19 Aralık 2018 Çarşamba

İkinci kez UMRE'YE GİDENLERE 540 Dolar ek vergi.....



Birden fazla Umre'ye gidecekler 540 Dolar yani 2900 TL ek vergi ödeyecekler. Çok isabetli bulduğum bu karar Suudi Arabistan'a ait. Karar ile ilgili haber metni şöyle:

 "Bu sistemde daha önceden Umre seyahatine gitmiş olan yabancılardan 2000 Suudi Arabistan Riyali, yani yaklaşık 540 ABD Doları, 1700 TL gibi bir rakam ödenmesi isteniyor ki, bu da vatandaşlarımız için çok ciddi bir külfet. 1000 Dolardan başlayan bir Umre organizasyonuna ilave, 540 Dolar gibi ek bir maliyet getiriyor. Bu da hem bizi, hem de tüm İslam aleminde Kabeyi görme aşkıyla yola çıkacak insanları kötü yönde etkiliyor  ''

Umre'de Hacca konu olan mekanları bir tür ziyarettir. Hac ibadeti de --  yalnızca maddi imkanı olan Müsülamanlara tüm yaşantısında bir defa -- olarak farzdır. Maddi olarak külfetli Hac farzının birden fazla yerine getirilmesi nafile ( fazladan ) bir ibadettir.

Günümüz dünyasında maddi ve manevi olarak en kötü şartlarda yaşayan ülkeler -- yoksul ülkeler, birbiriyle savaştırılan ülkeler -- ne yazık ki Müslüman ülkelerdir. Yani MADDİ YARDIMA EN ÇOK İHTİYAÇ DUYAN ÜLKELER'in insanları Müslümanlardır. 

Bu gün bize dayatılan İslam'da en önemli eksiklik İbad olarak yalnızca namaz, oruç, hac gibi ritüel yani şekilsel olanların öne çıkarılması FARZ olarak yalnızca bunların olduğu şeklindeki eksik bilginin empoze edilmesidir.

Hatırlayalım ki, Al-i İmran suresi 7. ayette Kur'an ayetlerindeki hükümlerin mutlak (kesin) ve müteşabih ( zaman ve ortama göre değişken ) olmak üzere iki türlü olduğu belirtilmekte ve Kur'an'ın tamamındaki 400 civarındaki kesin hükümlerinin şekilsel ibadetler kadar önemli FARZ ve İBADET hükmünde olduğu ifade edilmektedir.

Bu 400 civarındaki kesin hükümler ahlaki değer ve davranışları ( ki bunlar Kur'an'da ameller diye isimlendirilmektedir) içermektedir. 

Ayrıca bu farz ve ibadetların SALİH AMEL adı altında hayata geçirilmesi 50 kadar ayette istenmektedir.

Söz konusu 400 civarındaki farzın en temeli olarak insanların diğer yaratılanlara yardım ve desteğinin sadaka, zekat , her türlü maddi ve manevi paylaşımlar, katkılar olduğunun da altı kesin olarak çizilmektedir. Bu yardım ve katkı da İNFAK diye isimlendirilmektedir. Bir ayette de diğer yaratılmışlara yapılacak yardım ALLAH'A  BORÇ VERMEK şeklinde değerlendilmektedir.

Ayrıca Allah'a şükründe kabulü yine infakla bağlantılanmaktadır.

Bu demetir ki; Allah yanında makbul olan kişinin yalnızca kendi manevi tatminin esas alan FAZLADAN İBADET değil, tüm yaratıklatına yardımdır. Fazladan HAC ve UMRE ziyaretleri yerine yardıma muhtaç tüm insanlar ve hayvanlar gibi diğer canlılara destek daha yerinde görülmektedir.

KUR'AN BAŞTAN SONA AHLAK KİTABIDIR... ( Mustafa İslamoğlu )

İNSAN PSİKOLOJİSİ ( Mustafa İslamoğlu )

EĞER ŞİMDİYE KADAR YOU TUBE' de izlemediyseniz Tek Kelimeyle Muhteşem | İz...

Eğitim Sistemimizde TEST SINAVI '' Diplomalı Cahil '' yetiştiriyor ...ı



Son 20-30 yıldır eğitim sistemimizde, neredeyse her eğitim kademesinde, bilginin ölçme ve değerlendirilmesinde test sınavı tek seçenek haline geldi.
Test sınavı nedir ? Doğrunun 3-4 veya 5 seçenek içinden bulunması.
Bunun alternatifi ne idi ? Sözlü ve yazılı sınav. 

Sözlü sınavda öğrenci tahtaya kaldırılır.  Öğretmen bir kaç soru sorar, öğrenci de sorular konusunda bildiklerini sözlü olarak anlatır, aktarırdı. Tabii ki öğrenci bir büyük heyecan ve stres fırtınası altında epeyce zorlanır, yorulur ve yıpranırdı. Fakat ileridek yaşantısındaki sorularla, sorunlarla başbaşa kalacağı günlere hazırlanır ve deneyim sahibi olurdu. Sonraları sözlü sınav zorunluluğu kaldırıldı, öğrencinin derse ilgisi, takibi, katılımı gibi hususların öğretmen tarafından değerlendirilmesi ve sözlü notu olarak kayıta geçirilmesi uygulamasına geçildi.

Yazılı sınava gelince; çok önceleri dersin öğretmeni sınav yapacağını önceden bildirmeden derse girince aniden çıkarın sınav kağıtlarını yazılı sınav yapacağım der ve sınavı yapardı. Öğrenciler her gün her dersten sınav yapılabilir düşüncesiyle devamlı sınava hazırlıklı olmak ihtiyacını duyardı. Sonraları haber vermeden aniden sınav yapma uygulaması kaldırıldı. Öğretmenin önceden sınav yapacağı gün ve ders saatini haber vermesi zorunluluğu getirildi.
Yazılı sınavda öğretmen 3-4-5 soruyu sınav başlangıcında öğrenciye yazdırır. Sonra da cevaplar için belirli bir süre vererek sınavı başlatırdı. Öğrenci her soru hakkındaki bildiklerini soru sıra numarasını başına yazarak kendi cümle ve ifade şekli ile sınav kağıdına yazardı.
Yazılı ve sözlü sınavlar öğrencinin gelecek yaşamına hazırlanması için gerçek bir eğitim aracı vazifesi görürdü. Öğrenci yazılı ve sözlü olarak bilgisini ve meramını anlatmak, sunmak becerisi kazanırdı.

40, 50 yıl ve daha önceki yıllarda ilk okul, orta okul, lise ve hatta yüksek okullarda mezuniyet sınavları her dersten hem sözlü ve hem de yazılı olmak üzere yapılır, ortalamaları sonuca etkili olurdu.

Sonra batı eğitim sistemlerinden kopya edilen test sınavları eğitim sistemimize girdi.

Nedir test sınavı ?

Yukarıda da belirttiğim ve bilindiği gibi, doğru cevabın 3-4 veya 5 seçenek arasından bulunması ve cevap kağıdına işaretlenmesidir. Fakat bu şekilde bilginin ölçülmesi ve değerlendirilmesi hayatın akışına ve gerçeklerine uygun değildir.  Yaşamda sorular ve sorunlar insanın karşısına doğru cevabı içinde barındıran seçenekle gelmez. Sorunun cevabını ya bilirsin ya da bilmezsin. Hatırlama ile ilgili ipucu karşında hiç bir zaman yoktur. Ya doğruyu hatırlayacaksın veya hatırlayamayacaksın. Yani bilip problemi çözersin veya bilemezsin ve sonucunda problemi çözemezsin yanlış yapar veya yanlış karar verirsin.
Ben 15 yıl teknisyenlik ve 4 yıla yakın bir süre TCDD'de fabrika personel müdürlüğü yaptıktan ve bu süre içinde  - çalışıp hayatımı kazanmak suretiyle yüksek tahsilimi ( işletme ) yaptıktan sonra -- kendi isteğimle -- yatılı Demiryolları Meslek Lisesinde önce teknik derslerde öğretmenlik sonra da yöneticilik yaptım. 

Hiç bir eğiticilik eğitimi görmeden eğitimci oldum ve eğitimi deneme, yanılma ve araştırma ile kendim keşfettim. Bu test sınavına hiç ısınamadım ve benimseyemedim. Tüm sınavlarımı eski usul - yazılı sınav - şeklinde yaptım.

Sonra test usulü sınav eğitimciler tarafından da kolaylarına geldi, benimsendi. Çünkü yazılı sınava kıyasla çok kısa sürede sınav sonucunu değerlendirme imkanı veriyordu.
Test sınavlarının tüm eğitim kademelerinde ( ilk öğretim hariç olabilir ) ağırlık kazanması sonucunda ne oldu ?

Bilgisini, derdini, isteğini sözlü ve özellikle yazılı olarak ifade edemeyen, ama bu arada yüksek tahsil diplomasına da sahip olan -- kitap okuma alışkanlığı olmamasının da etkisi ile -- diplomalı cahiller -- nesli yetişti...

Zaman içinde üniversiteden  '' Türkçe öğretmeni diplomasına sahip ''  fakat yazılı olarak bir tek küçük paragraf veya cümle oluşturamayan bir eleman da tanıdım, birlikte çalıştım. Yine üniversite mezunu Türkçe ve imla bilgisi olmayan -- konuştuğu gibi yazan -- gençler gördüm. İnternet sosyal platformunda bir çok örneği her an görülebiliyor.
Yani dostlar bu test sınavına dayalı eğitim sistemi gerçek bilgiyi ölçemiyor ve diplomalı cahiller yetiştiriyor... Ayrıca gençleri hayata hazırlamıyor...

İnsan vücudundaki damarların toplam uzunluğu 100 bin kilometre imiş ....



Her canlı varlığın bedeni tasarım ve yaratım harikasıdır. İnsan bedenindeki damarların toplam uzunluğu kılcal damarlarla birlikte tam 100 000 ( kırk bin ) kilometre imiş. Yüz bin kilometreyi metre olarak ifade edersek 100 milyon metre. Yani dünya çevresini 2 buçuk defa dönecek uzunlukta. Vücuttaki milyarlarla ifade edilen tüm hücrelere tek tek kan götürecek şekilde tasarlanmış.  

Bir yaratıcının varlığını inkar etmek için dünyadaki tüm canlıların tesadüflerle ve kendiliğinden gelişerek evrimleşerek oluştuğu saçmalığını bir bilim konusu yapmak ve bunu insanlığa kabul ettirme gayretindeki -- sözde -- bilim adamları bu damarların haritasınını çıkarmaktan dahi aciz kalıyor...