıa / 96 -- Enfal / 10 ve 10 ayette daha )
***  Başlanan bir işe yardım için olacak  ( Bakara / 60 )
***  İşin hayırlı olması için olacak ( İsra / 11 )
***  Nimet verilince de kısılınca da olacak  ( Rum / 36 )
***  Allah rızası için işlere olacak  ( Saffat / 100 -- Ali İmran / 38 - 39 - 40 )
***  Dua  edenin Alhhatan İstediği şeye hakkı olacak  ( Hud / 46 - 47 )
***  Dua İman ve Salih amel - iyi ahlak - olunuşa göre cevap bulur.  ( Şuara / 26 -- Bakara / 186 )
***  Duada istenilen sabır ve çaba içinde oluşa göre cevap bulur.  ( Zümer / 10 )
*** Duada Peygamber dahi olsa ha edene cevap verilir..   ( Hud / 46 - 47 )





3 Ocak 2020 Cuma

GELİN BERABER BİR '' OYUN '' OYNAYALIM !...



Gelin basit bir oyun oynayalım. 8-10 sene önce Televizyon kanallarının birinde bir eğlence programında oynanıyordu

Altı yetişkin kişi olalım. Yan yana oturalım. İlk beş kişi, dış çevreden hiçbir şey duymayacak şekilde kulaklarına tıkaçlar koysun.

Altıncı kişi en başa geçsin. yanındakinin kulağına tıkacını alarak diğerleri duymayacak şekilde, 10-15 kelimeden oluşan bir olayı veya bir fikri içeren yazılı bir metni okusun. Bu beşinci kişi de anladığını, hafızasında kaldığı şekilde sıradaki dördüncü kişinin kulağındaki tıkacı alarak aktarsın.

Böylece sonuncu kişiye kadar devam edelim.

Sonuncu kişinin söylediğini bir yere not edelim. Ve elimizdeki yazılı orijinal metin ile karşılaştıralım.

Muhtemelen göreceğiz ki, bahsi geçen sözler aktarıla aktarıla oldukça farklı bir özelliğe ulaşmıştır.

Bazı kelimeler değişmiştir.

Bazı kelimeler tamamen yok olmuştur.

Ve hatta aslında olmayan bazı ilaveler olmuştur.

Sonuçta da belki de olay veya fikir tanınamayacak farklılığa ulaşmıştır.

Ne dersiniz, böyle olmaz mı ?...

Olmaz derseniz lütfen bir deneme yapın ! ...

Değerli okurlar. Böyle bir oyunda yani denemede. Arada zaman mefhumu yoktur.

Her şey birkaç dakikada olup bitmiştir.

Kulaktan kulağa söz aktarımında araya zaman girdiğini varsayalım.

Her aktarma arasında birkaç ay.
Hatta birkaç sene...
Sonuç ne olabilir dersiniz ?
Buradan nereye geleceğim.

Hadislere.

Hadis Arapça’da ‘’ söz ‘’ kelimesi karşılığıdır.

Bilindiği gibi Kur’an vahyolunmuş. Allah tarafından peygamberimizin hafızasına yani ezberine alınmış. Peygamberimizin vahyi ile beraber, vahiy katipleri tarafından kayda alınmış ve ayrıca çok kişi tarafından ezberlenmiştir.
Günümüze kadar bir tek kelime ve harfi dahi değişmeden korunarak gelmiştir.
Ve bu koruma Allah’ın Hicr Suresi ( 15. Sure ) 9. Ayeti ile garantisi altına alınmıştır.

‘’ Onu biz indirdik, koruyacak olan da biziz ‘’

Daha önceki yazılarımda da defalarca belirttiğim gibi. Peygamberimiz kendisinin sözlerinin yani hadislerinin yazılmasını yasaklamıştır. Kur’an’la karışmaması için. O’ nun vefatından sonra 4 halife döneminde de bu yasağa uyulmuş, yani yazılmasına izin verilmemiş, ve hatta yazılanlar da imha edilmiştir. 4 halife devri yaklaşık 30 yıl sürmüştür. 4 halifeden sonra da bu yasağa uyulmuş ve takriben Peygamberimizin vefatından 80 yıl sonra hadis yazımına başlanmıştır.

Şimdi burda lütfen dikkat buyurun !

Yukarıda oyun adı verdiğimiz denemede sözlerin aktarımı birkaç dakika sürdüğü halde olacak değişimi düşünün, bir de aradan birkaç nesil geçtikten sonra bu aktarılan sözlerin sıhhatini ve doğruluğunu tasavvur edin.

Durun daha bitmedi !

Gerçek ve sağlıklı hadis yazımı çabası, sahih ( doğru ) ve zayıf hadis ayrımı Buhari ile başlar. Buhari’ nin ölüm tarihi Hicri 256 dır. Buradan 10 yıl Hicretten sonra Peygamberimizin ölümüne kadar geçen süreyi, takriben de 46 yıl da Buhar’nin bu işle uğraş verdiği süreyi düşelim. Sonuçta Allah Resulünün vefatından tam iki yüz sene sonra ciddi hadis yazma ve derleme faaliyetleri başlamıştır.

Diğer tanınmış Hadisçilerin ölüm tarihleri de şöyledir :

Hicri sene hesabı ile Müslim 261, Tirmizi 279, Ebu Davut 275, Nesei 303, İbni Mace 275.
Yazımın yasaklandığı bir 80 yıl sonra, gerçek anlamda da 200 yıl sonra başlayan söz yazımının sağlığı nasıl düşünülebilir.
Peygamberimizin sevilip sayıldığına hem fikiriz. Kimse itiraz edemez. Peygamberimizin böyle bir yasağı olduğu tüm hadis yazarları tarafından da kabul edilmektedir. Bu yasağa uymanın gerektiğinin de bir hikmeti yok mudur ?
Bu konunun en tuhaf ve vahim tarafı da hadislerin, Kur’an’la birlikte din kaynağı kabul edilmesidir. Burada henüz sahte ve uydurma hadisler gerçeğini yok kabul ediyoruz ve sadece Peygamberimizin gerçek sözlerinin aktarıldığını varsayıyoruz – ki hadis diye günümüze gelen sözlerin en az % 90 ı uydurma ve sahtedir.

Ne dersiniz ?

Bir tarafta Allah’ın iner inmez kayda alınan sözleri, yani Kur’an.

Diğer taraftan kulaktan duyularak yüzlerce yıl sonra aktarılan insan sözleri yani hadisler ve her ikisinde aynı derecede din kaynağı kabul edilmesi.

Bu işteki tersliği hala görmeyecek miyiz  ? ...

1 Ocak 2020 Çarşamba

YERLİ OTOMOBİLİMİZİN DÜNYAYA TANITIM '' ZAMANLAMASI HARİKA !... ''




Savunma sanayimizin sessiz ve derinden ileryen gelişmesi  ürünleri olan araç ve silahların  dünyaya tanıtımı zamanlaması fevkalede isabetli ve harika oldu.

Dünya  özellikle Batı ve İslam ülkeleri için  sürpriz oldu,  ŞOK OLDU !...

Başta ABD, Rusya Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere batı ülkeleri ve tüm dünyaya  
''  ilk şok ''  Ülkemizin Süriyedeki askeri operasyonları ve sonrasındaki ABD'den Suriye'yi adeta  '' diskalifiyesi olmuştu...

'' İkinci şok ''  ise donanmamızın gelişiminin dünyaya  ispatı ve takiben Doğu Akdenizdeki muhtemel petrol ve doğalgaz zenginliklerinden faydalanmada ülkemizin hakkını yedirmeme konusundan iddialı ve kararlı duruşumuz  ve tüm  Akdeniz ülkeleri ve dünyayı karşımıza alarak meydan okuyuşumuzla geldi...

Ülkemizin dünya siyasetindeki ön sıralara geçmesini sağlayan  sürprizlerimiz bunlarla sınırlı kalmadı. Üzerine Hafter teröristi salınan Libya ile yaptığımız, Ülkemizin Libya ile deniz sınırını belirleyen, dünya hukukuna uygun '' MünhasırBölge Anlaşması ''  ÜÇÜNCÜ  ŞOK oldu dünyaya...

Kısa aralıklarla gelen bu üç şokun, şaşkınlığı sersemliğini  Batı, ABD ve Dünya henüz atlatamamışken bu defa da   gizli sessiz ve derinden geliştirilen SAVUNMA  SANAYİMİZ ürünleri lansmanı yapıldı dünyaya. Bu da DÖRDÜNCÜ ŞOK oldu. Ve en etkili ve baş döndürücü bu gelişme ile dünya adeta şakına döndü.

Türk Kıyam etti mi, yani  uyanıp ayağa kalktı mı, durdurulamaz hale gelir. BİRKAÇ YÜZ SENENİN REHAVETİNİ ÜZERİNDEN ATTI, SİLKİNDİ VE KENDİ GELDİ.  Artk 5. ve son şok'un'da zamanı gelmişti. HARİKA BİR ZAMANLAMA İLE  İLK YERLİ OTOMOBİLİMİZİN  DÜNYAYA TANITIMI YAPILDI...

Ülkemiz insanı olarak, moralimiz yerine yerine geldi. 

Kendimize güvenimiz tazelendi. 

GAYRETİ VE KATKISI OLAN HERKESDEN ALLAH RAZI OLSUN...