20 Temmuz 2018 Cuma

CHP' yi ben bile kurtaramam !?... Fakat kurtarabilecek iki isim biliyorum ...



Yazımın başlığındaki '' CHP' yi ben bile kurtaramam ''  sözünün şaka olduğunu anladınız. Ama  geçmişte kullanılan  bu sözün kim tarafından, hangi şartlarda kullanıldığını benim gibi en az 70' li yaşların ortalarına gelenler hatırlayabilir. Ülkemiz çok patili siyasi hayatının başlangıcının önemli bir dönüm noktasında kullanılan bu sözü rahmetli  İsmet İnönü kullanmıştır:

1950' lı yılların sonlarına doğru gittikçe derinleşen bir siyasi kriz ortamında zamanın başbakanı rahmetli Adnan Menderes'e söylenmiştir bu söz, o zaman muhalefet Partisi olan CHP'nin Genel Başkanı İsmet  İnönü tarafından:

''  Sizi ben bile kurtaramam ''

O zaman ülkemiz siyasi hayatının merkezinde İktidardaki Demokrat Parti ve Genel Başkanı Adnan Menderes vardı. Bu gün de İktidar partisi AK Parti ile girdiği 9 seçimi de kaybeden  ana muhalefet  partisi CHP  ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu var.

Genellikle iç siyasette krizlerin merkezinde İktidardakiler olur, fakat bizde bu gün tersi söz konusu, muhalefet krizde...Ve özellikle ana muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı yakın zaman önce kendi şahsına karşı oluşan memnuniyetsizlik dalgasını atlatması pek kolay olamayacak...gerçekleşen iki önemli seçimin arkasında CHP'de başarısızlık ve bir türlü bir adım dahi ilerleyememek krizi var. Genel Başkan Kemal Bey bu güne kadar ki seçim yenilgilerinde  delege oyunları ile genel başkanlığını korumayı becerdi. Ama bu defa işi zor, partisi içinde  

İlginçtir; iktidarda olsun, muhalefette olsun, genel başkanlık koltuğunda oturanlar bir türlü koltuğu bırakmak istemiyorlar. özellikle muhalefette alışkanlık haline gelen başarısızlık dahi etken olamıyor. Parti içinde cadı kazanları kaynıyor.  AK Parti başarı grafiği biraz düşse dahi başarı devam ettiği için bu sancıyı pek hissetmiyor Ama MHP Ve CHP'de sular durulmuyor. MHP'de yaklaşık 20 senedir genel başkanlığı bırakmayan ve bırakacağa da benzemeyen Bahçeli, bu defa kıvrak bir manevra ile AK Parti can kurtaranına sarıldığı için krizi de bir ölçüde - şimdilik - atlattı gibi görünüyor. Ama geleceği karanlık.

Hemen akla şu soru geliyor bizlerin:

CHP'de başarısızlık sürekli. NEDEN ?

Ama Parti yöneticileri ve genel başkanı için bu soru, gereksiz.

'' Parti  küçük olsun, küçük kalsın ama bizim olsun. '' 

Ama bu partiye gönül verenler, taraftarlar sıkıntılı, sabırsız ve öfkeli... Yakında bir kurultay daha olacak gibi görünüyor. 

CHP bu atmosfer ile  bir kurultay değil, arka arkaya 5 kurultay dahi yapsa, değişme ve ilerleme umudu var mı ? Bu soruya partili siyasi adamların ve partiye gönül verenlerin samimi olarak olumlu bir cevap verebileceğini umuyor musunuz ?

Ben ummuyorum, başka da, içte ve dışta olumlu cevap verecekler de bulunamayacaktır...
Sonuç: Sıfır, elde var sıfır.

Şimdi şu soruyu tekrar soralım ve cevap arayalım:

CHP neden sürekli başarısız ?

Tabii ki şimdi yazdığım  görüşlerime karşı çıkanlar  ve reddedenler olacaktır. Ama aşağıdaki görüşler bana ait, katılanlar olmayabilir tabii ki:

CHP son 40 - 50 yıldır neden başarısız ?

CEVAP: 

*    Kaliteli, seviyeli, tutarlı, bir muhalefet olamadığı ve siyaset yapamadığı için.

**  Topluma geleceğe yönelik projeler sunamadığı için.

*** Siyaset adamlarının halkından kopuk söylemleri olduğu için.

**** Muhalefet etmeyi iktidarın olumlu olumsuz her icraatına  karşı çıkmayı görev saydığı ve yapılan olumlu işleri takdir etmediği için.

***** İç siyasette barışçı bir dil değil, çatışmacı, menfi, engelleyici bir yöntem kullandığı için.

CHP  BAŞARIYA BİR TÜRLÜ ULAŞAMIYOR...

Peki çare nedir, CHP'yi  düştüğü bu girdaptan nasıl kurtulur ?

Bu güne kadar uyguladığı siyaset yapma yönteminin  tamamen tersi uygulamalara geçerek. Tabii ki bu mevcut parti teşkilatlarındaki kadrolarla mümkün değil. Bu kadrolar böyle kişileri partiye sokmazlar, girseler bile barındırmazlar.

Benim aklıma parti teşkilatı dışında iki isim geliyor: İkisi de parti sempatizanı fakat teşkilattan değil:

Öncelikle; yazar, araştırmacı, akademisyen uzun süredir bazı TV kanallarındaki, siyasi içerikli  programlara katılıyor: EROL MÜTERCİMLER

İkinci planda da gazeteci LEVENT GÜLTEKİN.

Her ikisi de samimi CHP'li, dürüst, yani olaylara tek bir pencereden değil daha geniş pencereden bakabiliyorlar. Doğruya eğri diyemeyecek seviyeli ve kaliteli kişiler.

Özellikle Erol Beyi uzunca bir süredir İnternet'teki videolarından izliyorum ve izlerken keyif alıyorum. Memleketimizin özlediği seviyeli  örnek kişilerden.Tutarlı analizleri ve görüşleri var. Her ikisi de yurt içinde ve dışında çalışmalarda bulunmuş.

Bu iki muhterem zata gel siyasete gir deseler girmezler. Çünkü ülkemizdeki büyük çoğunluğu  küçük kasaba politikacısı kimlik ve davranışlarında  olan insanlardan oluşan siyaset ortamına uyum sağlayamazlar, ortam da onları aralarında barındırmaz.

Peki ne olacak ?

Pek olası görünmüyor ama;  aklı evvel -- varsa -- partililer parti içinde ortamı hazırlayacaklar ve bu isimleri siyaset yapmaya davet ve ikna yoluna girecekler.

Ey Süleyman Sırrı; bu CHP ortamında siyaset bezin yok. Sen kim CHP'ye akıl vermek kim ?

Efendim ben 10 -11 yaşımdan beri yani ülkemizde çok partili siyaset ortamına girildiği 1950'li yılların ortalarından beri günlük siyaseti takip ediyorum. Babam rahmetli terzi idi. Ben de öğrencilik  dışındaki tüm zamanlarda ona dükkanında çıraklık yapıyordum.
 Rahmetli babam siyasete meraklı idi.  Her gün Vatan gazetesi alırdık. Kendi ilk okul 3. sınıfında ayrıldığı için okuması yazması pek iyi değildi. ( Babam 2 yaşında iken babası dedem 1920 yılında İzmir'e doğru çekilme halinde olan Yunanlılar kasabayı sarmış ve onu evinin önünde süngü ile şehit etmişlerdi ) Ona günlük gazetenin tüm siyasi haberlerini ben okurdum. O da hem calışır hem de ilgi ile dinlerdi.

Koyu CHP'li idi. İsmet İnönü 2. Cihan Harbinde babam askerken bulunduğu birliği teftiş gelmiş ve babamın sırtını sıvazlamış.  Babam da bu yüzden İsmet İnönü hayranı idi...
Yani sözün kısası  her ne kadar bu gün - bence - haklı olarak CHP'nin yaptığı siyaseti onaylamıyorsam da, geri planda da ülkemizdeki demokrasinin bel kemiği kaliteli ve seviyeli bir ana muhalefet partisi beklentisi ve izlentisi içinde olmam sebebiyledir...

CHP'nin seviyeli siyaset yaptığı günleri de yaşadım. İsmet İnönü pek sık konuşmazdı. Ama konuştuğu ve demeç verdiği zamanlarda muhalif, muvafık her siyasi kişi ve basın, dikkat kesilir onun her sözünde  '' ne demek istiyor ? '' diye keramet arardı. Sonra rahmetli Bülent Ecevit'de seviyeli siyaset yaptı. Ağzından çirkin, hakaret kokan sözler çıkmazdı.

Benim bu konuda söylemek istediğim son söz, 

*     MUHALEFETİN  SİYASET ÜSLUBU SEVİYELİ OLURSA, OLUMLU İCRAATLARI TAKDİR EDERSE İKTİDAR DA  MUHALEFETE SAYGI DUYAR VE ÜSLUBUNU ÇİRKİNLEŞTİREMEZ...Seviyeli siyaset olur...