25 Nisan 2021 Pazar

KRİPTO -- YANİ SANAL PARANIN -- SONU MU GELİYOR ?...



Alışverişlerin olmazsa olsa olmaz varlığı para neden değerli ?

Önceleri, altın ve gümüş gibi gözle görülür, elle tutulur bir madene dayanıyordu. O madenler tabiatta az bulunuyor ve yer altından çıkarılmaları için çok emek ve masraf gerekiyordu. Ayrıca işlenmeleri de zordu. Bu sebepten değerli idiler. 

Sonraları paraların bu değerli madenlere dayanmaları  özelliği kaldırıldı. Karşılıksız çoğaltılmaya başlandı. Değerleri  enflasyon sebebi ile sürekli değer yitirmeye başlasa da arkalarında yine devletlerin siyasal varlığı, ekonomik ve siyasal güçleri, ve merkez bankaları gibi dayandıkları güç ve varlıklar vardı. Sık sık parasal ve ekonomik krizlere rağmen işlevlerini sürdürdüler bu günkü tıkanma noktasına ve dar boğaza gelindi.

insanlar altın ve gümüş gibi sınırlı değer yani  para üretme arayışına giriştiler. Sonunda Bitcoin gibi ilk sanal para ortaya çıktı. Bilgisayar teknolojisi ve İnternet'e dayalı  bu sanal para güya istendiğinde çoğaltılamayacak şekilde tasarlanarak üretilmişti. Evet, Bitcoin  çoğaltılamadı fakat onun benzeri  şekilde üretilen  -- belki de -- yüzlerce çeşit Kripto para  piyasayı doldurdu. Ülkemizdeki kripto para  vurgunu gibi olaylar, başka ülkelerde de oldu mu? Billmiyorum fakat bu sistemin anlatıldığı ve sanıldığı kadar güvenli olmadığı anlaşılmaya başlandı...  

Bu kriz olmasaydı belki de binlerce çeşit yeni paralar ortaya çıkacak, paranın değerliliğini sağlayan '' az ve sınırlı miktarda olması '' özelliği yok olacağı için kripto paranın, gerçekte bir sanal değer üretmeyeceği, insanların kitleler halinde maddi ve manevi zararlara uğrayacağı çok büyük krizler gelecekti.. 

İnsanların artık bu konuyu daha mantıkla gözden geçirmeleri vakti geldi, umarım...  Her şerde vardır bir hayır !...











23 Nisan 2021 Cuma

ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMINIZI KUTLARIM !...


 

BU  23  NİSAN'DA  EN YÜKSEK  GÖNDERE  ÇEKİLEN  EN BÜYÜK ...........  BOYUTTAKİ ŞANLI BAYRAĞIMIZ EŞLİĞİNDE ...............


ULUSAL EEMELİK VE ÇOCUK  BAYRAMIMIZI

*******************************  KUTLARIM .....







































13 Nisan 2021 Salı

Kur'an'da Namaz, KIYAM -- RUKU -- SECDE kelimeleri ile SALAT ibadetinin bir bölümü olarak var...


 Son senelerde Kur'an'daki Salat kelimesin gerçek anlamının fark edilmesi ile '' KUR'AN'DA  SALAT  VAR,  NAMAZ YOK ! '' düşünce ve inanç akımı başladı. 

Bu düşünce yanlıştır.

Evet, Kur'an'daki SALAT kelimesi yakın zamana kadar  adı Farsça NAMAZ olarak tercüme edilerek  neredeyse tüm kaynaklarda bu şekilde kullanılmıştır.  Salat kelimesi anlamının ''  İçinde Allah'a dua ve ibadet eyleminde bulunan, Müslümanların sosyal yardımlaşma ve dayanışma, din ve Kur'an eğitimi amacıyla  yapacakları toplantı  '' olduğunun anlaşılması  ve Kur'an'da Namaz ibadetini tam olarak ifade eden bir kelimenin bulunmaması ile  adı Farsça Namaz olarak konulan ibadete karşı bir hareket ve söylem gelişti.


Kur'an'da  adını namaz olarak bildiğimiz müstakil bir ibadet yok ama SALAT kelimesi ile ifade edilen Müslümanların, sosyal yardımlaşma, dayanışma, Allah'ı anma ve ona dua etme, Kur'an eğitimi  ( Arapça okunma eğitimi değil ) eylemlerini kapsayan toplanma eyleminin bir bölümü olarak var. 


Nasıl var ?

KIYAM , RÜKU ve SECDE kelimeleri ile var.

 KIYAM kelimesi Kur'an'da İbadet anlamında;

 ZÜMER / 9. ayetinde 1 defa geçiyor.

 RÜKU  kelimesi Kur'an'da ;  

Bakara/ 42 - 43 -- 125 *** Al-i İmran / 43  ***  Maide / 55 ***   Tevbe / 112  *** Hacc /26  -- 77 ***  Fetih /29 ***   Mürselat / 48.  ayetlerde olmak üzere 10 defa geçiyor...

SECDE kelimesi ise;  Allah'a secde etmek anlamında;

A'raf / 206 *** Ra'd / 15 *** Nahl/ 49 *** İsra / 107 *** Meryem / 58 ***  Hacc / 18 *** Furkan / 60 *** Neml / 25  ***Secde / 15 *** Sad / 24 ***  Fussilet / 37 ***  Necm / 62  ***  İnşikak / 21 *** Alak / 19.    ayetlerinde  olmak üzere tam 14 defa kullanılıyor.

 Namaz ibadeti hakkında da bu güne kadar  bilinen, topluma dayatılan bilgilerde ise önemli anlam kaymaları  ve yanlışlıklar var. 

*** Namaz ibadetinde sünnet denilen ilave  bölümler Kur'an'a uygun değil,  Kur'an'da ibadet yalnızca Allah'a yapılır hükmü var, Allah'ın kuralları geçerlidir. Allah’ın kuralları da yalnızca Kur’an’da yazlı olanlardır. Peygamber sünneti Peygamber kuralı anlamına gelir ki bu Kur'an'a uygun değildir.

*** Namaz ibadetinde vakit ve rekat sınırlaması yok Kur'an'da. 


*** Ayrıca namazda okunan Kur'an ayetlerinin Türkçe anlamları ile okunması Kur'an'ın daha ruhuna uygundur

*** Kur'an'ın önem verdiği bir konu da  bu ibadetin zaman ve rekatlarda  sayı sınırlamaları olmadan az da olsa her gün yapılması ön görülmesidir....

Kur'an Salat'ın anlamındaki sosyal yardımlaşma ve dayanışma işlevi de muhtaç insanlara yardım  şeklindeki gerçek amacına uygun olarak değil de yalnızca Camilere, İbadethaneler ile dini eğitim kurumları inşaatına ve bakımına, giderlerine katkı şeklinde uygulanıyor. Cami civarındaki muhtaç insanlar hiç düşünülmüyor…




27 Mart 2021 Cumartesi

Kur'an'ı doğru kaynaklardan ÖNYARGISIZ inceleyenler -- Ateist ve Deist -- olamazlar !..


 


Yazıma eklediğim grafikte görüldüğü gibi Teizm'in tek tanrının varlığına inanmayı, bunun tersi olan Ateizm'in  tanrıya ve dinlere inanmamak anlamına geldiğini, Deizm'in ise Allah'ın varlığını kabul edip  hiç bir dine inanmyan inanç türü olduğunu biliyoruz.

Ülkemiz ve İslam dinine mensup müslümanların yaşadığı sayısı 60'a yaklaşan ülkelerdeki insanlar adına iddia ediyorum ki; ateist ve dinsiz yani deist olmanın en önemli sebebi din konusuna ilgisizlik ve bilgisizliktir. Bir de  hurafelerin, geleneklerin dinleştirildiği, Allah'ın dinine bazı mezhep imamlarının, tarikat ve cemaat liderlerinin kerametleri kendilerinden menkul hoca efendilerin katkılarını içeren, dinin gerçek kaynağı Kur'an'dan koparan  Geleneksel İslam öğretisinin neredeyse tüm İslam aleminde -- din algısı ve uygulamalarında -- egemen olmasıdır.

Neler var Geleneksel İslam öğretisinde ?
İslam'ın tek gerçek kaynağı Kur'an'da yer almayan bir çok uygulamalar.

Kur'an'da, Kur'an'ın anlaşılmak için indirildiği hükmüne rağmen Kur'an'ın anlaşılmadan ibadet etmek kasdıyla okunmasında israr. İşte şimdi Ramazan yani Kur'an ayındayız, Kur'an, evlerde ve camilerde  '' mukabele '' adı altında anlaşılmadan okunuyor, böylece hatimler indiriliyor.

Başka ? Devlet kanalında da Kur'an'ı güzel okuma yarışması düzenleniyor. Kur'an'ı güzel  ve doğru anlama ve anlatma yarışması yapılması daha doğru olmaz mı idi ?

Kur'an'ın Arapça okunması öğretilmesini esas alan resmi ve özel Kur'an Kurs'ları eğitimleri olabildiğince sürdürülüyor.
Peygamberimiz Kur'an'la karıştırılmasını önlemek için  kendi sözlerinin yazılmasını yasaklamış fakat ölümünden 150  - 200 yıl sonra sözlerinin yazılması ve kutsallaştırılması doğrultusunda -- hadis -- adı altında faaliyet başlamıştır. Allah'ın sözleri olan Kur'an'ın yanına neredeyse ona eş değer olacak şekilde kendisi de bir fani ve kul olan peygamber sözleri din kaynağı olarak getirilmiştir. Tabii ki çok büyük çoğunluğu uydurma ve sahte olan bu sözlerle din tanınmaz hale getirilmiştir.

Dirilere indirilen Kur'an çoğunlukla ölülere okunur hale gelmiştir.

Kur'an şefaati yani insanların günahlarını Allah nezdinde affettirmeye yardımını Allah'ın iznine bağladığı halde ve bu yetkinin Peygamberimize verildiği hakkında bir hüküm olmadığı halde, şefaat yetkisi peygamberimize verilmiş gibi Müslümanlar  yanıltılarak, peygamberinden şefaat beklentisine sokulmuştur.

Kur'an'da insanlar ahirette diriltilerek yargılanacağı ve bunun sonucunda cezalandırılacağı ve ödüllendirileceği açıkça bildirildiği halde  '' Kabir azabı ''  adı altında din ve Kur'an dışı bir inanç insanlara benimsetilmiş ve ikinci bir kabir yargılaması inancı uydurulmuştur.

Kur'an'da '' Kıyametin aniden geleceği '' defalarca vurgulanığı halde  Bir KIYAMET ALAMETLERİ safsatası ve inancı peygamberimizin ağzından uydurulmuş ve bu konuda yüzlerce binlerce kitap ve makale yazılmıştır.
Yukarıd bir kaç örneğini verdiğim Kur'an dışı olduğu halde ,din hükmü olarak insanlara dayatılan bu uygulamaların başlıcalarının sayısı  en iyimser bir görüşle 200'ü geçmektedir.

Şimdi gelelim asıl konumuza:

Ateist ve dinsiz olmanın en önemli sebeplerinden biri işte bu Kur'an ve din dişı uygulamaların insanlara İslam dini öğretisi olarak dayatılmasıdır. Kültür seviyesi biraz yükselen kişiler işte bu din dışı '' ilkel '' inanışları din olarak kabul edememekte, kendi özel gayretleri ile Kur'an'ı inceleme zahmetine girmezlerse, Kur'an'daki gerçek dini tanımamakta ve öğrenememekte, bu konudaki bilgisizlikleri sonucu  Kur'an'daki Allah'dan ve gerçek İslamdan haberdar olamamakta ve ALLAH'ı VE DİNİ REDDETME noktasına gelebilmektedirler.

Evet iddiamı tekrarlıyorum:

KUR'AN'I  ÖN YARGISIZ  İNCELEYEN, İÇİNDE NELER OLDUĞUNU ÖĞRENME GAYRETİNDE OLAN BİR KİŞİNİN  ATEİST VE DİNSİZ OLMASI İMKANSIZDIR:

Şimdi bu söylediğimi  Kur'an içindeki bazı ayetlerle ispat edeyim:

İnsan biliminin ancak  son 50 - 100 sene önce ulaştığı bilgileri Kur'an 1400 yıl önceden haber vermiştir. 

@@ -- Göklerin başlangıçta gaz halinde oluşu  ( 41 / 11 )

@@ -- Göklerle yer bitişik idi, biz onları ayırdık ve her canlıyı sudan yarattık  ( 21 / 30 )

@@ --  Göklerin ve yerin 7 katmandan oluştuğu ( 65 / 12 )

@@ --  Güneşin bir yıldız, ayın uydu oluşu  ( 71 / 15 - 16 )

@@ --  Uzaydaki mesafelerin aşılamaz boyutlarda olduğu --  Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkmaya gücünüz yetemez  ( 55 / 33 )

@@ -- Evrenin devamlı büyümekte ve genişlemekte olduğı  --  Göğü kudretimizle biz inşa ettik şüphesiz onu genişleticiyiz   ( 51 / 47 )
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kıyameti tasvir eden şu ayetlere bakar mısınız ?

## --  O gün gök, bir çalkalanışla çalkalanır, dağlar bir yürüyüşle yürütülür ki  ( 52 / 9 - 10 )
## --  Kıyamet günü, yeryüzü bütünüyle O'nun avucunda, gökler de elinde dürülmüş ( katlanmış ) olacaktır  ( 39 / 67 --  81 / 1 )
## --  Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp, şiddetle birbirlerine çarpılarak darmadağın olduğu zaman   ( 69 / 14 -- 73 / 14 )
Bu tasvirlerin insan hayali ile yapılması mümkün müdür ?

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Aşağıdaki hitaplar ancak ilahi bir güç tarafından yapılabilir:

@@  --  Ben, evet, Ben seninin Rabi'nim. Ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mübarek vadide Tuva'dasın ..........  ( Taha / 12 )

@@ --  Ben seni buyruklarımı tebliğ edici olarak seçtim. Şimdi sana vahyedeceklerimi iyi dinle !  (  Taha / 13 )

@@  --  Ben, evet, Ben, bir tek Allah'ım ve Ben'den başka ilah yoktur. Bana kul olduğunu ifade et. ve Ben'den başka ilah olmadığını ve bildirdiklerimi tebliğ etmek üzere salata ( bilgilendirme ve eğitme toplantılarına ) başla !   ( Taha / 14 )

@@ --  Herkesi uyar, çünkü hesap saati mutlaka gerçekleşecektir. Ve bütün nefslerin yaptıklarının karşılığı olan cezalarını vermeğe karar vereceğim zamana kadar onu gizleyeceğim ve onun saatini hiç bilmeyeceksiniz !   ( Taha / 15 )
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Doğru kaynaktan kastım. Kur'an'ı geçmiş zaman bilgilerine göre yorumlamış eski din uleması kabul edilen hoca efendi ve geleneksel islam öğretisi etkisi altındaki akademisyen hocalardan değil zamanımız  Kur'an'daki gerçek İslamı anlatan ve benimseyen hocalardan ve onların  meal ve tefsirlerinden öğrenin.

Bunların başında zamanımız pozitif ilimlerinden olan Tıp biliminde temayüz etmiş emekli olmadan önce Eskişehir Osmangazi Üniversitesi öğretim üyesi ve bu üniversitenin araştırma hastahanesi Nöroloji Bilim Başkanlığı yapmış, Türkiye Nöroloji Derneği Başkanı olan, öğrenciliği dahil son 50 yılını Kur'an'ı incelemeye hasretmiş Arap asıllı ve Arapça dili ana dili olan Prof. Dr. GAZİ ÖZDEMİR gelmektedir.

Gazi Hoca'nın Kur'an konusunda 5 - 6 eseri vardır.  En önemli üçü:
DİN Ve BEYİN  Beynimiz nasıl çalışır, dini nasıl algılar ? 
İSLAMIN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL  -- Kur'andaki  herbiri ibadet özelliğindeki Muhkem ( sağlam, asıl  ayetleri belirleyen eseri 
ALLAH'IN TEK DİNİ İSLAM'A SON DAVET: KUR'AN  --  Tefsirli meal

Diğer ilahiyatçı akademisyen hocalar.

Prof. Dr. MEHMET  OKUYAN
Prof. Dr.  BAYRAKTAR BAYRAKLI
Prof. Dr. HÜSEYİN HATEMİ ve de ülkemizde DİNDE   ''  KUR'AN'A DÖNÜŞ HAREKETİ ÖNCÜLERİNDEN rahmetli YAŞAR NURİ ÖZTÜRK

Akademisyen olmayıp en az akademisyen hocalar kadar İslam'a ve Kur'an'a vakıf  MUSTAFA İSLAMOĞLU
Bu değerli hocalardan dini ve Kur'an'ı rahatça öğrenebilir ve gerçek bilgilere ulaşabilirsiniz.

Bu son 3 hocamızın ( Mehmet Okuyan -- Bayraktar Bayraklı -- Mustafa İslamoğlu ) İnternet ortamında videoları var onlara da müracaat edebilirsiniz

Çevre tepkisinden çekinen Ateist'lerin yeni sığınağı : DEİZM





Bilindiği gibi dünyadaki insanların çoğunluğu  yaratıcımız Allah'ı tanıyan semavi dinlere inanmaktadır, ülkemizde olduğu gibi. Yahudi, Hristiyan ve Müslüman topluluklardaki bazı insanlar da  Allah'ı yani bir yaratıcının varlığını inkar etmekte ve bunlara Ateist denmektedir.

Ateizm son yıllarda tüm dünyada ve ülkemizde hızla ilerlemektedir. Bunun ülkemiz deki sebebini  çeşitli yazılarımda ele almıştım. Son 35 yılımda benim en önemli uğraşım inançlar konusu ve Kur'an'ın mesajlarını araştırıp inceleme ve bunun sonucu oluşan görüş ve belirlemelerimi çeşitli blog ( günlük ) siteleri ve sosyal medya ortamında paylaşmak oldu. 35-40 kitap hacminde  3000 civarı yazımı yayınlandı. Bunları kitap olarak yayınlamadım çünkü az veya çok tanınma imkanı olmayanların kitaplarını yayınlaması ve dağıtımını sağlaması -- imkansız -- derecede zor ve çileli  bir iştir. 

Gelelim DEİZM konusunda oluşan görüşüme:

DEİZM, büyük çoğunluğu ateist olan ve yakın ve uzak çevresinde  -- genel yaklaşıma ters olan -- bu inancını açıkça ifade edenler -- özellikle ülkemizde ve dini inançlı olanların yoğun olduğu diğer ülkelerde -- tepki görür ve dışlanırlar. Bu sebepten Deizm gibi  '' akıl, mantık, bilgi ve  duygu  dayanağı olmayan''  Deizm'e sığınırlar.

Evet, Deizm de , tutarlı akıl, mantık, bilgi ve duygu dayanağı yoktur !

Neden ?

Allah'a inanıyorum, diyeceksin: 

--  Allah'ı  tanıyor musun ki inanıp inanmamakta bir görüş sahibi olabiliyorsun ?

--  Tanımadığın, hiç bir kuralını kabul etmediğin, ETKİSİZ, YETKİSİZ ve samimiyetsiz bir ALLAH  inancının DAYANAĞI NE ?...

--  Allah'ı tanımak için, onun gönderdiği kitap ve elçileri de kabul edip, tanıman gerekli.

--  Allah'ın son gönderdiği kitap olan Kur'an'da Allah 133 isim ve sıfatla tanıtılıyor. 

--  Tevrat ve İncil'de de konu ile ilgili bilgiler var. 

----  İŞTE  133  isim ve sıfatı ile KUR'AN'DAKİ  ALLAH:

>>>  https://6236sss.blogspot.com/2020/02/allahi-en-iyi-133-isim-ve-sfat-ile.html  >>>>

--  İnsan tanımadığı, ne olduğunu bilmediği, yaratma ve yaratılan konusunu  reddettiği halde Allah'a hangi akıl, mantık ve BİLGİ ile inanır, yaratıcılığını kabul eder ?

İNANMAMAK TA BİR İNANÇ  TÜRÜDÜR. Allah kendisine inanmayanların dahi, yaptığı iyi ve olumlu işleri, kabul eder, değerlendirir....





 

12 Mart 2021 Cuma

ÇAVUŞOĞLU ÇİN'E ŞOK TEHDİT..!! UYGURLAR İÇİN ŞOK ADIM..!! ...


ÇOK ŞÜKÜR DEVLETİMİZ  UYGUR TÜRKLERİNİ  HATIRLADI  --- NE ZAMAN ONLARA SIRA GELECEK DİYE  SABIRSIZLIKLA BEKLİYORDUK 

DIŞ İŞLER BAKANIMIZ  ÇİNİ  UYARMIŞ !...



















9 Mart 2021 Salı

DÜNYANIN BAŞ BELASI ABD ve RUSYA ...


ABD ve Rusya  neden saldırgan, kaypak ve mafya usulü  ve zorbalık ağırlıklı haydutça bir siyaset izliyorlar ?

Bir gözden geçirelim:

*** Her ikisi de bir ulus devlet değiller, her biri  100 den fazla farklı etnik unsurdan oluşuyor yani ulus devlet özelliğinde değiller. Bu nedenle insanları arasında manevi, kültürel bir bağ yok. Tek bağ  maddi menfaat...

Dünyanın bütün ulus devletlerine düşmanlar, onların etnik farklı gruplarını kışkırtarak, terör grupları oluşturarak bölüp zayıflatmak ve  bu yöntemle üzerlerinde hakimiyet kurmak ve hakimiyetlerini  sürdürmek istiyorlar.

Bu yolda  milyonlarca insan kanını dökmek onların kendilerine hak gördükleri hedef ve yöntem... 

Yani zulüm !...

NEDEN ?

Çünkü, büyüklüklerinin, birliklerinin bozulması, dağılması pamuk ipliğine ve  tek bir kıvılcıma bağlı. Küçük bir ekonomik veya siyasi bir krizde insanlarının hemen talana ve yağmalamaya girişmeleri bu yüzden...

Onlara ilk baş kaldıran ve dur değen ilk Ulus devlet de  Türkiye.  Yani her ikisinin de en büyük düşman olarak hedeflediği ülkemiz.

Kapitalizm diye de bir sistem kalmadı.  Dünya hakimiyeti yalnızca küresel zihniyetin hedefi. Yani KÜRESELSELCİLER...

ABD ve RUSYA  görünüşte  karşıtlar, birbirlerini yok etme mücadelesi veriyorlar ama bu perdenin ön tarafındaki oyun, ulus devletleri oyalamak... KÜRESEL HAKİMİYET !.:.

Arka planda niyet ve hedefleri aynı. Onları tek bir korku birleştiriyor.  DAĞILIP PARÇALANMAMAK... Bunun için zulme, katliama devam edecekler.  Nereye kadar ???  Ulus devletlerin hepsi  çökene yıkılana kadar...

Ülkemiz işte o tek  kıvılcımı yaktı, ateşledi...Her ikisinin de çökmesi dağılması yakın. 

ÇÜNKÜ ZULÜM DEVAM EDEMEZ, UYANMASI GEREKENLER UYANMAYA BAŞLADI.  ARTIK UYANIŞ DURDURULAMAZ...



5 Mart 2021 Cuma

*** D O Ğ A L ::: A N T İ D E P R E S A N L A R ***


 ---- Eskişehir Küprübaşı  ///  Porsuk  regülatörü  ///  Bu fotoğrafı tabletimle çektim  ******



DOĞAL  ANTİDEPRESANLAR

OMEGA 3 --- Sardalya, somon, hamsi,  uskumru, ton balığı, keten tohumu, ceviz, ıspanak, karanfil, soya fasulyesi, kurutulmuş nane.

FOLİK ASİTLER  ---  Yeşil yapraklı sebzeler, mercimek, narenciye, kuşkonmaz, brokoli, tahıllı gıdalar, ay çekirdeği, domates suyu, yumurta.

PROTEİNLER  ***  Süt, süt ürünleri, kırmızı et, kuru yemişler.


Kaynak ///   Kunter Kunt /// KENDİNE YASLANAN DİK DURUR /// Dorlion Yayınları ///

sayfa/ 34 /// 2018

28 Şubat 2021 Pazar

KUTSALLAŞTIRMAK ve PUTLAŞTIRMAK İnsanın hamurunda var !...


Evet, kutsallaştırma ve bu eylemini daha ileri bir boyuta götürüp kutsallaştırdığı canlı veya cansız nesneyi putlaştırma eğilimi insanın hamurunda var. İnsanın genlerine işlenen Yaratıcı yani Allah kavramının insanda yerini bulmamasından ve sapmasından kaynaklanıyor. Aradan yüz yıllar ve hatta binlerce yıl geçse durum değişmiyor.

Hatırlanacaktır, Kur’an ve onun getirdiği yeni din İslamiyet putlara tapıldığı ve insanlığın inanç açısından gittikçe sapkınlığa düştüğü bir ortamda gelmişti. Aslında Allah bilinci vardı İslamiyetin doğduğu Ortadoğu ortamında, çünkü son peygamber Hz. Muhammed’den önce bir çok peygamber gelmiş, hatta çoğunluğu o coğrafyadan çıkmıştı.

Bilinen hiçbir canlı ve cansız varlığa benzemeyen Allah inancı anlaşılıyor ki insanları tatmin etmiyor. Kendilerini ve her şeyi Yaratan’ı illa bildikleri cisimleşmiş bir varlıkla özdeşleştirmek istiyorlar. Ya Hıristiyanlar gibi peygamberi ilahlaştırıyorlar, yani Allahlık vasfı veriyorlar, veya kendi elleri ile yaptıkları cansız heykellere tapıyorlar, yani putları Allah’a ortak koşuyorlar. Allah’a onlar aracılığı ile ulaşmaya çalışıyorlardı.

Aradan 1450 yıl geçti. Ama insanlığın tutumunda pek değişen bir şey yok. Dünyanın uzak yakın bölgelerinde insanların büyük çoğunluğu çeşitli putlara tapıyor. Hristiyanlık güya Allah’ı tanıyan semavi dinler grubunda ama Hz. İsa tamamen Allahlaştırılmış, annesi Hz.Meryem’ de yarı ilah durumunda. Kiliselerde onların heykelleri ve tasvirleri önünde ibadet yapıyorlar

En son ve en mükemmel dininin mensupları yani Müslümanların durumu ne?

1450 yıl öncesine göre pek farklı değil onların durumları. Sözle ve görünüşte şirk yani Allah’a ortak koşma eylemi şiddetle reddediliyor ama uygulamada bütün hızıyla devam ediyor bu davranış şekli. Geçmişe göre biraz farklı bir şekilde

Kendi elleri ile yaptıkları heykel ve tasvirlerle Allah’a ortak koşmuyor artık Müslümanlar. Ama Camilerde Allah ve Muhammed isimleri aynı yükseklikte ve yan yana levhalar halinde asılıyor.

Mezarlar kutsallaştırılıyor, türbecilik – dinde hiçbir şekilde yeri olmadığı halde – gittikçe artan bir hızla gelişiyor, devam ediyor.

Peygamberin sakal ve saç kılları, hırkası, ayak izleri v.s kutsanıyor. Kutsal emanetler adı altında ziyaretler düzenleniyor. Önlerinde belirli zamanlarda kutsama törenleri yapılıyor.

Peygamberin sözleri, Allah’ın sözleri yani Kur’an ile eş değer hale getiriliyor. Gerçek ve doğru olup olmadıklarına bakılmaksızın hadis adı altında ve bazı hallerde Kur’an’ın önüne dahi geçiriliyor.

Hristiyanlar peygamberlerinin doğum günün bayram haline getirip kutlarlar da Müslümanlar geri kalır mı ? Kutlu doğum günü şeklinde küçük çapta başlatılan kutlamalar, büyütülüp, ‘’ Kutlu Doğum Haftası ‘’ halinde genişletilip ilerletiliyor.

Sonra:

Kur’an’ın bölünme, parçalanma diye vasıflandırdığı Mezhepçilik ve Tarikatçılık uygulamaları insanları yani tarikat ve mezhep imamlarını şeyhlerini putlaştırma eylemlerine dönüştürülüyor. Örnek olarak, Bediüzzaman ve Fethullah Gülen ve diğer bazı hoca efendiler kutsallaştırılıyor. Bediüzzaman Saidi Nursi’nin kitaplarındaki metinler kutsal kabul edilip ‘’ mübarek ‘’ vasfı verilip, bugünkü yaşayan dile çevrilip anlaşılır hale getirilmekten kaçınılıyor.

Daha sonra;

Şeytanı bile putlaştırdılar, Satanistler

Bir takım pop şarkıcıları ilahlaştırılıyor, fanatik hayranları konserlerinde transa girip kendilerinden geçiyorlar. Bizde de bir süre önce kimileri de kendilerini jiletle doğruyordu.

Sinema ve futbol yıldızlarının putlaştırılması ise her devirde olağan artık.

Siyaset adamları putlaştırılıyor. Marks, Lenin, Hitler gibilerinin, geçmişteki tüm melanetlerine rağmen, bu günlerde de hala sevenleri ve hayranları bulunabiliyor.

Başka;

Sloganlar putlaştırılıyor: Geçmişte bir ‘’ TEK YOL DEVRİM ‘’ sloganı vardı. 15-20 yıl egemenliğini sürdürdü. Daha taşa milyonlarca defa yazıldı. Binlerce ve on binlerce cana mal oldu.

Tek yol yıkmak, devirmek, yok etmek.

Sonra ... ?



NOT:  Bu yazım ilk defa 20 Aralık 2018 tarihinde  bu blog 
( günlük ) sitemde yayınlandı...


27 Şubat 2021 Cumartesi

Kur'an, DİNİN MESLEK EDİNİLMESİNİ ve ÜCRETLİ DİN ADAMLIĞINI Yasaklıyor !...


 

HADİD / 26 -- Gerçek şu ki, Biz Nuh'u ve İbrahim'i elçimiz olarak gönderdik, soylarına da peygamberlik ve kitap da verdik. Ancak buyruklarımızı tebliğ edenlerin bir kısmı doğru yolu bulurken,ise  çoğu bunu önemsemeyip yanlış yolda olmaya devam ettiler.

HADİD / 27 -- Sonra onların ardından bildirilenler yine aynen tebliğ etmek üzere sıra ile başka elçiler de gönderdik. Örneğin Meryem oğlu İsa'yı da elçi olarak gönderdik ve İsa'ya İncil'i verdik. İsa'yı izleyenlerin gönüllerine şefkat ve merhamet koyduk. Fakat kendileri bir ruhbanlık -- din adamlığı -- sınıfı ortaya çıkardılar Halbuki Biz böyle bir ruhbanlık -- din adamlığı  -- grubu oluşturmalarını bildirmemiştik. Onlar bu ruhbanlığı sözde Allah'ın rızasını kazanmak düşüncesi ile ortaya çıkardılar. Ama ona da hakkıyla uymadılar. Bu nedenle de kitap sahiplerinin çoğu yanlış yola yöneldiler ve ancak çok az sayıdaki gerçekten iman etmiş olanlara, karşılık olan  ödüllerini verdik.

*********************************************************************************

Bu meali yazan Gazi Özdemir'in açıklaması:

Ruhbab sınıfı Tevbe / 34' de, zaman içinde insanlar Allah ile aldatma ve menfaatlerine alet edip dini istismar etme yolunu seçen ve vahiy kitaplarını anlatmayı meslek edinmiş, Allah'ın rızasını öncelemeyerek konumlarını istismar etmiş olan bir grup din adamı olarak tanımlanmaktadır.

Leyl / 20. ayette belirtildiği gibi, her işde daima Allah'ın rızası ön planda tutulacaktır. İşte bunlardan Allah'ın rızasını ön planda tutmak yerine, kendi menfaatlerini ön planda tutanlar kastedilmektedir. Bu nedenle buradaki -- tavsiye özellikli Kur'an kesin ( MUHKEM ) hükmü:  '' Allah'ın rızasını öncelemeyen RUHBAN - DİN ADAMI  meslek sınıfı  oluşturmayın '' olmaktadır.

Dolayısıyle burada Hz. Muhammed ve 4 Halife Döneminde olduğu gibi  '' dini bilgiler ve din tarihi ile uğraşan veya Kur'an'ı bulunduğu toplumun ana dillerine göre hazırlayıp insanların -- anlayarak okumalarını -- sadece Allah'ın rızasını gözeterek -- dini bir meslek edinmeyen ve ücret almaksızın çabalayan kişilere  müsade edilecektir.

****************************************************************************************

Peygamberimiz ve takip eden 4 halife döneminde hepsinin  geçim kaynağı olarak bir meslekleri vardı. Bu dini görevlerini ücretsiz olarak  ve başka hiçbir maddi ve manevi menfaat karşılığı olmadan yürüttüler...



-------------------------------------------------------------------------------

NOT: Nörolog Prof. Dr. GAZİ ÖZDEMİR -- Şira Yaınları -- '' Allah'ın Tek Dini İslam'a SON DAVET '' -- Tefsirli meal --- sayfa: 558

-------------------------------------------------------------------

26 Şubat 2021 Cuma

İNSANLAR NEDEN - FARKLI IRKLAR VE RENKLERDE ? -- Kur'an açıklıyor ...



 İNSANLAR  NEDEN - FARKLI  IRKLAR  VE  RENKLERDE ? -- Kur'an açıklıyor .

HUCURAT / 13 --  Ey insanlar ! Biz sizi erkek ve dişiden yarattık. Ve anlaşasınız, barış içinde yaşamayı öğrenesiniz diye -- sizi sınamak amacıyla -- çeşitli soylara kabilelere -- toplumlara -- ayırdık. Allah'a göre en seçkininiz O'na karşı  takvası ( samimi ve  titiz inancı )  en fazla olanınızdır. Ve şüphesiz bu değerlendirmeyi en iyi yapacak olan Allah, her şeyi  en iyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.

Ayette görüldüğü gibi bu yaratılış farklılıkları birer sınav aracıdır. Farklı ırklardaki insanların dayanışmayı öğrenmelerini hedeflemektedir.


Not: Meal, Nörolog Prof. Dr. Gazi Özdemir'in  '' DİN  VE BEYİN '' isimli  eserinden alınmıştır.

23 Şubat 2021 Salı

AKIL MI ZEKÂ MI insan için daha önemli ? -- ( 1 )


 

AKIL MI  ZEKÂ MI  insan için daha önemli ?

Akıl nedir, zekâ nedir, insan yaşamında hangisi daha önemlidir ? Soruları çok tartışılmış ve hala da tartışılmaktadır. İnsan için hanisinin daha önemli ve gerekli olduğu konularında bugüne kadar kesin bir görüş birliğine varılamamıştır.

Son günlerde  ilginç  gördüğüm ve edindiğim Kamer Yayınları'ndan -- Abdullah Reha Nazlı'nın -- BEYİN NASIL ÖZGÜRLEŞİR isimli kitabında  yazarın çok farklı ve ilginç bulduğum görüşlerini içeren  '' Aklını kullan ve zeki olmaktan vazgeç '' başlıklı  bölümünde,  konunun geniş olarak ele alınıp irdelendiğini belirledim. Bu bölümden bazı alıntılar yaparak aşağıda sunuyorum: ( sayfa 163 - 171 ) 

''  Zekâ bir araçtır. Hesap makinesinin, bilgisayar'ın kağıdın yaptığı işleri yapabilir. Ama her zekamın kontrolü altında olduğu bir akıl vardır. Zekâyı nerede kullanacağını da akıl biliyor. Zekâ bir mermi ise, akıl da onu tutan silahtır. Zeka ne kadar çok mermin olduğu ile ilgilidir, akıl tek atışta hedefi vurmanı sağlar.

Gittikçe daha yüksek zekâya sahip olmak yavaş yavaş bilgisayarın yerini almaya benzer. Bilgisayar seviyesine ulaşacak kadar zekileşsek bile, akıl açısından bize hala birilerinin ne iş yapacağımızı söylemesine ihtiyaç olur. Bilgisayarın ne yapacağını bir akıl söyler. Ne kadar zeki olunursa olunsun, aklını kullanmayan biri de iyi programcı olamaz. Program bir insanın  yıllarca yapacağı işlemi ve ömür boyunca yapamayacağı bazı işleri birkaç saniyede yapar, bu bizden daha zeki olmasındandır. Ama ortamın ihtiyacı olduğu programı akıl eden, hangi hesapların yapılacağını bilen, soruları matematik yoluyla çözen akıldır. Bilgisayar akıl etmez, akılın yazdığı kotlara göre işlem yürütür.

Yere bir kutu kürdan döktüğünüzde tam olarak kaç tane olduğunu saymadan söyleyen bilen insanlar vardır. Ama sokağa bırakıldıklarında evin yolunu bulamıyorlar. -- 'Yağmur Adam' aşırı zeki ama  akıl zaafı örneğidir. -- Dikkat edin '' üstün zekalı çocukların korunması '' temalı haberler vardır. Doğuştan üstün akıllı olunmaz; üstün zekalı olunabilir. Ve üstün zeka korunup kollanmaya muhtaç muamelesi görür, birileri onların hakkını savunmalıdır. Üstün akıllı kimsenin hakkını kimsenin savunmasına gerek olmaz, hatta o kendi sizin ona sağlayacağınız tüm kötü koşullardan kurtulup kendi dünyasını kuracaktır. Sizden daha akıllı birisine iyilik yapmaya çalışırken bile doğru bir şey yaptığınızdan emin olamazsınız.

Bir kitabı noktası virgülüne kadar ezberlemek zekâ belirtisidir. Ama akıl açısında düşünülünce aptallıktır. IQ testinden yüksek puan almak zekâ belirtisidir. Bu testle vakit kaybetmemek ise akıl....

Okullarda vahim bir hata yapılarak sadece zeka ölçülür, değerlendirilir, ödüllendirilir veya cezalandırılır. Zeka ölçülebilirdir, akıl ise değildir.

En zeki insanlar en akıllı insanların emrine verilirler. Zekâ iş bulur, akıl işverendir...Teknoloji bilgisayarlar, otomasyonlar, yeni sistemler işçilik mesleklerinin yerini alıyordu, bugün zeki olanların işlerine taliptirler.

Akıllı kişi kendi isteği ile akıllı olur. Bunun ilk adımı da mevcut olan aklı kullanmaya başlamaktır.

Zeki insan, ömür boyu hiç bitmeyen kendini ispatlama yarışında olmaya kendini zorunlu hisseder. Zeki olmak zorunda değiliz. Bilgisayar var, hesap makinesi var, programlar var. Sorabileceğimiz, danışabileceğimiz insanlar var. Zeki kendine güveninden dolayı çok şey kaybeder. Başkalarının aklından otomatik olarak yaptıkları, akılla yapılmalıdır. Zeki hata yapar. Akıllı adam az zeki de olsa, çok zeki de olsa işi şansa bırakmaz. Hesapların son işlemini kafasından yapmaz, not düşmeye üşenmez. Yaptıklarını kontrol eder. Zeki insanların hata oranı çok daha yüksektir.

Zekileştikçe kibirlenir insan, kibir aptallıktır. Zeka başkalarının dikkatini çekmekten usanmaz.  Gittikçe daha zor yüklerin altına girer.

Dahilerin zaafı devamlı seyirciye ihtiyaç duymaktır. Oysa fikir adamlarına göre zekayı saklamak akıllı kişinin hüneridir.



APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER

    ================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR ::  Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R  :::: C a h i ...