9 Ocak 2018 Salı

BEN' i anın ki, BEN DE sizi anayım !...



Kalpler ne zaman tatmin olur ?
Yani yumuşar ve huzura erer.
Bu sorunun cevabı Kur’an’da şöyle:
‘’........ İyi bilin ki ancak Allah’ı anmakla kalpler tatmin olur. ‘’   ( 13/28 )

Aynı doğrultuda bir ayet daha var:
‘’ Ya iman edenlere zamanı gelmedi ki  kalpleri Allah’ın zikrine  ( anılmasına )  ve inen hak aşkına huşu ile çoşsun   ve bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçip de kalpleri katılaşmış ve çoğu fıska ( bozgunculuğa ) dalmış bulunanlar gibi olmasınlar ? ‘’   ( 57/16-17 )

Allah’ı anmakla yumuşayan ve huzura eren kalpler, anma olmayınca veya anmayı bırakınca, unutunca tabii ki katılaşır:

‘’ .... Allah’ı anmaya karşı kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun ! ‘’     ( 39/22 )


Allah’ı anmayan kalpler katılaşıyor, Allah’ı unutmanın başka ne gibi sonuçları oluyor ?

‘’ Bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimseden yüz çevir ! ‘’

‘’ ..... Kim Rabbini anmaktan vazgeçerse, gittikçe artan ağır azaba çarptırılır. ‘’   ( 72/17 )
’ .... Ama kim beni anmaktan yüz çevirirse, onun için de dar bir geçim vardır. Kıyamet günü onu kör olarak yüce divana süreriz........’’   ( 20/124-125 )

Allah’ı ne zaman ve nasıl anacağız ?

‘’ .... Namazı bitirdiğiniz zaman, oturarak ve yan yatarken Allah’ı anın. ‘’   ( 3/191 )

‘’.... Atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla Allah’ı anın. ‘’   ( 2/200 )

‘’ .... Rabbini içinden yalvararak, ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam an. Gafillerden olma. ‘’   ( 7/205 )

Allah’ı anmanın özelliği:

‘’ Allah’ı anmak en büyük ibadettir. ‘’   ( 29/45 )

Allah’ı anmanın sonucu:

‘’ ... Beni anın ki ben de sizi anayım. ‘’   ( 2/152 )
Bu sonucu, bu ödülü açıklamaya, yorumlamaya ihtiyaç var mı ?

’ BENİ ANIN Kİ,  BEN DE SİZİ ANAYIM ‘’

Not: Bu yazının hazırlanmasında, Pınar Yayınları’ndan Recep Aykan’ın KELİME VE KONULARINA GÖRE ALFABETİK KUR’AN FİHRİSTİ isimli eserinden yararlanılmıştır.

Namaz VAKİTLERİ ve REKAT SAYILARI Kur'an'da net değil !... Neden ?



Kur'an'da namaz vakitleri ve rekat sayıları net değil. Neden ?...

Kur'an'da namaz vakitleri ile ilgili olarak aşağıda Prof.Dr. Sülyman Ateş'in tefsirindeki mealleri ile 10 kadar ayetin varlığı söz konusu ediliyor. Süleyman Ateş Hoca bunlardan yalnızca ikisinin namaz vakitlerine işaret ettiğini, diğerlerinin ise namaz dışındaki Allah'ı anma, tesbih ve zikir ile ilgili olduğunu ifade ediyor.

Önce; geçmiş dönemler bazı  Kur'an yorumcularının namaz vakitlerine işaret ettiğine inandığı fakat bilimin vardığı son gelişmelerin ışığında Kur'an'ı tefsir eden son zamanlar bazı tefsircilerince de namaz vakitlerine değil, Allah'ı zikir ve tesbih etmeye işaret ettiği düşünülen ayetleri ele alalım:

20/130 - Onların dediklerine sabret, güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbi'ni överek tesbih; gece saatlerinin bir kısmında ve gündüzün taraflarında da tesbih et ki memnun olasın.

Bu ayetin beş vakit namaza işaret edildiği ileri sürülse de bu şeklindeki yorum S.Ateş Hocamız tarafından '' zorlama '' olarak kabul edilmekte ve Allah'ı  zikir ve tesbihe işaret ettiği ileri sürülmektedir.

Diğer zikir ve tesbihe işaret eden ayetler:

30/17 - Öğle ve akşama girdiğiniz zaman da, sabaha erdiğiniz zaman da tesbih Allah'ındır.

30/18 - Göklerde  ( melekler ) ve yerde, günün sonunda da, öğleye erdiğiniz zaman da hamd, O'na mahsustur.

50/39 - Onların dediklerine sabret ve Rabbi'ni  övgü ile an; güneş doğmadana önce, batmadan önce.

50/40 -  Gecenin bir kısmında ve secde arkalarında O'nu tesbih et.

52/48 - Rabbi'nin hükmüne sabret, çünkü sen, gözlerimizin önündesin ( korumamız altındasın )Kalktığın zaman Rabbi'ni övgü ile an.

52/49 - Gecenin bir kısmında ve yıldızların ardından da O'nu tesbih et.

76/26 - Gecenin bir bölümünde O'na secde et ve geceleyin uzun zaman O'nu tesbih eyle

Son ayet, 5 vakit namaz dışında özellikle Peygamberimizden beklenen, biraz uyuyup kalktıktan sonra kılınacak teheccüd  '' gece  '' namazını işaret etmektedir.

Şimdi gelelim. namaz vakitlerine işaret eden iki ayete:

2/238 -  Namazları ve orta  ( İkindi  veya öğle  ) namazı   koruyun, gönülden bağlılık ve saygı ile Allah'ın huzuruna durun.

11/114 - Gündüzün iki tarafında ( sabah  ve akşam namazı ) ve geceye yakın saatlerde ( yatsı namazı ) namaz kıl; çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu ibret alanlara bir öğüttür.

Orta namazdan kasdın ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Öğle veya, ikindi namazlarından birine işaret etmektedir. Hz. Ali'nin ikindi namazına işaret ettiğini beyan ettiği söylentisi vardır.

Görüldüğü gibi bir ayette sabah ve akşam namazları ile yatsı namazına, diğerinde ise, sabah ve akşam namazları ile orta namaza işaret edilmekte ve bu orta kelimesinin öğle veya ikindi mi olduğu konusunda bir netlik bulunmamaktadır:

Ve bu iki ayetten de tam ''beş vakit '' çıkmamaktadır.

Ayrıca namazın beş vakit olduğunu ve bu vakitlerin neler olduğunu ifade eden bir ayet yoktur.

Şimdi denebilir ki, bu konuda Kur'an'da namazın nasıl kılınacağı dahil bir netlik bulunmasa da biz Peygamberimizin uygulamasını esas alıyoruz ve namazı böylece beş vakit olarak kılıyoruz.

Buna itirazım yok, benim bu yazımda vurgulamak istediğim bu konuda Kur'an'da bir netlik ve derli toplu bir ayet bulunmayışıdır.

Namazların nasıl kılınacağı ve her namazın kaç rekat olduğunun açıkça belirlenmeyişi gibi.

Özet olarak ifade edersek temel ibadet konusunda  Kur'an'da net kurallar bulunmuyor.

Neden ?

Yüce Allah'ın, Kur'an'daki mesajları - tamamı 6236 adet olan ayetin, 200 kadar gizemli olanının dışında - net ve açıktır. Gizemli ( müteşabih ) ayetlerin de sırrı bilim ve teknolojinin ilerlemesi ile zamanla birer birer çözülmektedir. Hatta önem verilen mesajların bazıları, net ve açık olduğu halde, bir de defalarca tekrar edillmekte, vurgulanmaktadır.

Gerçek hikmetini kendi bilir ama, Yüce Allah temel ibadet olan namaz konusunda kullarını bazı katı sayısal kurallar ile zorlamak ve sınırlamak istememektedir. Namazın '' devamlı '' olmasını ( 23/9 ) istemekte fakat namaz vakitleri ve namazların kaç rekat olması konusunda  rakam sınırları koymamaktadır

Namaz hakkında ' BİLİNMEYENLER ' ...



Namaz ibadetine ilk adım abdest ile başlıyor bilindiği gibi. Bu konuda önemli bir yanlış bilgilendirme var. Abdestin farzları içinde ayakları topuklara kadar yıkamak farzdır diye bir bilgi ve yanlış uygulama var. Ama abdest ile ilgili ayet Mâide Suresi 6. Ayetidir. Bu ayetinin doğru tercümesinde başın ve ayakların aşık kemiklerine kadar meshedileceği belirtilmektedir. Ama bazı meal ve tercümelere orijinalinde olmayan topuklara kadar yıkanma ilavesi yapılmıştır. Tabii ki zaman ve imkan yeterli ise yıkamak faydalıdır. Daha bir temizliktir. Ama şehirde, çarşıda hareket halindesiniz, yani geziyorsunuz. Abdestiniz yok alacaksınız. Varsayalım ki kış ayı ve çok soğuk bir hava var, ve tabii ki insanlar gezerken yanlarında havlu taşımayacaklardır. Bu durumda yıkama zorunluluğu külfet oluyor, sıkıntılarla karşılaşma söz konusu. Ama Allah’ın farz kıldığı, üstten çoraptan dahi meshetmektir.

Bir başka yanlış bilgilenme, kaza namazları ile ilgilidir. Burada Kur’an ruhuna uygun uygulamalar şöyle olmalıdır:
Kaza namazı gün içinde geçerlidir. Bir gün sonra veya günler sonra kaza namazı söz konusu değildir.
Gün içinde de bir namazın kazaya kalabilmesi için zorunlu sebep varlığı geçerlidir. Elde olmayan sebeplerle vaktinde kılamadığınız namazı o gün tamamlamadan kaza edebilirsiniz. Ertesi gün ve günler için kaza söz konusu değildir. Vakit namazlarının farziyeti gün ve zamanla sınırlıdır.
 Vakit ve imkan olduğu halde, ağırdan aldınız, yorgunluk hissettiniz, yani üşendiniz, vaktinde kılmadınız. Böyle bir namazın kazası söz konusu değildir.
 Kazaya kalmanın şartı tekrar belirtelim, zorunluluk halleridir.

5 vakit namaz kılmaya ilk defa başlayacaksanız. Geçmiş namazları tamamlamak ve kaza etmek gibi bir zorunluluğunuz yoktur. Temiz ve beyaz bir sayfa açtınız. Aksatmadan ve muntazaman kılmaya devam ederseniz ve geçmiş için Allah’a sığınıp bağışlanma dilerseniz, bağışlaması bol Rabb’imiz bağışlayabilir.

Önemli bir hatalı uygulamada seferi namazlarda söz konusu. Seferi hallerde ve korku hallerinde farz namazlarının kısaltılma emri var Kur’an’da. Dikkat edin, yetkisi değil, emri diyorum. Nisâ Suresi 101-103 ayetlerde. Yani 4 rekat farz namazlarını yarıya yani 2 rekata indireceksiniz. Burada sünnetlerin anlamı ve yeri yok. Namaz Allah için kılınır. Böyle bir durumda Yüce Allah kullarına kolaylığı öngörmüş ve emir buyurmuş. Birileri de çoğunlukla Peygamber’imizin ağzından dini ve ibadetleri zorlaştırmak ve ağırlaştırmak için ne gerekiyorsa yapmış.

Değerli okurlar bu yazdıklarım, benim yorumum ve uydurduğum şeyler değil, haşa buna ehil değilim ve yetkim de yok. Zamanımız din bilginlerinin, yani Kur’an’ı Arapça orijinalinden tefsire ehil ve yetkin din adamlarımızın yorumları.

Kim bunlar ? Prof.Dr. Süleyman Ateş, Prof.Dr. Y.Nuri Öztürk ve Prof.Dr. Bayraktar Bayraklı, Hüseyin Atay, Mehmet Okuyan  ve akademisyen olmayan fakat en az onlar kadar yetkin Mustafa İslamoğlu ve Kur'an'daki İslamı gündeme getirme mücadelesi veren diğer hocalarımız.