10 Kasım 2020 Salı

YUMURTA -- BİLGİ ve KONFÜÇYÜS


KONFÜÇYÜS'ün bir sözünü verince bu kadarla yetinmek ona haksızlık olur. Bir kaç sözünü daha verelim:

























 

9 Kasım 2020 Pazartesi

日本人はトルコ人のような立派な国です!...


 私は75歳のトルコ人ですが、日本人が私たちのような非常に名誉ある国であることを知った過去40年間に、彼らの国に投下された爆弾に対する復讐はいつかかるのでしょうか。 私は期待しています...もちろん、原子爆弾の使用は人類に対する犯罪です。 それは環境災害につながります。 日本が進んでいる技術技術開発の時代には、ほとんど原子爆弾を破壊することができ、環境災害を引き起こさない武器があります。 しかし、すべての人々の利益のために米国に立ち寄ってください! それは言う時間です...

7 Kasım 2020 Cumartesi

ŞANLI KURTULUŞ SAVAŞI' MIZ '' CÜRETKARLIK '' MIDIR ?...


 

Yılmaz Özdil'in son kitabı '' SON CÜRET '' piyasaya çıktığında ismi dikkatimi çekti.  Kitabı alıp okumadım ama tanıtım yazılarından Kurtuluş Savaşı'mızı anlattığını öğrendiğimden beri de şanlı kurtuluş mücadelemizin  '' CÜRET '' olarak nitelendirilerek isimlendirilmesi beni tedirgin etti.

Batı ülkelerinden ileri gelen bazılarının ülkemiz topraklarını işgali sonrası başlatmak zorunda kaldığımız ve maşa olarak üzerimize  saldırma görevi verdikleri ve maddi ve manevi olarak da destekledikleri Yunanlılara karşı verdiğimiz TOPRAKLARIMIZ SAVUNMA ve İŞGALDEN KURTULMA MÜCADELEMİZ bir              '' C Ü R E T '' ETME eylemi midir ? ..

Lütfen bir düşünün ve cevap verin, aradan geçen bir asırdır, bu savaşımıza, yani zorunlu olarak girişmek zorunda kaldığımız canımızı, topraklarımızı, namusumuzu  savunma, kurtuluş ve onur mücadelemizin bu güne kadar '' CÜRET ETME '' ismi ve eylemi olarak olarak içte ve dışta isimlendirildiğine  TANIK OLDUNUZ MU ?

Sömürgeci batıya karşı mazlum uluslara örnek olan ve cesaret veren bu NEFSİ MÜDAFA mücadelemiz, cüret diye isimlendirilebilir mi ?

Nedir CÜRET ETME eylemi ?...

Çok zor ama NEFSİ MÜDAFAA amaçlı bir savunma ve korunma eylemi CÜRET olabilir mi ?

CÜRET kelimesinde HADDİ VE HAKKI OLMADAN EYLEME GİRİŞME anlamı yok mu ? 


DEĞERLİ  OKURLAR  LÜTFEN  İNTERNET'TEN  DERLEDİĞİM  CÜRET KELİMESİNİN KULLANILDIĞI  YER İLE ÖRNEK  GÖRSELLERİ  İNCELEYİN  VE  BU  '' KİTABA  VERİLEN   '' SON CÜRET ''   İSMİNE  NEDEN TAKILDIĞIMI GÖRÜN !...
























2 Kasım 2020 Pazartesi

Neden Kıbrıs Türklerinin Yarısı ''' ASİMİLE OLDU '' -- RUMLAŞTI ???...


 




Kısa bir süre önce Kıbrıs Türk kesiminde Kıbrıs Türklerinin ve ülkemiz için hayati önemi olan bir C. Başkanlığı seçimi vardı. Neden  çok önemli idi ?  Çünkü  KKTC' nin C.Başkanı Mustafa Akın açık açık ülkesinin Türk ve Müslüman asıllı insanlarını değil, Kıbrıs Rumlarını temsil ettiğini ve sözcülüğünü yaptığını belli ediyordu ve Türk kesimin topraklarının bir kısmının Rumlara verilmesinin uygun olacağını dahi ifade ediyordu. Ve anlaşılması mümkün olmayan ve tüm ülkemiz insanını şoka sokan bu tutumunu açıkça sergilemekten çekinmiyor ve utanma duymuyordu.

Yani Mustafa Akıncı asimile olmuş yani Rumlaştı... 

Seçim sonucu bu durum, geçmişte tamamı bize ait, halende ülkemizin bu günü için de  için ekonomik ve siyasi açılardan stratejik önemi olan Kıbrıs adasının insani aidiyet boyutunun ülkemiz lehine yaklaşık % 52 -- 48 oranla Ersin Tatar'ın kazanmasına  hiç sevinemedik, ve Kıbrıs Türkünün yarısına yakınının yani % 48 inin Rumlaştığını gördük.  Bu % 48'in  fazla uzun sürmeyecek bir zaman sonra  % 50 - 51 lere ulaşma riskinin yani adanın Türk bölümünün % 50'nin altına düşme ihtimalin pek uzak olmadığı gördük. Asimile olan yani  maddi ve manevi olarak Rumlaşan Türklerin oranının Rumların çaba ve baskıları ile yapılacak  bir oylamanın sonucunda  % 50'nin altına düştüğünde Ülkemizin başına nasıl bir çorap örüleceğini düşünmek bile bizlerin saçımızı başımızı yolmamıza sebep oluyor. Rumlardan bize ait sayısı 12 ile sembolize edilen ve daha  fazla olan ege adaları üzerinde hakkımızı ararken, yaklaşık  üçte biri bizim insanımıza ait olan Kıbrıs'ın bu küçük kısmını bile elimizden almak için nerede ise  tamamına yakını karşımızda olan tüm  dünyanın seferber olması kuvvetli olasılık olarak karşımıza duruyor...

Tabii ki, akılımızda deli sorular uçuşmaya başladı. Elbette bu olumsuz gelişme aniden olmadı. Bu asimile gerçeği neden görülemedi ?

Son yıllarda ve bu kritik ortamda çok başarılı çalışmaları olan İstihbarat teşkilatımız bu olumsuz gelişmenin farkına mı varamadı, ya da alınan tedbirler mi yetersiz kaldı ?

Bu konuda bir araştırma yapılıp yapılmadığını ve yapıldı ise  ne gibi önlemler düşünüldüğü de cevap bekleyen sorulardan....