12 Haziran 2018 Salı

En son ve en mükemmel din işte böyle dejenere edildi !...



Din insanlığın başlangıcından beri insanların  yoğun  ilgisine konu olmuştur. İnsanlar  dünyevi istek ve menfaatlerinde dini kullanmayı, onu çarpıtmayı, amaçlarına uygun haline getirmek için müdahale etmek istemişler ve  bunu sağlamak için de bazı ayetlerin hükümlerini değiştirmişler, bazı ayetleri de  yok etmişler ve onların yerine yerlerine kendileri ayet yazmışlardır. Sonra kitapların asılları yok  edilmiştir. İşte Kur'an'dan önceki  Allah'ın vahyi olan 3 kitabın asılları yoktur, onlar olduğu iddiasıyla çok çeşitli kitaplar insanlar tarafından yazılmıştır.  Örnek olarak piyasada yüzlerce birbirlerinden farklı  İncil türemiştir. 

M.S. 325 da bunu çözüme kavuşturmak için  İznik'te bir Konsil oluşturmuşlar. Roma İmparatoru  Konstantin'in başkanlığında ve sayısı iki bini aşan Hristiyan din adamı konsil'e katılmıştır.  Piyasada bulunan tüm İncilleri toplamışlar kendilerince incelemişler ve Hz. İsa'nın havarisi dahi olmayan Pavlus'un  '' Teslis '' öğretisini esas alan 4 İncil'in temel kitap olarak kalması kabul edilmiş ve diğerlerini yok etmişlerdir. 

Pavlus öğretisini esas alan  İncillerle, Hz. İsa ile gelen İSEVİLİK  DİNİ  esasları tamamen değişmiş, Hz. İsa'yı Allah'lığa ortak  eden şirk dini  Teslis esaslı HRİSTİYANLIK dini oluşmuştur.  Buna da İmparator Konstantin ön ayak olmuştur.

Aynı dejenerasyon Yahudilerde de baş göstermiştir. Hz. Musa'nın Tevrat ile getirdiği MUSEVİLİK ile ilgili hiç bir belge ortada kalmamış, Tevrat'a çok büyük müdahaleler ile  bugünkü sapkın SİYONİST YAHUDİLİK DİNİ  oluşturulmuştur.

İşte kısaca özetlediğim insanların vahiy kitaplarına müdahalesi tekerrür etmesin diye  Yüce Allah Kur'an'ın Hicr suresi  9. ayeti ile Kur'an'ı kendi koruması altına almıştır.

'' İşte bu Kur'an'ı indiren biziz, koruyacak olan'da biz  ''  ( Hicr / 9 )

İşte dini kendi menfaatlerine kullanmak niyetinde olan sözde Müslüman'lar, vahyin hemen akabinde ezlerlenen ve  vahiy katiplerince yazıya alınan Kur'an hükümlerini değiştiremeyince Peygamberimizi sinsi emellerine alet etme yolunu seçmişlerdir.  İki milyon kadar Peygamberin ağzından  rivayet - söz ( hadis ) uydurmuşlardır.  Bunu da yaparken kendilerince hayırlı bir iş yaptıklarını ve yaptıkları sahtekarlığı dine yardım olarak nitelendirmişlerdir.

Tabii bunun öncesinde de şirke varacak derecede Peygambere aşırı sevgi ve yüceltme faaliyetleri oluşturulmuştur.

Yaklaşık 1500 yıldır  hadis uydurma faaliyetleri - bu gün de dahil - devam etmektedir.

Bu günkü bu yazımı da bu konuda yazdım. Bir kaç gün önce '' Hiranur  Vakfı '' nın bir yardım isteği broşürü elime geçti:

Başlığı  büyük puntolarla;

BİR YETİMİ  DE SEN GÜLDÜR.

Altında da  rivayet yani hadis iddialı bir söz:

'' Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi himaye eden kimseyle ben, cennette şöyle yan yana bulunacağız  ''   ( Müslim, Zühd, 42 )

Kur'an'ı  ve hükümlerini bilen bir kimse yani Peygamberimiz böyle yanlış bir söz söyleyemez !...  
Neden ?

1- Kimin cennete gireceği kıyamette Allah'ın huzurunda toplandıktan ve sorgulandıktan sonra belli olacaktır.

2 -Hiç kimsenin cennetlik veya cehennemlik olduğu garantisi - kıyametten  önce - belli değildir. Peygamberler de dahil.

3 - Cennete  veya cehenneme girme kararı kişilerin bir tek olumlu veya olumsuz davranışlarına göre değil, tüm yaşantılarındaki artı ve eksilerinin toplamının değerlendirilmesi sonucu verilecektir....

Değerli dostlar,  bu küçük bir örnek. Böyle Kur'an'da yer almayan cennet, cehennem, günah, sevap vaad eden binlerce yüz binlerce uydurma sözü, hadis kitaplarında, takvim yapraklarında görürsünüz. İşin vahim ve acı tarafı böyle ipe sapa gelmez uyduruk sözleri Doçent, Prof. ünvanlı bazı ilahiyatçıların kitaplarında da yer almıştır...

İnsanlarımız bu güne kadar kendilerine dayatılan Peygamberi aşırı sevme ve yüceltme söylemlerinin etkisiyle, Peygamberden olduğu iddia edilen sözleri, araştırma ve incelemeden ve özellikle Kur'an süzgecinden geçirmeden bilinçsizce benimseme, kabul etme olgusu, insanları bu yanlışa ortak olma , sürdürme  davranışına yönlendirmektedir.

Bazı tarikat ve cemaatlar kurdukları hayır dernek ve vakıflarına yardım toplayabilmek için yukarıda örnek verdiğim sahte hadis gibi  amaçlarına uygun sözler gibi sözler uydurarak , bu Peygamberdendir diye lanse etmişlerdir...













KUR'AN'DAKİ İSLAM akımı öncüleri : 6 -- MUSTAFA İSLAMOĞLU



Mustafa İslamoğlu, 28 Ekim 1960 tarihinde Kayseri'de dünyaya geldi. Babası, Ahmet İslamoğlu'ndan Arapça ve Temel İslami bilgiler eğitimi aldı. Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü'nde öğrenim gördü. Daha sonra İlahiyat Fakültesine kayıt oldu. Ardından Kahire El-Ezher Üniversitesi İslam Hukuku Fakültesi'ne geçti. Fakat buradaki eğitimini tamamlamadı. 
Yazmaya edebiyat ile başladı. İlk makaleleri Milli Gazete'de yayınlandı. Mustafa İslamoğlu, bir gazetede yazdığı makale nedeniyle bir yıl, Ankara'da kapalı bir forumda sunduğu "Kürt Sorununa İslamî Çözüm" başlıklı tebliğinden dolayı 1.5 yıl olmak üzere toplam 2.5 yıl hapse mahkum edildi.
İlk derslerini Kahire'de bulunduğu dönemlerde vermeye başladı. Öte yandan İslamoğlu çeşitli programlarda yaptığı açıklamalardan dolayı Müslümanlar tarafından büyük tepki görmüştür


Bazı Eserleri:
Yaşayan Yazılar
Kur'an Yazıları
Tesettür Yazıları
Eğitim Yazıları
Peygamber Yazıları
Ahlak Yazıları
Tarih Yazıları
İman Yazıları
Fıkıh ve İbadet Yazıları
Kur'an-i Hayat Yazıları
Seyahat Yazıları
Din Yazıları
Ümmet Yazıları
Hac ve Umre Yazıları
Kurban ve Bayram Yazıları
Divan
Bahtımca

Seyrani

YAZARIN NOTU:

Mustafa İslamoğlu, Hayatını Kur'an'a vakfetmiş, bir Kur'an adamıdır. Böyle çok aktif, gelişmelere açık, bilim ve fikir adamları da çok eleştiri ve hakaretlere uğramaktadır . Mustafa İslamoğlu her ne kadar geçmişinde yol hataları olsa da bu gün geldiği çizgi de mükemmel bilgi ve gönül aydınlığına erişmiş bir kişiliktir.

Kur'an'anı orijinal Arapçası, meali ve tefsiri ile ezbere bilmektedir. Yorumları, belirlemeleri oldukça net ve olumludur