Abdest etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Abdest etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Aralık 2019 Pazartesi

Abdest Alırken Ayakları Yıkamak Zorunlu ( FARZ ) DEĞİL !...


Neredeyse bütün ilmihallerde, Kur'an meallerinde, tefsirlerde  '' ayakları yıkamak '' abdestin farzı olarak belirtilir. Fakat gerçekte Kur'an'ın abdest ile ilgili Maide / 6 ayetinde ayakları yıkamaktan bahsetmiyor, MESH azası olarak gösteriyor.

Bahsi geçen ayetin abdesti tarif eden bölümlerini kelime meali olarak incelediğimizde bunu açık olarak görüyoruz:

'' Yâ eyyühellezine amenü  [ Ey iman edenler ]  

İzâ kumtüm  [ kalktığınız zaman ]

ilâssalâti  [ Salata - Namaz kılmaya ]

fâ'silû  [  YIKAYIN  ]

vücûheküm  [ yüzlerinizi ]

ve eydiyeküm  [ ve ellerinizi ]

ilel merafiki  [ dirseklere kadar ]

vemsehû  [ MESHEDİN  ]

birûsiküm  [ başlarınızı ]

ve ercileküm [ ve ayaklarınızı ]

ilel ke'beyn  [ iki topuğa kadar ]

Hemen bilmeyen için açıklayalım:

MESHETMEK;  ISLAK ELLERİNİZLE BAŞINIZI VE AYAKLARINIZI SIVAZLAMAKTIR

Şimdi koyu harfler ile yazılan Arapça kelimelerin Türkçe anlamlarını yanyana getirelim ve anlama derli toplu bakalım:

''  Ey iman edenler, kalktığınız  zaman salata - namaz kılmaya,  yıkayın yüzünüzü ve ellerinizi, dirseklere kadar. Meshedin başlarınızı ve ayaklarınızı topuklara kadar  '' ..........  ( Maide / 6 )

Türkçemizin aksine Arapça ve bir çok dillerde cümlede kelime diziminde önce fiil geliyor.

Ayet abdest alınmasını tarif eden kısmı iki bölüm halinde:

''  Yıkayın yüzünüzü ve ellerinizi, dirseklere kadar;

Meshedin başınızı ve ayaklarınızı, topuklara kadar  ''

Yıkayın emrinden sonra yüz ve eller geliyor.  Meshedin emrinden sonra baş ve ayaklar geliyor.

Ayrıntı olarak da ellerin dirseklere kadar yıkanacağı, ayakların da topuklara kadar meshedileceği belirtiliyor.

Kur'an'ın bu açık hükmüne rağmen, birileri tarafından ilmuhallere,  meallere ve tefsirlere inatla '' ayakların yıkanması '' gerektiğini sokuluyor.

Sonra ne oluyor ?

Müslümanlara eziyet oluyor.

Evlerimizdeki bu günkü düzene göre ayaklar nerede yıkanacak ?

Tabii ki lavaboda. Lavaboda abdest alanlar bilir: Lavaboların yüksekliği ellere göredir, ayakları lavaboda yıkamak bırakın yaşlıları, gençler için dahi biraz zordur. Nasıl bir sıkıntıya uğranıldığı herkesce bilinir. 

Başka bir örnek daha; Diyelim ki Anadolu insanısınız İstanbul'a ziyarete gittiniz. Süleymaniye veya Sultanahmet camilerinden birini ziyaret ettiniz. Tabii ki hiç olmazsa iki rekat namaz kılmadan olmaz. Abdestiniz yok, alacaksınız. Açık veya kapalı şadırvanda abdest alacaksınız. Tabii ki yanınınzda, cebinizde havlu taşımıyorsunuz. Mevsim de kış ( yaz olsada pek farketmez )  Çoraplarınızı çıkardınız ve ayaklarınızı yıkayacaksınız. Tekrar ayaklarınızı kurulamadan çoraplarınızı giyeceksiniz. Bu durumlarda düşeceğiniz sıkıntıları tahmin edebiliyor musunuz ?

Hele bir de yaşlı iseniz ve bedeniniz ve azalarınızda hareket kısıtlamaları varsa. ( Genellikle de vardır ) Örnek olarak ben 75 yaşındayım. Bir kaç senedir çoraplarımı giymek ve çıkarmakta dahi oldukça zorlanıyorum...

İşte herşeyi bilen Yüce Yaratıcı insanları zora koşmamak için böyle bir kolaylık lütfetmiş ve ayakları yıkamak zorunluluğu koymamış. Fakat evinizdesiniz her hal ve durumda müsaitsiniz -- Bedeninizde kısıtlamallar da yok, ayaklarınızı yıkamanıza hiç bir engel yok !...

NOT: Meal için kaynak: Aktif Dağıtımın ''  Arapça Hat, Satır Arası Kelime Mealli KUR'AN-I KERÎM VE MEALİ  '' isimli eseri

20 Mart 2018 Salı

ABDESTİN SIRRI !...



Namaz kılmadan önce neden abdest alınır, şeklinde bir soru ile karşılarşırsak ne cevap veririz ? ‘’ Namaz ibadeti Allah huzuruna çıkmaktır, bu sebepten saygımız gereği temiz olmak gerekir ‘’ şeklindeki cevap ilk akla gelen ve en tabii cevap olacaktır.

Bu cevap doğrudur. Temizlik de abdestin gerekçelerinden biri . Ama abdestin öncelikli gerekçesi bu değilmiş. Son incelediğim bir eserden namazdan önce abdest alınmasının gerçek sebebini öğrendim. Bana çok ilginç ve akla yakın geldi. Sizinle paylaşmak istedim.

Eser:Sınır Ötesi Yayınlarından. İsmi DİN VE BEYİN . Yazarı Osmangazi Üniversitesi Nöroloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. GAZİ ÖZDEMİR. Gazi Hoca, bu eserinde insanın yapısına yaratılıştan konulan din olgusunu tıpın Nöroloji bilim dalı ve Kur’an esasları içinde inceliyor. Kur’an ile konulan İslam Dini esaslarını inanılmaz bir gerçeklik ve bilimsellikle açıklıyor. Yaklaşık 550 sayfa hacmindeki bu eserini okuyunca ‘’ din gerçeğini ‘’ tüm yönleri ile çözmüş oluyorsunuz. İşte abdestin gerçek sebebini bu eserden öğrendim. Anladığım şekli ile size aktarmaya çalışacağım.
Daha önce ‘’ Kuantum Düşünme Tekniği ‘’ konulu birkaç yazımda da belirttiğim gibi, düşünce de bir enerji imiş. Burada bir nokta koyalım ve Kuantum konusuna gelelim:

Canlı ve cansız tüm varlıkların bölünebilen en küçük parçası atomdur. Ama sonradan atomunda altında küçük parçaların varlığı belirlenmiş. Bu atom altı bu parçaçıklara foton deniliyor. Atoma kadar tüm kimyasal ve fiziksel oluşumlar fizik kanunlarına tabi oluyor ve kontrol edilebiliyor. Yer çekimi ve merkezkaç kuvvetleri gibi. Fakat atom altı parçacıklar yani fotonlar ise fizik kurallarına tabi değil. Aynı anda burada, binlerce kilometre uzakta veya yine aynı anda her yerde. İşte Kuantum konusu ve düşünce alanına uygulanması burada başlıyor. Çünkü düşünce enerjisi bu foton parçacıklarından oluşuyormuş.

Şimdi burada da duralım, konunun bir başka yönüne gelelim:

İnsan bedeni ‘’ statik elektrik ‘’ üretiyor. Tabii haliyle ve özellikle sevinç, üzüntü, heyecan, stres gibi duygu dalgalanmalarında 5-10 kat fazla olmak üzere. Bu statik elektrik insan dış yüzeyinde yani teninde birikiyor. Ayrıca tüm canılı ve cansız cisimlerin dış yüzeylerine de de statik elektrik yükü var ve insan günlük yaşantısında bunlarla el ve vücudu ile temasında da elektrik yükü alıyor ve statik elektrik birikimi artıyor. Bu birikim çepeçevre tüm vücudumuzu yani tenimizi zırh gibi kaplıyor. Def edilemez ve aktarılamaz ise insana huzursuzluk, sıkıntı ve rahatsızlık veriyor. Bu statik elektrik yükü vücuttan nasıl atılacak ? İletken maddelerle temas edilerek. Elektriğe karşı en iletkenlerin başında bildiğimiz su gelir. İnsan banyo yapınca bu yük suya aktarılıyor. İşte insanın duş ve banyo sonrası büyük rahatlık duyması bu yüzden. Bir de biliyorsunuz, çıplak ayakla toprağa basıldığında da bu yük toprağa aktarılabiliyor. Bazı psikolojik rahatsızlıklarda doktorlarlar hastanın çıplak ayakla toprakta gezinmesini önerirler. Bu pratik ve seri etki gösteren bir tedavi yöntemidir.
Artık ibadete geliyoruz.

İbadet bir takım şekilsel hareketlerin yanında aslında düşünseldir. Düşünce de yukarıda belirttiğimiz gibi bir enerjidir. Beyinde oluşan düşünce enerjisi, tüm vücut ve özellikle giysilerle kapatılmayan kafa, el , yüz gibi vücudun dış yüzeyleri ile Allah’a ve O’nun her insan için görevlendirdiği yazma ( kayıt ) ve iletişim ile görevlendirdiği aracı meleklere iletilecektir. İşte insan vücudu dış yüzeyindeki statik elektrik yükü bu iletişime ve düşünce enerjisinin ilgili yerlere iletilmesinde engel oluyor ve güçlük çıkarıyor. İşte abdestin gerçek sebebi bu imiş. Namazdan önce abdest alınması ile insanın vücudundaki bu statik elektrik yükü boşatılarak iletişim kanalları açılmış oluyor ve insan Namaz ibadeti ile yaratıcısının huzuruna çıktığında O’nunla iletişim kurmasına fiziki bir engel kalmıyor.

Boy abdesti yani gusulde de gerekçe aynıdır. Cinsel bir aktiviteden de insanın aşırı bir statik elektrikle yüklenmesi olağandır. Bu elektrik yükü de yıkanmak yani gusül abdesti almakla atılacaktır.

Şimdi gelelim bu söylediklerimin sağlamasına, yani doğruluğunun ispatına:

Abdestin alternatifi nedir ? Yani su bulunmama halinde abdest gereği nasıl yerine getirilecektir?
Teyemmümle yani toprakla.

Yukarıda anlattığım gibi toprak da iletkenliği nedeni ile suya alternatiftir. İşte bu sebepten su bulunmadığında teyemmüm edilir.

9 Ocak 2018 Salı

Namaz hakkında ' BİLİNMEYENLER ' ...



Namaz ibadetine ilk adım abdest ile başlıyor bilindiği gibi. Bu konuda önemli bir yanlış bilgilendirme var. Abdestin farzları içinde ayakları topuklara kadar yıkamak farzdır diye bir bilgi ve yanlış uygulama var. Ama abdest ile ilgili ayet Mâide Suresi 6. Ayetidir. Bu ayetinin doğru tercümesinde başın ve ayakların aşık kemiklerine kadar meshedileceği belirtilmektedir. Ama bazı meal ve tercümelere orijinalinde olmayan topuklara kadar yıkanma ilavesi yapılmıştır. Tabii ki zaman ve imkan yeterli ise yıkamak faydalıdır. Daha bir temizliktir. Ama şehirde, çarşıda hareket halindesiniz, yani geziyorsunuz. Abdestiniz yok alacaksınız. Varsayalım ki kış ayı ve çok soğuk bir hava var, ve tabii ki insanlar gezerken yanlarında havlu taşımayacaklardır. Bu durumda yıkama zorunluluğu külfet oluyor, sıkıntılarla karşılaşma söz konusu. Ama Allah’ın farz kıldığı, üstten çoraptan dahi meshetmektir.

Bir başka yanlış bilgilenme, kaza namazları ile ilgilidir. Burada Kur’an ruhuna uygun uygulamalar şöyle olmalıdır:
Kaza namazı gün içinde geçerlidir. Bir gün sonra veya günler sonra kaza namazı söz konusu değildir.
Gün içinde de bir namazın kazaya kalabilmesi için zorunlu sebep varlığı geçerlidir. Elde olmayan sebeplerle vaktinde kılamadığınız namazı o gün tamamlamadan kaza edebilirsiniz. Ertesi gün ve günler için kaza söz konusu değildir. Vakit namazlarının farziyeti gün ve zamanla sınırlıdır.
 Vakit ve imkan olduğu halde, ağırdan aldınız, yorgunluk hissettiniz, yani üşendiniz, vaktinde kılmadınız. Böyle bir namazın kazası söz konusu değildir.
 Kazaya kalmanın şartı tekrar belirtelim, zorunluluk halleridir.

5 vakit namaz kılmaya ilk defa başlayacaksanız. Geçmiş namazları tamamlamak ve kaza etmek gibi bir zorunluluğunuz yoktur. Temiz ve beyaz bir sayfa açtınız. Aksatmadan ve muntazaman kılmaya devam ederseniz ve geçmiş için Allah’a sığınıp bağışlanma dilerseniz, bağışlaması bol Rabb’imiz bağışlayabilir.

Önemli bir hatalı uygulamada seferi namazlarda söz konusu. Seferi hallerde ve korku hallerinde farz namazlarının kısaltılma emri var Kur’an’da. Dikkat edin, yetkisi değil, emri diyorum. Nisâ Suresi 101-103 ayetlerde. Yani 4 rekat farz namazlarını yarıya yani 2 rekata indireceksiniz. Burada sünnetlerin anlamı ve yeri yok. Namaz Allah için kılınır. Böyle bir durumda Yüce Allah kullarına kolaylığı öngörmüş ve emir buyurmuş. Birileri de çoğunlukla Peygamber’imizin ağzından dini ve ibadetleri zorlaştırmak ve ağırlaştırmak için ne gerekiyorsa yapmış.

Değerli okurlar bu yazdıklarım, benim yorumum ve uydurduğum şeyler değil, haşa buna ehil değilim ve yetkim de yok. Zamanımız din bilginlerinin, yani Kur’an’ı Arapça orijinalinden tefsire ehil ve yetkin din adamlarımızın yorumları.

Kim bunlar ? Prof.Dr. Süleyman Ateş, Prof.Dr. Y.Nuri Öztürk ve Prof.Dr. Bayraktar Bayraklı, Hüseyin Atay, Mehmet Okuyan  ve akademisyen olmayan fakat en az onlar kadar yetkin Mustafa İslamoğlu ve Kur'an'daki İslamı gündeme getirme mücadelesi veren diğer hocalarımız.

18 Ekim 2017 Çarşamba

Abdest alırken '' AYAKLARI YIKAMAK '' zorunlu yani FARZ DEĞİL !...



Neredeyse bütün ilmihallerde, Kur'an meallerinde, tefsirlerde  '' ayakları yıkamak '' abdestin farzı olarak belirtilir. Fakat gerçekte Kur'an'ın abdest ile ilgili Maide / 6 ayetinde ayakları yıkamaktan bahsetmiyor, MESH azası olarak gösteriyor.

Bahsi geçen ayetin abdesti tarif eden bölümlerini kelime meali olarak incelediğimizde bunu açık olarak görüyoruz:

'' Yâ eyyühellezine amenü  [ Ey iman edenler ]  

İzâ kumtüm  [ kalktığınız zaman ]

ilâssalâti  [ Namaz kılmaya ]

fâ'silû  [  YIKAYIN  ]

vücûheküm  [ yüzlerinizi ]

ve eydiyeküm  [ ve ellerinizi ]

ilel merafiki  [ dirseklere kadar ]

vemsehû  [ MESHEDİN  ]

birûsiküm  [ başlarınızı ]

ve ercileküm [ ve ayaklarınızı ]

ilel ke'beyn  [ iki topuğa kadar ]

Hemen bilmeyen için açıklayalım:

MESHETMEK;  ISLAK ELLERİNİZLE BAŞINIZI VE AYAKLARINIZI SIVAZLAMAKTIR

Şimdi koyu harfler ile yazılan Arapça kelimelerin Türkçe anlamlarını yanyana getirelim ve anlama derli toplu bakalım:

''  Ey iman edenler, kalktığınız  zaman namaz kılmaya,  yıkayın yüzünüzü ve ellerinizi, dirseklere kadar. Meshedin başlarınızı ve ayaklarınızı topuklara kadar  '' ..........  ( Maide / 6 )

Türkçemizin aksine Arapça ve bir çok dillerde cümlede kelime diziminde önce fiil geliyor.

Ayet abdest alınmasını tarif eden kısmı iki bölüm halinde:

''  Yıkayın yüzünüzü ve ellerinizi, dirseklere kadar;

Meshedin başınızı ve ayaklarınızı, topuklara kadar  ''

Yıkayın emrinden sonra yüz ve eller geliyor.  Meshedin emrinden sonra baş ve ayaklar geliyor.

Ayrıntı olarak da ellerin dirseklere kadar yıkanacağı, ayakların da topuklara kadar meshedileceği belirtiliyor.

Kur'an'ın bu açık hükmüne rağmen, birileri tarafından ilmuhallere,  meallere ve tefsirlere inatla '' ayakların yıkanması '' gerektiğini sokuluyor.

Sonra ne oluyor ?

Müslümanlara eziyet oluyor.

Evlerimizdeki bu günkü düzene göre ayaklar nerede yıkanacak ?

Tabii ki lavaboda. Lavaboda abdest alanlar bilir: Lavaboların yüksekliği ellere göredir, ayakları lavaboda yıkamak bırakın yaşlıları, gençler için dahi biraz zordur. Nasıl bir sıkıntıya uğranıldığı herkesce bilinir. 

Başka bir örnek daha; Diyelim ki Anadolu insanısınız İstanbul'a ziyarete gittiniz. Süleymaniye veya Sultanahmet camilerinden birini ziyaret ettiniz. Tabii ki hiç olmazsa iki rekat namaz kılmadan olmaz. Abdestiniz yok, alacaksınız. Açık veya kapalı şadırvanda abdest alacaksınız. Tabii ki yanınınzda, cebinizde havlu taşımıyorsunuz. Mevsim de kış ( yaz olsada pek farketmez )  Çoraplarınızı çıkardınız ve ayaklarınızı yıkayacaksınız. Tekrar ayaklarınızı kurulamadan çoraplarınızı giyeceksiniz. Bu durumlarda düşeceğiniz sıkıntıları tahmin edebiliyor musunuz ?

Hele bir de yaşlı iseniz ve bedeniniz ve azalarınızda hareket kısıtlamaları varsa. ( Genellikle de vardır ) Örnek olarak ben 70 yaşımı aştım. Bir kaç senedir çoraplarımı giymek ve çıkarmakta dahi oldukça zorlanıyorum...

İşte herşeyi bilen Yüce Yaratıcı insanları zora koşmamak için böyle bir kolaylık lütfetmiş ve ayakları yıkamak zorunluluğu koymamış. Fakat evinizdesiniz her hal ve durumda müsaitsiniz -- Bedeninizde kısıtlamallar da yok, ayaklarınızı yıkamanıza hiç bir engel yok !...

NOT: Meal için kaynak: Aktif Dağıtımın ''  Arapça Hat, Satır Arası Kelime Mealli KUR'AN-I KERÎM VE MEALİ  '' isimli eseri

APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER

    ================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR ::  Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R  :::: C a h i ...