Müslümanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Müslümanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Şubat 2021 Pazar

KUTSALLAŞTIRMAK ve PUTLAŞTIRMAK İnsanın hamurunda var !...


Evet, kutsallaştırma ve bu eylemini daha ileri bir boyuta götürüp kutsallaştırdığı canlı veya cansız nesneyi putlaştırma eğilimi insanın hamurunda var. İnsanın genlerine işlenen Yaratıcı yani Allah kavramının insanda yerini bulmamasından ve sapmasından kaynaklanıyor. Aradan yüz yıllar ve hatta binlerce yıl geçse durum değişmiyor.

Hatırlanacaktır, Kur’an ve onun getirdiği yeni din İslamiyet putlara tapıldığı ve insanlığın inanç açısından gittikçe sapkınlığa düştüğü bir ortamda gelmişti. Aslında Allah bilinci vardı İslamiyetin doğduğu Ortadoğu ortamında, çünkü son peygamber Hz. Muhammed’den önce bir çok peygamber gelmiş, hatta çoğunluğu o coğrafyadan çıkmıştı.

Bilinen hiçbir canlı ve cansız varlığa benzemeyen Allah inancı anlaşılıyor ki insanları tatmin etmiyor. Kendilerini ve her şeyi Yaratan’ı illa bildikleri cisimleşmiş bir varlıkla özdeşleştirmek istiyorlar. Ya Hıristiyanlar gibi peygamberi ilahlaştırıyorlar, yani Allahlık vasfı veriyorlar, veya kendi elleri ile yaptıkları cansız heykellere tapıyorlar, yani putları Allah’a ortak koşuyorlar. Allah’a onlar aracılığı ile ulaşmaya çalışıyorlardı.

Aradan 1450 yıl geçti. Ama insanlığın tutumunda pek değişen bir şey yok. Dünyanın uzak yakın bölgelerinde insanların büyük çoğunluğu çeşitli putlara tapıyor. Hristiyanlık güya Allah’ı tanıyan semavi dinler grubunda ama Hz. İsa tamamen Allahlaştırılmış, annesi Hz.Meryem’ de yarı ilah durumunda. Kiliselerde onların heykelleri ve tasvirleri önünde ibadet yapıyorlar

En son ve en mükemmel dininin mensupları yani Müslümanların durumu ne?

1450 yıl öncesine göre pek farklı değil onların durumları. Sözle ve görünüşte şirk yani Allah’a ortak koşma eylemi şiddetle reddediliyor ama uygulamada bütün hızıyla devam ediyor bu davranış şekli. Geçmişe göre biraz farklı bir şekilde

Kendi elleri ile yaptıkları heykel ve tasvirlerle Allah’a ortak koşmuyor artık Müslümanlar. Ama Camilerde Allah ve Muhammed isimleri aynı yükseklikte ve yan yana levhalar halinde asılıyor.

Mezarlar kutsallaştırılıyor, türbecilik – dinde hiçbir şekilde yeri olmadığı halde – gittikçe artan bir hızla gelişiyor, devam ediyor.

Peygamberin sakal ve saç kılları, hırkası, ayak izleri v.s kutsanıyor. Kutsal emanetler adı altında ziyaretler düzenleniyor. Önlerinde belirli zamanlarda kutsama törenleri yapılıyor.

Peygamberin sözleri, Allah’ın sözleri yani Kur’an ile eş değer hale getiriliyor. Gerçek ve doğru olup olmadıklarına bakılmaksızın hadis adı altında ve bazı hallerde Kur’an’ın önüne dahi geçiriliyor.

Hristiyanlar peygamberlerinin doğum günün bayram haline getirip kutlarlar da Müslümanlar geri kalır mı ? Kutlu doğum günü şeklinde küçük çapta başlatılan kutlamalar, büyütülüp, ‘’ Kutlu Doğum Haftası ‘’ halinde genişletilip ilerletiliyor.

Sonra:

Kur’an’ın bölünme, parçalanma diye vasıflandırdığı Mezhepçilik ve Tarikatçılık uygulamaları insanları yani tarikat ve mezhep imamlarını şeyhlerini putlaştırma eylemlerine dönüştürülüyor. Örnek olarak, Bediüzzaman ve Fethullah Gülen ve diğer bazı hoca efendiler kutsallaştırılıyor. Bediüzzaman Saidi Nursi’nin kitaplarındaki metinler kutsal kabul edilip ‘’ mübarek ‘’ vasfı verilip, bugünkü yaşayan dile çevrilip anlaşılır hale getirilmekten kaçınılıyor.

Daha sonra;

Şeytanı bile putlaştırdılar, Satanistler

Bir takım pop şarkıcıları ilahlaştırılıyor, fanatik hayranları konserlerinde transa girip kendilerinden geçiyorlar. Bizde de bir süre önce kimileri de kendilerini jiletle doğruyordu.

Sinema ve futbol yıldızlarının putlaştırılması ise her devirde olağan artık.

Siyaset adamları putlaştırılıyor. Marks, Lenin, Hitler gibilerinin, geçmişteki tüm melanetlerine rağmen, bu günlerde de hala sevenleri ve hayranları bulunabiliyor.

Başka;

Sloganlar putlaştırılıyor: Geçmişte bir ‘’ TEK YOL DEVRİM ‘’ sloganı vardı. 15-20 yıl egemenliğini sürdürdü. Daha taşa milyonlarca defa yazıldı. Binlerce ve on binlerce cana mal oldu.

Tek yol yıkmak, devirmek, yok etmek.

Sonra ... ?



NOT:  Bu yazım ilk defa 20 Aralık 2018 tarihinde  bu blog 
( günlük ) sitemde yayınlandı...


25 Şubat 2020 Salı

PEYGAMBER' DE DİNİ YALNIZCA KUR'AN'DAN ÖĞRENDİ -- MAİDE / 3' DE DİN TAMAMLANDI DENİYOR...



Genelde ateistler ve Deistler, yobaz Müslümanların, tarikat ve cemaat mensuplarının ve cahil dindarların birbirlerinden hiç bir farkı yoktur. HEPSİ  DİN CAHİLİDİRLER. Hiç birinin de gerçeği araştırıp doğru ve saf bilgiye ulaştığınız söylenemez.  Ateistler genelde doğru bilginin peşinde değil, Duygularının,  doğru mu yanlış mı olduğunun farkında olmadığı peşin bilgi ve inançlarının etklisinde karar veriyorlar. Kur'an'daki gerçek dinden haberleri yok.  Neden, Çünkü, İslam Dini  Kur'an'la inmiştir.. Bu dinin inmesine Allah'în aracı ve elçi olarak görevlendirdiği Hz. Muammed bu dini  Yalnızca Kur'an'dan öğrenmiştir. Ayrıca Maide / 3. ayetinde DİN  TAMAMLANDI hükmü olduğuna göre uydurulan diğer din kaynakları doğru değildir.

DİN, SİYASET, FUTBOL gibi konularda insanlar akılları ile değil, duyguları yani nefslerinin etkisinde düşünüyorlar. Tarafsız bir fikir sahibi olamıyorlar. Kendi kişiliklerinin de tam bilincinde değiller. 

En önemlisi, inandıkları ve iman haline getirdikleri bilgileri, doğru mu, yanlış mı diye sorgulamıyorar. Çünkü  bu dini kendileri, araştırıp, sorgulayıp seçmediler. Atalarından  yani ebeveynlerinden gördüklerini, ezberlerine alıyor ve onları taklit ediyorlar. Buna Allah Kur'an'da  '' ATALAR  DİNİ  '' diye eleştiriyor.  Buna Dini literatürde  TAKLİDİ İMAN  deniyor. Halbuki Allah, TAHKİKİ İMANA öncelik veriyor. Yani insanların kendileri inceleyip araştırıp, daha sonra inanıp bunu iman derecesine getirmesini istiyor.   Ne yazık ki ki bu şekilde inanıp, iman edenlerin oranı binde, onbinde bir oranında dahi değil.  İşte dini yanlış anlamanın, sapmanın, bazı olumsuz örneklerin etkisinde kalmasının sebebi genellikle bu olgu. Yani DİN CAHİLLİĞİ

Ben 75 yaşındayım. Tam son 35 senedir, Kur'an'ı ve genelde dinleri ve Ateizm ve Deizm  dahil tüm inançları inceliyorum.  İnsanlar, büyük çoğunluk gibi gerçek dini yani İslam'ı bilmiyorlar. Tüm dini öğretiler, doğruyu anlatmıyor. Tamamı , başka birilerinin kişisel görüş ve inanışlarının etkisinde. Bu konuda müstakil ve tarafsız hir bir beyine çok az rastlanabiliniyor. Gerçek, hurafesiz, katkısız, hatalı yorumların etkisinde olmayan bir insan Kur'an'î doğru bir kaynaktan titizlikle incelese, sapkın dindar olamayacağı gibi, Ateist ve Deist'te olamaz. Bu türlü sapmalar tamamen bu konuyla ilgili cehaletin getirdiği bir davranış. Saf İslam'da akla, mantığa, bilime, felsefeye aykırı hiç bir şey yok. Bu günkü toplumlara dayatılan İslam öğretisi  % 99 YANLIŞ...Hurafe,ve başkalarının yanlış yorumlarından etkili  Bu konuyla ilgili  o kadar tutkulu bir çalışma ve araştırma yaptım ki, anlamak, inanmak zor. 

Ülkemizde DİN ÖĞRETİMİ müfredatı DEVLETİMİZİN RESMİ İDEOLOJİSİ VE İMAM HATİP OKULLARI  VE İLAHİYAT FAKÜLTELERİ DAHİL, yanlış, taraflı ve gerçek dışı. GELENEKSEL İSLAM  diye bilinen, Rametli Yaşar Nuri Öztürk Hocamızın EMEVİ İSLAMI diye isimlendiği, Kur'an dışı yanlış bilgi ve inançların ve yüzlerce yıl önce yaşamış bazı din adamlarının yanlış bilgi,  hurafe, hatalı ve yanlış yorumlarını esas alan öyle bir inanç sistemi ki, bu günkü bilgi çağında artık, yetişen insanlar, bunları kabul edemiyor.  çoğunlukla Ateizm'e ve Deizm'e, kayıyor.  

Bu konuda çok geniş 350 eserden oluşan bir kaynak KUR'AN KİTAPLIĞI  oluşturdum. KUR'AN HANGİ KONUYA NASIL BAKIYOR. Hemen bulabilecek seviyedeyim.. Neredeyse tüm insanların, din konusunda çok nadir kişiler hariç gerçek bilgi ve inanışa ulaşamadığını görüyor, biliyor ve çok üzülüyorum. İnsanlığın saptığı bilinçsiz bu yanlış  yoldan , doğruya ulaşmasının çok zor olduğun görüyor, fakat bunu fark edecek, gerçek TARAFSIZ VE BİLİNÇLİ  İNSANLAR olodukça az..  Medyadaki  KUR'AN'DAKi GERÇEK İSLAM AKIMI TARAFTARI BİR KAÇ HOCAYI DA İZLİYORUM. Onlarında bazılarının etkisinden kurtulamadıkları saplantıları olduklarını fark ediyorum..

Müslüman ülkelerde devletin din eğitiminden çekilmesi, Dinin başlangıçta olduğu gibi tek kaynağının Kur'an olarak kabul eden , bu gerçek din akımına inanmış, ehil kişilerce oluşturulacak komisyonca gözden geçirilerek yeniden eğitim  müfredat  çalışmaları yapılması ve topluma bu doğrultuda bilgiler sunulması sonucunda ancak doğru  yol bulunacaktır...

27 Aralık 2019 Cuma

OTOMATİK MÜSLÜMANLIK !...



'' OTOMATİK  MÜLÜMANLIK  '' deyimi de nereden çıktı diye düşünenler olabilir. Hemen açıklayayım. Daha önce böyle bir söz duymuş veya okumuş olamazsınız, çünkü bu sözler benden çıktı.
Ülkemizde;
Müslüman bir çevrede,
Müslüman ana babadan doğmuş,
Aklı erdiği andan itibaren kendini müslüman bilmiş,
İnsanlarımızın sen, ben, biz  yani hepimiz diyecek kadar büyük çoğunluğu otomatik müslümanız.
Neden ?
Çünkü  benimsediğimiz bu dini hazır bulduk, araştırmadık, diğer dinlerlle karşılaştırmadık. Aklımızla, irademizle biz seçmedik. Hazıra konduk. 
Sonuçta ne oldu ?
Dinimiz İslam'ın tek ve gerçek kaynağı Kur'an'ın ifadesi ile '' ATALAR DİNİ  '' mensubu olduk.
Bu din ile ilgili sınırlı, yetersiz ve çoğunlukla gerçek kaynağı Kur'an'dan kopuk bilgileri  bazı aile büyüklerimizin, bazı hoca efendilerin şifahi söylemlerinden öğrendik.
Doğru olup olmadıklarını hiç merak etmedik, Kur'an'ı kuru bir saygı ile evlerimizde kolay erişilemeyecek yüksek yerlere, süslü kılıflar içinde astık.
Kur'an diriler için indirildiğini defalarca bildirdiği halde onu ölülerimize okuyup hediye ettik. Halbuki özelliklere ölülere okuduğumuz Yasin suresinin 70. ayetinde diriler için indirildiği vurgulandığı halde.
Kur'an kendisinin apaçık bir mesaj olduğunu defaatle bildirdiği, ve kitapları anlamadan okuyanları '' kitap yüklü eşeklere '' benzettiği halde, inatla ve israrla anlamadan ibadet etme kasdıyla Arapça orijinalinden okumaya devam ettik. Onun makamla musiki lezzeti tatmak için dinlemeyi ibadet zannettik.
Tekrar soralım; '' neden atalar dini '' mensubuyuz. ?
Kur'an'ın Allah'tan kullarına emir ve mesajlarını ileten ve salih bir kul yani iyi ahlaklı bir insan olma hükümlerini bir kenara iterek, yüzlerce yıl önce yaşamış ve zamanın  bilgi ve düşünce ortamına uygun olarak iyi bir şeyler yapma gayretinde olmuş din adamları ve mezhep imamlarının -- zamanımız teknolıojik gelişme ve düşünce ortamına uymayan --  yorumlarını kutsallaştırdık ve tartışılamaz din hükmü haiine getirdik. 
Kur'an'daki '' DİN ALLAH'INDIR ve PEYGAMBERLER DAHİ DİN HÜKMÜ KOYAMAZ '' şeklindeki temel hükümlere rağmen bazı kerameti kendilerinden menkul hoce efendi ve din adamlarının düşünce ve yorumlarını Allah'ın dinine monte etme çabasında olduk.
Peygamberimize izafe edilen % 99'u ve belki de binde 999'u sahte ve uydurma sözleri Kur'an hükümlerine eşdeğer hale getirip HADİS adı altında din kaynağı ve ilim yaptık. Uygulamada da Kur'an'ın önüne dahi geçirdik.
Bütün bu çabalar sonucu Kur'an'ın yerdiği atalar dini bugün artık ülkemizde ve bir çok İslam ülkesinde  '' Geleneksel İslam '' diye isimlendirebileceğimiz şekliyle ve hakimiyetiyle ne yazık ki hükmünü icra ediyor.
Şimdi de Kur'an'ın atalar dini diye isimlendirdiği bu günkü Geleneksel İslam  tanımına uygun, Kur'anda olmayan fakat dinleştirilmiş bazı gelenekleri hatırlayalım:
@@ --  Kur'an'da tek kutsal gece olarak '' Kadir Gecesi '' kabul edilmiştir. KANDİL deyimi de yoktur. Fakat Kadir gecesi ile birlikte toplan 5 kandil -- KUTSAL GECE --  ihdas edilmiştir.
@@ --  Kur'an'da insanlar öldükten sonra Kıyamette sorgulanmak üzere diriltilecekleri apaçık beyan edildiği halde, kabirde de bir sorgu ve azap inancı insanlara benimsetimiştir.
@@ -- Yine Kur'an'da Kıyametin beklenmedik bir anda ve ansızın geleceği ifade edildiği halde bir KIYAMET ALAMETLERİ -- İŞARETLERİ edebiyatı oluşturulmuş ve bu konuda yüzlerce, binlerce kitap yazılmıştır, yazılmaktadır.
@@ -- Kur'anda şefaat yani yardım Allah'ın iznine tabi olduğu belirtildiği halde  Peygamberimize bu izin verilmiş gibi, peygamberimizin müslümanların kusurlarını bağışlatacağı inancı müslümanlara benimsetilmiş ve insanlar günahlarının peygamberleri tarafından Allah'ın indinde bağışlatılacağı beklentisine sokulmuştur.
@@ -- Al-i İmran Suresi 7. ayetinde Kur'an ayetlerinin muhkem ( sağlam- temel - ana - ahlaki ) hükümler ve müteşabih ( zaman ve ortama uygun olarak değişebilen ) hükümler olmak üzere iki türlü olduğu belirtilmekte ve ahlaki temel hükümleri içeren muhkem ayetlerin getirdiği 400 farklı ahlak kuralı İslam Dininin esası olduğu halde, Geleneksel İslam öğretisinde  -- İslam'ın şartı sadece 5'e indirgenmekte ve temel ahlaki hükümler tamamen öğreti dışında tutulmaktadır. Ve işte bunun sonucu İslam ülkeleri Kur'an'ın gerçek hükümlerinden koparılarak bugünkü ahlaki zafiyetin ön planda olduğu insanlar topluluğu haline getirilmiştir.
Kur'an'da yer almadığı halde dinleştirilen uygulamaların yukarıda bir kaç tanesinini örnek olarak verdim. Bu liste 200 adede kadar çıkıyor.
SONUÇTA İSLAM DİNİ Geleneksel İslam öğretisi ve uygulamaları ile 400 civarındak ahlaki kuralların bilinmediği ve bir kaç temel inanç ve yine bir kaç  namaz, hac gibi ibadet ritüelinin öne çıkarıldığı gerçeğindem tamamen koparılmış bir inanç toplamı haline gelmiştir.
Bir tarafta dinin gerçek  dayanağı Kur'an diğer tarafta ondan bihaber, atalarından öğrendiği sadece bir kaç temel bilgi ile Müslüman olduğunu sanan ve gerektiğinde gerine gerine ''Elhamdülillah Müslümanım'' diyen ve gerçek müslümanlıktan bihaber ve ilgisiz bilgisiz insanlar...

21 Mart 2018 Çarşamba

Müslümanların çoğunluğu akıllarınca '' kurnazlık '' ediyorlar !...



Ülkemiz insanlarının yüzde doksanbeşten fazlası Müslüman'dır.  Kutsal kitapları Kur'an'ı  severler, saygı duyarlar. Onu güzel kılıflar içinde muhafaza ederler. Evlerinde yüksekçe bir yere asarlar.

Ona saygı duyarlar. Temizlenmeden, abdest almadan ona dokunmazlar.

Onunla ibadet ederler.

Onu okurlar.

Ne zaman ?

Yakınlarının ölüm anlarında baş uçlarında okurlar.

Ölülerinin arkasından okurlar.

Evlerinde Cuma, dini bayramlar gibi belirli günlerinde okurlar.

Doğum, ölüm, kutlama gibi vesilelerle yaptıkları '' Mevlit  '' törenlerinde okuturlar.

Ama nasıl ? ...

İbadet amacıyla ve orijinal lisanı olan Arapça...

Ama Kur'an '' onunla ibadet edilmesi  '' için indirilmemiştir.

Allah'ın insanlara bir mesajıdır. Mesajı anlaşılsın öğüt alınsın diye indirilmiştir.  ( Bakara / 231 )

Arapça indirilmiştir. Çünkü Arap  bir topluma ve Arap bir Peygambere indirildiği için Arapçadır. ( Yusuf / 12 ve 10 kadar ayette )

Ama Müslüman halkımız ve diğer Arap olmayan  Müslüman milletler, toplumlar, Onu '' anlamadan Arapça okumaya  '' devam ederler.

Allah'ın amacının zıttına inatla ve israrla.

Sonucu olarak da Müslüman uluslar genellikle  ekonomik ve sosyal olarak dünyanın en geri  toplumları olurlar ve böyle kalmaya devam ederler.

Bunun gerekçesi ne olabilir ?

Müslümanların kendi kıt akıllarınca '' kurnazlığı ''

İki yönlü bir kurnazlık bu: Kendilerine ve Allah'a karşı.

Anlayarak okumak işlerine gelmez.

Anlayarak okurlarsa;

Eski alışkanlıklarından vaz geçmeleri gerekecektir.

Nefslerinin hoşlarına giden uygulamaları bırakmaları gerekecektir.

Bir takım yükümlülükler ve sorumluluklardan yüklenmek zorunda kalacaklardır.

Bu işlerine gelmez. Sıkıntıya düşmeden, fedakarlığa katlanmadan, kuru bir kutsal kitap saygısı ile vaziyeti geçiştirmek, bir 
ölçüde de [ Hâşâ ] Allah'ı kandırmak.

Bilinçli ve bilinçsizce.

###  Allah'ım bak sana iman ettim. Kitabına iman ettim. Görüyorsun ona derin saygı gösteriyorum  ###

19 Aralık 2017 Salı

Mescid-i Aksa üzerine Yahudi oyunu, aldatmacası...


'' En uzak noktadaki mescid " anlamına gelen Mescid-i Aksa, pek çok peygamberin gelip geçtiği, epeyce bir kısmının da içerisinde Rahman'a kavuştuğu, Miraç yolculuğunda Hz. Peygamberin uğradığı ve de Hicretten yaklaşık on yedi ay sonrasına kadar Müslümanlar'a kıble olan bir mekan olmasından dolayı Müslümanlar nezdinde ayrı bir değere sahip olan kutsal bir mekandır. Müslüman olmayanların ziyareti yasaktır.
Yahudiler son yıllarda Mescid-i Aksa üzerindeki emelleri sebebiyle sık sık olay çıkarmakta, gerilimi  sürekli tırmandırmakta, Müslümanların kutsal mekanı olan bu yeri olay çıkarıp kapatarak Müslümanlara yasaklamaktadır.

Bir yandan da Mescid-i Aksa'nın altında Süleyman Tapınağının kalıntılarını bulmak bahanesiyle kazı yapıyorlar. Çünkü; Siyonistler, “Tapınak Tepesi” dedikleri bölgede yer alan Mescid-i Aksa’yı ortadan kaldırarak, burada Süleyman Tapınağı’nı üçüncü defa inşa etme hayali kuruyorlar.  Çünkü bunun kendilerine vaat edilmiş olduğuna dair bir inanışları var.

Bu olay - beklenen diğer birkaç gelişmeyle birlikte - gerçekleştiği takdirde Kral Davud ( Davud –aleyhisselam ) soyundan bir Mesih’in geleceğine ve dünya üzerinde bin yıl sürecek Yahudi egemenliğinin kurulacağına inanıyorlar.

Siyonist Yahudi'nin bu bölge üzerindeki oyunları bununla da bitmiyor. Hedeflerine ulaşmak için dünya medya ağının büyük kısmını tekelinde bulunduran Yahudiler, iletişim araçları yoluyla, insan zihnindeki algıları istedikleri doğrultuda yönlendirmektedir. Medyayı kullanarak burada bir algı oyunu da sergilemektedirler.

Mescid-i Aksa yerine Kubbetüs Sahra verelim !...

Siyonist Yahudinin  Mescid-i Aksa için sinsi oyunu şöyle: Google veya başka bir arama motoruna Mescid-i Aksa yazsanız karşınıza Yüzde seksen aynı civardaki Kubbetüs Sahra'nın fotoğrafı çıkmaktadır. Mescid-i Aksa üzerine hayalleri ve emelleri olan Yahudiler bir algı değişimi oyunu ile Müslümanların Kabe'den sonra en eski mescidi olan ve Kur'an'da'da kutsal olarak tescil edilen buraya el koymak, için Mescid- Aksa yerine Kubbetüs Sahra'yı Müslümanlara vermek niyetindedirler. Ne yazık ki bu farkedilinceye kadar da algı oyunu büyük ölçüde başarılı olmuşlardır.

Google ne yapsın ki (!). Zira bugüne kadar, Mescid-i Aksa konusunun işlendiği birçok haberde, akademik makalelerde, televizyon programlarında, Mescid-i Aksa görseli olarak; hep altın kubbeli; Kubbetu’s Sahra’nın görüntüsü kullanıldı.

Müslümanlarda bu oyunun, aldatmacanın aleti olarak ülkemiz dahil medya unsurları bu olaylarla ilgili haberlerde genellikle  parlak sar kubbesi olan Kubbetüs sahranın resimlerini kullanmakta ve müslümanları yanıltmaktadırlar.

Ancak bu oyun teorik planda deşifre edildi. Siyonizm felsefesini araştıran ve bu çarpık algı yönetimini fark eden birçok araştırmacı, oyunun, Yahudilerin ileride gerçekleştirmeyi amaçladığı, ‘Vâdedilmiş toprakları geri alma’ hedefinin bir parçası olduğunu deşifre etti.  Konuyla ilgili birçok makale yayınlandı. Ancak dedik ya, teorik planda… Yani bu makâleleri okuyamayan Müslümanlar ve dünya kamuoyu, bu algı oyunundan bîhaber.

APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER

    ================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR ::  Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R  :::: C a h i ...