18 Aralık 2018 Salı

ÜLKEMİZDE AYDIN ENFLASYONU VAR ...



Ülkemizde aydın enflasyonu var. Her şehirde üniversitelerimiz olması ile, hele açık öğretim mezunlarının artması ile bu sonuca gelindi. 18 - 25 yaş arası gençlerimiz bir de yüksek tahsil diploması aldı ise ders kitaplarının dışında başka kitap okumasa da aydındır, her şeyi bilmektedir. Onlardan daha aydın kimse yoktur. 

Ülkemizde aydın olmak sol fikirlere sahip olmakla çok yakından ilgilidir. Kendilerine aydın etiketini, ençok onlar yakıştırırlar.  Solcular, ilericidirler ( ! )  İlericilik de bilindiği gibi aydın olmanın en önemli sonucudur. Solcuysanız, hor gördüğünüz halka yakınsınızdır. Aydın olma etiketi en çok sizin hakkınızdır.

Hele bir de laikseniz, ilericilik, solculuk, manevi değerlere uzaklık genellikle sizin en modern yönünüzdür. Bu sebepten en, pek, öz aydın da sizsiniz. Laikliğin kişilerle ilgili değil devletin bir yönetim sistemi olduğu gerçeği es geçilse de olur.
Sağcılardan da, aydınlanmış kişiler çıkmaz mı ? Nadir de olsa ki çıkar: 1982 askeri darbesinin hemen önceki sağ - sol çatışmalarının şiddetlendiği günlerde, görevli olarak bulunduğum Sivas'dan Ankara'ya gitmek üzere trene bindim. Tren hareket etti takriben bir saat sonra 3-4 genç oturduğumuz kompartmanı bastılar ( pardon şereflendirdiler )  Kompartmanın kapısında da 4-5 genç de nöbette kaldı. Bunlardan birisi 16 - 17 yaşlarındaki  liderleri. orta okuldan terk ettiğini de içeren kısa öz geçmişini anlattıktan sonra kompartmanda bulunan 6 yolcu olan bizleri aydınlatacağını belirterek söze başladı. 5 - 6 dakikalık söylemle bizleri bilgilendirdi, eğitti, aydınlattı. Sonra da heyeti ile yandaki kompartmana geçerek eğitim görevine devam etti.

Bir  '' aydınlanmış ''  bu günkü tabir ile  aydın  kişi daha var: Yunus Emre. Onun aydın olduğuna itirazınız olmayacaktır her halde. Yunus bakalım bu konuda ne demiş ?
İlim ilim bilmektir
İlim kendini bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır.
Gerçek ilim, gerçekleri bilmek, insanın kendini tanıması ile başlarmış. Yani aydın, bilge kişi öncelikle kendini bilen kişi  imiş.
Kendini bilmek, kendini tanımak ve HADDİNİ BİLMEKTİR.

Yalnızca kendisinin aydınlandığını, kendisi dışındakilerin karanlıkta kaldığını zannetmek, vehmetmek değil.
Yani kendine aydın etiketini takıp başkalarını, kendisi gibi düşünmeyen inanmayanları küçümsemek değil.
Gelelim ilahi formuna da dönüştürülen şiirin ikinci dörtlüğüne;

Okumaktan murat ne
Kişi Hakkı bilmektir.
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir
Ne demek istemiş ulu ozan; 

Okumak, öğrenmek, bilgilenmek eylemi kişiyi  Hakk'a yani tüm varlığın ve bilgilerin sahibine, kaynağına götürmüyorsa tüm gayretler gereksizdir, boşunadır.

Vesselam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder