26 Şubat 2021 Cuma
İNSANLAR NEDEN - FARKLI IRKLAR VE RENKLERDE ? -- Kur'an açıklıyor ...
24 Şubat 2021 Çarşamba
23 Şubat 2021 Salı
AKIL MI ZEKÂ MI insan için daha önemli ? -- ( 1 )
AKIL MI ZEKÂ MI insan için daha önemli ?
Akıl nedir, zekâ nedir, insan yaşamında hangisi daha önemlidir ? Soruları çok tartışılmış ve hala da tartışılmaktadır. İnsan için hanisinin daha önemli ve gerekli olduğu konularında bugüne kadar kesin bir görüş birliğine varılamamıştır.
Son günlerde ilginç gördüğüm ve edindiğim Kamer Yayınları'ndan -- Abdullah Reha Nazlı'nın -- BEYİN NASIL ÖZGÜRLEŞİR isimli kitabında yazarın çok farklı ve ilginç bulduğum görüşlerini içeren '' Aklını kullan ve zeki olmaktan vazgeç '' başlıklı bölümünde, konunun geniş olarak ele alınıp irdelendiğini belirledim. Bu bölümden bazı alıntılar yaparak aşağıda sunuyorum: ( sayfa 163 - 171 )
'' Zekâ bir araçtır. Hesap makinesinin, bilgisayar'ın kağıdın yaptığı işleri yapabilir. Ama her zekamın kontrolü altında olduğu bir akıl vardır. Zekâyı nerede kullanacağını da akıl biliyor. Zekâ bir mermi ise, akıl da onu tutan silahtır. Zeka ne kadar çok mermin olduğu ile ilgilidir, akıl tek atışta hedefi vurmanı sağlar.
Gittikçe daha yüksek zekâya sahip olmak yavaş yavaş bilgisayarın yerini almaya benzer. Bilgisayar seviyesine ulaşacak kadar zekileşsek bile, akıl açısından bize hala birilerinin ne iş yapacağımızı söylemesine ihtiyaç olur. Bilgisayarın ne yapacağını bir akıl söyler. Ne kadar zeki olunursa olunsun, aklını kullanmayan biri de iyi programcı olamaz. Program bir insanın yıllarca yapacağı işlemi ve ömür boyunca yapamayacağı bazı işleri birkaç saniyede yapar, bu bizden daha zeki olmasındandır. Ama ortamın ihtiyacı olduğu programı akıl eden, hangi hesapların yapılacağını bilen, soruları matematik yoluyla çözen akıldır. Bilgisayar akıl etmez, akılın yazdığı kotlara göre işlem yürütür.
Yere bir kutu kürdan döktüğünüzde tam olarak kaç tane olduğunu saymadan söyleyen bilen insanlar vardır. Ama sokağa bırakıldıklarında evin yolunu bulamıyorlar. -- 'Yağmur Adam' aşırı zeki ama akıl zaafı örneğidir. -- Dikkat edin '' üstün zekalı çocukların korunması '' temalı haberler vardır. Doğuştan üstün akıllı olunmaz; üstün zekalı olunabilir. Ve üstün zeka korunup kollanmaya muhtaç muamelesi görür, birileri onların hakkını savunmalıdır. Üstün akıllı kimsenin hakkını kimsenin savunmasına gerek olmaz, hatta o kendi sizin ona sağlayacağınız tüm kötü koşullardan kurtulup kendi dünyasını kuracaktır. Sizden daha akıllı birisine iyilik yapmaya çalışırken bile doğru bir şey yaptığınızdan emin olamazsınız.
Bir kitabı noktası virgülüne kadar ezberlemek zekâ belirtisidir. Ama akıl açısında düşünülünce aptallıktır. IQ testinden yüksek puan almak zekâ belirtisidir. Bu testle vakit kaybetmemek ise akıl....
Okullarda vahim bir hata yapılarak sadece zeka ölçülür, değerlendirilir, ödüllendirilir veya cezalandırılır. Zeka ölçülebilirdir, akıl ise değildir.
En zeki insanlar en akıllı insanların emrine verilirler. Zekâ iş bulur, akıl işverendir...Teknoloji bilgisayarlar, otomasyonlar, yeni sistemler işçilik mesleklerinin yerini alıyordu, bugün zeki olanların işlerine taliptirler.
Akıllı kişi kendi isteği ile akıllı olur. Bunun ilk adımı da mevcut olan aklı kullanmaya başlamaktır.
Zeki insan, ömür boyu hiç bitmeyen kendini ispatlama yarışında olmaya kendini zorunlu hisseder. Zeki olmak zorunda değiliz. Bilgisayar var, hesap makinesi var, programlar var. Sorabileceğimiz, danışabileceğimiz insanlar var. Zeki kendine güveninden dolayı çok şey kaybeder. Başkalarının aklından otomatik olarak yaptıkları, akılla yapılmalıdır. Zeki hata yapar. Akıllı adam az zeki de olsa, çok zeki de olsa işi şansa bırakmaz. Hesapların son işlemini kafasından yapmaz, not düşmeye üşenmez. Yaptıklarını kontrol eder. Zeki insanların hata oranı çok daha yüksektir.
Zekileştikçe kibirlenir insan, kibir aptallıktır. Zeka başkalarının dikkatini çekmekten usanmaz. Gittikçe daha zor yüklerin altına girer.
Dahilerin zaafı devamlı seyirciye ihtiyaç duymaktır. Oysa fikir adamlarına göre zekayı saklamak akıllı kişinin hüneridir.
21 Şubat 2021 Pazar
:::::::: PLAN :: NE ZAMAN GEREKLİ ? ::::::
PLAN NE ZAMAN GEREKLİ ?
BİR DEVLET YÖNETECEKSEN ** BİLİNEN ** BİR PLANIN OLSUN.
BİR SAVAŞ KAZACAKSAN -- BİLİNMEYEN -- BİR PLANIN OLSUN.
EVRENİ ELE GEÇİRECEKSEN -- BİR PLANIN -- OLMASIN !...
............................................................................................................ LAO TZU
.......................................... Abdullah Reha Nazlı / BEYİN NASIL ÖZGÜRLEŞİR' den
###### Y O Z L A Ş M A ######
İNSANOĞLU YOZLAŞMAYA OLDUKÇA MÜSAİTTİR. DERT OLMADIĞI SÜRECE SONSUZA KADAR KENDİSİNE ÇEKİ DÜZEN VEREMEZ.
TARİH BOYU DEVLETLERİ KURDURAN BÜYÜK DERTLERDİR.BÜYÜK YIKIMLARI YAŞATAN İSE BÜYÜK RAHATLIKLARDIR.
----------------------------- Abdullah Reha Nazlı / BEYİN NASIL ÖZGÜRLEŞİR
20 Şubat 2021 Cumartesi
ALDANMA CAHİLİN KURU LAFINA ....
ALDANMA CAHİLİN KURU LAFINA
*******************************
*******************************
KÖR OLMASAYDIM
SİVASTA ÇOBAN OLURDUM
KÖR OLDUM,
VEYSEL OLDUM.
-------------------- Aşık Veysel
*********************************
*********************************
==== SENİ ÖVÜYORLARSA , BİL Kİ ;......
---------------------------- Eskişehir Reşadiye Parkı -------------------
SENİ ÖVÜYORLARSA BİL Kİ;
KENDİ YOLUNDA DEĞİL,
ONLARIN YOLUNDA İLERLİYORSUN
............................................ Nietzsche
******** KUSUR ve AYIP ********
K U S U R ve A Y I P
Kusuru yüzüne söylenmeyen adam,
ayıbını hüner zanneder.
------------------------- Sadi Şirazi
:::::::: İTİBAR KAZANMAK :::::::::.
******************** Eskişehir Porsuk Çayı *************************************
KÖTÜ, TAKLİT YOLUYLA İTİBAR KAZANIR,
İYİ , TAKLİT YOLUYLA İTİBAR KAYBEDER.
---------------------------- Nietzcsch
7 Şubat 2021 Pazar
KUANTUM ve EVREN konularında önemli kaynak eser : KOZMOS'TAN KUANTUM'A
Kuantum konusu benim son 15 - 20 yılımda temel ilgi alanım olan KUR'AN mesajları konusundan sonra en çok ilgi duyduğum ikinci alan oldu. Konuya ilişkin bir çok bir çok eser inceledim. Ama tanımakta, anlamakta tatmin edici bir sonuca ulaşamadın. Son bir yıl içinde konuyla ilişkin EZOTERİZMİN BİLİMSEL İSPATI KUANTUM, PARÇACIK FİZİĞİ, HİGGS BOZONU isimli kitapları buldum, inceledim.
O kadar karmaşık ve geniş bir konu ki, içine girdikçe bilinecek öğrenilecek çok konu var. atomun içinde çekirdek var, çekirdek proton , nötron ve elektrondan oluşuyor. işte bu 3 temel maddenin içinden binlerce milyonlarca küçük alt parçacıklar çıkıyor. Bunların da birbirileri ile, birer, ikişer, üçer gruplaşarak şeklinde ilişkileri söz konusu. Yani konunun içine bir girdim, çıkamıyorum . Tabii yaşlılık dönemimde ( 76 ) oluşumum ve öğrenmekte güçlük çekmemin de rolü var. Bu konunun içine giren bilim adamlarının dahi sonuca varamadıklarını öğrendim. Çok büyük yeni çarpıştırıcı cihazlarla devam etmeyi planlamışlar.
Bu cihazlarda çok yüksek ısılarla ve çok özel şartlarla temel parçacıkları birbirleri ile çarpıştırıp oluşacak yen parçacıkları ve bu yeni parçacıkların çarpıştırılması ile daha yeni parçacıkları araştırıyorlar, araştıracaklar. Bu konunun çözülmesi ne işe yarayacak biliyor musunuz ? İşte en önemli örnek bir alan: Büyük patlama ortamını oluşturmuşlar, büyük patlama anı ve sonrasında milimetreden
çok küçük bir noktadan safha safha evrenin oluşumunu delilleri ile belirlemişler. Yani patlama saniyesinin en küçük parçalarında neler olduğunu evrenin oluşumunda bulunan temel parçacıkların ortama çıkıp yayıldığın belirlemişler.
Bu konuda önemli neler öğrenilecek derseniz, Günlük hayatımız içinde olan TV, radyo, bilgisayar v.b gibi elektronik cihazların ve hastanelerdeki çok büyük faydaları olan MR gibi çekim cihazların temelinin bu parçacık fiziği olduğunu göreceksiniz.
İşte atomun temel yapısını gösteren resim:
Vee işte Cern'deki en büyük çapıştırıcı cihaz:
Bu cihazın bulunduğu labaratuvar 100 metre yeri altında ve uzunluğu 28 kilometre tünel içinde.
Şimdi gelelim yazımın konusu kitaba:
Kitap DORLİON YAYINLARI'nda 2018 yılında yayınlanmış Yazarı: Mak. Yük. Müh. H. YALÇIN İNAN --- KOZMOS'TAN KUANTUM'A 10 üzeri eksi 43. Saniyeden Bugün'e -- 470 sayfa
Kitabın anlatım dili sade ve bilim dışı kişilerin anlayabileceği seviyeye yakın. Evreni ve parçacıkların çok geniş çerçevede ele alıyor ve anlatıyor. 15 sene sonunda ilgi duyduğum bu konuyu -- tabii ki bilim adamı seviyesinde değil --- anlama kavramama yardımcı oluyor. Yeterli bir fikir sahibi olmamı sağlayacak.
Konunun felsefesi ve yaşama etkisini öğrenmeme bu eseri tamamen incelememden sonra yardımcı olacağına inanıyorum. Çünkü incelemem bir ay önce başladı, en az bir daha daha devam edecek.
Kozmos ve Kuantum'la ilgilenenlere Ö N E R İ R İ M....
6 Şubat 2021 Cumartesi
::::: ANAYASAMIZ :: YENİDEN :: YAZILMALIDIR !... N E D E N ? :::::
Anayasamız yeniden yazılmalıdır !...
İlk anda ben hemen tepki verdim:
Şimdi sırası mı ? Memleketimizin içte ve dışta bunca sorunu varken ne gerek var ? Dedim. Ama bu söz aklıma takılı kaldı, birkaç gün sık sık bu söylemi hatırlayarak düşünmekten kendimi alamadım. Acaba, hani muhalif birilerinin sık sık iddia ettiği gibi Cumhurbaşkanımız özellikle artan ekonomik sıkıntıları kamufle etmek niyetiyle gündemi mi değiştirme niyetindedir ?
---------------------------------------------------
Efendim ben 45 seneyi aşan bir süre kamuda, şeflik, müdür ve müdür yardımcılığı gibi görevlerde, alt ve orta kademe yöneticilik yaptıktan sonra 12 yıl önce emekli oldum. 76 yaşındayım. Yaşantımın son 35 yılında çalışma ve günlük zorunlu yaşam gereksinimlerimin dışında en önemli, meşguliyetim, ilgi alanım, tutkum diyebileceğim oranda Kur'an mesajlarını incelemek, araştırmak, Kur'an hangi konuda ne diyor, öğrenmek. Bu konuda birikimlerimi çeşitli blog sitelerinde ve Facebook ve Twitter gibi sosyal medya ortamında paylaşmak.
Milliyet Gazetesi blog sitesinde, 10 yıl yazdım, son 3 senedir de blogger'de çeşitli konularla birlikte % 70 Kur'an ağırlıklı olarak toplam 2100'ü aşkın, en az 10-15 kitap hacminde yazım yayınlandı. Milliyet blog'daki yazılarım toplam 3 milyonu aşkın sayıda okundu.
Blogger'deki 6236sss.blogspot.com adresinde ise bu güne kadar 574 yazım yayınlandı ve bunların toplam okunma sayısı 300 bin adede ulaştı. Bu iki blog ortamından önce de yine bir kaç blog sitesinde yazılarım oldu... 22 yıl önce de '' Kur'an'ın Sırrı '' isimli kitabım yayınlandı.
----------------------------------------------------------------------
Bunları neden anlatıyorum ? Şimdi ileri süreceğim görüşlerim konularında vukufiyetimi yani -- kendimce -- yeterliliğimi açıklayabilmek için...
Son 10 - 15 senedir, AB'ne katılmak amacıyla ülke yönetiminin yaptığı, '' Medeni Kanunu'muzda boşanma sebebi kusur ve suç olduğu halde Ceza Kanunumuzda da mevcut olan SUÇ hükmünün kaldırılarak ZİNA 'nın suç kapsamı dışına çıkarılması ve bunun sonucunda tüm kültürler ve dinlerde lanetlenen zina eyleminin serbest bırakılması şeklindeki yanlış uygulamanın ülkemiz insanındaki yaptığı ahlaki tahribat '' beni çok üzmüş, bu konuda blog sitemde -- kendimce -- zina tekrar suç sayılsın -- sloganı doğrultusunda protesto eylemine girişmiş ve bu sloganı içeren görseli Twitter'deki sayfamın başına sabitlemiştim.
Bu arada toplumumuzun başına sosyal problem olan ve zamanla kanunlarımızda suç kapsamına alınan -- resmi nikah yapmadan, imam nikahı ile evlilikler yapılmasının yasaklanmasını öngören kanun hükmünün -- Anayasa Mahkememizce bir süre önce iptal edilerek, yalnızca dini yani imam nikahı ile evliliklerin çığ gibi artmasına sebep olunduğunu öğrendim. Çok üzüldüm ve moralim bozuldu. Acaba sayın AYM üyeleri uzaydan mı gelmişlerdir, ya da bu toplumun ferdi olmaktan kendilerini arındırmış, kişiler midir, kişisel hürriyetleri sınırlamamak adına onlarla ilişkide bulunan kadın ve çocukların uğrayacakları vahim maddi ve manevi zararların farkında değiller midir ? Diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Tabii ki bu sayın yargıçların, -- kendilerince dayanağı -- bazı anayasa hükümleridir. BUNLAR TEKRAR DÜZENLENMELİDİR.
Bunun yanında yine son yıllarda kanunlarımızda AB üyeliğine kabul ve bu doğrultuda yasalarımızdaki bazı hükümlerin değiştirilerek düzenlenen uyum yasaları kapsamında , tutuklanma, sorgulanma gibi konularda insanlarımızın adalet inançlarını zedeleyecek hükümler getirilmiş, çok çirkin ve ağır suçlar işleyen kişilerin tutuklanmasını önleyen veya ilk sorgudan sonra hemen salı verilmesine yol açan değişiklikler yapılmış, bunun sonucunda insanlarımızın adalet duygusu zedelenmiş ve bazıları da adaleti kendileri sağlama düşüncesine kapılarak daha vahim hatalar yapılmaya yönelmiştir.
Toplumumuzun gelenek, görenek, inançlarına yani kimliğine uymayan yasalar ve ana yasa hükümleri ve bunların uygulanmaları da birer sorun haline gelmiştir. Yana mevcut yasalarımız ve Anayasamız gömleği, toplumuz bünyesine artık uymamaktadır.
Yakın zamanlara kadar örnek olarak aldığımız batı kültürü ve medeniyeti artık özelliğini ve cazibesini kaybetmiştir. Kendini tüketme yolundadır. Rahmetli İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un bir asra yakın bir süre kadar önce Batı medeniyetine koyduğu '' tek dişi kalmış canavar '' teşhisinin doğruluğu son siyası olaylarla artık net olarak anlaşılır hale gelmiştir. Batı medeniyetinin bireyleri artık bencillikte ve genelde ahlaki değerlerde yozlaşmada adeta yarışır hale gelmiştir. Devlet ve devlet adamlığı ciddiyeti kalmamıştır. Verilen sözlere, yapılan anlaşmalara riayet gündem dışına itilmiştir. Gerek bireyler, gerekse ülkeler arasındaki ilişkide menfaat tek değer haline gelmiştir. Genelde ateist görüntü veren batı insanı Haçlı zihniyetini de terk edememektedir. Devletler arasındaki ilişkilerde ekonomik güçlü olanın, zayıf olanı alabildiğine ezmesi ve sömürmesi onların olağan sistemleridir. Batı medeniyetinin insanı artık o kadar bencilleşmiştir ki, vatanı ve milleti için savaşmak istememektedir. Batılı devletler savaşı kendi askeri ile yapamamakta ve dış ülke insanlarından topladıkları paralı askerlerle vatanlarını koruma zorunda kalmaktadırlar...
Bunları ne için anlatıyorum ? Batı medeniyeti artık çöküş yolundadır. Bunun sonucu bizim -- onların kültürleri paralelinde oluşturdukları düşünce ve inançları doğrultusundan ayrılarak -- kendi özümüze, insani ve manevi değerimize dönme zamanı gelmiştir. Bu gerçek karşısında ülkemizin çoğunlukla batıdan örnek alınan yasalar ve anayasamızı kendi medeniyetimiz, değerlerimiz doğrultusunda yeni baştan sıfırdan adım adım değiştirmemiz, kendi özümüze uygun anayasamızı, yeniden yazmamız zamanı gelmiştir.
Evet, kendi bünyemize uygun yeni bir anayasayı yazmak artık zorunlu hale gelmiştir. Bu arada da laiklik ilkesini de kendi değerlerimize uygun bir şekilde yeniden tanımlamamız gerekmektedir. Tabii ki, hükümetimizin esas aldığı Geleneksel İslam inancı yönünde değil, dinimizin anayasası olan kutsal kitabımız Kur'an'daki İslam inancı doğrultusunda ....
31 Ocak 2021 Pazar
Bir şeyin zıttı -- karşıtı -- olmayınca varlığı anlaşılamaz !...
Rahmetli Aşık Veysel beni bağışlasın onun unutulmayanlar arasındaki türküsündeki '' Ben güzele güzel diyemem, güzel benim olmayınca '' dizesini biraz değiştirerek yazımın başlığı yaptım. Konumuz '' Bir şeyin zıttı -- karşıtı -- olmayınca var olamaz -- kuralı. Evet güzelin güzel, büyüğün büyük olduğunun fark edilebilmesi için çirkin ve küçük de olmalı !...
28 Ocak 2021 Perşembe
KURUTULMUŞ EKMEK YEDİNİZ Mİ ?...
Her ekmek değil, köy ekmeği veya Trabzon ekmeği denilen ekşi maya, gözenekli ekmeği kurutacaksınız. Fırında değil, evde ve tabii oda sıcaklığında. En az 12 saat veya tam bir gün. İnce dilimleniş ekmek dilimlerini.
Çorba veya sulu yemeklerle de olabilir. Ben bir kaç aydır sabah kahvaltılarımda uyguluyorum. Bir gün veya bir önceki gece resimde görüldüğü gibi dilimlenmiş ekmekleri kurutmaya başlıyorum. Kaynamış süt içine az tatlandırmak için biraz pekmez ilave edip karıştırıyorum. Sonra da ekmek dilimlerini küçük parçalara bölüp süte atıyorum Bir çorba kaşığı ile beraber hemen tüketmeye başlıyorum. Çünkü ekmek dilimleri süt içinde fazla beklerse çok yumuşuyor ve kurutulmanın verdiği hoş çıtır lezzeti kayboluyor.
Bilindiği gibi taze ekmek oda sıcaklığında biraz fazla kalırsa küfleniyor. Herhangi bir sıkıntıda krizde ekmek bekletmek, stoklamak mümkün değil. Medya ortamında Küreselci rezillerin dünyayı ekonomik dar boğazdan kurtarmak bahanesiyle, korona gibi bir salgın hastalık ürettikleri ve para sistemini değiştirmek için değişim sürecinde insanları uygulamak istedikleri yeni düzene razı etmek için büyük ekonomik kriz kriz çıkarmak, kıtlık oluşturmak gibi hedeflerine de adım adım yaklaştıkları, artık toplumca da anlaşılır hale geldi. Belki söylentilerde biraz abartı olabilir ama gerçekleştiğinde insanların yaşayacağı şok ve sıkıntıların büyüklüğünü ve önemini benim gibi yaşı yetmiş aşmış, yokluk ve kıtlıkları ucundan kıyısında yaşamış kişiler daha net idrak edebilir.
Bunları ne için anlattım ?
Ortalıkta günlerdir çalkalanan büyük elektrik kesintileri söylentisi -- ola ki gerçekleşirse -- her gıdanın yanında toplumumuzun en önemli beslenme aracı olan ekmek krizi ve kıtlığı -- fırınların % 90' ı elektrikli olduğu ve doğalgaz dağıtımı da muhtemelen elektriğe bağlı olduğu için gündeme gelebilecektir.
Yaşanacak şoku, Yaşı 60'dan az olanların anlaması zor olur. Ben bu sebeple her gün azar azar ekmek kurutmayı düşünüyorum. Çok da faz stoklamak doğru olmayabilir bu elektrik kısıntısını en çok 7 - 10 gün olabileceği söylentisi var. Ayrıca kururutulmuş ekmeğin ne kadar dayanacağında da tecrübe yok...
25 Ocak 2021 Pazartesi
İLMİ YÜCELTEN, araştırmaya YÖNLENDİREN ayetler ...
24 Ocak 2021 Pazar
Şu İMAM NİKAHI konusunu bir konuşalım mı ?...
Bilindiği gibi nikah erkek ile kadının evlilik adı verilen beraberliğinin toplum tarafından meşru yani geçerli olarak kabul edilmesi başlangıcındaki sözleşme yani bir akittir. Bu akitle yeni bir aile birliği oluşturulur, nikahı takip eden düğün töreni ile bu meşru beraberlik, içinde bulundukları toplumun bilgisine sunulmuş yani ilan edilmiş olur. Düğündeki eğlence de bu birlikteliğin kutlanmasını ve evliliğin geniş bir çevrede duyulmasının sağlanmasını gerçekleştiren hoş bir gelenektir. Gelişmiş ve gelişmemiş tüm toplumlarda nikah ve düğün aynı amaçla vardır.
Nikah akdi yani sözleşmesinin, evlilik birliğinin toplumun o andaki geçerli hukuk düzeninde kadın erkek beraberliğinin meşruiyetini yani geçerliliğini sağlaması yanında bu beraberlikle kurulan aile düzeninde hak ve sorumlulukları belirleyen ve garanti altına alan, nesep yani soy bağının kurulması ve takibi ile miras gibi hakların ve sorumlulukların belirli esaslara bağlanması gibi konularda önemli bir yeri vardır.
Yaklaşık bir asır yani Cumhuriyetimizin kurulmasından önce ülkemizde hukuk sistemimiz şeriat denilen dini kurallar geçerli idi. Nikah'da bu çerçevede dini bir hüviyeti vardı. Ülkemiz nüfusu de bugüne kıyasla 100 veya daha fazla kat daha azdı. Sosyal çevreler çok daha dardı. Hukuk kuralları kadılar tarafından takip edilir ve nikahlar din adamları tarafından kıyıldığı gibi muhtemelen kadılar tarafında kayıt altına alınmış olsa da olmasa da dar çevrede kadılar tarafından takibi mümkün idi.
İşte dini nikah yani halkın söylemi ile imam nikahı fenomeni o zamanlardan kalmıştır. İşte Cumhuriyetimizle birlikte aile hukukunu düzenleyen Medeni Kanun kabulü ile şeriat düzeni tamamen değişmiş, toplumumuzun bu günkü ihtiyaçlarına cevap verecek hukuk kuralları getirilmiştir. NİKAH, Kur'an esaslarına göre dahi dini değil, hukuki bir işlemdir. Bugünkü toplum düzenimiz ve hukuk sistemimizde din adamlarının, cami hocalarının kıyacağı nikahın nüfus kütükleri ile bağlantısını sağlamak fiilen mümkün değildir. AYRICA DİNİMİZDE DE NİKAH'IN BİR DİN ADAMI TARAFINDAN KIYILMASI ZORUNLU DEĞİLDİR. Ama evlilik beraberliğinin bir din adamı tarafın yapılacak dua ile taçlandırılması da faydalı ve hayırlı olabilir, yerindedir.
AMA RESMİ NİKAH KIYILDIKTAN SONRA !...
İşte kıyamet bu noktada kopuyor değeri okular !... İmam nikahı meselesi bir kurala bağlanmadığı için, --- Diyanet İşleri Başkanımız, Prof. ünvanlı olan veya olmayan İlahiyat, hocalarımız, tüm konu ile ilgili aile bakanımız sayın hanımefendi de dahil resmi zevat İMAM NİKAHININ RESMİ NİKAH SONRASINDA YAPILMASI ZORUNLULUĞU GETİRİLMESİ DOĞRULTUSUNDA BİR HUKUKİ DÜZENLEME YAPILMASI KONUSUNDA TAVIR ALIP HAREKETE GEÇMEDİKLERİ İÇİN toplumumuzda ahlaki bir çöküş başladı. Senelerdir devam ediyor. Bir de üstüne üstlük AB 'nin isteği doğrulusunda Ceza Kanunu'muzda ZİNA'nın yani kadın - erkek nikahsız beraberliğinin SUÇ OLMAKTAN ÇIKARILMASI İLE sosyal düzenimizi sağlayan tüm civatalar gevşedi, laçka oldu. Aile yuvaları tsunamiye tutulmuş gibi sarsılmaya başladı, boşanma davaları çığ gibi arttı...
ATV'deki ESRA EROL programında, 2 - 4 çocuğu olan genç kadınların çocuklarını ve eşini terk edip sosyal medyadan tanıştığı evli erkeklere kaçmaları, nikahsız beraberliklere razı olmaları yine aile yuvasını terk eden ve ne olduğu belirsiz maceralara atılan 15 - 16 - 17 yaşlarındaki genç kızlar, günlük olağan olaylar haline geldi. EVLİLİK BERABERLİĞ VE NİKAH toplumumuzda önemini ve ciddiyetini kaybetti. Gençler gayrimeşru ilişkileri olağan ve hak görür hale geldiler.
Sonuç olarak, milletimizi yüzlerce, binlerce yıldır birlikte tutan tüm manevi değerler çökmeye başladı. Dış politikada ve savunma sanayimiz ve ordumuzdaki başarılar da güzel, bizi mutlu ediyor ama içte, toplumun ahlaki değerlerindeki yozlaşma arık gecikmeden DUR ! denilmesi noktasına geldi.
Ben 76 yaşını doldurmuş, alt ve orta kademe yöneticilikle 45 yıl memuriyet hizmetinden sonra emekli olmuş, 2 çocuğu ve 3 torunu olan çocuklarını kurtarmış ama torunlarının geleceğinden ciddi endişeler duyan bir vatandaş olarak, uzunca bir süre devletimizden umutla bir hareket beklentimden de sonuç alamayınca bu bu sessiz çığlığımı kaleme almak ve blog sitem ile sosyal medya unsurlarında yayınlama zorunluluğunu duyarlı bir vatandaş olarak hissettim.
Bu ahlaki yozlaşma, -- kadın dernekleri ve bazı çevreler önemsemese de -- kadınları ve de en çok geleceğimiz olan çocukları olumsuz yönde etkiliyor. perişan ediyor...
SONUÇ olarak, Resmi nikah yapmadan İmam nikahı ile beraberlik , hak ve sorumluk getirmeyen, hukuki olarak hiç bir değeri olmayan, bazı kişi ve çevrelerin istismarına uygun, bu günkü sosyal düzende zinaya kapı açan, yanlış bir uygulamadır !...
LÜTFEN DAHA DA GEÇ OLMADAN İLGİ !..
APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER
================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR :: Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R :::: C a h i ...

-
Kur'an'dan ilginç mesajlar ( 1 ):: '' KUR'AN BİR MESLEK KİTABI DEĞİL, TÜM İNSANLARA ÜCRETSİZ ANLATILMAL...
-
Yazımın başlığına koyduğum mesajımın, söylemimin gerekçesini açıklamam gerekiyor. Yaklaşık bir ay sonra 80. yaşımı dolduruyorum. Eşim ...
-
Son senelerde vefat edenin arkasından söylenen yazılan bir temenni söylemi türedi: '' Işıklar içinde uyu '' ve ...
-
Kur'an ilk insandan itibaren iki dinin, iki felsefenin, iki dünya görüşünün, kısaca iki farklı düşüncenin var olduğunu açıkça belirtiy...