24 Kasım 2022 Perşembe

EMEKLİ BİR ÖĞRETMENİN GENÇLERE ÇAĞIRISI !...


Emekli Öğretmenin Gençlere Çağrısı !...


 HANİ  BİR  GÜN

Bir zamanlar
Her iki çocuktan biri
''  Öğretmen olacağım ''  derdi
Küçük dünyalarının 
Büyük hayallerini
Öğretmenlik süslerdi
Hani bir gün 
Genç beyinlerin tercihlerinde 
En alt sıralara düşmüşse
Öğretmenlik
İdeal yerine 
Sıradan bir ekmek parası
Mesleği olmuşsa
İşte o gün
Öğretmenliği düşünmenin 
Tam vaktidir.
Senin için

Hani bir gün 
Yapılacak çok şey var 
Diyorsanız
Bu memleket için
Ve insanlık için
İşte o gün 
Öğretmenlik
En ideal meslektir
Sizin için

Hani bir gün
Bilgiye susamış beyinlerde
Işıltılı gözlerde
Öğretmenim,
Hocam  !
Diyen dillerde
Sevgiyi tatmak
Gönül tahtlarında yer etmek
İsterseniz
Eğitim ordusu 
Neferi olmanın
Tam zamanıdır
Senin için

Hani bir gün
İnsan
Sıradan bir yaratık değildir
Boşuna gelip geçemez
Bu dünyadan
Eser vermelidir
En büyük eser 
İnsandır
Noktasına gelirseniz
İşte o gün
Öğretmen olmayı düşünmenin
Zamanı gelmiştir
Sizin için

Bir zamanlar
Süzgün gözlü kadınlar
Romantik bakışlı erkekler
Süslerdi gençlerin düşlerini
Sinema salonları 
Onlar için dolardı
Hani bir gün
Madonnalar ve iri pazulu adamlar
Alıyorsa baş rolleri
Ve her filmde
En az yüz insan ölüyorsa
Vampirler, cadılar
Ve büyücülerin
Biri gidip bir geliyorsa
Düş perdesine
İşte o gün
Öğretmen olmanın 
Sırası  gelmiştir
Senin için.

Hani bir gün
Madonnalar
Ve iri pazulu erkeklerle beraber
Kadınla erkek arası
Ne idiğü belirsiz yaratıklar
Kurulmuşsa gönül tahtlarına
Büyük sanatçı diye,
Sanat güneşi diye
Diva diye
En büyük tirajlı gazetelerde
Tüm sapkınlıklara
Tam sayfa
Methiyeler düzülüyorsa
Cinsel tercih
Ahlaksızlığa, sapkınlığa kılıf oluyorsa
İşte o gün
Bu çarpıklıklar sürüp gidemez
Öğretmenden başkası
Bu gidişe dur diyemez.

Bir zamanlar
'' Ekmek parasını hak etmek ''
İnancı vardı
Ve '' alın teri ''  en büyük değerdi
Hani bir gün
Kısadan köşeyi dönmek 
Marifet olmuşsa
Tüm insanlar
Bağlamışlarsa umutlarını
Toto, loto, piyango
At yarışı 
Ve Kazı kazana
Alın teri 
Olmuşsa mizah konusu 
İşte o gün
Beklemektedir seni eğitimci ordusu

Hani bir gün
Mutsuzluk, umutsuzluk
Genç yüreklere de dolmuşsa
Ve de uyuşturucu 
Toplumun, gençliğin başına
En büyük bela olmuşsa
Bu çıkmaz sokak
İnanan, idealist eğitimcilerle geçilir
İşte o gün
Öğretmenlik mesleği seçilir.

Hani bir gün
İnsanlığın geleceği diye
Uzay çağı diye
Kısır akıllar
Sevgi değil
Barış değil
Savaş senaryoları üretiyorsa
Bilim kurgu adına
Üretilen yapıtlar
Uzayda savaş
Yıldızlar savaşı
İsimleri alında
Seyirci rekorları
Hasılat rekorları kırıyorsa
Anlamsız bir iç savaş
Mezhep savaşı
Yani kardeş kavgası çıkarılıp
Günahsız binlerce insan
Ve insanlığın geleceği
Öğretmenler  öldürülüyorsa
Bu gidişe de dur diyecek
Yine öğretmenlerdir
Kurtarılması gereken
Çocuklardır, gençlerdir...

Hani bir gün
Dolu dolu hissederseniz kendinizi
Dolmuşta taşmakta olan bir su testisi gibi
Yapacak çok şey var diyorsanız
Memleketimiz için
İnsanlık için
İşte o gün
Gelin
Öğretmenliği seçin

========================================================================

N  O  T :  BU  ŞİİRİM    İLK  DEFA   2017  YILI  ÖĞRETMENLER GÜNÜ'NDE YAYINLANDI !...

========================================================================

'' EĞİTİMSİZ '' EĞİTİCİNİN MACERALARI

 

''  EĞİTİMSİZ  ''  EĞİTİCİNİN  MACERALARI 



Kamu çalışma hayatında bir işi mesleki eğitimini alarak yapanlara MEKTEPLİ, eğitimini almadan yapanlara ise ALAYLI denir. İşte efendim ben, alaylı bir eğitimci oldum. Öğretmenlikle ilgili bir eğitim almadan, bir kamu kurumunun meslek lisesinde, 

işe başlar başlamaz; 
*** 7 farklı dersten, 
*** 1.-2.-3. sınıflar olmak üzere, farklı 11 öğretim programını, 
*** Haftada net 31 saat olarak vermekle görevli alaylı bir öğretmen...
*** Eğitimcilik ile ilgili hiçbir eğitim almadan...
*** Hiç deneyimsiz, staj falan yapmadan...

Olmaz olmaz demeyin...
Değerli eğitimciler böyle şey olamaz demesin... 
Memleketimizde Aziz Nesin’i rahmetle andıracak çok şeyler oluyor. Bu da onlardan bir örnek:

Çalıştığım Kamu Kurumu'nun ( TCDD ) özel yatlı  Meslek Lisesi'ninden 1963 yılında  mezun olup yol bakımı  teknik ekip şefi olarak çalıştım. Bu süreçte çalışmamı sürdürerek Ege Üniversitesi İşletme bölümüne de devam ederek bitirip askerlik görevimi tamamladım, 1982 yılında Kurumun  Sivas'ta kurulma aşamasındaki Beton Travers Fabrikasında Personel ve İdari İşler Müdürlüğü görevinde bulunduktan sonra , kurumumun daha önce mezunu olduğum meslek lisesine, kendi isteğimle teknik dersler için öğretmen olarak atandım. Yukarıda belirttiğim gibi, haftada çeşitli branşta çok ders ve haftada 31 saat ders görevi verilmek isteniyor. Benim gibi alaylı bir eğitimci olan okul müdürümüze - ki kendisi hukuk eğitimi almıştır, fakat bir teknik bir okulda, meslek lisesinde müdür görevindedir – itiraz ediyorum. Görevlendirilmek istediğim bazı dersler için yeterli olmadığımı beyan ediyorum...

Müdürümüz çok bilge bir eğitimci yaklaşımı (?)  ile:
 ‘’ – Öğrencilere bir şey vermesen de, başlarında dur. Yeter ki dersler boş geçmesin ‘’ diyor ve itirazlarımı dinlemiyor...

O zamanki yani 35 sene önceki bizim neslin görev anlayışı ve memuriyet terbiyesinde, fazla itiraz etmemek ve görevden kaçmamak inanışı söz konusudur.

Çaresiz icraata başlıyorum...

Burada bir parantez açayım. Milli Eğitim Bakanlığının tüm okullarında olduğu gibi, Endüstri Meslek liselerinde derslerin eğitim öğretim programları uzman eğitimciler tarafında yapılmıştır. Yine derslerle ilgili ders kitapları da vardır. Ama sözünü ettiğim meslek lisesinde özel bir teknik öğretim olduğu için, derslerin öğretim programları genel müdürlük teknik daireleri tarafından, eğitim ile ilgili yakından uzaktan ilgisi olmayan teknisyenler tarafından düzenlenmiştir. Eğitim programı özelliğinde değildir.

Başka...

Ders kitabı ve araç gereci bulunan dersleri uygulamak zor değildir efendim...
Ama benim görev aldığım okulda ve benim görevlendirildiğim derslerde ders kitabı ve notu olarak da hiçbir alt yapı, tek bir sayfa kaynak yoktu...Benden önce dersler, benim gibi alaylı fakat - geçici görevli -  teknisyenler tarafından verilmişti.

Ne yapacaksınız...
Vereceğiniz dersler ile ilgili bilgiler derleyecek, ders kitabı ve ders notlarınızı da oluşturacaksınız. Aynı zamanda da günde ortalama 6-7 saat, bazı günler 8-9 saat ders işleyeceksiniz...

Sonra...

Sonra da efendim, öğretmenlik ilmini kendiniz keşfedeceksiniz.

Nasıl verimli ve etkili ders anlatılır ?
Nasıl soru hazırlanır ve sınav yapılır ?
İnsan ve öğrenci psikolojisi.
Öğretmenin görevi, öğrencini hak ve sorumlulukları nelerdi .  Bunları mum ışığında, ve el yordamı ile kendiniz öğreneksiniz, keşfedeceksiniz.

Bu nasıl olur efendim ? ...
Gençseniz, idealistseniz, öğretmenliği seviyorsanız olur efendim !...

Şöyle oldu:
İlk yıl. Her günün gecesi günde 7-8 saat – geceleri saat:03.00 – 04.00 lere kadar evde ertesi günü vereceğim 6-7 saat dersin kaynak metnini araştırdım, derledim yazdım, derse hazırlandım. 3-4 saat uykudan sonra sabahları saat:7.00 da kalkarak okuluma geldim, o dersleri uyguladım.

Sonraki 3-4 sene içinde görev aldığım tüm dersler için kaynak ders kitapları ve notlar oluşturdum...
Derslerin eğitim programlarını geliştirerek, eğitim tekniğine uygun yeni programları hazırladım.
Bu arada tüm yaz tatillerini çalışarak; ders kaynakları ve mataryellerini oluşturmak için değerlendirdim...

İşte efendim ben böyle öğretmen oldum...

Beni böyle çok zorlu yokuşa süren müdürümün söylediği gibi, ‘’ bir şey yapmadan, konu mankeni ve sürü çobanı gibi çocuklarımın başında duran bir öğretmen ‘’ olmadım efendim...
Bir şeyler yapmak, çocuklarıma bir şeyler vermek çabasında olan bir öğretmen oldum...

Ama işte o ilk senemi, günde 16-17 saat ders hazırlamak ve vermek için çabaladığım ilk senemi unutamıyorum...
Hele günde 8-9 saat ders verdiğim günleri...
Zihnen çok yorgun...
O zamanlar çok popüler olan Muhammet Ali Clay tarafından dövülüp hırpalanmış gibi fiziki olarak bitmiş ve tükenmiş...
Ama aynı oranda tarifi imkansız mutlu... 
Geleceğin gençlerine bir şeyler vermiş olmanın mutluluğu...
Bir insan olarak, başka insanlara en faydalı olmanın mutluluğu...

İşte ben böyle, Aziz Nesin'i rahmetle anacak, kamu kurumu komedi konusu uygulamalarına örnek bir deneyim yaşadım.
Çok zorlandım ama, kendi kişiliğime de olumlu katkılar yapan bir süreçte;

KENDİ KENDİME EĞİTİMİ VE EĞİTİMCİLİĞİ ÖĞRENDİM, KEŞFETTİM !... 


----------------------------------------------------------

NOT: Bu yazım ilk defa 18/10 2017 tarihinde yayınlandı...

----------------------------------------------------------

10 Kasım 2022 Perşembe

TEKNOLOJİ DEVİ JAPONYA'NIN İNTİKAM UYANIŞI MI ?








 Bilindiği gibi japonya teknolojik gelişme açısından dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir.  Ve en önemli özelliklerinden bir diğeri ekonomi, teknoloji ve askeri açıdan en gelişmiş ülke olarak, dünya ülkelerini tek başına yönetme ve hatta terörist yöntemlerle her türlü insani  değerleri  göz ardı ederek zulmetle faaliyetleri ile dünyanın başına bela olmayı sürdüren  ABD'nin -- Amerika Birleşik Devletleri'nin -- 2. Dünya Savaşı'nda,  6 Ağustos 1945 'de Hiroşima, 3 gün sonra 9 Ağustos 1945 'de Nagazaki ( fotoğrafta ) şehirlerine  Atom  bombası atarak 500 000 insanın ölmesine  daha sonra da radyoaktif etkisi ile çok sayıda insanın hastalanıp sakat kalmasına ve bir kaç nesil  rady0aktif etkisinin  sürmesine sebep olarak  ABD'nin  en büyük zulmüne uğrayan bir millettir Japonlar.

Japonların  tüm dünya insanlarınca bilinen özelliği; dünyanın en savaşçı ve onurlarına çok düşkün insanları olmalarıdır. Öyle ki Japonlar tüm dünya insanlarının  %99'unun umursamadığı bazı olumsuz meselelerde intihar etme eylemine kalkışmalarıdır. Bunları neden anlatıyorum ? ABD'nin bu ilk atom bombası deneyimlerini kendi milletleri üzerinde uygulamasını Japonların onur ve gururlarına yedirmelerinin mümkün olamayacağı,  -- kendilerine reva görülen bu insanlık dışı şiddet eylemini karşılıksız bırakmalarının mümkün olamayacağı görüşündeyim.

Peki, bu olaydan sonra geçen 77 yılda  Japonların dış siyasette  pasif ve uyumlu, suya sabuna dokunmayan tutumları nasıl  izah edilebilir ? Japonlar bilinçli olarak kış uykusuna yatmış görüntü veriyorlar. Bu görüntü arkasında da, intikam faaliyetlerini sürdüklerini sürdürüyorum.  Hatta bu günlere kadar  kamuflaj olarak -- görüntüde -- SAVAŞ VE SİLAHLANMA KARŞITI  öncü millet olmak için dernekler kurarak bu doğrultuda faaliyetlerde bulunduklarını öğreniyoruz. 

Japonlar bildiğim kadarı ile geçen 77 yılda önce bombanın sağlık ve maddi zararlarında kurtulup kendilerini toparlamak için  ilk 10 -- 15  yılda zorunlu bir durgunluk dönemi geçirmişler, sonra da ABD 'ye gereken zararı verebilmek için önce teknoloji alanında ilerlemek için çalışmalara başlamışlardır. Eğitime çok önem vermişler, kültür ve geleneklerine ağırlık vererek çok disiplinli çalışan nesiller yetiştirmeği başarmışlardır. Bu arada da teknoloji alanında da çok gelişme kaydetmişlerdir.

Bu görüşümü desteklemek için şu örneği verebilirim. Ben 1960 -- 1963 yıllar arasında bir kamu kuruluşu olarak Türkiye Devlet Demiryolları İşletmesinin yatılı Meslek Lisesinde öğrenci idim. Mesleki dergilerde Japonya'da  Tokyo -- Osaka  arasında 500 kilometre mesafeyi 2 saatte aşan hızlı trenler işletildiği bilgiler veriliyordu.  Ülkemiz hızlı trenler  faaliyetlerine bundan tam 30 yıl sonra 1990'lı yılların başında başlayabildi...

Bu süreçte, Japonya teknolojik gelişmesine rağmen ABD ve Rusya'nın öncülük ettiği uzay yarışına girmeği ve böyle faaliyetlerle zaman ve enerji kaybetmeyi düşünmedi.  ABD ile hesaplaşma gününe hazırlanmayı tercih etti. ABD  Atom bombalarını Japonya üzerine atarken bombaların üzerine '' Amerika'dan öpücüklerle '' yazıp imzaladıkları belgesellerde görülüyordu.

Buraya kadar yazdıklarım ve özellikle  açıkladığım geleceğe ait varsayımlarım bir  bilgi ve belgeye dayalı değildir. Tamamen kendi kişisel görüş ve öngörülerimdir...

Sonuç olarak çok uzak olmayan bir yakın gelecekte  JAONYA, Amerika Birleşik Devletleri için hazırladığı öpücüklerİ  S u n a c a k t ı r.  Bunun içinde ilk işaretleri vermiştir: 

Bu arada ek bir bilgi sunayım:




 

 Yukarıdaki çizelge orta Orta Asya kökenli olan Türk ırkı asıllı milletler. Lisanları yani dilleri esası ile  URAL Dağları yöresinden  olanlar ve ALTAY dağları yöresinden olmak üzere iki gruba ayrılıyormuş. Türkler, Japonlar, Moğollar ve Koreliler Altay grubunda imiş, İşte  Kısa bir süre önce japonlar, Türkiye ile ALTAY ittifakı yapmak üzere istekte bulunmuşlar ve Akdenizde  donanmaları ile müşterek tatbikat yapmışlar veya yapma kararı almışlar -- tam net bilgiye henüz ulaşamadım --

Bu durum benim uzun  süredir beklediğim Japonların intikam uyanışı ve kıyamı yani ayağa kalkışı olabilir diye düşünüyorum.  Bu son bilgiyi  Türkiye'nin  dışındaki ülkeler ile ilişkilerini konu olan ''  BİLAL FZA'nın İnternet haber kanalında '' son hafta içinde yayınlanan

bu ittifak ile ilgili bilgi verliyordu.





 

10 Ekim 2022 Pazartesi

ABD ve Batının gazı ile ülkesini yıkıma götüren Zelensky şimdi Kahraman mı ?

 



Rusya -- Ukrayna savaşı ile ilgili 4 ay önceki savaşın taraflara verdiği zararı anlatan gazete haberinin kopyasını aşağıda verdim. Görüldüğü gibi can ve mal açısından büyük kayıplar Ukrayna hanesine yazılmış. Ve aradan 4 ay daha geçti. Zararlar arttı. Özellikle Zelensky'nin Putin açısından başarı ve güç simgesi sayılan ve kendi projesi olan KERÇ KÖPRÜSÜ'nün  bombalaması çok hatalı bir karardı. Bu köprü  Rusya için çok önemli bir altyapı unsuru idi. Böyle savaşın seyrini olumsuz yönde etkileyecek karar, çok zorda kalındığı ve bıçak kemiğe dayandığında  ancak öngörülebilinecek bir karardı.  Zelensky dirayetli ve deneyimli  bir devlet adamı gibi değil, ayrıca kendisi komedyan bir sanaçı, fakat  apayrı ve önemli bir sanat dalı olan SİYASET SANATINDAN bihaber  bir kişi olarak  SORUMLU BİR DEVLET ADAMI  gibi değil, SIRADAN BİR İNSAN GİBİ, önünü  arkasını ve daha sonrasını hesaba katmadan ANLIK BİR KARARLA  köprüyü bombalama  kararı aldı ve uyguladı.

Sonuç: öfke ve intikam duygusu ağırlıklı bu karar, Rusya'dan yine öfke ve intikam duyguları ağırlıklı davranışı ile cevap bulacağı ve Rusya'nın Ukrayna'nın  önemli altyapı tesislerini imhaya yol açacağı belli idi.  Ve  Rusya bu beklenen karşı tahribata başladı... Olan Ukrayna'ya oldu, 20 - 30 senede giderilemeyecek  maddi kayıplar oluşacak. Ve de en önemlisi  Ukrayna vatandaşların  can ve kayıplarının çok fazla  olması yanında,  ülkenin  sosyolojik altyapısının alt üst olması ve  kitleler haline göçlerin olasılığı...

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

13/ Haziran / 2022 tarihli Milli Gazete haberi :

''  24 Şubat’ta başlayan Rusya – Ukrayna Savaşı’nda 110. güne girildi. On binlerce sivil hayatını kaybetti. 14 milyon kişi evini terk etti.Ukrayna ordusu 38 bin 500 asker kaybetti, altmış binden fazla asker yaralandı. 10 bin Ukrayna askeri, Rus güçlerine esir düştü. Buna ek olarak, Ukrayna’ya yardıma giden bin paralı asker de çatışmalar ve bombardımanlar sonucunda öldü. 

Rus güçleri ise 15 bin asker kaybetti, 500 askerleri Ukrayna ordusuna esir düştü ve en az 40 bin askerleri yaralandı.

Yüksek can kaybı ve yoğun çatışmalar ile devam eden savaşta, Rus topçularının savaş alanına hükmettiği ve Ukrayna ordusunun cephanesinin tükendiği bildirildi.

Ukrayna Askeri İstihbarat Başkan Yardımcısı Vadym Skibitsky, “Atacak kurşunumuz kalmadı. Çok zor durumdayız. Rus topçuları üstün geliyor” açıklamasında bulundu. 

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu savaşan iki ülkenin şartları da Ukrayna aleyhine çok kötü ve dengesiz. Rusya ekonomik ve siyasi açıdan  Dünya'nın en büyük 2. ülkesi. Silahlarını, uçaklarını, mühimmatını kendi üreten her türlü ekipmanını kendisi yapan, dışa bağımlı bir ülke olmayan , dünyanın en geniş topraklarına, yeraltı zenginliklerine sahip, enerji üssü konumunda, güçlü bir ülke. Ukrayna ise tam tersi bir durumda, gelişmekte olan ve belki de teknoloji ve lojistik olarak %70 - 80 dışa bağımlı bir ülke.  Kendisine  gaz verip arkanızdayız vaadine kanarak ABD ve Avrupa'nın maşası olmayı kabul eden bir ülke. Aynen, Ülkemize karşı  kışkırtılarak  savaşa zorlanan Yunanistan gibi.  Silahı, atacak mermisi dışardan gelen, savaşmayı, savaşı büyütmeyi en son düşünecek bir ülke. İşte bir dezavantajı da iyi bir devlet adamına sahip olamayışı. 

İşte, siyaset  ve savaş sanatını iyi bilen, atacağı her adımı, yapacağı her hamleyi  iyi  hesaplayan bir satranç ustası gibi davranan DİRAYETLİ VE DENEYİMLİ  DEVLET ADAMI'nın önemi ve gereği bu noktada karşımıza çıkıyor. Savaşın ve siyasetin iyi yönetilmesi, olumlu ve yerinde kararlar alınması her türlü siyasi oluşumda maddi ve teknik güç ve zenginlik kadar önemli bir gereksinim...

İyi bir siyaset ve sonra da en üst seviyede görevler alacak kişinin  yetişmesi de kolay değil, Siyasi hayata erken başlayacak, geniş deneyim sahibi olacak, başarı ve başarısızlıkları yaşayacak yani eski deyimle pişecek... Bu da önce uygun kişilik, yılmadan mücadele azmi ve gücüyle mümkün olabiliyor ve her yiğidin harcı değil....

Alt ve orta kademe yönetim görevlerinde toplam 45 sene 7 ay devlet memuriyeti hizmetlerinde bulunmam, halen 77 yaşında ve 1960 askeri darbesini 15 yaşında, sonra tüm darbeleri ve sonuçlarını bilinçle yaşamam sebebi ile vardığım sonuç budur.  

Sonuç olarak Sayın Zelensky'ye eleştri getirmemi agresif bulanlar olabilir. Ama, günü geldiğinde özellikle üst seviyedeki siyasi görevlere seçeceğimiz kişilerde çok dikkatli olmamız ve bugünkü savaş ortamını şartlarını ve sonuçlarını hatırlamamız ve değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum.  Zelensky olumlu kişilik özellikleri olan iyi bir kişi olabilir ama iyi ve yeterli bir devlet adamı olamamış, devleti ve milleti adına bu savaş krizi ortamını iyi yönetememiştir...

3 Ekim 2022 Pazartesi

DUANIN KABULÜ İÇİN KUR'AN'DA ÖNGÖRÜLEN ŞARTLAR .:.


 

D  U  A:

***  Düşünce enerjisi ile olacak   ( Mümin / 60 )

***  Aracısız,  anlamlı  ve  dua edenin kendi sözleri ile olacak  ( Fatiha / 4 -- İnşirah / 8 -- Kaf /16 -- A'raf /3 -- Vakıa / 96 -- Enfal / 10 ve 10 ayette daha )

***  Başlanan bir işe yardım için olacak  ( Bakara / 60 )

***  İşin hayırlı olması için olacak ( İsra / 11 )

***  Nimet verilince de kısılınca da olacak  ( Rum / 36 )

***  Allah'ın  razı olduğu şeyler için olacak  ( Saffat / 100 -- Ali İmran / 38 - 39 - 40 )

***  Dua  edenin Allah'tan  istediği şeye hakkı olacak  ( Hud / 46 - 47 )

***  Dua;  imanlı ve salih amelli - iyi ahlaklı - olunuşa göre cevap bulur.  ( Şuara / 26 -- Bakara / 186 )

***  Dua;  istenilen şeye gösterilen sabır ve çaba içinde oluşa göre cevap bulur.  ( Zümer / 10 )

*** Dua eden Peygamber dahi olsa hak edene cevap verilir..  ( Hud / 46 - 47 )

 


26 Eylül 2022 Pazartesi

ERDOĞAN I KÜÇÜK DÜŞÜRMEK İSTEDİLER AMA ERDOĞAN.....

Kur'an'ı anlamadan okuyanlara -- KAPAK -- İKİ AYET:


Kur'an'ı  anlamadan  okuyanlara -- KAPAK -- İKİ AYET:




KİTABI  ( Kur'an'ı ) AMLAMADAN OKUYAN, KÖR  VE  SAĞIRDIR...

FURKAN / 73 ---  Rablerinin vahiy kitapları ile bildirdikleri  ayetlerine  --  kör ve sağırlar gibi  anlamadan ve hızlı bir şekilde değil, --  anlayıp düşünerek yaklaşırlar...

 

              KİTABI  ANLAMAYAN  TOPLUM HELAK  EDİLİR...

ENBİYA / 11 --- Biz aklını  kullanmayan ve bildirdiklerimizi anlamayan, düşünmeyen ve ders almadıkları için Allah ile yapılan anlaşmaya sadık olarak kesin hükümlere uygun olumlu ameller gerçekleştirmek olan -- doğru yola yönelmemekte -- ısrar eden nice ülkeleri  yerle bir ettik, yerlerine yeni  halklar yarattık.  

  -----------------------------------------------------------------------------------------------------------

NOT: Bu mealler yazımın başında resmi bulunan --  Nöörolog Prof. Dr. GAZİ ÖZEMİR'İN  -- ŞİRA YAYINLARIdan -- Haziran / 2016'da ikinci baskısı olan  ALLAH'IN  TEK DİNİ İSLAM'A  ''  SON  DAVET ''  isimli tefsirli mealinden alınmıştır.

Gazi Hoca Arap asıllı  1945 Hatay doğumlu Ana dili Arapça olan  bir  Türk'tür....

  -------------------------------------------------------r -------------------------------------------------------


24 Eylül 2022 Cumartesi

Kur'an'ın bir konudaki - doğru - hükmünü '' hemen '' nasıl öğrenebiliriz ?..



Kur'an, bu güne kadar gördüğümüz, bildiğimiz hiç bir kitaba benzemez. Çünkü 22 sene 2 ay ve 22 gün devam eden bir süreçte parça parça vahyolunmuş yani Peygamberimizin beynine görevli melek Cebrail tarafından ezber halinde kaydedilmiş ve bu kayıtlar - hemen - gönüllü bazı ilk Müslümanlar tarafından ezberlenerek -- kaybolmaması ve tahrife ( bozulmaya, müdahaleye ) uğramaması o an için sağlanmış sonra ilk fırsatta da  hafızların hepsi bir arada gelip, Peygamberimizin hafıza kayıtları ile karşılaştırılıp denetlenerek, Peygamberimizin yönetiminde, o zamanki  ilkel yazı imkanları ile yazılarak  kayıt garantiye alınmış ve ayetler korunmuştur. Bunun için ilk hafızlar ile peygamberimiz defalarca  bir araya gelerek yazarak kayıt işlemi sürdürülmüştür. Tabii bu işleme o zaman peygamberimizin en yakınında olan ilk 4 halife yardım ve destekte bulunmuştur. Gönüllü  hafızların sayısı Allah'ın yardımı ile azalmamış bazan da oldukça çoğalmıştır.

Kur'an'ın bilinen tüm diğer kitaplardan farklı bir yönünü yukarıda anlatmaya çalıştım. Şimdi sıra diğer farklı yönlerine geldi:

( 1 ) --  Kur'an yine bilindiği gibi 114 bölüm ( sure ) ve toplam 6236 ayetten ibarettir. Ama ele aldığı konuları anlatımı derli toplu  değildir. Çünkü  çok uzun  süreçte ve çok parça halinde indirildiği, aynı zamanda ilk dini eğitimin verildiği bir metindir ilk ayetler. Bugünkü bakışla konuları dağınık bir görüntü arz etmektedir. Bu kaçınılmaz bir olaydır. Vahiyler bazen sık bazen de araların günler hatta aylar denebilecek aralıklarda gerçekleşmiştir. Vahyin ilk görevi insanları eğitip, dini öğretmek ve insanlara benimsetmek olduğu için olduğu için o zamanın şartlarının  ve olayların ve de  insanların durumuna göre  vahiy şekillenmiştir.

( 2 ) -- Kur'an ele aldığı konuları başka hiç bir izaha, açıklamaya ve tefsir ile yoruma gerek kalmayacak şekilde çok net ve açık olarak işlemiş, ele almıştır. Burada tek problem KUR'AN'IN BİR KONU HAKKINDAKİ HÜKÜMLERİ DERLİ TOPLU BİR ARADA DEĞİL, KURAN'IN TAMAMINA DAĞILMIŞ BİR DURUMDADIR. Bu sebepten bir konu ile ilgili bir veya birkaç ayeti okuyarak Kur'an'ın o konu ile ilgili ** tam gerçek hükmünü ** öğrenmemiz mümkün değildir.
 
( 3 ) -- Ne yapacağız ?  

KUR'AN'IN BİR KONU İLE İLGİLİ TÜM AYETLERİNİ BİR ARADA GÖRÜP, HEPSİNİ OKUYUP ANLAYIP, DEĞERLENDİRİP KARAR VERECEĞİZ. Bu iş yalnızca meal ve tefsir okumakla gerçekleşemez. Tek çare Kur'an'daki bütün ayetleri okuyup, konularına göre tasnif edip aynı konudaki ayetleri harf sırasına göre bir ara getirip düzenlemek gerekir ki bu çok uzun çalışma gerektiren ve yalnızca yetenekli ve uzman seviyesindeki  kişilerin yapabileceği bir iştir. Yani uygulama bakımından çok zordur, PRATİK DEĞİLDİR  

( 4 ) -- Bir başka yöntem KONULU TEFSİRLERDİR. Kur'an'da ele alınan konulardan birisi için, o konuyla ilgili tüm ayetler bir kitapta toplanır, incelenir. . Örneğin '' HARAM '' konusundaki ayetlerin tümü bir kitapta bir araya getirilir. Yazar  bütün ayetleri inceler, vardığı sonuç veya sonuçları kendi yorumu ile birlikte değerlendirerek açıklar. Bu yöntem ilk bakıştı insana cazip gelir. Ama Kur'an'da ele alınan konular çok fazla sayıdadır. Her biri için ayrı bir tefsir eseri  oluşturmak gerekir ki, bu pratik, kolay ve hatta olası  değildir. Bunu düşünen herkesin başarılı olması halinde tek başına  geniş bir  KUR'AN TEFSİRİ KİTAPLIĞI OLUŞTURMASI GEREKİR, Çok uzun zaman alacak ve maddi manevi çok uğraşı gerektirecek bir iştir. Ben 37 yıllık Kur'an'ı anlama yolculuğumda edindiğim 400 civarındaki  eserin   konulu tefsir  özelliğindeki kitapların sayısı 250 - 300 adedi bulmuştur ki tam sayısını takip edemiyorum. Çünkü birbirinden bağımsız ve habersiz kişiler ve kaynaklardan yayınlan kitapları takip etmek, onlara ulaşarak edinmek pek kolay ve olası değildir. Çünkü yayınlanma yerleri, zamanları çok düzensiz ve farklıdır. BAZI KONULARDA YAYINLANAN BİR VEYA BİR KAÇ ESER OLABİLİYOR. FAKAT  BAZI KONULARI ELE ALAN ESERLER HİÇ GERÇEKLEŞEMİYOR... 

( 5 ) -- Ben son 37 yılımı Kur'an'ı tanımaya ve doğru anlamını bulmaya adamış bir Müslüman olarak bulduğum ve benim gibi bu meseleye yoğunlaşan insanların bulduğu tek çare, tek çözüm. Bu iş için hazırlanmış   KUR'AN FİHRİSTLERİ' dir. Bu konudaki kapsamlı ve yeterli eser sayısı da ne yazık ki oldukça azdır.  

( 6 ) --Şimdi size bu konuda son 25 senede bulduğum ve çok faydalandığım iki ciddi ve önemli eseri tanıtacağım:

İlki; KELİME VE KONULARINA GÖRE ALFABETİK  '' KUR'AN FİHRİSTİ  '' isimli eser:
***  Yazarı  RECEP  AYKAN  -- PINAR YAYINLAR'ndan  elimdeki nüshası 2002 yılında çıkan 3. baskısı  Hacmi:  Büyük boy -- Kaliteli baskı 1040 sayfa Çok emek verilmiş. Ülkemizdeki konuya ilişkin çıkan ilk mükemmel eser. Bu eserden başka daha küçük boy ve kapasitede olan bir kaç kitap daha var. Onlar kaynak olarak ciddiye alınacak bir seviyede değil. Bu kitapta  Kur'an'da ele alınan konulardan atlanan - unutulan fark edilmeye bir konu yok, ne ararsan bulabiliyorsunuz !...

İkinci önemli kaynak eser bir tıp bilim adamının imzasını taşıyor: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Nöroloji bölüm başkanı Arap asıllı Türk bilim adamı Nörolog Dr. GAZİ ÖZDEMİR'e ait:... O K U  KONULARINA GÖRE KUR'AN AYETLERİ ALFABATİK KONU DİZİMİ ( SÖZLÜK ) Gazi Hocamız  Nöroloji Bilim Dalında Ülkemizde başarılı ilmi çalışmaları olan bir TIP bilim insanı. bir dönem TÜRK NÖROLOJİ DENEĞİ bölüm başkanlığı da yaptı. Nöroloji ile ilgili  çalışmaları ve eserleri var. Fakat öğrencilik yıllarından itibaren -- ana dili de Arapça olması -- sebebiyle kendini Kur'an'ı anlamı yönünden çalışmaya adamış benim bildiğim Kur'an konulu 10 kadar kitap yayınlamış...



 
Bazıları yukarıaki fotoğrafta görülüyor.


Yazımıza konu yukarıda fotosu bulunan  O K U  KONULARINA GÖRE KUR'AN AYETLERİ ALFABETİK KONU DİZİMİ ( SÖZLÜK ) isimli eseri  NERGİZ YAYINLARI'ndan çıkmış. Bendeki nüshası 2016 yılındaki 1. Baskısı. Kuşe kağıda lüks baskı -- Büyük boy tam 1263 sayfa hacminde.. Mükemmel ötesi bir çalışma. Allah kendisinden razı olsun.  Gazi Hoca'nın Eskişehirde birkaç sene önce bir buçuk sene süreli  Kur'an konulu derslerine konferanslarına devam ettim. Kişisel tanışıklığım var.  Eserini kendi elinden aldım ve adıma ithaflı imzalı.

Diğer tantımını yaptığım eserden farkı, yine konulara göre alfabetik sıralı. Ama konu ile ilgili ayetler  diğer eserde özet olarak ve ana fikri kapsamlı idi, bunda ayetler bütünü ile verilmiş hocamızın açıklama ve tefsirleri ile birlikte yani daha kapsamlı... İncelediğim kadar ile tüm konuları kapsamıyor, önemli temel konuları içeriyor. Bu eserden de çok yararlanıyorum.

 Hocamızın bir özelliği daha var. Kur'an'daki Din ve Kur'an eğitim, faaliyetlerinin maddi menfaat olmadan yapılması emrine uygun olarak, kitapların gelirlerinden kendisi faydalanmıyor, maddi durumu kısıtlı tıp öğrencilerine destek amaçlı vefat eden ilk eşi adına ,  kendisi gibi akademisyen iki çöcuğu ile bilikte kurduğu  NÖVAK VAKFI'na bağışlıyor. VAKFIN ANA GELİRİ HOCAMIZIN  ESERLERİNDEN SAĞLADIĞI TELİF ÜCRETLERİ  oluyor.HOCAMIZIN  '' SON DAVET '' isimli meali  de çok mükemmel. İyi bir meal arayana tavsiye ederim ben çok faydalanıyorum çalışmalarımda. Kitapların satış ücretlerine gelinve hepsi  büyük boy itinalı lüks baskılı ve ciltli olduğu için Mealinin 300 TL Fihristinin ise 400 - 500 TL civarında olabileceüni tahmin ediyorum...

İşte Gazi Özdemir Hocamız:













 

12 Eylül 2022 Pazartesi

Kur'an'ın benzersiz üslubunu '' yansıtan '' meale örnek : KIYAMET SURESİ




Üslup, sanatçının düşünürün, yazarın işini yaparken oluşturduğu kendine özel ifade ve topluma aktarım şeklidir. Kur'an'ın Arapça özel metninde  o dile özel ve güzel anlatım ve ifade sanatları kendini gösterir. Özellikle şiirsel üslup dikkati çekmektedir Araplar ve Arap diline yeterince vakıf  yabancı kişiler bu  farklı ve özel ifade tarzını, görebilir ve sezinleyebilirler. Fakat, sıradan okuyucuların bu  güzelliklere ulaşması, hissetmesi zordur.  En önemlisi de Arapça'dan başka bir dile aktarılması çok daha zordur. İşte bu günkü yazımda bu konu ile ilgili sıra dışı bir örnek meal çalışmasını ele alacağım..

2 - 3  hafta önce Süleyman Sırrı'dan (6236sss.blogspot.com)  linkindeki sitemde bir Kur'an adamı R.İhsan Eliaçık 'ın YAŞAYAN KUR'AN  isimli  Tefsirli Mealini tanıtır kısa bir yazı yayınlamıştım. Geçmişte kitapçılarda arayıp da bulamadığım bu eserini 1 ay kadar önce buldum ve hemen aldım. Çünkü 37 senedir devam eden  Kur'an'ın en doğru  anlamına ulaşma yolculuğumda, İnternet yayınlarında İhsan Şenocak dikkatimi çekmiş ve onun  mealinden haberim olmuştu. 1050  büyük boy sayfa hacmindeki eseri incelemeğe başlamış, etkilenmiş ve dikkat çekiçi bulduğum için size tanıtmak istemiştim. 

Eser hala elimden düşmüyor, bulabildiğim sakin zamanlarda  incelemeğe devam ediyordum. Kitaptaki sureler, vahiy sırası ile ele alınıyor. Tabii ki önce Mekke'de inzal başlangıcındaki MEKKİ SURELER karşınıza çıkıyor. Bu surelerin özelliği kısa,  sert ve net ifadeleri  olan ayetleri içermesi.  Eserin 169. sayfasına geldiğimde inzal sırası 29 fakat bugünkü Kur'an'da 75. sırada olan KIYAMET SURESİ karşıma geldi. Okumaya başladığımda  irkildim. Baştan sona 40 ayeti de Kıyameti işleyen bu surenin  Kıyamet olayını  adeta yaşattığını  fark ettim. Tertemiz net bir Türkçe, Yazar her kelimeyi oya titizliğinde işlemiş, kök kelimeleri  Kur'an'da ilk  defa geldiğinde  tek tek ele almış, Arapça'daki o kökten tüm üretilmiş ve türetilmiş kelimelerinin  dilimizdeki en uygun  anlamlarına ulaşmış, o ayetteki anlamını  -- kanımca -- en doğru şekli ile vermiş.

Dediğim gibi bu güne kadarki ömrümün hemen yarısını Kur'an'a adamış bir kişi olarak görüşüm odur ki, Türkçemizde  Kur'an meali ve tefsiri olarak en ciddi ve güzel çalışmayı bu İhsan Bey arkadaşımız yapmış. Yazar  her sure mealini  anlam geçişlerini  dikkate alarak bölümlere ayırmış. Kıyamet Suresini de 4 bölüm olarak işlemiş. Şimdi  yazarın sunumuna paralel olarak bu sure mealini beraber inceleyelim:

------------------------------------------------------------------------------------------------------------


K I Y A M E T    S U R E S İ    


*********  KIYAMET  NE  ZAMAN ?  ( 1 - 6 )  ***********

SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH'IN ADIYLA 

1 --- ( Kıyamet ) günü dile gelsin ! )   ******

2 --- Vicdan azabı çeken nefis dile gelsin !

3 --- ''  İnsan kemiklerini tekrar bir ara getiremeyeceğimizi mi sanıyor ?

4 --- Evet ! Onu parmak uçlarına kadar yeniden var etmeye kadiriz ''

5 --- Fakat insanoğlu önündeki gerçeği inkara kalkışıyor.

6 --- Soruyor: '' Şu kıyamet günü ne zaman gelecekmiş ? ''

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bir yazılı eserin edebi özellikle şiirsel özelliğini yukarıda belirttiğim gibi başka bir dile aktarmak çok zordur. Bu sure mealini başka meallerle karşılaştırdım. Çok farklı. Sizde bunu yapın göreceksiniz.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


*******   HER ŞEYİN ORTAYA ÇIKACAĞI GÜN   ( 7 -  19 )   ******

7 ---  Şimşek çakıp gözler kamaştığında ...

8 ---  Ay tutulup karanlığa gömüldüğünde ...

9 --- Güneş ve ay bir araya getirildiğinde ...

10 -- İnsan o gün  '' Nereye kaçmalı ? ''  diye hayıflanıp sorduğunda ...

11 -- Hayır ? Kaçacak hiç bir yer yok !

12 -- O gün varıp sığınılacak tek yer Rabbindir.

13 -- O gün insana, yaptığı yapmadığı her şey haber verilecek.

14 -- Dahası insan mazeret arayıp yaptıklarını gizlemeye çalışsa da ...

15 -- Bizzat kendi vicdanından kaçamayacak.

16 -- Öyleyse aceleye getirip yaptıklarına mazeret arayıp durma.

17 -- Çünkü yaptıklarının bir bir anlatılması Bize aittir.

18 -- Yaptıklarını bir bir anlattığımızda sen sadece dinle.

19 -- Yapıp ettiğin her şeyi açıklamak Bize aittir.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Lütfen dikkatle inceleyin. Her kelime yerli yerinde. Hiç bir anlaşılmayan kelime ve ifade yok.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------


****** ' ŞİMDİ' Yİ SEVEN  ' SONRA' YI  BIRAKANLAR    ( 20 - 25 )

20 -- Hayır ! Siz hep şimdi olanı seviyorsunuz.

21 -- Sonra'yı bırakıyorsunuz.

22 -- Bazı yüzler o gün sevinçten parlayacak.

23 -- Rablerinden umacaklar.

24 -- Bazı yüzler ise o gün mosmor kesilecek.

25 -- Kemiklerini çatırdatacak yaman bir hesabın gelmekte olduğunu anlayacaklar.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu şiirsel , ahenk, uyum ve güzellik işte kısa kelime ve anlatımı içeren MEKKİ AYETLER'de  daha kolay ve mümkün.  Medine de inzal olan uzun ayet ve uzun ifadeler de pek mümkün değil.  MEDENİ  AYETLER'e de bir göz attım. İfade rahatlığı güzelliğ devam ediyor.. Ama şiirsel özellik yok.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


********   ÖLÜM, EŞİT YARATILIŞ VE YENİDEN DİRİLİLİŞ  ( 26 - 40 )  ********

26 -- Hayır ! Ne zaman ki can boğaza dayanır ...

27 -- '' Tabip yok mu ? '' diye bağrışılır ...

28 -- Ayrılık vaktinin geldiği anlaşılır ...

29 -- El ayak birbirine dolanır ...

30 -- İşte o zaman kişi Rabbine geldiğini anlar.

31 -- Gel gör ki ne verdi, ne de destek oldu.

32 -- Bilakis yalanladı, sırt çevirdi.

33 -- Hep kibirlendi; tarafı etrafı kendine yeter sandı.

34 -- Yazıklar olsun böylesine, yazıklar olsun!

35 -- Yazıklar olsun böylesine, yazıklar olsun !

36 -- İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor ?

37 -- O akıtılan bir meni damlası değil miydi ?

38 -- Sonra bir pıhtı oldu, yarattı, şekil verdi.

39 -- Ve ondan erkek ve dişi iki eş var etti.

40 -- Öyle ise düşünün ! Bunu yapan, ölüleri diriltemez mi ?

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 

Bakın bu son bölümde Kıyametin dehşeti  çok sert, fakat rahatsız etmeyecek kulağa ve ruha uyum sağlayacak üslupta vurgulanmış. İhsan Beye  heyecanımı ve teşekkürümü ifade etmem gerekiyor.  

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------