31 Ekim 2018 Çarşamba

Kuantumsal bir uygulama: 100 MAYMUN DENEYİ




Kuantum'un  Fizik biliminin atom'dan daha küçük '' Atom altı paçacıklar '' boyutunu ele  alan bir bilim alanı olduğunu ve düşüncenin bir enerji olarak bu kapsama girdiğini Kuantum konusundaki daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Bu gün Düşünce enerjisi ile ilgili kuantumsal ilginç bir deneye  Yason Yayınları'ndan çıkan Ayhan Aydın'ın  '' ŞİFA REHBERİ  KUANTUM İYİLEŞME KİTABI ''  isimli eserinde rastladım. Paylaşmak istedim:

''   100  MAYMUN  DENEYİ  
,
1952'de Japonya'da Koshima Adası' nda bilim insanları  maymunların beslenmesi için kumların içine tatlı atates bırakıyorlar.  Bu adanın maymunları da tatlı patatesin tadından hoşlanıyor ama bu yiyeceğin kumlu olması hiç de hoşlarına gitmiyor. Fak can boğazdan gelir diyerek kumlu da olsa yemeye devam ediyorlar.

Bir gün, 18 aylık İmo isimli dişi maymun tatlı patatesleri yakındaki su birikintisinde yıkayarak yemeyi akıl ediyor. Bu buluşunu annesine de öğretiyor. İmo'nun arkadaşları da patatesleri yıkayarak yemeyi öğreniyor ve kendi annelerine de öğretiyorlar. Bu yeni davranış biçimi bilim insanlarını  gözleri önünde, yavaş yavaş maymunlar arasında yayılıyor.

1952 - 1958 yılları arasında genç maymunlar, beslenmelerini daha zevkli hale getirmek için, kumlu patatesleri yıkamayı öğreniyorlar. Bu daha sağlıklı ve zevkli davranış biçimini çocuklarını taklit ederek onlardan yeni bir şey öğrenen yetişkin maymunlar da kazanıyor.  Yeniliklere açık olmayan, çocuklar ve gençlerden bir şeyler öğrenilebileceğini düşünmeyen, kendi  bildiklerini devam ettirmede ısrar eden yetişkin maymunlar da kumlu patates yemeye devam ediyor.

1958 yılı son baharında çok şaşırtıcı bir şey oluyor.  Koshima maymunlarının bir kısmı 
( diyelim ki 99 maymun ) artık patatesleri suda yıkayarak yemeyi öğrenmiş oluyor. Bir sabah, gün doğarken yüzüncü maymun da patateslerini yıkayanlar arasına katılıyor. İşte o an her şey değişiyor. Aynı günün akşamı, adadaki hemen hemen tüm maymunlar, patateslerini yemeden önce yıkamaya başlıyor. 100. maymunun ilave enerjisi her nedense devrim yaratıyor....

Ama hikaye bitmedi. Bilim insanlarını şaşırtan asıl sürpriz, bu adayla doğrudan ilişkileri olmadığı halde, diğer adalardaki maymun kolonilerinin de aynı anda patateslerini yıkamaya başlamaları. Yeni BİR DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞ TARZI; TOPLUMLARI OLUŞTURAN FERTLERİN BELLİ BİR ORANI TARAFINDAN BENİMSENDİĞİ AN, BU YENİLİK,  MESAFENİN ÖNEMİ OLMAKSIZIN ZİHİNDEN ZİHİNE AKTARILABİLİYOR...  ''










30 Ekim 2018 Salı

ELEŞTİRİ, YORUM NEDİR, NASIL YAPILIR NE YAZIK Kİ PEK BİLİNMİYOR...



Her insan başlı başına bir alemdir. Hem fiziki özellikleri hem de ruhi durumu itibariyle özeldir, bir benzeri yoktur.

Kendi gibi yaşar, düşünür, inanır. Herkes  bir tornadan, fabrikadan çıkmış gibi yaşasa, düşünse, inansa bu dünyada yaşamanın tadı, tuzu ve anlamı kalmaz.

Kişi bu farklılıkları idrak etmeli kabullenmelidir. İnsanlar, gruplar, toplumlar arasındaki  anlaşmazlık ve çatışma işte bu sebepten şöyle düşünmekten, yaşamaktan çıkar:

BAŞKALARI DA BENİM GİBİ YAŞAMALI, DÜŞÜNMELİ, İNANMALIDIR.  BUNUN SONUCU OLARAK DA BENİM GİBİ OLMALIDIR Kİ ONLARLA KOLAYCA ANLAŞABİLEYİM.
,
Bu olabilir mi ?

Tabii ki olamaz. 

Farklı düşünmenin sonucu eleştiri vardır. Yorum vardır.

Bir konuda kendi gibi düşünmeyen ve inanmayan eleştirilir. O düşünce ürünü yazının altına yorum yapılır.

Eleştiri ve ve yorum nasıl yapılır ? 

Eleştirilen konunun meselenin neresi yanlıştır, hatalıdır ?Burası açıkça belirtilir. Kendi görüşünce doğru ve  eleştirilen bölümün nasıl olması gerektiği hususu , delilleri ile karşı tarafı ikna edecek şekilde anlatılır.

AMA DOSTLAR BÖYLE OLMUYOR, BÖYLE YAPILMIYOR !...
Nasıl yapılıyor ?

Yazımın altına yapılan yorumda, fikrimin, düşüncemin neresinde yanlışın ne olduğu, doğrunun ne olması gerektiği belirtilmeden tamamı reddediliyor. Ayrıca yazım değilde  böyle bir fikir ve düşünce açıkladığım için BENİM KİŞİLİĞİM ELEŞTİRLİYOR...

''  --  Aman hocam ne diyor, ne yapıyorsun !.. SENDE Mİ BRÜTÜS. ''   Beni eleştirmek kimin haddine dercesine...

Böyle seviyesiz eleştiri ve yorumları cevaplamama kararı aldım...
Biline...







29 Ekim 2018 Pazartesi

HZ. ADEM ile ilgili yanlış bilinenler !...



1 -- Kur'an'da Adem'in yeryüzündeki ilk ve tek insan olduğu vurgulanmaz. Aksine Adem'e sorumluluk yüklenmeden önce de yeryüzünde bir takım toplumların, milletlerin var olduğuna dair işaretler ve bilgiler vardır.

2 -- Kur'anda Adem'in eşinin isminin Havva olduğu ve Havva'nın Adem'in kaburga kemiğinden yaratıldığına dair bilgi yer almaz.

3 -- Kur'an'da Adem'in yaratıldığı yer olarak belirtilen  '' Cennet '' in ahiretteki ebedi cennet olup olmadığı konusu tartışmalıdır.

4 -- Adem'in şeytanı yada İblis'i görerek onunla yüz yüze ya da yılan suretinde konuğuna dair bilgiler Kur'an'da yer almaz.

5 -- Kur'an'da yasaklanan ağacın  '' elma ağacı '' olduğuna dair bilgi yoktur. Burada önemli olan yasaklanan objenin ne olduğundan çok onun etkisidir.

6 -- Kur'an'da -- Hristiyanların yorumladıkları gibi --  Ademle eşinin çok büyük günah işledikleri, affedilmedikleri ve bu yüzden insanların günah yüklü olduğu bilgisi yer almaz.

7 -- Havva'nın Adem'i etkilediğine dair bilgi de Kur'an'da yoktur. Bu yüzden kadınlar suçlanmaz ya da aşağılanmazlar.

8 -- Bahçeden çıkarılma olayı cennetten kovulma değil, yer yüzüne dağılmadır.

Not: Kur'an'da yer almadığı halde İslam'a monte edilmiş konular Tevrat ve İncil'de bulunmaktadır.



Not: Bu yazının hazırlanmasında Gece Yayınları'ndan Metin Aydın'ın '' Ateizm Yanılgısı '' isimli eserinden faydalanılmıştır







28 Ekim 2018 Pazar

'' IŞIKLAR İÇİNDE UYU '' ne demek ola ?...





Son senelerde vefat edenin arkasından söylenen yazılan bir temenni söylemi türedi:

'' Işıklar içinde uyu  '' ve ''  Işıklar içinde yatsın ''  sözleri.

Dine mesafeli seküler  çevredeki insanlardan çıkan ve geniş taraftar bulan,çoğunluğu Müslüman olan halkımızın kültürüne yabancı olan bu söylem ' beni biraz tedirgin etti ' demeyeyim gönlümü ruhumu huzursuz etmeye başladı...

''  Allah rahmet eylesin  ''

''  Allah taksiratını affetsin  ''  ( Kur'an'da ölünün arkasından yalnızca bu söylem öneriliyor )

'' Ruhu şad olsun gibi '' 

'' Nur içinde yatsın  ''

Gibi temenniler var iken,  kimliğimize ve kültürümüze uygun olmayan  bu söylem kendini Müslüman olarak tanımlayan insanlardan çıkıyor bu uyduruk bir söylem ve temenni.

Bu konuda İnternet'te Uludağ Sözlük sitesinde çıkan bir  ilginç görüş benim ve ülkem insanlarının çoğunluğunun düşüncesini yantsıttığına inandığım için aşağıya alıyorum:


''  aman aman. ağzımdan dindar olduğumu düşündürecek bir söz filan çıkar." endişesi taşıyanların ürettiği bir şey. arkadaş o ışığın adı nur. nur olduğunu kabul etmiyorsan ışık nereden gelecek? koy o zaman etrafına beş on tane aydınlatıcı, uyusun ışıklar içinde.

uyumuyor o, ölü. bu bir.

ışığı algılayamaz çünkü bedeni cansız artık. bu da iki. ruhu algılayabilir bir şeyleri ki o algılayacağı şey de ışık olmaz. ruhani bir şeyler olur. yani madem dinle ilgili bir şeyler söylemekten bu kadar çekiniyorsun komik olma bari. inandığın gibi konuş. ne bileyim...

geberdi gitti işte, toprağa karıştı, o toprakta ot bitecek, otu inek yiyecek, inek toprağa gübreleyecek ve sen gübre olacaksın filan de... bu değil mi inandığın, üç aşağı beş yukarı?

"nur içinde yatsın." bu da üç kelime. ne kadar asil, ne kadar ince hem de..  ''

Dünyadaki Cennet ve Cehennemimiz: VİCDAN



Ateizm düşünce bazında evreni hiçliğe ve amaçsızlığa ve insanı sadece hayatta kalma mücadelesi veren yalnız menfaatini düşünen aciz bir hayvana indirgediğinden herhangi bir ahlaki değer üretemez ve zaten üretmesi de beklenemez. Ama bu durum ateist düşünceye sahip insanların hesinin ahlaksız oldukları anlamına gelmemektedir. Aksine ateist görüşe sahip insanları ahlaklı olması, içlerinde merhamet, şefkat, sevgi, dürüstlük gibi yüce değerler taşıması aslında  ''  vicdan  ''  denilen ilahi bir hediyenin sonucudur.

Vicdan, insanların içine yerleştirilmiş ona cenneti ve cehennem halini yaşatan potansiyel gizli bir güçtür. Diğer bir deyişle ahiretteki cennet ve cehennemin örneği,odak yeri olan gizli bir güçtür.

Yani insanlar ateist olsun, teist ( din sahibi ) olsun, Müslüman Hristiyan ya da başka bire dine, görüşe sahip olsunlar fark etmeden her insan vicdanının parlaklığı oranında ahlaklı, şefkatli, merhametli, yardımsever, paylaşımcı ve iyi olabilirler.

Fakat özellikle yardımseverlik, ve paylaşımcılık  Allah inancı olmayanlarda çok daha az görülür. O halde evrendeki ahlakın temeli Allah inancıdır. Her insan farkında olsun olmasın, O' nun varlığının, merhametinin şefkatinin yansımasını içinde hissedebilir.

Ahlakı evrimle, ya da karşılıklı menfaat ilişkileriyle yada ün sahibi olmanın yaşama kazandırdığı güçle açıklamanın insani açıdan bir değer içermediği ise  oldukça açıktır...












26 Ekim 2018 Cuma

ATEİZME BİR ELEŞTİRİ ....



Bir önceki '' Ateistin Evren İnancı '' başlıklı yazımda görüldüğü üzere;

  • ALLAH'IN VAR OLMADIĞI EVREN TASAVVURU,
  • En kötü kabuslardan bile daha korkunç,
  • Cehennemden bile daha azap verici,
  • İşkencelerin en acımasız olanından bile daha ürkütücü,
  • İnsanı derin bir yalnızlığa iten,
  • Hiçlikle her şeyi anlamsızlaştıran,
  • İnsani hiç bir değerin olmadığı,
  • CEHENNEMİ BİR ORTAMDIR

ATEİSTİN EVREN İNANCI...



Ateizmin en temel dayanağı olan ve evrenini bir yaratıcı olmadan kendiliğinden var olduğunu iddia eden felsefi görüşe göre  EVREN;

  •  Amaçsızlık dışında hiç bir özelliği olmayan,
  • Maddesel güçlerin ve kör tesadüflerin ürünü,
  • Hiç bir tasarım barındırmayan,
  • İyillik ve kötülüğe dair bir niyeti ve bir tasası olmayan,
  • Demir çarklar ve dişliler gibi duygusuz, tesadüfi mekanik sistemlerden oluşan,
  • Tehlikelerle dolu,
  • Başıboş, 
Kaotik ve düzensiz bir  OLUŞUMDUR...

Bu inançsız görüşe göre; EVREN ucu bucağı olmayan boğucu ve sıkıcı karanlıklar içinde, türlü tehlikelerle dolu, tesadüflerin ve rastlantıların elinde belirsiz ve bilinsiz bir evrilme gösteren, iyilik ve kötülük gibi herhangi bir tasası olmayan, ezici, güçlülerin zayıfları ezerek ayakta kaldığı, dehşetli ölüm kalım savaşları meydanı, adaletsiz ve zulüm dolu, mekanik bir düzensizlik ortamıdır.

Bu dehşetli meydanda bir şekilde şans eseri var olan canlılar, insan olsun, hayvan olsun, her ne olursa olsun hiç bir önem arz etmemektedirler. Rastlantısal şartlar  ya da zorunlulukların ürünü olan canlıların tek amacı hayatta kalmaktır.

Böylesi bir evrende canlının yaşamını devam ettirmekten daha önemli gayesi, davası mücadelesi mantıken olamaz. Zira hayatını ne için feda edecektir ? HANGİ AMAÇ İÇİN ? EVRENİN KENDİSİ ZATEN AMAÇSIZDIR...

Keza bu düşünceye göre  evren acımasızdır ve evrenin en temel kuralı  ''  hayatta kalmak için güçlü olmak gerektiğidir  ''  Bu da genelde evreni, özelde ise dünyayı büyük bir savaş meydanı şekline sokmaktır. Bu savaş neydanında var olmanın kaçınılmaz sonucu ise ÇATIŞMADIR...

Not:  Bu yazının hazırlanmasında Gece Kitaplığı Yayınları'ndan Metin Aydın'ın '' Ateizm Yanılgısı  '' isimli eserinden faydalanılmıştır. ( Say.93-94 )



24 Ekim 2018 Çarşamba

İBADET Mİ AYİN Mİ ?...



İBADET  ALLAH'LA  BAŞBAŞA KALMAK  O'NUNLA  GÖNÜL KÖPRÜSÜ  KURMAKTIR.

İBADET  KİŞİNİN  KENDİ LİSANINDAN OLMALIDIR, O ANDA SÖYLEDİKLERİNİN   OKUDUKLARI DUALARIN  ANLAMI  BİLİNMELİDİR.

BÖYLE OLMAZ İSE, YAPILAN İŞLEM   YALNIZCA ŞEKLE YÖNELİK BİR HAREKETE  ''  RİTÜEL  '' E   YANİ;
YAHUDİ VE HRİSTİYANLARIN  YAPTIKLARI  ''  AYİN  '' E
BENZER.

AYiN, İSLAM DİNİNDE YOKTUR.
ALLAH  YANINDA  GEÇERLİ DEĞİLDİR.
-------------------------------------------------------------------------------

Böylelikle  ibadette  Allah'a  yönelme ve   '' konsantrasyon  ''  büyük ölçüde sağlanmış oluyor.

Ben namazlarımı  uzunca bir süredir kendi lisanımla yani Türkçe olarak kılıyorum. Namazdaki her hareket esnasında söylenen Arapça kelimelerin anlamlarını öğrendim. Ayrıca,   Fatiha ve İhlas surelerinin mealleri ve kendi ruhumun, aklımın  kelimeleri ile  ve bilinçle yaptığım dualar ile tamamlıyorum.

Bu konudaki uygulamamı anlatan daha önceki  detaylı bir yazımı tekrar yayına vereceğim.

---------------------------------------------------------------------------

NAMAZA DAVET YANİ  ''  EZAN  ''  BU UYGULAMAMIN VE GÖRÜŞÜMÜN DIŞINDADIR.  EZAN  DİNİN SEMBOLÜ HALİNE GELMİŞTİR. ARAPÇA ORİJİNAL SÖZLERİ İLE YAPILMALIDIR, görüşündeyim.

------------------------------------------------------

NOT:  1 --   Buradaki görüş tamamen bana aittir. 35 yılı aşan  SÜREYLE  KUR'AN'I inceleme ve araştırmamın sonucudur. KURAL KOYMA NİYETİYLE DEĞİL, BİLGİLENDİRME VE GÖRÜŞ BİLDİRME AMACIYLA ANLATILMIŞTIR....

2 --  İbadetin dinimizde yanız namaz ve dua olmadığını Allah yanında Kur'an'daki  AHLAKA YÖNELİK TÜM  '' MUHKEM  ''   AYETLERDE  BELİRTİLEN  HÜKÜMLERE UYMANIN DA İBADET  SAYILDIĞINI  hatırlatmak isterim...


---------------------------------------------------------------------------
----------------------------------------------------------------------------







16 Ekim 2018 Salı

İNSANLIĞIN KARA DELİĞİ...



Güneş’ ten büyük ( 3 kattan büyük ) yıldızların yakıt sermayelerinin tükenince hızla büzüşüyor ve ağırlıkları aynı kaldığı halde yoğunlukları milyonlarca kez artıp,  kavramakta zorlanacağımız çekim gücüne kavuşuyorlar ve bu çekim gücü ile çevrelerindeki başka yıldızlar ile ışınları yutup yok ediyorlar. Bunlara KARA DELİK deniyor.
Son 30-40 yılda insanlığın da bir kara deliği oldu:   CİNSELLİK . Daha açık değişle ‘’ CİNSELLİĞİN İSTİSMARI ‘’
Evet değerli dostlar insanlığın ölümü de, yani yok ediliş de bu yüzden olacak. Hayvanlarla insanların bir çok müşterek özellikleri yanında içgüdüleri var. Hayvanlar bu güdülerini utanma duyguları olmadığı için her halde ve her ortamda icra edebiliyorlar. Ama insanların farkı var. Daha doğrusu olmalı. Yani utanma duygusu. Bir kadın ve erkek arasında, dört duvar arasında olan özel haller, orada kalmalı. Çünkü yüce Allah insanı, insana özel akıl nimeti ve yine insana özel; içinde sevgi ve utanma gibi duygular olan, çeşitli duygularla donatmış. İnsan bu duygulardan kendini sıyırdığı hallerde diğer canlılardan farkı kalır mı ?
Evet; son 30 40 yılda cinselliğin istismarı, normallik ve hoş görü değil tüm sınırları aştı. Yıldızların sermayesi yakıtlardı. Onlar tükenince yok oluyorlardı. İnsanlığın sermayesi de ahlaktır. Dinler de bunun için vardır. Peygamberler de bunun için gönderilmişlerdir.
İNSANLIĞIN AHLAK SERMAYESİ DE İYİCE VE HIZLA TÜKENİYOR:
Kaçınılmaz sona doğru gidiyoruz. Yani tükenişe ve yok oluşa...
Birkaç kere yazdım ve başkaları da yazıyor ama, hadi bir daha hatırlayalım:
*** Her çağda vardı ama şimdiki zamanlarda 100 kat daha arttı. Cinsellik ticareti. Dev bir sektör oldu. 30-40 sene önce seks sözcüğünü söylemek, yazmak da ayıptı. Şimdi serbest. Hem de öyle bir serbest ki. Yemek içmek kadar olağan sayılıyor. Herkesin her ortamda ağzında, kaleminde, klavyesinde.
*** Basılı ve görsel medya işi iyice sulandırdı ve cılkını çıkardı. Bir İnternet gazetesi var ki adında Türk kelimesi var. % 80- 90 cinsellik istismarı yapıyor. Onda ve başkalarında tüm dayanak cinsellik. Saçma sapan haberler, galeriler, galeriler. Alabildiğine bol çıplak kadın resimleri.
*** Porno ve çocukların cinsel istismartı
*** Yüz erkekle yaptığı alemleri anlatan kadın yazarlarının kitapları satış rekorları.kırıyor.
*** Kadın cinselliğinin istismarı, öncelikle kadınları rahatsız ve tedirgin etmeli. Ama heyhaat. Tam tersi. Her gün yazılı ve görsel medyanın sayfaları % 80  çıplak kadın resimleri ile örülü...
***  Her türlü reklamın sermayesi kadın cinselliği.
***  Bu türlü istismardan yüz bulan cinsel sapıklar, dernek kurarak bu ahlaksız eylemlerini  topluma benimsetme ve olağan hale getirme yolunda epey mesafe alıyorlar.
***  Sürekli uyarılan ve tahrik edilen  cinsellik sebebiyle sapkınlar, tecavüzler, cinayetler devamlı artıyor..
Evet, her şeyin bir sonu var. İnsanların bu duruma gelmelerini Yüce Allah, azmak ve sınırları aşmak olarak isimlendiriyor. Geçmişte bir çok toplumun yok oluşu bu sebepten olmuş. Lut Kavmi örneğindeki gibi.
Yine sona yaklaşıyoruz.
Cinsellik Kara deliği insanlığı --  yok etmek için --  hızla kendisine çekiyor...









15 Ekim 2018 Pazartesi

AÇIK VEYA GİZLİ OLUMSUZLUKLAR ( Allah'ın Yasakları )...




ALLAH'IN  YASAKLARI  ( Açık veya gizli olumsuzluklar )

**  Kötülükler yapmayın.
**  Hak gaspı ile kazanım sağlamayın.
**  Vahşetten uzak durun.
**  Verilen nimetlerle Allah'a karşı kibirlenip şımarmayın.
**  Allah'ın İlahi yetki ve güç vermediği şeylere Allah'tan öncelik vererek Allah'a şirk ( ortak ) koşmayın.
**  Hiç bir bilginizin olmadığı Allah hakkında konuşmayın...

***********************  A'raf/ 33  ********************


Cezalı Muhkem Hüküm: NEFSİNİZİN OLUMSUZ YÖNÜNÜ YOK EDİN...




Uyulmaması halinde Kur'an'da ceza öngörülen Muhkem Hüküm:

NEFSİNİZİN  OLUMSUZ YÖNÜNÜ YOK EDİN...
ŞEYTANI EN BÜYÜK DÜŞMANINIZ GÖRÜP
NEFSİNİZİN OLUMSUZ YÖNÜNÜ KULLAMASINA
İZİN VERMEYİN...

************************ A'raf/ 20 *******************

14 Ekim 2018 Pazar

UYULMAYINCA CEZA GÖRÜLECEK MUHKEM HÜKÜMLÜ AYETLER








Son iki ay içinde Kur'an ayetlerinin MUHKEM ( Kesin, esas ) ve MÜTEŞABİH  ( zamana ve yere göre farklı yorumları yapılabilecek)  hükümler içeren ayetler olmak üzere iki türlü olduğunu belirtir 7-8 paylaşımda bulunmuştum. Bu gün de MUHKEM ayetlerin uyulmaması halinde  cezalı ve cezasız olmak üzere iki türlü olduğu konusunu ele alacağız.

Kesin ve esas hükümler içeren muhkem ayetlerin, konuyu Ülkemizde, belkide tüm İslam ülkeleri içinde ilk defa ele alarak ve Kur'an'daki ayetleri tek tek inceleyerek, hangi ayetleri muhkem hükümler içerdiğini ve uyulmaması halinde hangilerinin  '' azap  cezalı '' hangilerinin  cezasız - '' Tavsiye nitelikli '' hükümler içerdiğini,  Nörolog Prof. Dr. GAZİ ÖZDEMİR belirlemiş ve    '' İSLAMIN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL''  isimli eserinde bir araya getirmiştir.

Bu eserde benim yaptığım sayım ve dökümde -- tekrarlar dahil -- 888 adet  Muhkem hüküm içerikli ayet vardır. Bu ayetlerin de 191 adedi  '' Azap cezalı ''  diğerleri de Tavsiye özelliğinde yani cezasızdır.

Daha önce Facebbook sayfamda  --  tekrarlar hariç  --  400 kadar muhkem ayeti, bazılarını kısaltıp özetleyerek Facebook'taki renkli kutucuklar için de , renkli kutucuklara sığmayan bazılarını da uygun bir resim ekleyerek kısa notlar halinde paylaşmıştım.

Bu günden itibaren toplam sayısı 191 adet olan,  uyulmaması halinde Kur'an'da ceza öngörülen muhkem ayetleri  daha öncekiler gibi renkli kutucuklar içinde veya notlar halinde paylaşacağım.






8 Ekim 2018 Pazartesi

ALLAH' ' A O'NUN EN GÜZEL İSİMLERİ İLE YAKARIŞTA BULUNALIM...



'' EN GÜZEL İSİMLER ALLAH'INDIR. O'NA O GÜZEL İSİMLERİ İLE DUA EDİN...''

( A'raf/ 180 )

NOT: --  Esma-i  Hüsna denilen en güzel isimler konuyla ilgili bir Hadis iddiasındaki çok bilinen ve kaynak olarak kabul edilen bir rivayette  sayıları 99 olarak belirtilmektedir. Fakat Kur'an'da bu isimlerin sayısı 133 kadardır. Rivayette Kur'an'da adı geçen isimlerin 86 adedi yer almakta 13 adedi bulunmamaktadır. Bilindiği gibi Hadis konusu sözlü bir aktarımdır, rivayettir. Kur'an ise Allah'tan iner inmez ezberlenmiş ve yazılarak kayda alınmıştır. Ve ayrıca Peygamber'den rivayet edilen sözlerin çoğunluğu Kur'an'ın metnine ve ruhuna uymadığı için artık dini kaynak olarak kabul edilmemektedir.  Kur'an'da zaten kendinin tek kaynak olduğunu, yazılı olmayan  kaynaklara itibar edilmemesi gerektiğini belirtmektedir.
Benim fikrimce ve iddiamca, bahse konu hadis SAHİH yani gerçek değildir. UYDURMADIR.
Bu konu bu güne kadar hiç dile getirilmedi veya getirilemedi. Benim kaynağım Kur'an olduğu ,için. daha önce de burada ve Milliyet blog'da  konu ile ilgili olarak İlahiyatçı, Prof. Dr. SUAT YILDIRIM'ın  ''  KUR'AN'DA ULUHİYYET ''  isimli geniş hacimli eserindeki isim ve sıfatları, anlamları, her birinin Kur'an'da toplan kaç defa geçtiği bilgilerinin bir dökümünü uzunca süreli bir çalışma yaparak derledim ve bir liste halinde  yayınladım. BU LİSTE VE BİLGİLER BU HALİYLE BAŞKA KAYNAKTA YOKTUR. '' KUR'AN'DAKİ ALLAH '' isimli bu yazımı biraz önce tekrar yayınladım.  Kur'an işte bu isim ve sıfatların anlamlarından yararlanılarak Allah'a  dua ederken faydalanılmasını istiyor.







ALLAH EN BÜYÜK SORUMLULUĞU İNSANA VERMİŞTİR...



''  ALLAH EN BÜYÜK SORUMLULUĞU İNSANA VERMİŞTİR. GÖKLERİN,YERİN VE DAĞLARIN KALDIRAMADIĞI EMANETİ İNSAN YÜKLENMİŞTİR...

( Ahzab/ 72 ) 

Bu emanet şöyle ifade edilebilir: TEVHİDİ yani Yaratıcımızın birliğini kabul etmek ve başka insanlara da anlatmak. Allah'ın bize gönderdiği Kur'an'da tebliğ edilen esasları yaşayarak, insani ilişkilerimizde adaleti uygulamak ve yaratılmışların en üstünü olarak bize verilen kulluk görevlerimizi ifa etmek...(*)


(*)  Diyanet İşleri Bşk. Yay. '' KUR'AN'DAN ÖĞÜTLER ''   c.1  say.77














7 Ekim 2018 Pazar

İnsanlara zulmetmeyen Allah, insanın kendisine zulmetmesini de istemez ...





'' KİŞİNİN KENDİSİNE ZULMETMESİ DEMEK, ALLAH'IN ÇİZDİĞİ SINIRLARI AŞMASI DEMEKTİR...
( Talak/ 1 )

Allah'ın sınırlarını yani  haddini aşmak, insanın fıtratında yani yaratılışında vardır. Bu sınırları bazıları çok fazla aşarak  SIRAT-I MÜSTAKİMi  ( doğru yolu )   Allah'ın yapılmasını istediği ibadet ve SALİH AMELLERİ  ( güzel davranışları ) terk eder ve kendilerine olumsuz yol ve ideolojiler edinirler. Bu şekilde sınırı aşan insanlar, sadece ahirette değil dünya yaşamlarında da felaketlerle karşılaşabilirler  ( Kavimlerin Helakı )



Kur'an'dan Öğütler: EVREN BOŞ YERE YARATILMADI ...



'' BİZ YERİ, GÖĞÜ VE ARASINDAKİLERİ OYUN OLSUN DİYE YARATMADIK. EĞER BİR EĞLENCE EDİNMEK İSTESEYDİK, ONU KENDİ KATIMIZDAN EDİNİRDİK...''
               ( Enbiya/ 16 - 17 )


Yüce Rabbi'miz, bu ayetlerde muhteşem bir düzen, program ve sisteme sahip olan bu evrenin bir oyun olarak amaçsız ve anlamsız  yaratılmadığı gerçeğine  dikkatimizi çekmektedir.

İnsanın var oluşundan evrene kadar tüm mevcut  olanların yaratılması başlı başına bir mucizedir. Bu mucizenin sebepsiz, hikmetsiz, boşuna meydana getirildiğini düşünmek, akıl ile  bağdaşmaz. Evrendeki bu ihtişamlı ve hikmetli  yaratılışı görememek, inkar karanlığına gömülmüş ve basiretten ( gönül gözünden )  mahrum olmanın bir sonucudur.

Yaratılış bir oyun olmadığı gibi, yaratılan da asla oyuncak değildir. Her şeyi hikmetle yapan Allah'ın şanına eğlence asla yakışmaz... (*)

( * )  Diyanet İşleri Bşk. Yay. '' KUR'AN'DAN ÖĞÜTLER '' Cilt: 2  Say. 62


Kur'an'dan Öğütler: İYİLİK EN AZ ON MİSLİ İLE KÖTÜLÜK İSE MİSLİ İLE....



 İYİLİK EN AZ ON MİSLİ İLE;  KÖTÜLÜK İSE MİSLİ İLE  KARŞILIK BULUR...

Kim iyilik yaparsa, ona on katı vardır.  Kim de kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır.

( En'am/ 160 )   



Kur'an'dan Öğütler: İRŞAD, TERK EDİLEMEZ BİR GÖREV VE SORUMLULUKTUR...



İRŞAD, TERK EDİLEMEZ BİR GÖREV VE SORUMLULUKTUR...    ( A'raf/ 164 )

Müminler, özellikle ilim ve irfan sahibi kişiler, kendileri Allah buyruk ve yasaklarına uyarak temiz bir hayat yaşadıkları gibi başkalarının da doğru yolda olmalarını sağlamak için bıkıp usanmadan irşad görevlerini yerine getirmelidirler.

Gerçek bir eğitimci ve irşatçının kötümser bir yaklaşımla, kötülükleri  çaresiz ve şifasız kabul edip bir kenara  çekilmesi doğru bir yaklaşım değildir.

Eğer bir toplum içinde bir takım kötülükler, ahlaksızlıklar, zulümler işleniyorsa unutmayalım ki, Rabbi'miz sadece o toplum içindeki günahkarları değil, toplumun öteki üyelerini de hesaba çekecektir.  (*)

(*) Diyanet İşleri Bşk. Yay. '' KUR'ANDAN ÖĞÜTLER ''   Cilt:2 Say.25


Kur'an'dan Öğütler: İNSAN ÇOK ACELECİDİR...

İnsan,


''  İNSAN ÇOK ACELECİDİR.  HAYRA DUA EDER GİBİ ŞERRE DUA EDER  ''    (  İsra/ 11 )



İnsan, aceleci olduğu ve olaylar karşısında  sabır ve tahammül göstermesi kendisine zor geldiğinden, sonradan olacak şeyi vaktinden önce olmasını ister.  

Böylelikle olacak şeyler için hayra dua eder gibi şerre dua eder..

Örnek: '' Allah canımı alsa da bu sıkıntıdan kurtulsam ''  der.











6 Ekim 2018 Cumartesi

ALLAH KİMSEYE ZULMETMEZ !...


Kur'an'dan  Öğütler





BİZ HİÇ KİMSEYE GÜCÜNÜN YETTİĞİNDEN FAZLASINI YÜKLEMEYİZ.  KATIMIZDA HAKKI SÖYLEYEN BİR KİTAP VARDIR.  
ONLAR ZULME HAKSIZLIĞA UĞRATILMAZLAR.   

                                                           ( Mü'minûn/ 62 )