Bu yazım ilk defa bundan 9 yıl önce 22 Aralık 2008 tarihinde o zaman üyesi olduğum, 10 yıl kadar önce 1600 adar yazım yayınlandığı ve bunların toplam 3 milyon kere okunduğu, bundan 6 ay önce ayrıldığım milliyet blog sitesindeki sayfamda yayınlanmıştı
Şimdi o yazıyı veriyorum. Yazımın sonunda da bu günkü konuya ilişkin görüşümü açıklayacağım:
'' Bu yazımın başlığındaki ‘’ ALLAH’SIZ MÜSLÜMANLIK ‘’ sözleri bana ait değil.
Gazeteci Ömer Lütfi Mete’nin yakında yayınlanmış olan bir kitabının ismi.
Şimdi o yazıyı veriyorum. Yazımın sonunda da bu günkü konuya ilişkin görüşümü açıklayacağım:
'' Bu yazımın başlığındaki ‘’ ALLAH’SIZ MÜSLÜMANLIK ‘’ sözleri bana ait değil.
Gazeteci Ömer Lütfi Mete’nin yakında yayınlanmış olan bir kitabının ismi.
Bu kitabı, kitapçı vitrinlerinde görmüş ilgimi çekmişti. Birkaç gün önce bir kitapçıda tekrar karşıma çıktı. Satın alarak okumaya başladım.
Başlangıç bölümlerinden anlayabildiğim kadarı ile Ömer Lütfi Mete bu eserinde, Müslümanlık gibi en son ve en mükemmel bir dinin mensuplarının, Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi aslından saptırılmış ve batıl hale gelmiş dinlerin mensupları yanında neden bu kadar geri kaldıklarını sorguluyor ve irdeliyor.
Bu yazımda bu kitabı anlatacak değilim. Çünkü henüz daha yüzde yirmilik bölümünü okudum. Yazarın varacağı sonuç hakkında tam bir fikir sahibi değilim. Bu ilginç eseri okumayı tamamladığımda ayrıca bir tanıtım yazısı yayınlayacağım.
Bu yazımın amacı ‘’ Allah’sız Müslümanlık ‘’ sözlerinin bana yaptığı çağrışımlar:
‘’ Allahsız ‘’ sözü ilk anda ateistlik, yani dinsizlik kavramını akla getiriyor. Ama değil.
‘’ Allah’ın geri plana itildiği Müslümanlık ‘’ anlamında kullanılmış.
‘’ Allahsız ‘’ sözü ilk anda ateistlik, yani dinsizlik kavramını akla getiriyor. Ama değil.
‘’ Allah’ın geri plana itildiği Müslümanlık ‘’ anlamında kullanılmış.
Müslümanlıkta Allah geri plana atılabilir mi ?
Tabii ki mantıken böyle bir şey söz konusu edilemez.
Çünkü, DİN ALLAHIN’DIR.
Kurallarını Allah koyar.
Denetimini Allah yapar.
Ödül ve cezalarını Allah takdir eder.
*** Ama bir gün gelir de; evrendeki her şeyle birlikte insanı da yaratan ve onun mutluluğu için ona uygun Din’de indiren Allah, her şeyin ve dinin sahibi Allah, geri plana itilir ve, onun elçisi Peygamber, ön plana çıkarılır, o elçi adına milyonlarla ifade edilen sayıda sözler ( hadis ) uydurulursa;
Bu büyük çoğunluğu uydurma olan sözler, O’ nun indirdiği ve İslam dinini getiren Kitabın ( Kur’an ) önüne geçirilir ve tüm dini anlatımlara;
‘’ Peygamber efendimiz ( s.a.v. ) buyurmuştur ki : ‘’ şeklinde başlanırsa ve bu uydurma sözler dinin en önemli söylemleri haline getirilirse,
*** İnsanlar eski alışkanlıkla, Allah’a ortak koşma huylarından bir türlü vazgeçemeyerek, Peygamberleri, bir takım din adamları ile hoca efendileri ilahlaştırırlarsa,
*** Yine insanlar bu kutsallaştırdıkları kişilerin yanında onların giyim eşyaları, ayak izleri, hatta sakallarının kıllarını dahi kutsallaştırıp onlara saygı törenleri yaparsa, ve böylelikle en büyük günah olan şirke günlük yaşantılarının en önlerinde yer verirlerse,
*** Din adına kural koyma yetkisinin yalnızca dinin sahibi Allah’ta olmasına rağmen Peygamberin ağzından kurallar, haramlar, helallar, konursa.
*** Yine bu kural koyma yetkisi, yanlış ve yasak olduğu halde bir takım mezhep imamları ve din alimlerine ( ? ) tanınırsa.
*** Yine bir takım gelenekler din haline getirilir ve farzlaştırılırsa,
*** Dirilere inen ve böyle olduğu içinde defalarca zikredilen Kur’an ölüler arkasından okunur hale getirilirse,
*** Anlaşılmak için indirilen Kur’an’ın anlaşılması en arka plana itilerek, yalnızca ibadet kastıyla ve bir musiki eseri gibi , orijinal Arapça dilinden anlaşılmadan okunmasına öncelik verilirse,
*** Müslümanlık Dininin indirildiği Kur’an’da ‘’ bölünmeyin ‘’ diye kati emir bulunduğu halde, mezhep ve tarikat gibi bölünmeler gittikçe çoğalırsa,
*** Dinle uzaktan yakından ilgisi olmayan günlük yaşantı ile ilgili bir takım yanlış uygulamalar, din kuralı haline getirilirse,
*** Bunlar gibi daha yüzlerce sayıda yanlış uygulamalarla Allah’ın dini, içi boşaltılıp, tanınamayacak hale getirilirse, yani Allah merkezli ve esaslı Müslümanlığın hüviyeti tamamen değiştirilirse işte buna ‘’ Allah’sız Müslümanlık ‘’ diye isim konulabilir. ''
Bu eski yazıma bu gün de şunu eklemek istiyorum:
Sözünü yukarıda ettiği Ömer Lütfü Mete ALLAHSIZ MÜSLÜMANLIK tanımlamasında tamamen haklıdır. Yukarıda belirttiğim gibi, 10 yıl süre ile 2007 - 2017 yılları arasında üye olduğum milliyet blog ( milliyet blog.com tr ) sitesinde toplam 1600 bloğum ( günlüğüm ) yayınlandı Bundan önceki yaklaşık yine 10 yıllık blog yazarlığım sırasında da önce ( onpunto.com ) daha sonra ( blogcu comdaki 3 ayrı blog sitemde ) yaklaşık toplam 1000 kadar yazım yayındandı. Bu yazılarımın ana konusu Kur'an'daki gerçekİslam Dini ve Kur'an mesajları idi
İşte bu 20 senelik deneyimimde Peygamber sevgisinin aşırı topluma ŞİRK OLACAK düzeyde empoze edildiğini ve ülkemiz ve tüm dünya müslümanlarının dinin gerçek ve tek kaynağı olan Kur'andan koparıldığını belirledim.
Şöyle ki;
Yine Kur'an'a dayalı olarak ele aldığım ALLAH ve KUR'AN KONULU yazılarım ilgi görmedi.
Buna karşılık Peygamber yani Hz. Muhammed'i tanıtan anlatan yazılarım çok ilgi gördü ve 5-10 kat daha fazla okundu.
Yani;
Kur'an'ın deyimi ile ALLAH'IN OLAN İSLAM DİNİ adeta Peygamberin dini haline getirildi. Hristiyanların bulaştığa şirke müzlümanlar yoğun olarak bulaştırıldı.