12 Eylül 2022 Pazartesi

Kur'an'ın benzersiz üslubunu '' yansıtan '' meale örnek : KIYAMET SURESİ




Üslup, sanatçının düşünürün, yazarın işini yaparken oluşturduğu kendine özel ifade ve topluma aktarım şeklidir. Kur'an'ın Arapça özel metninde  o dile özel ve güzel anlatım ve ifade sanatları kendini gösterir. Özellikle şiirsel üslup dikkati çekmektedir Araplar ve Arap diline yeterince vakıf  yabancı kişiler bu  farklı ve özel ifade tarzını, görebilir ve sezinleyebilirler. Fakat, sıradan okuyucuların bu  güzelliklere ulaşması, hissetmesi zordur.  En önemlisi de Arapça'dan başka bir dile aktarılması çok daha zordur. İşte bu günkü yazımda bu konu ile ilgili sıra dışı bir örnek meal çalışmasını ele alacağım..

2 - 3  hafta önce Süleyman Sırrı'dan (6236sss.blogspot.com)  linkindeki sitemde bir Kur'an adamı R.İhsan Eliaçık 'ın YAŞAYAN KUR'AN  isimli  Tefsirli Mealini tanıtır kısa bir yazı yayınlamıştım. Geçmişte kitapçılarda arayıp da bulamadığım bu eserini 1 ay kadar önce buldum ve hemen aldım. Çünkü 37 senedir devam eden  Kur'an'ın en doğru  anlamına ulaşma yolculuğumda, İnternet yayınlarında İhsan Şenocak dikkatimi çekmiş ve onun  mealinden haberim olmuştu. 1050  büyük boy sayfa hacmindeki eseri incelemeğe başlamış, etkilenmiş ve dikkat çekiçi bulduğum için size tanıtmak istemiştim. 

Eser hala elimden düşmüyor, bulabildiğim sakin zamanlarda  incelemeğe devam ediyordum. Kitaptaki sureler, vahiy sırası ile ele alınıyor. Tabii ki önce Mekke'de inzal başlangıcındaki MEKKİ SURELER karşınıza çıkıyor. Bu surelerin özelliği kısa,  sert ve net ifadeleri  olan ayetleri içermesi.  Eserin 169. sayfasına geldiğimde inzal sırası 29 fakat bugünkü Kur'an'da 75. sırada olan KIYAMET SURESİ karşıma geldi. Okumaya başladığımda  irkildim. Baştan sona 40 ayeti de Kıyameti işleyen bu surenin  Kıyamet olayını  adeta yaşattığını  fark ettim. Tertemiz net bir Türkçe, Yazar her kelimeyi oya titizliğinde işlemiş, kök kelimeleri  Kur'an'da ilk  defa geldiğinde  tek tek ele almış, Arapça'daki o kökten tüm üretilmiş ve türetilmiş kelimelerinin  dilimizdeki en uygun  anlamlarına ulaşmış, o ayetteki anlamını  -- kanımca -- en doğru şekli ile vermiş.

Dediğim gibi bu güne kadarki ömrümün hemen yarısını Kur'an'a adamış bir kişi olarak görüşüm odur ki, Türkçemizde  Kur'an meali ve tefsiri olarak en ciddi ve güzel çalışmayı bu İhsan Bey arkadaşımız yapmış. Yazar  her sure mealini  anlam geçişlerini  dikkate alarak bölümlere ayırmış. Kıyamet Suresini de 4 bölüm olarak işlemiş. Şimdi  yazarın sunumuna paralel olarak bu sure mealini beraber inceleyelim:

------------------------------------------------------------------------------------------------------------


K I Y A M E T    S U R E S İ    


*********  KIYAMET  NE  ZAMAN ?  ( 1 - 6 )  ***********

SEVGİ VE MERHAMETİ SONSUZ ALLAH'IN ADIYLA 

1 --- ( Kıyamet ) günü dile gelsin ! )   ******

2 --- Vicdan azabı çeken nefis dile gelsin !

3 --- ''  İnsan kemiklerini tekrar bir ara getiremeyeceğimizi mi sanıyor ?

4 --- Evet ! Onu parmak uçlarına kadar yeniden var etmeye kadiriz ''

5 --- Fakat insanoğlu önündeki gerçeği inkara kalkışıyor.

6 --- Soruyor: '' Şu kıyamet günü ne zaman gelecekmiş ? ''

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bir yazılı eserin edebi özellikle şiirsel özelliğini yukarıda belirttiğim gibi başka bir dile aktarmak çok zordur. Bu sure mealini başka meallerle karşılaştırdım. Çok farklı. Sizde bunu yapın göreceksiniz.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


*******   HER ŞEYİN ORTAYA ÇIKACAĞI GÜN   ( 7 -  19 )   ******

7 ---  Şimşek çakıp gözler kamaştığında ...

8 ---  Ay tutulup karanlığa gömüldüğünde ...

9 --- Güneş ve ay bir araya getirildiğinde ...

10 -- İnsan o gün  '' Nereye kaçmalı ? ''  diye hayıflanıp sorduğunda ...

11 -- Hayır ? Kaçacak hiç bir yer yok !

12 -- O gün varıp sığınılacak tek yer Rabbindir.

13 -- O gün insana, yaptığı yapmadığı her şey haber verilecek.

14 -- Dahası insan mazeret arayıp yaptıklarını gizlemeye çalışsa da ...

15 -- Bizzat kendi vicdanından kaçamayacak.

16 -- Öyleyse aceleye getirip yaptıklarına mazeret arayıp durma.

17 -- Çünkü yaptıklarının bir bir anlatılması Bize aittir.

18 -- Yaptıklarını bir bir anlattığımızda sen sadece dinle.

19 -- Yapıp ettiğin her şeyi açıklamak Bize aittir.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Lütfen dikkatle inceleyin. Her kelime yerli yerinde. Hiç bir anlaşılmayan kelime ve ifade yok.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------


****** ' ŞİMDİ' Yİ SEVEN  ' SONRA' YI  BIRAKANLAR    ( 20 - 25 )

20 -- Hayır ! Siz hep şimdi olanı seviyorsunuz.

21 -- Sonra'yı bırakıyorsunuz.

22 -- Bazı yüzler o gün sevinçten parlayacak.

23 -- Rablerinden umacaklar.

24 -- Bazı yüzler ise o gün mosmor kesilecek.

25 -- Kemiklerini çatırdatacak yaman bir hesabın gelmekte olduğunu anlayacaklar.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu şiirsel , ahenk, uyum ve güzellik işte kısa kelime ve anlatımı içeren MEKKİ AYETLER'de  daha kolay ve mümkün.  Medine de inzal olan uzun ayet ve uzun ifadeler de pek mümkün değil.  MEDENİ  AYETLER'e de bir göz attım. İfade rahatlığı güzelliğ devam ediyor.. Ama şiirsel özellik yok.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


********   ÖLÜM, EŞİT YARATILIŞ VE YENİDEN DİRİLİLİŞ  ( 26 - 40 )  ********

26 -- Hayır ! Ne zaman ki can boğaza dayanır ...

27 -- '' Tabip yok mu ? '' diye bağrışılır ...

28 -- Ayrılık vaktinin geldiği anlaşılır ...

29 -- El ayak birbirine dolanır ...

30 -- İşte o zaman kişi Rabbine geldiğini anlar.

31 -- Gel gör ki ne verdi, ne de destek oldu.

32 -- Bilakis yalanladı, sırt çevirdi.

33 -- Hep kibirlendi; tarafı etrafı kendine yeter sandı.

34 -- Yazıklar olsun böylesine, yazıklar olsun!

35 -- Yazıklar olsun böylesine, yazıklar olsun !

36 -- İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor ?

37 -- O akıtılan bir meni damlası değil miydi ?

38 -- Sonra bir pıhtı oldu, yarattı, şekil verdi.

39 -- Ve ondan erkek ve dişi iki eş var etti.

40 -- Öyle ise düşünün ! Bunu yapan, ölüleri diriltemez mi ?

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 

Bakın bu son bölümde Kıyametin dehşeti  çok sert, fakat rahatsız etmeyecek kulağa ve ruha uyum sağlayacak üslupta vurgulanmış. İhsan Beye  heyecanımı ve teşekkürümü ifade etmem gerekiyor.  

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------