Atalar Dini etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Atalar Dini etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Aralık 2019 Cuma

OTOMATİK MÜSLÜMANLIK !...



'' OTOMATİK  MÜLÜMANLIK  '' deyimi de nereden çıktı diye düşünenler olabilir. Hemen açıklayayım. Daha önce böyle bir söz duymuş veya okumuş olamazsınız, çünkü bu sözler benden çıktı.
Ülkemizde;
Müslüman bir çevrede,
Müslüman ana babadan doğmuş,
Aklı erdiği andan itibaren kendini müslüman bilmiş,
İnsanlarımızın sen, ben, biz  yani hepimiz diyecek kadar büyük çoğunluğu otomatik müslümanız.
Neden ?
Çünkü  benimsediğimiz bu dini hazır bulduk, araştırmadık, diğer dinlerlle karşılaştırmadık. Aklımızla, irademizle biz seçmedik. Hazıra konduk. 
Sonuçta ne oldu ?
Dinimiz İslam'ın tek ve gerçek kaynağı Kur'an'ın ifadesi ile '' ATALAR DİNİ  '' mensubu olduk.
Bu din ile ilgili sınırlı, yetersiz ve çoğunlukla gerçek kaynağı Kur'an'dan kopuk bilgileri  bazı aile büyüklerimizin, bazı hoca efendilerin şifahi söylemlerinden öğrendik.
Doğru olup olmadıklarını hiç merak etmedik, Kur'an'ı kuru bir saygı ile evlerimizde kolay erişilemeyecek yüksek yerlere, süslü kılıflar içinde astık.
Kur'an diriler için indirildiğini defalarca bildirdiği halde onu ölülerimize okuyup hediye ettik. Halbuki özelliklere ölülere okuduğumuz Yasin suresinin 70. ayetinde diriler için indirildiği vurgulandığı halde.
Kur'an kendisinin apaçık bir mesaj olduğunu defaatle bildirdiği, ve kitapları anlamadan okuyanları '' kitap yüklü eşeklere '' benzettiği halde, inatla ve israrla anlamadan ibadet etme kasdıyla Arapça orijinalinden okumaya devam ettik. Onun makamla musiki lezzeti tatmak için dinlemeyi ibadet zannettik.
Tekrar soralım; '' neden atalar dini '' mensubuyuz. ?
Kur'an'ın Allah'tan kullarına emir ve mesajlarını ileten ve salih bir kul yani iyi ahlaklı bir insan olma hükümlerini bir kenara iterek, yüzlerce yıl önce yaşamış ve zamanın  bilgi ve düşünce ortamına uygun olarak iyi bir şeyler yapma gayretinde olmuş din adamları ve mezhep imamlarının -- zamanımız teknolıojik gelişme ve düşünce ortamına uymayan --  yorumlarını kutsallaştırdık ve tartışılamaz din hükmü haiine getirdik. 
Kur'an'daki '' DİN ALLAH'INDIR ve PEYGAMBERLER DAHİ DİN HÜKMÜ KOYAMAZ '' şeklindeki temel hükümlere rağmen bazı kerameti kendilerinden menkul hoce efendi ve din adamlarının düşünce ve yorumlarını Allah'ın dinine monte etme çabasında olduk.
Peygamberimize izafe edilen % 99'u ve belki de binde 999'u sahte ve uydurma sözleri Kur'an hükümlerine eşdeğer hale getirip HADİS adı altında din kaynağı ve ilim yaptık. Uygulamada da Kur'an'ın önüne dahi geçirdik.
Bütün bu çabalar sonucu Kur'an'ın yerdiği atalar dini bugün artık ülkemizde ve bir çok İslam ülkesinde  '' Geleneksel İslam '' diye isimlendirebileceğimiz şekliyle ve hakimiyetiyle ne yazık ki hükmünü icra ediyor.
Şimdi de Kur'an'ın atalar dini diye isimlendirdiği bu günkü Geleneksel İslam  tanımına uygun, Kur'anda olmayan fakat dinleştirilmiş bazı gelenekleri hatırlayalım:
@@ --  Kur'an'da tek kutsal gece olarak '' Kadir Gecesi '' kabul edilmiştir. KANDİL deyimi de yoktur. Fakat Kadir gecesi ile birlikte toplan 5 kandil -- KUTSAL GECE --  ihdas edilmiştir.
@@ --  Kur'an'da insanlar öldükten sonra Kıyamette sorgulanmak üzere diriltilecekleri apaçık beyan edildiği halde, kabirde de bir sorgu ve azap inancı insanlara benimsetimiştir.
@@ -- Yine Kur'an'da Kıyametin beklenmedik bir anda ve ansızın geleceği ifade edildiği halde bir KIYAMET ALAMETLERİ -- İŞARETLERİ edebiyatı oluşturulmuş ve bu konuda yüzlerce, binlerce kitap yazılmıştır, yazılmaktadır.
@@ -- Kur'anda şefaat yani yardım Allah'ın iznine tabi olduğu belirtildiği halde  Peygamberimize bu izin verilmiş gibi, peygamberimizin müslümanların kusurlarını bağışlatacağı inancı müslümanlara benimsetilmiş ve insanlar günahlarının peygamberleri tarafından Allah'ın indinde bağışlatılacağı beklentisine sokulmuştur.
@@ -- Al-i İmran Suresi 7. ayetinde Kur'an ayetlerinin muhkem ( sağlam- temel - ana - ahlaki ) hükümler ve müteşabih ( zaman ve ortama uygun olarak değişebilen ) hükümler olmak üzere iki türlü olduğu belirtilmekte ve ahlaki temel hükümleri içeren muhkem ayetlerin getirdiği 400 farklı ahlak kuralı İslam Dininin esası olduğu halde, Geleneksel İslam öğretisinde  -- İslam'ın şartı sadece 5'e indirgenmekte ve temel ahlaki hükümler tamamen öğreti dışında tutulmaktadır. Ve işte bunun sonucu İslam ülkeleri Kur'an'ın gerçek hükümlerinden koparılarak bugünkü ahlaki zafiyetin ön planda olduğu insanlar topluluğu haline getirilmiştir.
Kur'an'da yer almadığı halde dinleştirilen uygulamaların yukarıda bir kaç tanesinini örnek olarak verdim. Bu liste 200 adede kadar çıkıyor.
SONUÇTA İSLAM DİNİ Geleneksel İslam öğretisi ve uygulamaları ile 400 civarındak ahlaki kuralların bilinmediği ve bir kaç temel inanç ve yine bir kaç  namaz, hac gibi ibadet ritüelinin öne çıkarıldığı gerçeğindem tamamen koparılmış bir inanç toplamı haline gelmiştir.
Bir tarafta dinin gerçek  dayanağı Kur'an diğer tarafta ondan bihaber, atalarından öğrendiği sadece bir kaç temel bilgi ile Müslüman olduğunu sanan ve gerektiğinde gerine gerine ''Elhamdülillah Müslümanım'' diyen ve gerçek müslümanlıktan bihaber ve ilgisiz bilgisiz insanlar...

27 Mayıs 2018 Pazar

OTOMATİK MÜSLÜMANLAR



'' OTOMATİK  MÜLÜMANLAR  '' deyimi de nereden çıktı diye düşünenler olabilir. Hemen açıklayayım. Daha önce böyle bir söz duymuş veya okumuş olamazsınız, çünkü bu sözler benden çıktı.
Ülkemizde;
Müslüman bir çevrede,
Müslüman ana babadan doğmuş,
Aklı erdiği andan itibaren kendini müslüman bilmiş,
İnsanlarımızın sen, ben, biz  yani hepimiz diyecek kadar büyük çoğunluğu otomatik müslümanız.
Neden ?
Çünkü  benimsediğimiz bu dini hazır bulduk, araştırmadık, diğer dinlerlle karşılaştırmadık. Aklımızla, irademizle biz seçmedik. Hazıra konduk. 
Sonuçta ne oldu ?
Dinimiz İslam'ın tek ve gerçek kaynağı Kur'an'ın ifadesi ile '' ATALAR DİNİ  '' mensubu olduk.
Bu din ile ilgili sınırlı, yetersiz ve çoğunlukla gerçek kaynağı Kur'an'dan kopuk bilgileri  bazı aile büyüklerimizin, bazı hoca efendilerin şifahi söylemlerinden öğrendik.
Doğru olup olmadıklarını hiç merak etmedik, Kur'an'ı kuru bir saygı ile evlerimizde kolay erişilemeyecek yüksek yerlere, süslü kılıflar içinde astık.
Kur'an diriler için indirildiğini defalarca bildirdiği halde onu ölülerimize okuyup hediye ettik. Halbuki özelliklere ölülere okuduğumuz Yasin suresinin 70. ayetinde diriler için indirildiği vurgulandığı halde.
Kur'an kendisinin apaçık bir mesaj olduğunu defaatle bildirdiği, ve kitapları anlamadan okuyanları '' kitap yüklü eşeklere '' benzettiği halde, inatla ve israrla anlamadan ibadet etme kasdıyla Arapça orijinalinden okumaya devam ettik. Onun makamla musiki lezzeti tatmak için dinlemeyi ibadet zannettik.
Tekrar soralım; '' neden atalar dini '' mensubuyuz. ?
Kur'an'ın Allah'tan kullarına emir ve mesajlarını ileten ve salih bir kul yani iyi ahlaklı bir insan olma hükümlerini bir kenara iterek, yüzlerce yıl önce yaşamış ve zamanın  bilgi ve düşünce ortamına uygun olarak iyi bir şeyler yapma gayretinde olmuş din adamları ve mezhep imamlarının -- zamanımız teknolıojik gelişme ve düşünce ortamına uymayan --  yorumlarını kutsallaştırdık ve tartışılamaz din hükmü haiine getirdik. 
Kur'an'daki '' DİN ALLAH'INDIR ve PEYGAMBERLER DAHİ DİN HÜKMÜ KOYAMAZ '' şeklindeki temel hükümlere rağmen bazı kerameti kendilerinden menkul hoce efendi ve din adamlarının düşünce ve yorumlarını Allah'ın dinine monte etme çabasında olduk.
Peygamberimize izafe edilen % 99'u ve belki de binde 999'u sahte ve uydurma sözleri Kur'an hükümlerine eşdeğer hale getirip HADİS adı altında din kaynağı ve ilim yaptık. Uygulamada da Kur'an'ın önüne dahi geçirdik.
Bütün bu çabalar sonucu Kur'an'ın yerdiği atalar dini bugün artık ülkemizde ve bir çok İslam ülkesinde  '' Geleneksel İslam '' diye isimlendirebileceğimiz şekliyle ve hakimiyetiyle ne yazık ki hükmünü icra ediyor.
Şimdi de Kur'an'ın atalar dini diye isimlendirdiği bu günkü Geleneksel İslam  tanımına uygun, Kur'anda olmayan fakat dinleştirilmiş bazı gelenekleri hatırlayalım:
@@ --  Kur'an'da tek kutsal gece olarak '' Kadir Gecesi '' kabul edilmiştir. KANDİL deyimi de yoktur. Fakat Kadir gecesi ile birlikte toplan 5 kandil -- KUTSAL GECE --  ihdas edilmiştir.
@@ --  Kur'an'da insanlar öldükten sonra Kıyamette sorgulanmak üzere diriltilecekleri apaçık beyan edildiği halde, kabirde de bir sorgu ve azap inancı insanlara benimsetimiştir.
@@ -- Yine Kur'an'da Kıyametin beklenmedik bir anda ve ansızın geleceği ifade edildiği halde bir KIYAMET ALAMETLERİ -- İŞARETLERİ edebiyatı oluşturulmuş ve bu konuda yüzlerce, binlerce kitap yazılmıştır, yazılmaktadır.
@@ -- Kur'anda şefaat yani yardım Allah'ın iznine tabi olduğu belirtildiği halde  Peygamberimize bu izin verilmiş gibi, peygamberimizin müslümanların kusurlarını bağışlatacağı inancı müslümanlara benimsetilmiş ve insanlar günahlarının peygamberleri tarafından Allah'ın indinde bağışlatılacağı beklentisine sokulmuştur.
@@ -- Al-i İmran Suresi 7. ayetinde Kur'an ayetlerinin muhkem ( sağlam- temel - ana - ahlaki ) hükümler ve müteşabih ( zaman ve ortama uygun olarak değişebilen ) hükümler olmak üzere iki türlü olduğu belirtilmekte ve ahlaki temel hükümleri içeren muhkem ayetlerin getirdiği 400 farklı ahlak kuralı İslam Dininin esası olduğu halde, Geleneksel İslam öğretisinde  -- İslam'ın şartı sadece 5'e indirgenmekte ve temel ahlaki hükümler tamamen öğreti dışında tutulmaktadır. Ve işte bunun sonucu İslam ülkeleri Kur'an'ın gerçek hükümlerinden koparılarak bugünkü ahlaki zafiyetin ön planda olduğu insanlar topluluğu haline getirilmiştir.
Kur'an'da yer almadığı halde dinleştirilen uygulamaların yukarıda bir kaç tanesinini örnek olarak verdim. Bu liste 200 adede kadar çıkıyor.
SONUÇTA İSLAM DİNİ Geleneksel İslam öğretisi ve uygulamaları ile 400 civarındak ahlaki kuralların bilinmediği ve bir kaç temel inanç ve yine bir kaç  namaz, hac gibi ibadet ritüelinin öne çıkarıldığı gerçeğindem tamamen koparılmış bir inanç toplamı haline gelmiştir.
Bir tarafta dinin gerçek  dayanağı Kur'an diğer tarafta ondan bihaber, atalarından öğrendiği sadece bir kaç temel bilgi ile Müslüman olduğunu sanan ve gerektiğinde gerine gerine ''Elhamdülillah Müslümanım'' diyen ve gerçek müslümanlıktan bihaber ve ilgisiz bilgisiz insanlar...

8 Ocak 2018 Pazartesi

Müslümanlar 1400 yıllık kış uykusundan uyanıyor !...



Ülkemiz insanları bilindiği gibi büyük çoğunlukla Müslüman. Sayıları 60'a yaklaşan İslam ülkeleri ile birlikte Türkiye'mizde iki tür İslam versiyonu, daha doğrusu yorumu ve uygulanması söz konusu: 

###  Birincisi GELENEKSEL İSLAM ki -- Gelenek Dini de deniliyor. -- Kur'an'da  '' Atalar Dini '' olarak isimlendiriliyor. Rahmetli Yaşar Nuri Hoca bazı eserlerinde '' Emevi Dini '' de diyordu.
İslam dininin bu uygulamasında neler var bir hatırlayalım:

Kur'an'da; Peygamberler, yalnızca kendilerine vahyedilen ayetlere uyarlar

-- Kendi kafalarından hüküm koyamazlar

-- Yalnızca Allah'ın indirdikleri ile hükmederler

-- Kendilerinden bir şeyler getiremezler

-- Kendi kafalarından haram helal tayin edemezler

-- Kendilerine taptırmazlar, kulluk istemezler hükümlerinin her biri farklı ayetlerde defalarca tekrar edildiği halde, tam tersi yapılmış, Peygamberimiz ağzından uydurulan  sayıları milyonlara varan '' Hadis  '' idiasındaki sahte sözlerle cennetlik ve cehennemlikler, haramlar helaller belirlenmiş, Kur'an'da Allah için sarfedilen Evrenin ( Kainatın ) efendisi sıfatı, peygamberimize de atfedilerek şirke konu edilmiştir. Bu sahte hadisler Kur'an'ın da önüne geçirilerek, yine Kur'an'da ve dinde yeri olmayan, Hırıstiyan ve Yahudilier'den devşirilen Kıyametten önce Hz. İsanın yer yüzüne ineceği, Deccal, Mehdi geleceği inançları dine monte edilmiş ve ne yazık ki büyük ilgi görerek '' Temel Kabuller '' haline getirilmiştir.
İslam'da ayinin yeri olmadığı ve kutsallık ölçüsü yalnızca Yüce Yaratıcı ve vahiyle sınırlı olduğu halde, Süleyman Çelebi'nin Peygamberimizi yücelten şiir halindeki Mevlit'i kutsal bir metin haline getirilmiş ve özel bir beste ile okunması ile ibadet kategorisinde toplantılar düzenlenir hale gelmiştir.

Başka ?

Kutsal kitabımız  Kur'an'da kendisinin insanlara mesajı olduğu, anlaşılmak üzere indirildiği, apaçık belirtildiği halde Arap olmayanlar tarafındanda 1400 yıldır, israrla anlaşılmadan Arapça metni  ibadet kasdıyla okunmaya devam edilmiştir.
Yine Kur'an'ın ölenlerin arkasından okunmak için değil değil, diriler için indirildiği kendisi tarafından ifade edildiği halde ve özellikle ölüler için okunan Yasin Suresi'nin 70. ayetindeki  Kur'an'ın diriler için indirildiği şeklindeki mesajı göz ardı edilerek bu sure  ölüler için okunmaya devam edilegelmiştir. 

Ölenlerin ancak kıyamette diriltilerek yargılanacağı ve hakkında hüküm verileceği hükmü açıkça belirtildiği halde  yine sahte hadis söylentileri ile ölenlerin önce kabirde yargılanacağı ve sonucunda azap göreceği doğrultusunda inananlar nezdinde bir inanç oluşturulmuş ve kabir hayatı, kabir azabı gibi Kur'an'dışı yanlış  bir inanışın toplumda geniş kabul görmesine sebep olunmuştur. Kur'an'da şefaat yetkisinin Allah'ın nezdinde bulunduğu konulu hükümlere rağmen Peygamberimizin ağzından Peygamberimize  şefaat yetkisi verilmiş gibi  Yine Peygamberimiz adına uydurulmuş sahte hadislerle ve Kur'an'da Allah'ın Peygamberimize şefaat yetkisi verdiğine dair bir hüküm olmadığı halde, Peygamberimizin Müslümanlara şefaati yani günanahlarının Allah nezdinde bağışlanmasına yardım vaadi haberi uydurulmuş ve  tüm Müslümanlarda şefaat beklentisi oluşturulmuştur.

Yine Kur'an'da kıyametin aniden geleceği bilgisi defalarca verildiği halde, sahte hadislerle '' Kıyamet Alametleri '' haberleri literatürü oluşturulmuş ve müslümanlar alamet, işaret beklentisi ve arayışına itilmiştir.
Buraya kadar verdiğim gelenek dininin İslam'a Kur'an dışı katkılarının örnekleri en fazla dikkati çekenlerden bir kaç tanesidir. Kur'an Araştırma Grubu yayınlarından olan '' Kur'an'daki Din Ve Uydurulan Din '' isimli eserde bu katkılar listelenmekte ve sayıları 200 e varmaktadır.

###  Ülkemizdeki diğer İslam Dini yorumu versiyonu ve uygulanışı  da bu hareketi etkin ve aktif olarak olarak başlatan ve öncülüğünü yapan rahmetli Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün isimlendirmesi ile ''  Kur'an'daki İslam '' dır. Kısaca Kur'an Dini, Vahiy Dini diye de isimlendirimektedir.

Vahiy Dini'nde   tek kaynak vahiydir. Yani Allah'ın Peygamberimiz Hz. Muhammed'e insanlara tebliğ etmesi için vahyettiği ve 22 sene 2 ay 22 gün sürede parça parça indirdiği Kur'an'dır. Din Allah'ındır. Allah'ın Kur'anla bildirdiği hükümlerden başka Peygambe de dahil hiç kimse din hükmü koyamaz. Çünkü Peygamber de Allah'ın insanlık için uygun gördüğü İslam Dini'ni Kur'an'dan öğrenmiş ve insanlara tebliğ etmiştir. Bu düşünce ve inanış akımı daha önceleri diğer İslam ülkeleri ile Ülkemiz'de yüzlerce yıl önceleri başlamış, fakat bu günkü gelişmiş medya ortamı olmadığı için yaygınlaşamamış ve cılız bireysel hareketler halinde kalmış ve etkili olamamıştır.

Evet, İslamdaki bu uyanış ve dirilişi  Ülkemizde aktif olarak başlatan Yaşar Nuri Hocamızdır. Fakat daha önce, Diyanet İşleri Başkanlığı da yapan Prof. Dr. Süleyman Ateş Hoca İslam'ın üzerindeki örtüyü ilk kaldıran isimlerden olmuştur. Yaşı ve kişiliği gereği ve de zamanının İnternet ortamının bu günlerdeki kadar gelişip yaygınlaşamamış olmasının etkisi ile  medyada Yaşar Nuri Öztürk kadar faal ve etkin olamamıştır. Ülkemizdeki bu hareketin öncülerinden  diğer iki akademisyen 
Prof. Dr. hocalar Bayraktar Bayraklı ve Abdülaziz Bayındır'dır.

Gelelim günümüze; Kur'an'daki İslam hareketinin toplumda geniş ilgi ve kabul görererek yaygın olarak benimsenmesinde,
yani İslam Dini'nin üstündeki 1400 yıllık karanlık örtünün kaldırılmasında ve uyanışın başlamasında çok geniş ve yaygın medya ortamını kullanarak ve çok aktif çalışarak etkin olan Üçü akademisyen bir diğeri de akademisyen olmayan fakat, en az akademisyen arkadaşları kadar ehil, yetkin, etkin ve faal olan İlahiyatçı Hoca Mustafa İslamoğlu vardır. 

Akademisyen  İlahiyatçılar;  Prof. Dr. Mehmet Okuyan, felsefe ve İslam Felsefesi dalında uzman Prof. Dr. Caner Taslaman ile Yrd. Doç. Dr. Emre Dorman'dır. Bu dört hocanın TV kanallarında konuya ilişkin çok faal çalışmaları, buradaki konferans ve  tartışma programları ile ilgili internet ortamında YouTube kanalında çok sayıda ve  yaygın videoları vardır. Bunlar artık toplumda çok genişilgi görmekte ve izlenmektedir. Ayrıca çok faal olarak kitaplar yayınlamaktadırlar. Caner Taslaman ve Emre Dorman kitaplarından telif ücret almamakta, kitaplarını cüzi fiyatla  satışa sunmakta ve İnternet ortamındaki özel sitelerinde bu kitapları pdf formatında ücretsiz okunmasını sağlamaktadırlar.

Bu düşünce inanç akımının ilk faal öncüsü Yaşar Nuri Öztürk, konuşmalarında ve kitap halindeki eserlerinde kullandığı dil biraz akademik olduğu için, toplumda ancak belirli bir kültür seviyesindeki kişiler nezdinde etkili olmuş, diğer dört isim bu akademik lisanı bir ölçüde aştıkları,  halkın genel kültür seviyesine hitap etmekte başarılı oldukları ve de özellikle İnternet ortamını çok yaygın ve etkin kullandıkları için, Kur'an İslamı'nın  geniş kitlelere ulaşmasını ve benimsenmesini sağlamışlar, Kur'an'ın ve  Yalnızca Kur'an'da yer alan gerçek  İslam'ın anlaşılması önündeki 1400 yıllık hurafeler, yanlış yorumlar, Allah'ın Dini'ne bazı kişilerin katkıları şeklinden '' engel duvarlar'' yıkılmış ve din gerçek kimliğine ulaşabilmiştir. Fakat bu konudaki ilk öncü Yaşar Nuri Hoca, büyük hakaretlere, baskılara, dışlanmalara maruz kalmış, bilgi ve beyinsel olarak en faal yaşında kansere yakalanmış ve kısa bir süre önce bu hastalığı sebebiyle vefat etmiştir.

Bundan 25 -30 sene önce Gelenek Dini, temsilcileri ülkemizde çok etkin idi ve medyada Vahiy Dini  hakkındaki bir söyleme ve yazıya büyük tepkiler geliyor ve görüş sahibi  yazara şiddetli hakaretler ediliyor ve dışlanıyordu. Şimdi ise ortam, bu cesur ve değerli kişilerin katkıları ile  tam tersi bir konuma geldi. Artık medyada gelenek dini temsilcilerinin yorum ve fikirleri kabul görmediği gibi Kur'an İslamı inançlıları tarafından şiddetle tepki görüyor, ilgi görmüyor ve reddediliyorlar.
Yani yazımın başlığında belirttiğim gibi Vahiy İslamı, yani Kur'an İslamı aşısı tuttu, toplumca benimsendi. İslamın Kur'an'daki gerçek yorumu ve uygulanışına kapılar ardına kadar açıldı. Bu silkiniş ve uyanış olumsuzluklara rağmen ancak  İslam'ın en güzel uygulanış alanı olan ülkemizde başlayabilirdi ve başladı. Diğer İslam ülkelerinde de bu yöndeki cılız kıpırdanmalar artık cesaret bulacak ve ülkemiz öncülüğünde bir buçuk milyarlık İslam aleminin uyanışı başlayacak ve ilerleyecektir. Bu hareketin  kitlelere ulaşması 20, 30 belki de 50 seneyi bulacak fakat nasıl ki güneş ışığının aydınlatma etkisi önlenemediği gibi, İslam'ın bu aydınlanması da önlenemeyecektir.

Ben artık, müslümanların geleceğinden ümit varım, endişe duymuyorum. Müslümanlar manen ve madden bu geri kalmışlık olgusunu ülkemiz rehberliğinde aşacaklar ve perişan durumdan kurtulacaklardır.
GÜNLERİMİZ GÖNÜLLERİMİZ AYDIN OLSUN !...

NOT: @ --  Yazımda Kur'an mesajlarının geçtiği ayetlerinin adreslerini --  her mesajın defalarca tekrarlanması sebebiyle  --  yazımın hacmini daha da büyütmemek amacıyla vermedim. İlgi duyan ve bir yorumla soranlara verebilirim.
@@ --  Yazıma koyduğum resimde ki bu akımın öncülerinden en yetkin ve etkin çalışmaları olanları yazımda konu ettim ve İsimlerini verdim.

APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER

    ================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR ::  Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R  :::: C a h i ...