Ateist etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ateist etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mart 2021 Cumartesi

Kur'an'ı doğru kaynaklardan ÖNYARGISIZ inceleyenler -- Ateist ve Deist -- olamazlar !..


 


Yazıma eklediğim grafikte görüldüğü gibi Teizm'in tek tanrının varlığına inanmayı, bunun tersi olan Ateizm'in  tanrıya ve dinlere inanmamak anlamına geldiğini, Deizm'in ise Allah'ın varlığını kabul edip  hiç bir dine inanmyan inanç türü olduğunu biliyoruz.

Ülkemiz ve İslam dinine mensup müslümanların yaşadığı sayısı 60'a yaklaşan ülkelerdeki insanlar adına iddia ediyorum ki; ateist ve dinsiz yani deist olmanın en önemli sebebi din konusuna ilgisizlik ve bilgisizliktir. Bir de  hurafelerin, geleneklerin dinleştirildiği, Allah'ın dinine bazı mezhep imamlarının, tarikat ve cemaat liderlerinin kerametleri kendilerinden menkul hoca efendilerin katkılarını içeren, dinin gerçek kaynağı Kur'an'dan koparan  Geleneksel İslam öğretisinin neredeyse tüm İslam aleminde -- din algısı ve uygulamalarında -- egemen olmasıdır.

Neler var Geleneksel İslam öğretisinde ?
İslam'ın tek gerçek kaynağı Kur'an'da yer almayan bir çok uygulamalar.

Kur'an'da, Kur'an'ın anlaşılmak için indirildiği hükmüne rağmen Kur'an'ın anlaşılmadan ibadet etmek kasdıyla okunmasında israr. İşte şimdi Ramazan yani Kur'an ayındayız, Kur'an, evlerde ve camilerde  '' mukabele '' adı altında anlaşılmadan okunuyor, böylece hatimler indiriliyor.

Başka ? Devlet kanalında da Kur'an'ı güzel okuma yarışması düzenleniyor. Kur'an'ı güzel  ve doğru anlama ve anlatma yarışması yapılması daha doğru olmaz mı idi ?

Kur'an'ın Arapça okunması öğretilmesini esas alan resmi ve özel Kur'an Kurs'ları eğitimleri olabildiğince sürdürülüyor.
Peygamberimiz Kur'an'la karıştırılmasını önlemek için  kendi sözlerinin yazılmasını yasaklamış fakat ölümünden 150  - 200 yıl sonra sözlerinin yazılması ve kutsallaştırılması doğrultusunda -- hadis -- adı altında faaliyet başlamıştır. Allah'ın sözleri olan Kur'an'ın yanına neredeyse ona eş değer olacak şekilde kendisi de bir fani ve kul olan peygamber sözleri din kaynağı olarak getirilmiştir. Tabii ki çok büyük çoğunluğu uydurma ve sahte olan bu sözlerle din tanınmaz hale getirilmiştir.

Dirilere indirilen Kur'an çoğunlukla ölülere okunur hale gelmiştir.

Kur'an şefaati yani insanların günahlarını Allah nezdinde affettirmeye yardımını Allah'ın iznine bağladığı halde ve bu yetkinin Peygamberimize verildiği hakkında bir hüküm olmadığı halde, şefaat yetkisi peygamberimize verilmiş gibi Müslümanlar  yanıltılarak, peygamberinden şefaat beklentisine sokulmuştur.

Kur'an'da insanlar ahirette diriltilerek yargılanacağı ve bunun sonucunda cezalandırılacağı ve ödüllendirileceği açıkça bildirildiği halde  '' Kabir azabı ''  adı altında din ve Kur'an dışı bir inanç insanlara benimsetilmiş ve ikinci bir kabir yargılaması inancı uydurulmuştur.

Kur'an'da '' Kıyametin aniden geleceği '' defalarca vurgulanığı halde  Bir KIYAMET ALAMETLERİ safsatası ve inancı peygamberimizin ağzından uydurulmuş ve bu konuda yüzlerce binlerce kitap ve makale yazılmıştır.
Yukarıd bir kaç örneğini verdiğim Kur'an dışı olduğu halde ,din hükmü olarak insanlara dayatılan bu uygulamaların başlıcalarının sayısı  en iyimser bir görüşle 200'ü geçmektedir.

Şimdi gelelim asıl konumuza:

Ateist ve dinsiz olmanın en önemli sebeplerinden biri işte bu Kur'an ve din dişı uygulamaların insanlara İslam dini öğretisi olarak dayatılmasıdır. Kültür seviyesi biraz yükselen kişiler işte bu din dışı '' ilkel '' inanışları din olarak kabul edememekte, kendi özel gayretleri ile Kur'an'ı inceleme zahmetine girmezlerse, Kur'an'daki gerçek dini tanımamakta ve öğrenememekte, bu konudaki bilgisizlikleri sonucu  Kur'an'daki Allah'dan ve gerçek İslamdan haberdar olamamakta ve ALLAH'ı VE DİNİ REDDETME noktasına gelebilmektedirler.

Evet iddiamı tekrarlıyorum:

KUR'AN'I  ÖN YARGISIZ  İNCELEYEN, İÇİNDE NELER OLDUĞUNU ÖĞRENME GAYRETİNDE OLAN BİR KİŞİNİN  ATEİST VE DİNSİZ OLMASI İMKANSIZDIR:

Şimdi bu söylediğimi  Kur'an içindeki bazı ayetlerle ispat edeyim:

İnsan biliminin ancak  son 50 - 100 sene önce ulaştığı bilgileri Kur'an 1400 yıl önceden haber vermiştir. 

@@ -- Göklerin başlangıçta gaz halinde oluşu  ( 41 / 11 )

@@ -- Göklerle yer bitişik idi, biz onları ayırdık ve her canlıyı sudan yarattık  ( 21 / 30 )

@@ --  Göklerin ve yerin 7 katmandan oluştuğu ( 65 / 12 )

@@ --  Güneşin bir yıldız, ayın uydu oluşu  ( 71 / 15 - 16 )

@@ --  Uzaydaki mesafelerin aşılamaz boyutlarda olduğu --  Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkmaya gücünüz yetemez  ( 55 / 33 )

@@ -- Evrenin devamlı büyümekte ve genişlemekte olduğı  --  Göğü kudretimizle biz inşa ettik şüphesiz onu genişleticiyiz   ( 51 / 47 )
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kıyameti tasvir eden şu ayetlere bakar mısınız ?

## --  O gün gök, bir çalkalanışla çalkalanır, dağlar bir yürüyüşle yürütülür ki  ( 52 / 9 - 10 )
## --  Kıyamet günü, yeryüzü bütünüyle O'nun avucunda, gökler de elinde dürülmüş ( katlanmış ) olacaktır  ( 39 / 67 --  81 / 1 )
## --  Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp, şiddetle birbirlerine çarpılarak darmadağın olduğu zaman   ( 69 / 14 -- 73 / 14 )
Bu tasvirlerin insan hayali ile yapılması mümkün müdür ?

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Aşağıdaki hitaplar ancak ilahi bir güç tarafından yapılabilir:

@@  --  Ben, evet, Ben seninin Rabi'nim. Ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mübarek vadide Tuva'dasın ..........  ( Taha / 12 )

@@ --  Ben seni buyruklarımı tebliğ edici olarak seçtim. Şimdi sana vahyedeceklerimi iyi dinle !  (  Taha / 13 )

@@  --  Ben, evet, Ben, bir tek Allah'ım ve Ben'den başka ilah yoktur. Bana kul olduğunu ifade et. ve Ben'den başka ilah olmadığını ve bildirdiklerimi tebliğ etmek üzere salata ( bilgilendirme ve eğitme toplantılarına ) başla !   ( Taha / 14 )

@@ --  Herkesi uyar, çünkü hesap saati mutlaka gerçekleşecektir. Ve bütün nefslerin yaptıklarının karşılığı olan cezalarını vermeğe karar vereceğim zamana kadar onu gizleyeceğim ve onun saatini hiç bilmeyeceksiniz !   ( Taha / 15 )
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Doğru kaynaktan kastım. Kur'an'ı geçmiş zaman bilgilerine göre yorumlamış eski din uleması kabul edilen hoca efendi ve geleneksel islam öğretisi etkisi altındaki akademisyen hocalardan değil zamanımız  Kur'an'daki gerçek İslamı anlatan ve benimseyen hocalardan ve onların  meal ve tefsirlerinden öğrenin.

Bunların başında zamanımız pozitif ilimlerinden olan Tıp biliminde temayüz etmiş emekli olmadan önce Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğretim üyesi ve bu üniversitenin araştırma hastahanesi Nöroloji Bilim Başkanlığı yapmış, Türkiye Nöroloji Derneği Başkanı olan, öğrenciliği dahil son 50 yılını Kur'an'ı incelemeye hasretmiş Arap asıllı ve Arapça dili ana dili olan Prof. Dr. GAZİ ÖZDEMİR gelmektedir.

Gazi Hoca'nın Kur'an konusunda 5 - 6 eseri vardır.  En önemli üçü:
DİN Ve BEYİN  Beynimiz nasıl çalışır, dini nasıl algılar ? 
İSLAMIN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL  -- Kur'andaki  herbiri ibadet özelliğindeki Muhkem ( sağlam, asıl  ayetleri belirleyen eseri 
ALLAH'IN TEK DİNİ İSLAM'A SON DAVET: KUR'AN  --  Tefsirli meal

Diğer ilahiyatçı akademisyen hocalar.

Prof. Dr. MEHMET  OKUYAN
Prof. Dr.  BAYRAKTAR BAYRAKLI
Prof. Dr. HÜSEYİN HATEMİ ve de ülkemizde DİNDE   ''  KUR'AN'A DÖNÜŞ HAREKETİ ÖNCÜLERİNDEN rahmetli YAŞAR NURİ ÖZTÜRK

Akademisyen olmayıp en az akademisyen hocalar kadar İslam'a ve Kur'an'a vakıf  MUSTAFA İSLAMOĞLU
Bu değerli hocalardan dini ve Kur'an'ı rahatça öğrenebilir ve gerçek bilgilere ulaşabilirsiniz.

Bu son 3 hocamızın ( Mehmet Okuyan -- Bayraktar Bayraklı -- Mustafa İslamoğlu ) İnternet ortamında videoları var onlara da müracaat edebilirsiniz

21 Temmuz 2020 Salı

ATEİST' İM DİYENLERE !... VAN MİNÜT !...





*** ATEİST' İM  DİYENLERE !  VAN  MİNÜT !...  ********

Kusurumu bağışlayın, İngilizce bilmediğim için ve duyduğum şekli ile ve kendi  lisanım ile yazdım.

Sapkın  olmamak kaydıyla  inançlara  saygılıyım. Bugün burada katiyetle Ateist  olanları kınamak ve eleştirmek niyetiyle bulunmuyorum. Yalnızca bir konuda düşüncenizi öğrenmeyi merak ediyorum:

Etrafımızdaki canlı, cansız tüm varlıklarda ahenkli bir düzen var, veya ben öyle düşünüyorum. Yalnızca insan ile tüm hayvanları ele alalım:

Fiziki olarak dünyaya geliş, yaşamak, içgüdüsel davranışlar olarak aynı özellikleri gösteriyorlar. Erkek - dişi, beslenme, kan dolaşımı, sindirim, üreme gibi canlılık belirtilerinde aynı özelliklerle  donanmış olduklarını  görüyoruz. Bunlara sistemler diyoruz. Sistemden söz edebilmek için, bir bütünlük, tekdüzelik ( yeknesaklık ) ve de aynı akıl ve tasarım ürünü olmaları gerekliliği yok sayılabilir mi ?

Kendiliğinden veya tesadüfen bu özellikler tüm canlılarda bir arada nasıl olabiliyor ? 

Gelişmiş insan aklı ve bilimi bu güne kadar tek bir farklı veya düzen içindeki  mevcut canlılardan yalnızca birini yaratabildi mi ? Yani canlılık oluşturabildi mi ?

Ustalık veya sanat ürünü bir şeyi görüp hayran olduğumuzda, onun sahibi ustayı veya sanatkarını merak ederiz.  Siz de merak ediyor musunuz ?

Bu konulardaki samimi düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum...







12 Ocak 2020 Pazar

ATEİSTE MANİFESTO : Ateist olmak, kolaya yönelmek, yani GERÇEKTEN KAÇMAKTIR !...( 1 )




Ateistim diyen, yani ateist olan arkadaşlar  gerçekten kolay yola  yönelmişler yani gerçeği arama zahmetine girmemişler  ve sonucunda da  gerçekten  sapmışlardır. 

Çünkü gerçeğe ulaşmak biraz emek ister, ilgilendiği,  kabul veya reddettiği konuda  temel ve doğru bilgilere bilgilere ulaşmak gerekir.

Bunları belirtirken peşinen şunu söylemek isterim ki; 
Bu gün 75 başındayım, gençlik yıllarımda ve 40 yaşıma kadar ki zaman diliminde dini inanç bakımından tedirgindim, büyük ölçüde ateizme yakındım, doğruyu aranış sürecinde idim. 40 yaşımı doldurduktan sonra ilk 5 yılda inceleme ve araştırmalarımın sonunda gerçek inancın nerede olduğunu yani kaynağını keşfettim. Sonraki beş yılda da bilgi ve inancım pekişti. Gerçek İslam'ı tanıdım öğrendim:

Gerçek İslam Kur'an'da idi.  Bununla beraber gerçek Hristiyanlık yani  İsevilik ve Yahudilik daha doğrusı Musevilik, Allah'tan gönderilen kutsal kitaplarda, Tevrat ve İncil de idi.

Ki; Tevrat ve İnciller'in asılları  o zamanın din adamları, din alanını kendi menfaatleri uğruna kullanmak isteyen kişilerce yok edilmiş ve kendi kafalarından bazı bölümleri değiştirilmiş ve bazı bölümler eklenmişti. O kadar ki, Allah'tan inen bu semavi kitaplar insanlara ulaştırıldığı tahrif edilmiş yani bozulmuş halleri ile tanınamayancak hale getirilmişti.

Kur'an ise insanların bu türlü müdahalelerinden Korunmuş, Kur'an'ın 15.sırada bulunan Hicr suresi 9. ayetinde ''  O'nu Biz indirdik Biz, koruyacak olan da Biz'iz  ''  taahhüdü ile  ayetlerinde hiç kimsenin tahrifat yapamayacağı belirtilmiştir. Sonrasında kimse de ayetlere müdahale edememiş ve Kur'an indirildiği hali ile günümüze kadar gelmiştir.






Fakat insanların dini dejenere ederek kendi menfaaleri lehine yararlanma isteği  sonlanmamış, Hristiyan ve Yahudilerin Tevrat ve İncil ayetleri üzerinde yaptıkları tahrifat bazı Müslüman din adamlarınca Kur'an üzerinde yapılamamış, Kur'an'da yasaklanmasına rağmen  ( A'raf / 203 --  Yunus / 15 -- Ahkaf / 9 --  Hakka / 44 - 45 --  Bakara / 79 - 80 ---  Al-i İmran / 187 )   Peygamberin ağzından   uydurdukları sahte hadis iddiasındaki sözler ile yine gerçekleştirilmiş,   Allah'tan inen diğer İsevilik ve Musevilik dinleri gibi İslam Dini de tanınmaz hale getirilmiştir.

Burada hemen şunu belirtmek gerekir. ALLAH'TAN  İNEN  DİN  TEK DİR.  KUR'AN ÖNCESİNDEKİ  semavi kitaplar  olan  Tevrat ve İncil ve Zebur'un tahrif olmamış bölümleri Kur'an'la aynı hükümleri taşımaktadır. Kur'an'da bu husus aşağıdaki ayetle belirtilmiş ve Allah'ın tek olan Dini' nin  ismi  '' İslam '' olarak konulmuştur...

 AL- İ İMRAN SURESİ 19. AYETİ :Gerçek şu ki, Allah'ın kabul edip tüm peygamberler aracılığı ile gönderdiği tek Din, şirk koşmadan tek ilah olarak Allah'a teslim olmak temelli  din olan İslam'dır.

Müslümanların Allah'ın dininden Ateizm ve Deizm  şeklinde sapmaların en önemli sebebi dindeki bu bozulma ve dejenerasyondur.  Bu sapma genellikle insanların kültür seviyelerinin yükseldiği kişilerde artmaktadır. Çünkü kendilerine öğretilen ve toplumca dayatılan din, gerçek din değil, bir takım insanların katkısı ile gerçek kimliğinden saptırılmış, yanlış ve akla ve mantığa yatmayan din öğretileridir.  Kültürlü insanların bunları kabul etmeleri, ve inanmaları zor olmakta ve zaten dejenere olmuş dinin esaslarını bir de farklı ve sapkın şekilllerde öğretilerle topluma  dayatan ve  mezhep, tarikat ve cemaatler şeklinde uygulayanlara oluşan tepkidir...

Peşinen belirtmeliyim ki, Kur'an'ı incelediğim son 35 yılın sonunda edindiğim intiba Allah'ın nezdinde   ''  Ahlaksız müslümanlar değil, düzgün ahlaklı ateisler daha makbul kişilerdir.  '' 

Neden  ?

Çünkü, dinin esası insanların Allah'a ibadet etmesi değil,  güzel, olumlu ahlakı insanlarda ve toplumlarda tesis etmektir.

Bu islam dinin birincil yani en önemli varlık sebebidir. Bu yazılarımda din diye insanlarımıza dayatılan ve tepki olarak dinden uzaklaşmalarına sebep olan yanlış öğreti ve uygulamaların önemli olanlarını örnekleri ile açıklayacağım...

Yani devam edecek yazılarımda '' Allah'ın izni ile  ''   buluşmak dileği ile hoşça kalın....























26 Ekim 2018 Cuma

ATEİZME BİR ELEŞTİRİ ....



Bir önceki '' Ateistin Evren İnancı '' başlıklı yazımda görüldüğü üzere;

  • ALLAH'IN VAR OLMADIĞI EVREN TASAVVURU,
  • En kötü kabuslardan bile daha korkunç,
  • Cehennemden bile daha azap verici,
  • İşkencelerin en acımasız olanından bile daha ürkütücü,
  • İnsanı derin bir yalnızlığa iten,
  • Hiçlikle her şeyi anlamsızlaştıran,
  • İnsani hiç bir değerin olmadığı,
  • CEHENNEMİ BİR ORTAMDIR

ATEİSTİN EVREN İNANCI...



Ateizmin en temel dayanağı olan ve evrenini bir yaratıcı olmadan kendiliğinden var olduğunu iddia eden felsefi görüşe göre  EVREN;

  •  Amaçsızlık dışında hiç bir özelliği olmayan,
  • Maddesel güçlerin ve kör tesadüflerin ürünü,
  • Hiç bir tasarım barındırmayan,
  • İyillik ve kötülüğe dair bir niyeti ve bir tasası olmayan,
  • Demir çarklar ve dişliler gibi duygusuz, tesadüfi mekanik sistemlerden oluşan,
  • Tehlikelerle dolu,
  • Başıboş, 
Kaotik ve düzensiz bir  OLUŞUMDUR...

Bu inançsız görüşe göre; EVREN ucu bucağı olmayan boğucu ve sıkıcı karanlıklar içinde, türlü tehlikelerle dolu, tesadüflerin ve rastlantıların elinde belirsiz ve bilinsiz bir evrilme gösteren, iyilik ve kötülük gibi herhangi bir tasası olmayan, ezici, güçlülerin zayıfları ezerek ayakta kaldığı, dehşetli ölüm kalım savaşları meydanı, adaletsiz ve zulüm dolu, mekanik bir düzensizlik ortamıdır.

Bu dehşetli meydanda bir şekilde şans eseri var olan canlılar, insan olsun, hayvan olsun, her ne olursa olsun hiç bir önem arz etmemektedirler. Rastlantısal şartlar  ya da zorunlulukların ürünü olan canlıların tek amacı hayatta kalmaktır.

Böylesi bir evrende canlının yaşamını devam ettirmekten daha önemli gayesi, davası mücadelesi mantıken olamaz. Zira hayatını ne için feda edecektir ? HANGİ AMAÇ İÇİN ? EVRENİN KENDİSİ ZATEN AMAÇSIZDIR...

Keza bu düşünceye göre  evren acımasızdır ve evrenin en temel kuralı  ''  hayatta kalmak için güçlü olmak gerektiğidir  ''  Bu da genelde evreni, özelde ise dünyayı büyük bir savaş meydanı şekline sokmaktır. Bu savaş neydanında var olmanın kaçınılmaz sonucu ise ÇATIŞMADIR...

Not:  Bu yazının hazırlanmasında Gece Kitaplığı Yayınları'ndan Metin Aydın'ın '' Ateizm Yanılgısı  '' isimli eserinden faydalanılmıştır. ( Say.93-94 )



31 Mayıs 2018 Perşembe

Kur'an'ı ön yargısız ve doğru kaynaklardan dikkatle inceleyen kişilerin ATEİST ve DEİST ( dinsiz ) olmaları imkansızdır...



Yazıma eklediğim grafikte görüldüğü gibi Teizm'in tek tanrının varlığına inanmayı, bunun tersi olan Ateizm'in  tanrıya ve dinlere inanmamak anlamına geldiğini, Deizm'in ise Allah'ın varlığını kabul edip  hiç bir dine inanmyan inanç türü olduğunu biliyoruz.

Ülkemiz ve İslam dinine mensup müslümanların yaşadığı sayısı 60'a yaklaşan ülkelerdeki insanlar adına iddia ediyorum ki; ateist ve dinsiz yani deist olmanın en önemli sebebi din konusuna ilgisizlik ve bilgisizliktir. Bir de  hurafelerin, geleneklerin dinleştirildiği, Allah'ın dinine bazı mezhep imamlarının, tarikat ve cemaat liderlerinin kerametleri kendilerinden menkul hoca efendilerin katkılarını içeren, dinin gerçek kaynağı Kur'an'dan koparan  Geleneksel İslam öğretisinin neredeyse tüm İslam aleminde -- din algısı ve uygulamalarında -- egemen olmasıdır.

Neler var Geleneksel İslam öğretisinde ?
İslam'ın tek gerçek kaynağı Kur'an'da yer almayan bir çok uygulamalar.

Kur'an'da, Kur'an'ın anlaşılmak için indirildiği hükmüne rağmen Kur'an'ın anlaşılmadan ibadet etmek kasdıyla okunmasında israr. İşte şimdi Ramazan yani Kur'an ayındayız, Kur'an, evlerde ve camilerde  '' mukabele '' adı altında anlaşılmadan okunuyor, böylece hatimler indiriliyor.

Başka ? Devlet kanalında da Kur'an'ı güzel okuma yarışması düzenleniyor. Kur'an'ı güzel  ve doğru anlama ve anlatma yarışması yapılması daha doğru olmaz mı idi ?

Kur'an'ın Arapça okunması öğretilmesini esas alan resmi ve özel Kur'an Kurs'ları eğitimleri olabildiğince sürdürülüyor.
Peygamberimiz Kur'an'la karıştırılmasını önlemek için  kendi sözlerinin yazılmasını yasaklamış fakat ölümünden 150  - 200 yıl sonra sözlerinin yazılması ve kutsallaştırılması doğrultusunda -- hadis -- adı altında faaliyet başlamıştır. Allah'ın sözleri olan Kur'an'ın yanına neredeyse ona eş değer olacak şekilde kendisi de bir fani ve kul olan peygamber sözleri din kaynağı olarak getirilmiştir. Tabii ki çok büyük çoğunluğu uydurma ve sahte olan bu sözlerle din tanınmaz hale getirilmiştir.

Dirilere indirilen Kur'an çoğunlukla ölülere okunur hale gelmiştir.

Kur'an şefaati yani insanların günahlarını Allah nezdinde affettirmeye yardımını Allah'ın iznine bağladığı halde ve bu yetkinin Peygamberimize verildiği hakkında bir hüküm olmadığı halde, şefaat yetkisi peygamberimize verilmiş gibi Müslümanlar  yanıltılarak, peygamberinden şefaat beklentisine sokulmuştur.

Kur'an'da insanlar ahirette diriltilerek yargılanacağı ve bunun sonucunda cezalandırılacağı ve ödüllendirileceği açıkça bildirildiği halde  '' Kabir azabı ''  adı altında din ve Kur'an dışı bir inanç insanlara benimsetilmiş ve ikinci bir kabir yargılaması inancı uydurulmuştur.

Kur'an'da '' Kıyametin aniden geleceği '' defalarca vurgulanığı halde  Bir KIYAMET ALAMETLERİ safsatası ve inancı peygamberimizin ağzından uydurulmuş ve bu konuda yüzlerce binlerce kitap ve makale yazılmıştır.
Yukarıd bir kaç örneğini verdiğim Kur'an dışı olduğu halde ,din hükmü olarak insanlara dayatılan bu uygulamaların başlıcalarının sayısı  en iyimser bir görüşle 200'ü geçmektedir.

Şimdi gelelim asıl konumuza:

Ateist ve dinsiz olmanın en önemli sebeplerinden biri işte bu Kur'an ve din dişı uygulamaların insanlara İslam dini öğretisi olarak dayatılmasıdır. Kültür seviyesi biraz yükselen kişiler işte bu din dışı '' ilkel '' inanışları din olarak kabul edememekte, kendi özel gayretleri ile Kur'an'ı inceleme zahmetine girmezlerse, Kur'an'daki gerçek dini tanımamakta ve öğrenememekte, bu konudaki bilgisizlikleri sonucu  Kur'an'daki Allah'dan ve gerçek İslamdan haberdar olamamakta ve ALLAH'ı VE DİNİ REDDETME noktasına gelebilmektedirler.

Evet iddiamı tekrarlıyorum:

KUR'AN'I  ÖN YARGISIZ  İNCELEYEN, İÇİNDE NELER OLDUĞUNU ÖĞRENME GAYRETİNDE OLAN BİR KİŞİNİN  ATEİST VE DİNSİZ OLMASI İMKANSIZDIR:

Şimdi bu söylediğimi  Kur'an içindeki bazı ayetlerle ispat edeyim:

İnsan biliminin ancak  son 50 - 100 sene önce ulaştığı bilgileri Kur'an 1400 yıl önceden haber vermiştir. 

@@ -- Göklerin başlangıçta gaz halinde oluşu  ( 41 / 11 )

@@ -- Göklerle yer bitişik idi, biz onları ayırdık ve her canlıyı sudan yarattık  ( 21 / 30 )

@@ --  Göklerin ve yerin 7 katmandan oluştuğu ( 65 / 12 )

@@ --  Güneşin bir yıldız, ayın uydu oluşu  ( 71 / 15 - 16 )

@@ --  Uzaydaki mesafelerin aşılamaz boyutlarda olduğu --  Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkmaya gücünüz yetemez  ( 55 / 33 )

@@ -- Evrenin devamlı büyümekte ve genişlemekte olduğı  --  Göğü kudretimizle biz inşa ettik şüphesiz onu genişleticiyiz   ( 51 / 47 )
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kıyameti tasvir eden şu ayetlere bakar mısınız ?

## --  O gün gök, bir çalkalanışla çalkalanır, dağlar bir yürüyüşle yürütülür ki  ( 52 / 9 - 10 )
## --  Kıyamet günü, yeryüzü bütünüyle O'nun avucunda, gökler de elinde dürülmüş ( katlanmış ) olacaktır  ( 39 / 67 --  81 / 1 )
## --  Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp, şiddetle birbirlerine çarpılarak darmadağın olduğu zaman   ( 69 / 14 -- 73 / 14 )
Bu tasvirlerin insan hayali ile yapılması mümkün müdür ?

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Aşağıdaki hitaplar ancak ilahi bir güç tarafından yapılabilir:

@@  --  Ben, evet, Ben seninin Rabi'nim. Ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mübarek vadide Tuva'dasın ..........  ( Taha / 12 )

@@ --  Ben seni buyruklarımı tebliğ edici olarak seçtim. Şimdi sana vahyedeceklerimi iyi dinle !  (  Taha / 13 )

@@  --  Ben, evet, Ben, bir tek Allah'ım ve Ben'den başka ilah yoktur. Bana kul olduğunu ifade et. ve Ben'den başka ilah olmadığını ve bildirdiklerimi tebliğ etmek üzere salata ( bilgilendirme ve eğitme toplantılarına ) başla !   ( Taha / 14 )

@@ --  Herkesi uyar, çünkü hesap saati mutlaka gerçekleşecektir. Ve bütün nefslerin yaptıklarının karşılığı olan cezalarını vermeğe karar vereceğim zamana kadar onu gizleyeceğim ve onun saatini hiç bilmeyeceksiniz !   ( Taha / 15 )
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Doğru kaynaktan kastım. Kur'an'ı geçmiş zaman bilgilerine göre yorumlamış eski din uleması kabul edilen hoca efendi ve geleneksel islam öğretisi etkisi altındaki akademisyen hocalardan değil zamanımız  Kur'an'daki gerçek İslamı anlatan ve benimseyen hocalardan ve onların  meal ve tefsirlerinden öğrenin.

Bunların başında zamanımız pozitif ilimlerinden olan Tıp biliminde temayüz etmiş emekli olmadan önce Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğretim üyesi ve bu üniversitenin araştırma hastahanesi Nöroloji Bilim Başkanlığı yapmış, Türkiye Nöroloji Derneği Başkanı olan, öğrenciliği dahil son 50 yılını Kur'an'ı incelemeye hasretmiş Arap asıllı ve Arapça dili ana dili olan Prof. Dr. GAZİ ÖZDEMİR gelmektedir.

Gazi Hoca'nın Kur'an konusunda 5 - 6 eseri vardır.  En önemli üçü:
DİN Ve BEYİN  Beynimiz nasıl çalışır, dini nasıl algılar ? 
İSLAMIN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL  -- Kur'andaki  herbiri ibadet özelliğindeki Muhkem ( sağlam, asıl  ayetleri belirleyen eseri 
ALLAH'IN TEK DİNİ İSLAM'A SON DAVET: KUR'AN  --  Tefsirli meal

Diğer ilahiyatçı akademisyen hocalar.

Prof. Dr. MEHMET  OKUYAN
Prof. Dr.  BAYRAKTAR BAYRAKLI
Prof. Dr. HÜSEYİN HATEMİ ve de ülkemizde DİNDE   ''  KUR'AN'A DÖNÜŞ HAREKETİ ÖNCÜLERİNDEN rahmetli YAŞAR NURİ ÖZTÜRK

Akademisyen olmayıp en az akademisyen hocalar kadar İslam'a ve Kur'an'a vakıf  MUSTAFA İSLAMOĞLU
Bu değerli hocalardan dini ve Kur'an'ı rahatça öğrenebilir ve gerçek bilgilere ulaşabilirsiniz.

Bu son 3 hocamızın ( Mehmet Okuyan -- Bayraktar Bayraklı -- Mustafa İslamoğlu ) İnternet ortamında videoları var onlara da müracaat edebilirsiniz

22 Ekim 2017 Pazar

Ateist ve dinsiz bir yaşamın insan üzerindeki tahribatları !...








Din ahlakını yaşamayan insanların Allah'a güvenip teslim olmamaları, hayatlarını sürekli üzüntü sıkıntı ve stres içinde geçirmelerine sebep olur. Bu yüzden psikolojik kökenli pek çok hastalığa yakalanırlar. Bedenleri çok hızlı yıpranır, kısa sürede yaşlanıp çökerler. Yaşadıkları ruhsal sıkıntının etkisi  bedenlerinin her noktasında kendisini gösterir.

En sağlıklı, gösterişli, genç ve güzel bir insan bile bu etkiler sebebi ile kısa bir müddet sonra tanınmayacak hale gelebilir. Genç yaşlarda, yaşıtları olan inançlılarda görülmeyen fiziksel bozukluklar onlarda belirmeye başlar, gözleri donuk ve cansız olur, saçları çok dökülür, mat ve seyrek olur, erkeklerde kellik daha sık görülür. Psikolojik durumlarının bir sonucu olarak derileri kalınlaşır ve sertleşir, esnekliğini kısa sürede kaybeder.

Tabii ki din deyince, Kur'an dışında, Kur'an'ı anlamadan okuyan, Kur'an'ın mesajlarını değil, alfabesini önemseyen, kişilerin katkısının, yorumlarının etkisinde kalmış, Kur'an'ın ruhuna ve mesajlarına aykırı '' büyük çoğunluğu uydurulmuş sahte hadislerle, hurafelerle dolu ''  Geleneksel İslam'ın benimsendiği uygulandığı dinden bahsetmiyorum. Kur'an mesajlarını ve bu mesajların getirdiği Kur'an ahlakını esas alan dindir benim bu yazımın konusu.

Müminler yani inananlar ise psikolojik yönden sağlıklı oldukları, hiçbir zaman. strese, üzüntüye,, ümitsizliğe kapılmadıkları için bedenen de sağlıklı ve dinç kalırlar. Allah'a tevekkül etmelerinin  yani sığınmalarının, güvenip dayanmalarının, herşeye hayır gözüyle bakmalarının, Allah'ın kendilerine olan güzel vaat ve müjdelerinin süreklli sevincini içinde taşımanın olumlu etkisi tüm fiziksel özelliklerine de yansır.

Ellbette Kur'an'ın getirdiği gerçek dini yaşayanlar da hastalanırlar, doğal olarak yaşlanırlar, ancak diğerleri gibi psikolojik kaynaklı çöküntü şeklinde değildir bu. Hastalık, yaşlanma ve ölüm kuşkusuz bütün insanlar için geçerlidir. Fakat tüm bunların hızlı, yoğun ve yıkıcı olması din ahlakından uzak yaşam yaşam ve düşünce tarzının kazandırdığı olumsuz psikoloji ile doğrudan ilgilidir.

Bütün yaşamını Allah'a dayanarak, güvenerek ve her olayda bir hayır arayarak, sınav  gözüyle bakan, huzurlu ve mutlu geçiren insan üzüntü ve sıkıntılardan uzak olacağı için bedeninin göreceği zararlar da doğal olarak daha az olacaktır.

Din ahlakını yaşamayan bir toplum, manevi açıdan dinin sunduğu rahatı ver huzuru bir tütlü elde edememeye, hem psikolojik hem de fiziksel olarak bir takım zorluklarla karşılaşmaya mahkumdur. Toplum bunun örnekleri ile doludur.

Günümüzde çağın hastalıkları olarak isimlendirilen iki olgu vardır: Stres ve depresyon. Bu iki hastalık kişiye yalnızca psikolojik olarak zarar vermekle kalmayıp, bedeninde de fiziksel olarak çeşitli etkilerle kendisini göstermektedir.

Stres ve depresyona bağlı olarak meydana gelen rahatsızlıkların başlıcaları, bazı akıl hastalıkları, uyuşturucu madde bağımlılıkları, uykusuzluk, deri, mide, tansiyon hastalıkları, nezle, migren, kemiklerle ilgili bir takım hastalıklar, böbrek dengesizliği, solunum bozuklukları, alerjiler, kalp krizi, beyinde büyüme meydana gelmesi gibi sorunlardır. Tabii ki bu hastalıkların oluşma sebebi, her zaman stres ve depresyon olmayabilir. Fakat bilimsel olarak da  ispatlandığı gibi bunların çıkış noktası çoğu kez psikolojik kaynaklıdır.

Kur'an ahlakının hakim olduğu bir hayat ise beraberinde, tevekkülü Allah'ın her an arkasında bulunduğu inancını getirdiği için kişi rahat olur, her şeyde yalnızca Allah'ı vekil tutar, olaylar karşısında yapması gereken en hayırlı şeyi, Allah'ın en çok beğendiği ve razı olduğu davranışı sergiler. Bunun sonucu artık ne olursa olsun elinden gelenin en güzelini yapmış olmanın vicdani rahatlığı içindedir. En olumsuz sonuçla karşılaşmış olsa bile bunun Allah'tan gelen bir deneme olduğunu ve Kur'an'da tarif edildiği şekilde tepki vermesi, değerlendirmesi gerektiğini bilir. Hiçbir ümitsizliğe, üzüntüye ve strese kapılmaz. Çünkü gerçek hedefi  ahirettir ve önemli olan da sonsuz ahiret ödülünü kazanmak için gerektiği gibi hareket etmiş olmasıdır. Allkah'a olan güçlü inancından dolayı, hiçbir olaydan, hiçbir olumsuzluktan etkilenip güçsüzleşmez. Daima rahat ve huzurludur. Dolayısı ile bu ruhsal ve psikolojik sağlığı, bedensel sağlığına da olumlu bir etki olarak yansır.

Allah insanı, din ahlakını yaşamak üzere yaratmıştır. Kur'an ahlakının yaşandığı bir sisteme göre ayarlamış, buna uygun özelliklerle donatmıştır. Ve bu beden yaratılışına aykırı olarak kullanıldığında, maddi ve manevi olarak bozulmaya ve çökmeye mahkumdur.

Nitekim insan ruhuyla ve bedeni aslında  birbiri ile çok yakından bağlantılıdır. ikisini de Allah yaratmıştır ve ikisinin de yaratılışlarına uygun kullanılmaları şarttır.

NOT. Bu yazının hazırlanmasında Naci Eyüpoğu'nun Depresyon, Şiddet ve İnançsızlık isimli eserinde yararlanılmıştır.


9 Ekim 2017 Pazartesi

Aslında - yüzde yüz - oranında '' ateist ve dinsiz '' insan yoktur !...

Yazımın başlığını yanlış okumadınız.

Evet, aslında  % 100  oranında Ateist veya dinsiz olan insan yoktur.

Yaşamının bir döneminde yaşam şartlarının etkisiyle veya bir ideolojinin saptırması ile böyle bir vehme kendini kaptırabilir.

Veya; sıradışı olmak için, kendini farklı bir kimlikle tanımlayarak toplumun dikkatini çekmek için, veya başkalarının etkisine kolayca giren bir kişilik yapısında ise bir arkadaşının ya da okuduğu bir yazarın etkisinde kalarak  böyle bir düşünce rüzgarına kapılabilir.

Allah yoktur ! ( haşa ) Ben bir yaratıcı olduğuna inanmıyorum, diyebilir. Böyle söyler ama kendi iç dünyasında tereddüt halindedir.  

Bunu nası anlarız ?

Bu söylemi çevresinde sık sık dile getirir.  Böylelikle etrafına bu söylemini, fikrini empoze etme ve ikna etme kamuflajı altında söylemine kendini inandırma çabası vardır.

Bu görüşüme delil olarak kendisini ateist ve dinsiz olarak empoze eden birkaç bloger arkadaşımızın yazılarına dikkat ederseniz din ve inanç konularına sık sık girerler. Hatta bir dindar olduğunu ikrar eden ben benim gibilerden çok din ve inanç konularında bir şeyler söylemek ihtiyacını hissederler..

Yazıma koyduğum resimdeki esprili yazıda görüldüğü gibi, ani bir hayati tehlike anında ellerinde olmadan ''  Allah'a sığınırlar  ''

Biraz önce ne söyledik ?

Aslında  % 100 oranında ateist veya dinsiz olan insan yoktur. 

Çünkü  Allah insanı yaratışında, bir Yaratıcı inancını genlerine işlemiştir. 

Ayrıca Secde Suresi 9. ayetinde yaratırken Allah'ın İnsan'a  '' Ruhundan üflediği  '' belirtilmektedir.

Yaşamının bir döneminde ateist olduğunu ilan edenlerin çoğunluğu ileri dönemlerinde bu inançtan vazgeçerler. Sinema, TV dizileri ve tiyatro oyuncusu Peker Açıkalın gibi...

Bazı ateistler de ateist inançdan geri dönerler ama söylemlerinden dönmeyi gurur meselesi yaparlarlar. Sözleri ile kendilerini bağlarlar.


  • Kişinin kendisini sözleri ile bağlamasına ve sınırlamasına kendi yaşamımdan bir örnek vereyim:

Küçüç çocukluk dönemlerinde bir gün geniş bir aile topluluğu ile beraberken '' tatlıların her türünü çok sevdiğim '' halde ikram edilen tahin helvasını yemeyi -- belki de nazlanmak amacıyla -- reddettim.  

--  Ben helva sevmem !

Sonraları bu davranışım benim kabusum oldu. Senelerce sözümle kendimi bağladığım için geri dönemedim. Helva yiyemedim...

Bir insanın '' Allah'a inanıyorum, fakat hiç bir dini de kabul etmiyorum demesi de geçerli değil. Çünkü bu inanış şekli de bir inanç sistemi yani dindir. '' Deizm '' adı verilir.

APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER

    ================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR ::  Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R  :::: C a h i ...