yaşlılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yaşlılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Eylül 2018 Çarşamba

150 YIL YAŞAMAK İSTER MİSİNİZ ?





Son zamanlarda yazılı ve görsel medyamızda bir haber dolaşıp, tartışılıp duruyor. İnsanı 150 yıl yaşatacak bir ilaç bulunmuş. Hata bu konuda kitalar bile yazılmış. Yazımın başına bu kitaplardan birini kapağının resmini koydum.

Bu konu neden ilgi görmüş olabilir dersiniz. ? İnsanlar, daha doğrusu gençler ve orta yaşlarda olanların ilgisini her daim çekiyor. Çok yaşamak, uzun yaşamak çok kişinin hayali. Hatta bir kaç senede bir  '' Ölümsüzlük iksiri  bulundu ''  sevimli yalanı medya tarafından uyduruk bir haberle ortaya atılır. İnsanlar da  -- tam inanmasalar  dahi -- bir süre hayal kurar, oyalanırlar ve konu kapanır.

İnsanlar genelde uzun süre yaşamak, hayattan kopmamak isterler. Çünkü normal olarak ileri zamanlara yayılmış, istekleri, planları, hayalleri vardır. Ve bunlarda bir türlü bitmek bilmez...

Çünkü insan nefsi daima dipdiridir ve ayaktadır. Genç ve orta yaşlarda olanlar ise Kur'an'da Allah'ın  ''  düşkünlük  ''  olarak isimlendirdiği yaşlılığı yani ihtiyarlığı, etrafında örneklerini görse de kendilerine yakıştırmaz. Bir zaman sonra kapılarına gelecek yaşlılık sanki hiç onlara gelmeyecekmiş gibi düşünürler, yani isterler.

Ama,yaşlılık, düşkünlük Allah'ın tabii bir fizik kanunu olarak onlara da gelecektir. Daha önceleri  koşarak indikleri, hızla bir çırpıda tırmandıkları merdivenler onların artık büyük problemi olacaktır. Yer çekimi kanununu bünyelerinde hissetmeye başlayacaklar, artık koşamayacakları gibi adım mesafeleri daralacak, yürürken adımlarında ayakları artık yeterince yukarı kalkamadığı için bazen yürüdükleri zeminde  bir kaç santim yüksekliğinde küçük, taş, çıkıntı engellere ayakları takılacak ve belki de arada sırada düşmeye başlayacaklardır.

Tüm bedenlerindeki, kaslar artık  kısa süre fiziki harekette isyan bayrağını çekecek hale gelmiştir. Sonra , vücuttaki tüm uzuvlarda, da bazen küçük bazen da büyük aksaklıklar yani rahatsızlıklar görülmeye başlayacaktır, 

Tansiyon, romatizma, kalp, damar, sindirim sistemleri problemleri, kendisini ziyaret için arka arkaya sıraya gireceklerdir.

Allah'ın programında  her canlı ve cansız varlık için bir ortalama ömür vardır. Bu ömür bazen kısa süre uzayabileceği gibi, bazen da kısa veya uzunca bir süre kısalabilir.  Çünkü tüm uzuvların çalışma süresi belirlidir. Bu sürelerin fazlaca aşılması istisnai olacaktır. Normal değildir.

Düşkünlük 60' lı ve 70'li yaşlarda başlar, 80 ve 90. yaşlarda zirvesini bulur. Beyin hücreleri de düşkünlük kervanına katılırsa bunama başlıyor, insanın yaşantısı başkasına ve hatta kendisine bir yük olma özelliğine ulaşıyor. Yaşamanın artık tadı tuzu kalmıyor.. 

Benim yaşım 70'i aştı. Yakın akrabalarımdan birisi 90'lı  yaşlar başlangıcında, diğeri de 85 yaşında. Onların durumlarını görünce, Allah'ın uygun gördüğü düşkünlük süresini bana da yaşatması ve kendime ve yakınlarıma yük olmadan beni yanına alması için dua etmeye başladım.

Hele 90 yaşlarından itibaren yaşamaya devam etmenin  insan kendisine zulüm haline geldiğine şahit olduktan sonra Allah'ın herkese hayırlı yaşlılık ve ebediyete yolculuk nasip etmesini diliyorum...





  




















6 Ekim 2017 Cuma

YAŞLANMAKTAN KORKMAYIN, ONUN DA BİR GÜZELLİĞİ VAR !...

Efendim ben  72 yaşındayım. Yani insan ömrünün yaşlılık dönemindeyim. 
Yaşlılık konusunda bir yaşlı olarak 
sizlere biraz farklı şeyler söyleyeceğim:
Hani yaşlılar, ‘’ Hey gidi gençlik hey...’’ Derler ya ‘’
Ben demiyorum !
Elbette bu yaşa gelince gençliğini kaybetmiş oluyorsun. Onu kaybedenler genellikle arar. İşte ben aramıyorum.
Çünkü gençliğimden pek memnun değildim.
Tabii ki bunu sebebini belirtmek lazım.
Gençlik, devamlı bir beklenti ve arayış çağıdır.
Hep bir yarış ve arayış...
Eline geçenlerden ve bulduklarından hayal kırıklığı ve tatminsizlik.
Hep geleceği inşa mücadelesi...
İşinde ve mevkiinde ilerlemek.
Çocukları büyütmek, iyi okullarda okutabilmek, iyi bir gelecek sağlamak.
Bir ev sahibi olabilmek.
Bir araba alabilmek veya eski arabayı yenilemek.
Borçlanmak, borçları zamanında ödeyebilmek.
Bunları sonucu hep stres, stres, stres...
Böyle olunca da hiçbir şeyin tadını yeterince alamamak,  tadamamak.
Yaşlanınca da insan tam olarak bunlardan arınamıyor. Ama bir ölçüde bunlar azalıyor veya siz azaltmanın yolunu, formülünü buluyorsunuz artık.
Hırslardan, beklentilerden ve bunalımlardan bir ölçüde sıyrıldığınız zaman işte hayatın yaşamanın tadını almaya başlıyorsunuz.
Tabii ki fiziki olarak eski dinamizminiz kalmıyor artık.
Tansiyon, romatizma, prostat gibi sıhhi sorunlar başlıyor.
Ama işte o gerilimler, ah o gerilimler, yakanızı bırakıyor.
Sükunete, huzura – bir ölçüde de olsa -- kavuşuyorsunuz veya bunun yolunu keşfediyorsunuz.
Problemlerle de olsa sağlığın, nefes almanın tadını daha bir başka alıyorsunuz.
Küçük şeylerdeki gizemi ve mutluluğu görmeye başlıyorsunuz.
Manevi aleme adım atmışsanız, iyi bir insan olma yoluna girmişseniz. Allah’ı daha bir başka şekilde keşfetmiş oluyorsunuz.
Mutlaka yaşamak, bu dünyada olmak ihtiyacından sıyırmışsanız kendinizi, ölümle de barışıyorsunuz. Ölüm bir yönüyle de gerçek büyük sevgiliye kavuşmak anlamına büründüğünden artık, bu yoldaki streslerden de kurtuluyorsunuz. Daha bir mutlu oluyorsunuz.
Ahh Allah size evlatlar verdi  ve de torunlarınız oldu ise, etrafınızda dede, dede diye koşuşturmaya, size sarılmaya başlamışlar ise, işte yaşamınızda daha önce tatmadığınız sevgiye, keyfe, güzelliğe ulaşıyor, hayatın bambaşka tatlarına ulaşıyorsunuz !... 
Efendim, tavsiye ederim:
Yaşlılıktan korkmayın
Onun da bir güzelliği var...

APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER

    ================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR ::  Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R  :::: C a h i ...