6 Şubat 2021 Cumartesi

::::: ANAYASAMIZ :: YENİDEN :: YAZILMALIDIR !... N E D E N ? :::::


Cumhurbaşkanımız son günlerde bir görüşü aniden ortaya attı:

Anayasamız yeniden yazılmalıdır !...

İlk anda ben hemen tepki verdim:

Şimdi sırası mı ? Memleketimizin içte ve dışta bunca sorunu varken ne gerek var ? Dedim. Ama  bu söz aklıma takılı kaldı, birkaç gün sık sık bu söylemi hatırlayarak düşünmekten kendimi alamadım. Acaba, hani muhalif birilerinin sık sık iddia ettiği gibi Cumhurbaşkanımız özellikle artan ekonomik sıkıntıları  kamufle etmek niyetiyle gündemi mi değiştirme niyetindedir ?

---------------------------------------------------

Efendim ben  45 seneyi aşan bir süre kamuda, şeflik, müdür ve müdür yardımcılığı gibi görevlerde, alt ve orta kademe yöneticilik yaptıktan sonra 12 yıl önce emekli oldum. 76 yaşındayım. Yaşantımın son 35 yılında çalışma ve günlük zorunlu yaşam gereksinimlerimin dışında en önemli, meşguliyetim, ilgi alanım, tutkum diyebileceğim oranda Kur'an mesajlarını incelemek, araştırmak, Kur'an hangi konuda ne diyor, öğrenmek.  Bu konuda birikimlerimi çeşitli blog sitelerinde ve Facebook ve Twitter gibi sosyal medya ortamında paylaşmak.

Milliyet Gazetesi blog sitesinde, 10 yıl yazdım, son 3 senedir de blogger'de  çeşitli konularla birlikte % 70 Kur'an ağırlıklı olarak toplam 2100'ü aşkın, en az 10-15 kitap hacminde yazım yayınlandı. Milliyet blog'daki yazılarım toplam 3 milyonu aşkın sayıda okundu. 

Blogger'deki 6236sss.blogspot.com adresinde ise bu güne kadar 574 yazım yayınlandı ve bunların toplam okunma sayısı 300 bin adede ulaştı. Bu iki blog ortamından önce de  yine bir kaç blog sitesinde yazılarım oldu... 22 yıl önce de  '' Kur'an'ın Sırrı '' isimli kitabım yayınlandı.

----------------------------------------------------------------------

Bunları neden anlatıyorum ?  Şimdi ileri süreceğim görüşlerim konularında vukufiyetimi yani -- kendimce -- yeterliliğimi  açıklayabilmek için...

Son 10 - 15 senedir, AB'ne katılmak amacıyla ülke yönetiminin yaptığı, '' Medeni Kanunu'muzda boşanma sebebi kusur ve suç olduğu halde Ceza Kanunumuzda da mevcut olan SUÇ hükmünün kaldırılarak ZİNA 'nın suç kapsamı dışına çıkarılması ve bunun sonucunda tüm kültürler ve dinlerde lanetlenen zina eyleminin serbest bırakılması şeklindeki yanlış uygulamanın  ülkemiz insanındaki yaptığı ahlaki tahribat ''  beni çok üzmüş, bu konuda  blog sitemde -- kendimce --   zina tekrar suç sayılsın -- sloganı doğrultusunda protesto eylemine girişmiş ve bu sloganı içeren görseli Twitter'deki sayfamın başına sabitlemiştim.

Bu arada toplumumuzun başına sosyal problem olan ve zamanla kanunlarımızda suç kapsamına alınan -- resmi nikah yapmadan, imam nikahı ile evlilikler yapılmasının yasaklanmasını öngören  kanun hükmünün  --  Anayasa Mahkememizce bir süre  önce iptal edilerek, yalnızca dini yani imam nikahı ile evliliklerin çığ gibi artmasına sebep olunduğunu öğrendim.  Çok üzüldüm ve moralim bozuldu.  Acaba sayın AYM üyeleri uzaydan mı gelmişlerdir, ya da  bu toplumun ferdi olmaktan kendilerini arındırmış, kişiler midir, kişisel hürriyetleri sınırlamamak adına onlarla ilişkide bulunan kadın ve çocukların  uğrayacakları vahim maddi ve manevi zararların farkında değiller midir ?  Diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Tabii ki bu sayın yargıçların, -- kendilerince dayanağı -- bazı anayasa hükümleridir. BUNLAR TEKRAR DÜZENLENMELİDİR.

Bunun yanında yine son yıllarda kanunlarımızda AB üyeliğine kabul  ve bu doğrultuda  yasalarımızdaki bazı hükümlerin değiştirilerek düzenlenen  uyum yasaları kapsamında , tutuklanma, sorgulanma gibi  konularda insanlarımızın adalet inançlarını zedeleyecek hükümler getirilmiş, çok çirkin ve ağır suçlar işleyen  kişilerin tutuklanmasını önleyen veya ilk sorgudan sonra hemen salı verilmesine yol açan değişiklikler yapılmış, bunun sonucunda insanlarımızın adalet duygusu zedelenmiş ve bazıları da adaleti kendileri sağlama düşüncesine kapılarak daha vahim  hatalar yapılmaya yönelmiştir.

Toplumumuzun gelenek, görenek, inançlarına yani kimliğine uymayan yasalar ve ana yasa hükümleri ve bunların uygulanmaları da birer sorun haline gelmiştir. Yana mevcut yasalarımız ve Anayasamız gömleği, toplumuz bünyesine artık uymamaktadır. 

Yakın zamanlara kadar örnek olarak aldığımız batı kültürü ve medeniyeti artık  özelliğini ve cazibesini kaybetmiştir. Kendini tüketme yolundadır. Rahmetli İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un  bir asra yakın bir süre kadar önce Batı medeniyetine koyduğu  '' tek dişi kalmış canavar '' teşhisinin doğruluğu son siyası olaylarla artık net olarak anlaşılır hale gelmiştir. Batı medeniyetinin bireyleri artık bencillikte ve genelde ahlaki değerlerde yozlaşmada adeta yarışır hale gelmiştir. Devlet ve devlet adamlığı ciddiyeti kalmamıştır. Verilen sözlere, yapılan anlaşmalara riayet gündem dışına itilmiştir. Gerek bireyler, gerekse ülkeler arasındaki ilişkide menfaat tek değer haline gelmiştir. Genelde ateist görüntü veren batı insanı Haçlı zihniyetini de terk edememektedir.  Devletler arasındaki ilişkilerde ekonomik güçlü olanın, zayıf olanı alabildiğine ezmesi ve sömürmesi onların olağan sistemleridir. Batı medeniyetinin insanı artık o kadar bencilleşmiştir ki, vatanı ve milleti için savaşmak istememektedir. Batılı devletler savaşı kendi askeri ile yapamamakta ve  dış ülke insanlarından topladıkları paralı askerlerle vatanlarını koruma zorunda kalmaktadırlar...

Bunları ne için anlatıyorum ? Batı medeniyeti artık çöküş yolundadır.  Bunun sonucu bizim -- onların kültürleri paralelinde oluşturdukları düşünce ve inançları  doğrultusundan ayrılarak -- kendi özümüze, insani ve manevi değerimize dönme zamanı gelmiştir.  Bu gerçek karşısında ülkemizin çoğunlukla batıdan örnek alınan yasalar ve anayasamızı kendi medeniyetimiz, değerlerimiz doğrultusunda yeni baştan sıfırdan adım adım değiştirmemiz, kendi özümüze uygun anayasamızı, yeniden yazmamız zamanı gelmiştir. 

Evet, kendi bünyemize uygun yeni bir anayasayı yazmak artık zorunlu hale gelmiştir.  Bu arada da laiklik ilkesini de kendi değerlerimize uygun bir şekilde yeniden  tanımlamamız gerekmektedir. Tabii ki, hükümetimizin esas aldığı Geleneksel İslam inancı yönünde değil, dinimizin anayasası olan kutsal kitabımız Kur'an'daki İslam inancı doğrultusunda ....