5 Aralık 2018 Çarşamba

ONURLU DELİ ...



Yazımın başlığı; ONURLU DELİ '' Deli de onur olur mu ''  demeyin. En onurlu insanların genellikle ''gerçek deliler '' olduğunu aşağıda anlatacağım başımdan geçen bir olayla ben de öğrendim.

Henüz emekli olmadan, bundan 12 - 13 yıl kadar önce Eskişehir'de  çalıştığım iş yerim, tren garı önündeki meydanda. Her gün Odunpazarı civarındaki evime Garın önündeki Atatürk Caddesi'nden yürüyerek gidip geliyorum. Soğuk ve yağışın etkili olduğu ve eksilmediği bir Ocak ayı idi. Bir gün  Atatürk Caddesi üzerinde, gara 30-40 metre mesafede kaldırımı kendisine mesken edinmiş, 40 yaşlarında bir adam belirdi. Kaldırım üzerinde bir buçuk, iki metre kare kadar bir alanı kartonlarla döşeyerek orada oturmaya başladı. İşgal ettiği alanı zorunlu eşyaları ile çok muntazam bir şekilde düzenlediği dikkati çekiyordu.

Kendisine söylenenleri anlyor, laf atanları muhatap edinmiyor, anlaşılmaz sözcüklerle, hafif sesle kendisi ile konuşuyordu. İşe gidip gelirken ciddi bir şekilde ilgimi çekmeye başladı. Hava çok soğuk ve kar yağışlı. Ama adamcağıızın giysisi ortama pek uygun değildi. Sırtında eski bir kazak ve üstünde pejmurde bir ceket. Palto veya kaban gibi bir giysisi yok.

Geceleri garın içine sığınıp yattığını garın emniyetinden sorumlu personelinden öğrendim. Kimseye bir zararı yoktu. Kıyafetinin zayıf olması beni etkiledi. Bir gün, evde gardrobumdaki kullanılmış, temizce ve ara sıra giydiğim eski bir kabanı akşamdan poşete koydum. Ertesi sabah, cesaretimi toplayıp yanına yaklaştım. Giymesi için getirdiğimi söyleyerek yanına bıraktım. Umulmadık bir şekilde öfkelendi. Homurdanarak ve anlaşılmaz bir şeyler mırıldanarak, üzerime yürümek için davranınca korkup oradan uzaklaştım. 

Sonradan bu gizemli adamın hikayesini, garın emniyetinden sorumlu personelinden öğrendim. Ailesi Kütahya'da imiş. Babasının kendisine yanlış davranışları yüzünden bu hale gelmiş. Ailesi bir kaç defa kendisini evine götürmek için gelmişler, fakat gitmeyi reddetmiş. Sonunda bir gün ailesinin götürdüğünü öğrendik.

Bu olay uzunca bir süre beni etkiledi ve düşündürdü. Yukarıda belirttiğim gibi delilerin genellikle çok onurlu kişilikte insanlar olduklarını, bazılarının böyle çevrelerindeki insanlar veya yakınlarının kendisine '' kötü ve yanlış davranışlarını, insanlık onurlarına yediremedikleri için delirdikleri ''  kanısına vardım...

Toplulumuzun ALLAH -- HZ.MUHAMMED -- KUR'AN konularına yaklaşımı...




İlahiyat akademisyenlerinden Prof. Dr. Suat Yıldırım'ın  '' KUR'AN'DA ULÛHİYYET  '' isimli eserini incelerken ''Kur'an'da Allah'ın tanıtımı '' konusunda derli toplu ve geniş çaplı değerli bir çalışmanın ürünü bilgiler olduğunu farkettim. 

Çocukluğumdan itibaren Allah'ın isim ve sıfatları konusunu ''Allah'ın isim ve sıfatları 99 adettir '' diye başlayan ve bu isim ve sıfatları sayan bir hadisten ve hadisin içindeki isim ve sıfatların anlamlarını anlatan, açıklayan eserlerden öğrenmiştim. 

Yalnız ben değil ülkemizdeki müslümanların neredeyse tamamı da -- akademisyen ilahiyatçılar dahil  -- aynı şekilde bilgilenmişti. Bu hadis iddiasındaki sözler bu konuya ilgili herkes için tek kaynaktı.

Prof. Dr. Suat Yıldırım hocamız yukarıda ismini verdiğim geniş hacimli eserinde konuyu çok ayrıntılı incelemiş ve Kur'an'da  toplam133 adet olarak belirlediği isim ve sıfatların nerede, hangi ayetlerde ve her birinin Kur'an'da toplam kaçar defa geçtiğini ve geçtiği yerleri eserinde göstermişti. 

Bu eser çok ilgimi çekti, bende eser üzerinde bir kaç ay süren inceleme çalışması ile buradaki bilgileri Kur'an'da her isim ve sıfatın --  hangi ayetlerde geçtiği ayrıntısı hariç  -- listeledim ve blog sitemde bir kaç defa yayınladım.
Bu çalışmam sonucu çıkardığım döküman bilgileri incelediğimde, hadisteki bilgilerin Kur'an'daki bilgilerle örtüşmediğini ve oldukça önemli farklı olduğunu saptadım, şöyle ki;

#  Hadiste isim ve sıfatların toplam adedi bilindiği gibi 99 olarak veriliyordu. Fakat Kur'an'da Suat Hocamızın titiz çalışması sonucu toplam 133 adet isim ve sıfat belirlemişti.

##  Hadis iddiasındaki sözlerden 86 adedi Kur'an'da vardı, 13 adedi yoktu.

###  Ayrıca Kur'an'da, hadiste bahsi geçmeyen 47 adet daha isim ve sıfat zikrediliyordu.

####  Sonuç olarak Kur'an'la hadis iddiasındaki sözlerde toplamda ( 13 + 47 = 60 )  60 adet isim ve sıfat bilgisi tutarsızlığı söz konusu idi.

@  Eylül / 2011 tarihinde yayınladığım konuya ilişkin ''  KUR'AN'DAKİ  ALLAH  '' başlıklı yazım bu güne kadar geçen sürede ''  yalnızca 291 defa ''  okundu.  
( http://blog.milliyet.com.tr/kur-an-daki-allah/Blog/?BlogNo=324928 ) 

@@  Nisan / 2013 tarihinde aynı çizelgeyi içeren yazımı  bu defa , yaklaşık  2 sene sonra  başlığın adını değiştirerek  ''  ALLAH'IN  İSİM VE SIFATLARI KAÇ TANE   ?  ''  olarak yayınladım.
Bu yazım ise bu güne kadar geçen sürede toplam  ''  Tam 10834 defa okundu  ''
( http://blog.milliyet.com.tr/allah-in-isim-ve-sifatlari-kac-tane--/Blog/?BlogNo=410994 )

Bilgiler ikinci defa ilkinden 2 sene sonra yayınlanıyor ve  TAM 37.2 KAT FAZLA okunuyordu. 
Bu kadar muazzam farkın sebebi sizce be olabilir ?

Kur'an'daki Allah  başlığı ile yayına girdiğinde yalnızca 291 defa okunuyor.
2 sene sonra  Allah'ın isim ve sıfatları kaç tane?  başlığı ile yaına giriyor 10834 defa ve ilkinden 37 kat daha fazla okunuyor.

HEMEN FARK ETTİNİZ  bu fark yazının başlığından geliyor.

Durun daha bitmedi.

Olayı bir kere daha test etmek için yazımı yine '' KUR'AN'DAKİ ALLAH  '' başlığı altında  tekrar 3. bir defa daha, ikincisinden 2 sene sonra tekrar yayınladım. Ocak 2015 tarihinde ve sonuç yine çok ilginç ve çok az. Yalnızca 148 defa okundu son iki senedir.
( http://blog.milliyet.com.tr/kur-an-daki----allah--/Blog/?BlogNo=485760 )

Sizinde anladığınız gibi farkı yaratan yazıların başlığı.

Başlıklarda Kur'an ve Allah sözcükleri olduğunda çok az ilgi görüyor. 191 ve 148 er defa okunuyor.
Başlığa konuyla ilişkin hadisi çağrıştıran '' Allah'ın isim ve sıfatları '' ile  ''kaç tane  '' sözcükleri girince  yazıya ilgi  şaha kalkıyor ve 37 - 50 kat daha fazla okunuyor.

Çünkü ülkemiz Müslüman toplumu, dini konuları ve Allah'ı  gerçek kaynağı olan KUR'AN'DAN DEĞİL, YÜZLERCE BİNLERCE SENEDİR  ( 1400 yıldan fazla )  KUR'AN'INDA ÖNÜNE GEÇİRİLEN VE NEREDEYSE TAMAMI DENECEK KADAR BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU HADİS ADI VERİLEN    --- GERÇEKTE PEYGAMBER SÖZÜ OLMAYAN ---  SAHTE VE UYDURMA sözlerden, öğrenmiş. 

**** ÖYLE ÖĞRENMEYE, ALGILAMAYA ALIŞTIRILMIŞ  *************

Birileri din adına iyi bir şeyler yaptığına inanarak, diğer başkaları da kişisel menfaat ve mevki hırslarının yönlendirmesi ile  SÖZLER UYDURMUŞ, peygamberden demiş.

Allah'ın insanlara olan mesajı olan Kur'an, mesaj olmaktan çıkarılmış, evlerde süslü kılıflarda saklanan, ANLAŞILMAK İÇİN DEĞİL -- İBADET ETMEK İÇİN  *** ANLAŞILMADAN OKUNAN  *** ABDEST ALMADAN EL SÜRÜLMEYEN *** Kuru bir saygıyla yetinilen  ***   BİR KUTSAL KİTAP HALİNE GETİRİLMİŞ.....

İşte bunun sonucu ülkemizde ve diğer 54 Müslüman ülkede, Müslümanlar   ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMANIM  diyerek  ***  GERÇEK MÜMİN OLMADAN yani gerçek iman etmeden bu güne kadar gelmişler Müslüman ülkeler de maddi, manevi, sosyal her alanda dünyanın en geri ülkeleri olmuşlardır... Vesselam !

ALLAH'IN YARDIMI VE KUR'AN'IN AYDINLIĞI SİZLERLE OLSUN ...



Not: Bu yazım Milliyet gazetesi blog sitesindeki sayfamda  daha önce 11 Mart 2017  tarihinde yayınlanmıştır.