25 Mayıs 2022 Çarşamba

İÇİNDE ALINTERİ VE EMEK OLMAYAN -- MUTLULUK --

 


İÇİNDE  ALINTERİ  VE  EMEK OLMAYAN   --  MUTLULUK --

İÇİNDE ALINTERİ VE EMEK OLMAYAN  MUTLULUKLAR, İNSANI ALDATAN BİRER SERAP OLUP; ONU RUHEN TATMİN ETMEKTEN ÇOK UZAKTIRLAR.

-- GERÇEK  MUTLULUK -- MUTLAKA BİR ÇABA VE EMEĞE BAĞLIDIR... (*)


(*) Doç. Dr HAYATİ AYDIN -- KUR'AN'DA PİKOLOJİK İKNA -- S.12 -- TİMAŞ yayınları / 2005 İstanbul



22 Mayıs 2022 Pazar

TANRI VARSA >> NEDEN '' K Ö T Ü L Ü K '' VAR >> ?...




TANRI VARSA NEDEN  KÖTÜLÜK  VAR ?

Bu soru, Ateist düşüncenin  kendi yaklaşımına en büyük dayanak ve problem olarak öne sürdüğü bir konudur, sorun ve sorudur bu... 

Tanrı varsa ve kullarını seviyorsa evrende neden kötülük var ?

Neden kötülüğe izin veriyor ? Kötülüğü engellemeye gücü yetmiyor mu ?

İzin veriyorsa bu mutlak iyi olduğu söylenen  ve kullarını seven Tanrı düşüncesi ile nasıl bağdaşır ?

Kıt aklın, yani kendisine verilen bir yeteneği kullanamamanın, yeterince düşünmemenin ve çok dar bir pencereden  kendi yaklaşımı doğrultusunda '' taraflı '' bakmanın  sonu olarak oluşturulmuşmuş, uydurulmuş bir soru ve yapay bir problemdir  bu konu..

İnsanın bir olayı bir konuyu algılayabilmesi ve kavrayabilmesi için zıt yani tamamen ters olgu ve kavrama da ihtiyacı vardır. Bir şeye '' büyük '' demek için karşılığında '' küçük '' ve de , ''' çirkin ''  olarak vasıflandırabilmek için, onun karşıtı  '' güzel ''  bir olgu, olay ve  nesne olmalıdır.

Yani bizim yaratıldığımız evrende, her şey zıttı ile bir anlam  bulur... Az - çok, var - yok, kısa - uzun, dar - geniş ... gibi... İnsan tek düze bir hayatta sıkılır, bunalır, yaşama heyecanı duyamaz, mutlu olamaz... Örnek olarak; herkesin, her ihtiyacını karşıladığı,fakirlerin olmadığını bir ortamı düşünün, insanların yaşama  ve özellikle çalışma isteği olmaz, zengin olanlar da her ihtiyacını karşılayamaz, çünkü ağır, zor ve kirli ortamlarda çalışmak isteyen insan olmaz....

 Bu günkü yaşantıda çok zengin ve ünlülerin  yaşantıları medya aracılığı ile gözler önündedir.  Çok zenginlerin de  çok mutlu oldukları söylenebir mi ?  Onun için yaratıcının oluşturduğu düzen çok yönlü, çok renkli ve çok seçeneklidir. İnsanın mutlu olması ve yaşama heyecanı duyması için bu zıtlıklara, farklılıklara  ve aksaklıklara, olumsuzluklara da  ihtiyaç vardır. Yaşam bunlarla anlam bulur... 

Her gün, her mevsim, her yer ve her insan farklıdır. Bugünkü düzende, insanlar bir çok ihtiyaçlarını ve problemlerini halletmiş durumdadırlar. Ama bu güzel evleri, inşa edecek işçiye, mühendise, yük taşıyan, ağır zor işler ile, kanalizasyon gibi hizmetlerde çalışacak insanlara da ihtiyaç vardır.

Hiç bir düzende herkes zengin, herkes fakir, herkes cahil, herkes bilinçli olamaz.. Olursa yaşamanın bir anlamı kalmaz... 




 



18 Mayıs 2022 Çarşamba

ATEİZM' İN İNSAN' A BAKIŞI

 




ATEİZM'İN  İNSAN'A  BAKIŞI

Madde ötesini ve paralelinde manevi inançları reddeden, materyalist felsefe anlayışına göre evren yaratılmamış, kendiliğinden ezeli olarak var olagelmiştir. Bu kabule göre evrenin ve evrende - bir şekilde - kendiliğinden oluşan yaşamın herhangi bir amacı yoktur. Canlının - tek amacı - yaşadığı kısa süre içindeki canlılığını, yaşamını en iyi şekilde sürdürebilmesidir.

Bu durum evrenin ve yaşamın başlangıcına ve insanın nereden geldiğine ve dünyada ne için yaşadığına; yani hayatın amacına dair soruları tamamen belirsiz ve yanıtsız bırakan ya da insanı ve yaşamı tesadüflere mal eden bir anlayıştır kuşkusuz... Oysa vahyi ve dini red eden kesimin en sık kullandığı kavram '' Aydınlanma '' dır. Ve yine onların iddialarına  göre bilim ve akıl, .insanı karanlıklardan ışığa çıkaran yegane araçtır.

Acaba gerçekten öyle mi ?...

Düşünen her insan yaşamında bir kez dahi olsa şu soruları kendine sormuştur:

Nereden geldim ?

Hayattaki amacım ne ? 

Neden yaşıyorum ?

Öldükten sonra nereye gideceğim ?

Bilim ve aklın bu sorulara verdiği cevaplar şunlardır:

'' Ey insanlar;

Sizler hiçlikten, yokluktan tesadüflerin ve bir takım rastlantılar ile bazı kaotik şartların sonucu olarak dünyaya gelen hayvanlarsınız. Aslında sizler de maymunlar ailesinin ve gelişmiş birer ferdisiniz.  Geçmişiniz tamamen belirsiz ve karanlık... Sizler, amaçsız, gayesiz, hedefsiz, bilinçsiz kör tesadüflerin ürünüsünüz...

Hayatta yaşamaktan başka bir amacınız yok. Her durumda ne olursanız olun öleceksiniz. Bu dünyada yaptıklarınızın hiç bir anlamı olmayacak, yalnızca sağlığınızda tattığınız zevk ve hazlar yanınızda kar kalacak. Ruh diye bir varlıkta yoktur. Sevap ve günah gibi kavramlar gerçek dışıdır. Eğer birilerine iyilik yapacaksanız sakın size bir karşılığı olacağını sanmayın. Keza dünyanın en şerli, zalim ve zorba insanı olsanız da yakalanmadan ölürseniz kimse size hesap sormayacaktır...

Dünyadaki yaşamın en temel yasası '' GÜÇLÜ OLAN HAYATTA KALIR ''' yasasıdır. Zira  EVRİM zayıfları yok eder. O halde hayattaki insanın en önemli ilkesi bir şekilde GÜCÜ elde etmek ve onu elinde tutabilmek olmalıdır.

Keza dünya bir savaş meydanıdır, güçlülerin hayatta kaldığı, zayıfların haklı olsalar da yok olmaya mahkum oldukları bir savaş bu...

Yani salt akıl  ve bilime göre geçmişi karanlık ve belirsiz olan insanın geleceği de geçmişin karanlığından daha karanlık ve sıkıntılı karanlık olacaktır. Evrende başıboş, savunmasız ve yalnız olan insan, bir mikroptan tutunda göktaşlarına kadar tüm düşmanları ile boğuşmak zorunda kalan aciz, zayıf ve çaresiz bir varlıktır... (*)

İşte materyalist felsefenin öngördüğü ateist insan !...



(*)  Gece Kitaplığı yayınlarından Metin Aydın'ın ATEİZM YANILGISI - Ankara  -- 2015 -- S.101-103




17 Mayıs 2022 Salı

ALLAH GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR... /// Nur / 35 ///

 



ALLAH  GÖKLERİN VE YERİN  NURUDUR... ///  Nur / 35  ///

Yokluktan ve karanlıktan doğmasını sağladığı evreni, hayatı ve insanı aydınlatan, evrene, insana ve hayata bir anlama katarak, evrendeki tüm karanlıkları ve belirsizlikleri ortadan kaldıran; 

İnsanı aciz, zayıf, biçare ve tüm diğer yaratılanlara muhtaç olmaktan çıkarıp onu varlıkların en üstünü olmakla şereflendiren tek ve en değerli bilgi ALLAH'IN VARLIĞIDIR...

Bu anlamda ALLAH, varlığı ile yerleri ve gökleri, yani evreni aydınlatan, anlamlandıran bir müjde, bir nurdur...

O'nun ışığı ile evrene bakıldığında insan, sıradan bir canlı yani hayvan değil; evrene hükmeden sonsuz güce sahip, son derece lütufkar ve şefkatli ve adil büyük yaratıcı Zat'ın  '' evrendeki değerli ve aziz bir misafiri'dir. ''

Bir misafirhane olduğu için elbet bir gün Dünya'dan ayrılacak olan insanın amacı bu misafirhaneye saldırmak, düzenini bozmak ya da onu sahiplenmeye kalkarak ona saplanıp kalmak değil, bu büyük, gösterişli ve sanat ürünü  misafirhanenin sahibini tanımak ve sevmek, O'nun öngördüğü gibi ahlakla donanıp;

O'nun kendisine verdiği tüm nimetlere, güzelliklere maddi ve manevi tüm imkanları ile teşekkür etmek, bu düzenin  bozulmadan, yozlaşmadan devam edebilmesi için yardım ve katkıda bulunarak, konulan kurallara göre yaşamak olmalıdır... (*)




(*)  Bu yazının hazırlanılmasında Gece Kitaplığı - 2015 - yayınlarından Metin Aydın'ın ATEİZM YANILGIISI isimli eserinden (s.107 - 108 ) faydalanılmıştır.