24 Kasım 2022 Perşembe

EMEKLİ BİR ÖĞRETMENİN GENÇLERE ÇAĞIRISI !...


Emekli Öğretmenin Gençlere Çağrısı !...


 HANİ  BİR  GÜN

Bir zamanlar
Her iki çocuktan biri
''  Öğretmen olacağım ''  derdi
Küçük dünyalarının 
Büyük hayallerini
Öğretmenlik süslerdi
Hani bir gün 
Genç beyinlerin tercihlerinde 
En alt sıralara düşmüşse
Öğretmenlik
İdeal yerine 
Sıradan bir ekmek parası
Mesleği olmuşsa
İşte o gün
Öğretmenliği düşünmenin 
Tam vaktidir.
Senin için

Hani bir gün 
Yapılacak çok şey var 
Diyorsanız
Bu memleket için
Ve insanlık için
İşte o gün 
Öğretmenlik
En ideal meslektir
Sizin için

Hani bir gün
Bilgiye susamış beyinlerde
Işıltılı gözlerde
Öğretmenim,
Hocam  !
Diyen dillerde
Sevgiyi tatmak
Gönül tahtlarında yer etmek
İsterseniz
Eğitim ordusu 
Neferi olmanın
Tam zamanıdır
Senin için

Hani bir gün
İnsan
Sıradan bir yaratık değildir
Boşuna gelip geçemez
Bu dünyadan
Eser vermelidir
En büyük eser 
İnsandır
Noktasına gelirseniz
İşte o gün
Öğretmen olmayı düşünmenin
Zamanı gelmiştir
Sizin için

Bir zamanlar
Süzgün gözlü kadınlar
Romantik bakışlı erkekler
Süslerdi gençlerin düşlerini
Sinema salonları 
Onlar için dolardı
Hani bir gün
Madonnalar ve iri pazulu adamlar
Alıyorsa baş rolleri
Ve her filmde
En az yüz insan ölüyorsa
Vampirler, cadılar
Ve büyücülerin
Biri gidip bir geliyorsa
Düş perdesine
İşte o gün
Öğretmen olmanın 
Sırası  gelmiştir
Senin için.

Hani bir gün
Madonnalar
Ve iri pazulu erkeklerle beraber
Kadınla erkek arası
Ne idiğü belirsiz yaratıklar
Kurulmuşsa gönül tahtlarına
Büyük sanatçı diye,
Sanat güneşi diye
Diva diye
En büyük tirajlı gazetelerde
Tüm sapkınlıklara
Tam sayfa
Methiyeler düzülüyorsa
Cinsel tercih
Ahlaksızlığa, sapkınlığa kılıf oluyorsa
İşte o gün
Bu çarpıklıklar sürüp gidemez
Öğretmenden başkası
Bu gidişe dur diyemez.

Bir zamanlar
'' Ekmek parasını hak etmek ''
İnancı vardı
Ve '' alın teri ''  en büyük değerdi
Hani bir gün
Kısadan köşeyi dönmek 
Marifet olmuşsa
Tüm insanlar
Bağlamışlarsa umutlarını
Toto, loto, piyango
At yarışı 
Ve Kazı kazana
Alın teri 
Olmuşsa mizah konusu 
İşte o gün
Beklemektedir seni eğitimci ordusu

Hani bir gün
Mutsuzluk, umutsuzluk
Genç yüreklere de dolmuşsa
Ve de uyuşturucu 
Toplumun, gençliğin başına
En büyük bela olmuşsa
Bu çıkmaz sokak
İnanan, idealist eğitimcilerle geçilir
İşte o gün
Öğretmenlik mesleği seçilir.

Hani bir gün
İnsanlığın geleceği diye
Uzay çağı diye
Kısır akıllar
Sevgi değil
Barış değil
Savaş senaryoları üretiyorsa
Bilim kurgu adına
Üretilen yapıtlar
Uzayda savaş
Yıldızlar savaşı
İsimleri alında
Seyirci rekorları
Hasılat rekorları kırıyorsa
Anlamsız bir iç savaş
Mezhep savaşı
Yani kardeş kavgası çıkarılıp
Günahsız binlerce insan
Ve insanlığın geleceği
Öğretmenler  öldürülüyorsa
Bu gidişe de dur diyecek
Yine öğretmenlerdir
Kurtarılması gereken
Çocuklardır, gençlerdir...

Hani bir gün
Dolu dolu hissederseniz kendinizi
Dolmuşta taşmakta olan bir su testisi gibi
Yapacak çok şey var diyorsanız
Memleketimiz için
İnsanlık için
İşte o gün
Gelin
Öğretmenliği seçin

========================================================================

N  O  T :  BU  ŞİİRİM    İLK  DEFA   2017  YILI  ÖĞRETMENLER GÜNÜ'NDE YAYINLANDI !...

========================================================================

'' EĞİTİMSİZ '' EĞİTİCİNİN MACERALARI

 

''  EĞİTİMSİZ  ''  EĞİTİCİNİN  MACERALARI 



Kamu çalışma hayatında bir işi mesleki eğitimini alarak yapanlara MEKTEPLİ, eğitimini almadan yapanlara ise ALAYLI denir. İşte efendim ben, alaylı bir eğitimci oldum. Öğretmenlikle ilgili bir eğitim almadan, bir kamu kurumunun meslek lisesinde, 

işe başlar başlamaz; 
*** 7 farklı dersten, 
*** 1.-2.-3. sınıflar olmak üzere, farklı 11 öğretim programını, 
*** Haftada net 31 saat olarak vermekle görevli alaylı bir öğretmen...
*** Eğitimcilik ile ilgili hiçbir eğitim almadan...
*** Hiç deneyimsiz, staj falan yapmadan...

Olmaz olmaz demeyin...
Değerli eğitimciler böyle şey olamaz demesin... 
Memleketimizde Aziz Nesin’i rahmetle andıracak çok şeyler oluyor. Bu da onlardan bir örnek:

Çalıştığım Kamu Kurumu'nun ( TCDD ) özel yatlı  Meslek Lisesi'ninden 1963 yılında  mezun olup yol bakımı  teknik ekip şefi olarak çalıştım. Bu süreçte çalışmamı sürdürerek Ege Üniversitesi İşletme bölümüne de devam ederek bitirip askerlik görevimi tamamladım, 1982 yılında Kurumun  Sivas'ta kurulma aşamasındaki Beton Travers Fabrikasında Personel ve İdari İşler Müdürlüğü görevinde bulunduktan sonra , kurumumun daha önce mezunu olduğum meslek lisesine, kendi isteğimle teknik dersler için öğretmen olarak atandım. Yukarıda belirttiğim gibi, haftada çeşitli branşta çok ders ve haftada 31 saat ders görevi verilmek isteniyor. Benim gibi alaylı bir eğitimci olan okul müdürümüze - ki kendisi hukuk eğitimi almıştır, fakat bir teknik bir okulda, meslek lisesinde müdür görevindedir – itiraz ediyorum. Görevlendirilmek istediğim bazı dersler için yeterli olmadığımı beyan ediyorum...

Müdürümüz çok bilge bir eğitimci yaklaşımı (?)  ile:
 ‘’ – Öğrencilere bir şey vermesen de, başlarında dur. Yeter ki dersler boş geçmesin ‘’ diyor ve itirazlarımı dinlemiyor...

O zamanki yani 35 sene önceki bizim neslin görev anlayışı ve memuriyet terbiyesinde, fazla itiraz etmemek ve görevden kaçmamak inanışı söz konusudur.

Çaresiz icraata başlıyorum...

Burada bir parantez açayım. Milli Eğitim Bakanlığının tüm okullarında olduğu gibi, Endüstri Meslek liselerinde derslerin eğitim öğretim programları uzman eğitimciler tarafında yapılmıştır. Yine derslerle ilgili ders kitapları da vardır. Ama sözünü ettiğim meslek lisesinde özel bir teknik öğretim olduğu için, derslerin öğretim programları genel müdürlük teknik daireleri tarafından, eğitim ile ilgili yakından uzaktan ilgisi olmayan teknisyenler tarafından düzenlenmiştir. Eğitim programı özelliğinde değildir.

Başka...

Ders kitabı ve araç gereci bulunan dersleri uygulamak zor değildir efendim...
Ama benim görev aldığım okulda ve benim görevlendirildiğim derslerde ders kitabı ve notu olarak da hiçbir alt yapı, tek bir sayfa kaynak yoktu...Benden önce dersler, benim gibi alaylı fakat - geçici görevli -  teknisyenler tarafından verilmişti.

Ne yapacaksınız...
Vereceğiniz dersler ile ilgili bilgiler derleyecek, ders kitabı ve ders notlarınızı da oluşturacaksınız. Aynı zamanda da günde ortalama 6-7 saat, bazı günler 8-9 saat ders işleyeceksiniz...

Sonra...

Sonra da efendim, öğretmenlik ilmini kendiniz keşfedeceksiniz.

Nasıl verimli ve etkili ders anlatılır ?
Nasıl soru hazırlanır ve sınav yapılır ?
İnsan ve öğrenci psikolojisi.
Öğretmenin görevi, öğrencini hak ve sorumlulukları nelerdi .  Bunları mum ışığında, ve el yordamı ile kendiniz öğreneksiniz, keşfedeceksiniz.

Bu nasıl olur efendim ? ...
Gençseniz, idealistseniz, öğretmenliği seviyorsanız olur efendim !...

Şöyle oldu:
İlk yıl. Her günün gecesi günde 7-8 saat – geceleri saat:03.00 – 04.00 lere kadar evde ertesi günü vereceğim 6-7 saat dersin kaynak metnini araştırdım, derledim yazdım, derse hazırlandım. 3-4 saat uykudan sonra sabahları saat:7.00 da kalkarak okuluma geldim, o dersleri uyguladım.

Sonraki 3-4 sene içinde görev aldığım tüm dersler için kaynak ders kitapları ve notlar oluşturdum...
Derslerin eğitim programlarını geliştirerek, eğitim tekniğine uygun yeni programları hazırladım.
Bu arada tüm yaz tatillerini çalışarak; ders kaynakları ve mataryellerini oluşturmak için değerlendirdim...

İşte efendim ben böyle öğretmen oldum...

Beni böyle çok zorlu yokuşa süren müdürümün söylediği gibi, ‘’ bir şey yapmadan, konu mankeni ve sürü çobanı gibi çocuklarımın başında duran bir öğretmen ‘’ olmadım efendim...
Bir şeyler yapmak, çocuklarıma bir şeyler vermek çabasında olan bir öğretmen oldum...

Ama işte o ilk senemi, günde 16-17 saat ders hazırlamak ve vermek için çabaladığım ilk senemi unutamıyorum...
Hele günde 8-9 saat ders verdiğim günleri...
Zihnen çok yorgun...
O zamanlar çok popüler olan Muhammet Ali Clay tarafından dövülüp hırpalanmış gibi fiziki olarak bitmiş ve tükenmiş...
Ama aynı oranda tarifi imkansız mutlu... 
Geleceğin gençlerine bir şeyler vermiş olmanın mutluluğu...
Bir insan olarak, başka insanlara en faydalı olmanın mutluluğu...

İşte ben böyle, Aziz Nesin'i rahmetle anacak, kamu kurumu komedi konusu uygulamalarına örnek bir deneyim yaşadım.
Çok zorlandım ama, kendi kişiliğime de olumlu katkılar yapan bir süreçte;

KENDİ KENDİME EĞİTİMİ VE EĞİTİMCİLİĞİ ÖĞRENDİM, KEŞFETTİM !... 


----------------------------------------------------------

NOT: Bu yazım ilk defa 18/10 2017 tarihinde yayınlandı...

----------------------------------------------------------

10 Kasım 2022 Perşembe

TEKNOLOJİ DEVİ JAPONYA'NIN İNTİKAM UYANIŞI MI ?








 Bilindiği gibi japonya teknolojik gelişme açısından dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir.  Ve en önemli özelliklerinden bir diğeri ekonomi, teknoloji ve askeri açıdan en gelişmiş ülke olarak, dünya ülkelerini tek başına yönetme ve hatta terörist yöntemlerle her türlü insani  değerleri  göz ardı ederek zulmetle faaliyetleri ile dünyanın başına bela olmayı sürdüren  ABD'nin -- Amerika Birleşik Devletleri'nin -- 2. Dünya Savaşı'nda,  6 Ağustos 1945 'de Hiroşima, 3 gün sonra 9 Ağustos 1945 'de Nagazaki ( fotoğrafta ) şehirlerine  Atom  bombası atarak 500 000 insanın ölmesine  daha sonra da radyoaktif etkisi ile çok sayıda insanın hastalanıp sakat kalmasına ve bir kaç nesil  rady0aktif etkisinin  sürmesine sebep olarak  ABD'nin  en büyük zulmüne uğrayan bir millettir Japonlar.

Japonların  tüm dünya insanlarınca bilinen özelliği; dünyanın en savaşçı ve onurlarına çok düşkün insanları olmalarıdır. Öyle ki Japonlar tüm dünya insanlarının  %99'unun umursamadığı bazı olumsuz meselelerde intihar etme eylemine kalkışmalarıdır. Bunları neden anlatıyorum ? ABD'nin bu ilk atom bombası deneyimlerini kendi milletleri üzerinde uygulamasını Japonların onur ve gururlarına yedirmelerinin mümkün olamayacağı,  -- kendilerine reva görülen bu insanlık dışı şiddet eylemini karşılıksız bırakmalarının mümkün olamayacağı görüşündeyim.

Peki, bu olaydan sonra geçen 77 yılda  Japonların dış siyasette  pasif ve uyumlu, suya sabuna dokunmayan tutumları nasıl  izah edilebilir ? Japonlar bilinçli olarak kış uykusuna yatmış görüntü veriyorlar. Bu görüntü arkasında da, intikam faaliyetlerini sürdüklerini sürdürüyorum.  Hatta bu günlere kadar  kamuflaj olarak -- görüntüde -- SAVAŞ VE SİLAHLANMA KARŞITI  öncü millet olmak için dernekler kurarak bu doğrultuda faaliyetlerde bulunduklarını öğreniyoruz. 

Japonlar bildiğim kadarı ile geçen 77 yılda önce bombanın sağlık ve maddi zararlarında kurtulup kendilerini toparlamak için  ilk 10 -- 15  yılda zorunlu bir durgunluk dönemi geçirmişler, sonra da ABD 'ye gereken zararı verebilmek için önce teknoloji alanında ilerlemek için çalışmalara başlamışlardır. Eğitime çok önem vermişler, kültür ve geleneklerine ağırlık vererek çok disiplinli çalışan nesiller yetiştirmeği başarmışlardır. Bu arada da teknoloji alanında da çok gelişme kaydetmişlerdir.

Bu görüşümü desteklemek için şu örneği verebilirim. Ben 1960 -- 1963 yıllar arasında bir kamu kuruluşu olarak Türkiye Devlet Demiryolları İşletmesinin yatılı Meslek Lisesinde öğrenci idim. Mesleki dergilerde Japonya'da  Tokyo -- Osaka  arasında 500 kilometre mesafeyi 2 saatte aşan hızlı trenler işletildiği bilgiler veriliyordu.  Ülkemiz hızlı trenler  faaliyetlerine bundan tam 30 yıl sonra 1990'lı yılların başında başlayabildi...

Bu süreçte, Japonya teknolojik gelişmesine rağmen ABD ve Rusya'nın öncülük ettiği uzay yarışına girmeği ve böyle faaliyetlerle zaman ve enerji kaybetmeyi düşünmedi.  ABD ile hesaplaşma gününe hazırlanmayı tercih etti. ABD  Atom bombalarını Japonya üzerine atarken bombaların üzerine '' Amerika'dan öpücüklerle '' yazıp imzaladıkları belgesellerde görülüyordu.

Buraya kadar yazdıklarım ve özellikle  açıkladığım geleceğe ait varsayımlarım bir  bilgi ve belgeye dayalı değildir. Tamamen kendi kişisel görüş ve öngörülerimdir...

Sonuç olarak çok uzak olmayan bir yakın gelecekte  JAONYA, Amerika Birleşik Devletleri için hazırladığı öpücüklerİ  S u n a c a k t ı r.  Bunun içinde ilk işaretleri vermiştir: 

Bu arada ek bir bilgi sunayım:




 

 Yukarıdaki çizelge orta Orta Asya kökenli olan Türk ırkı asıllı milletler. Lisanları yani dilleri esası ile  URAL Dağları yöresinden  olanlar ve ALTAY dağları yöresinden olmak üzere iki gruba ayrılıyormuş. Türkler, Japonlar, Moğollar ve Koreliler Altay grubunda imiş, İşte  Kısa bir süre önce japonlar, Türkiye ile ALTAY ittifakı yapmak üzere istekte bulunmuşlar ve Akdenizde  donanmaları ile müşterek tatbikat yapmışlar veya yapma kararı almışlar -- tam net bilgiye henüz ulaşamadım --

Bu durum benim uzun  süredir beklediğim Japonların intikam uyanışı ve kıyamı yani ayağa kalkışı olabilir diye düşünüyorum.  Bu son bilgiyi  Türkiye'nin  dışındaki ülkeler ile ilişkilerini konu olan ''  BİLAL FZA'nın İnternet haber kanalında '' son hafta içinde yayınlanan

bu ittifak ile ilgili bilgi verliyordu.