17 Nisan 2018 Salı

İLK '' OPERA '' SERÜVENİM !...


İLK  '' OPERA ''   SERÜVENİM !...

Yıl l962. Ankara’da bir kamu kurumu özel meslek lisesi olan Demiryolu Meslek Lisesinin ikinci sınıfında yatılı öğrenciyim. Ankara’nın kültürel açıdan olağan üstü özelliği var o yıllarda, Devlet Tiyatroları yalnızca orada. Sonra 4-5 Anadolu şehrinde daha sahne açtılar biliyorsunuz. Ankara’da da 3-4 sahnesi var o yıllarda. Büyük tiyatro, Küçük tiyatro ve Yeni Sahne. Ben o yıllarda en geçerli eğlence kaynağı olan sinema meraklısıyım. Bunun yanında da Devlet tiyatroları müdavimiyim, ayarttığım iki  arkadaşımla beraber. 

Ankara’da da o yıllarda tek bir özel tiyatro var ‘’ Halk Oyuncuları ‘’

Neyse efendim. Devrem ve şu anda Facebook'da arkadaşım olan Habibullah Köstekli ve yanılmıyorsam  aynı sınıftaki arkadaşım  Yaşar Büyükyörük ile ( onunla irtibatım koptu ) 3 arkadaş   bir opera gösterisi izleyelim, ne menem bir şeymiş tanıyalım dedik. Bir ay öncesinden biletimizi alıp, opera sahnesi mevcut bulunan Büyük Tiyatro salonunda yerimizi ayırttık. En önlerden paşa paşa izleyeceğiz. Haa biletler tam 3.5 0 Lira, öğrenci 2 Lira. Zaten sinemalar da 1.50 – 1.75 Lira. Oldukça ucuz bir kültür ve eğlence ortamı bizim için.
Ankara Büyük Tiyatro’da. Ankara’lılar bilir, Büyük Tiyatro sahnesi özeldir ve operalar da orada sergilenir. Büyük bir salon büyüklüğünde döner bir sahne. Çok özel sahne ve ses düzeni. Sahne önünde çukur içinde orkestra bölümü.




Günü geldi. Tiyatroda yerimizi aldık. Sahne ve orkestra burnumuzun dibinde.

Eser Şekspir’in: Kral Lear'ı

Opera baştan aşağı bir beste ve sahne gösterisi. Bir buçuk iki saat uzunluğunda. Tabii ki sözler genellikle İtalyanca. 

Opera’nın bir özelliği var. Konusunu bilerek gidiyorsunuz. Orada yalnızca gösteriyi ve müziği izliyorsunuz. Tabii ki biz bu özelliği bilmiyoruz. Konudan ve özelliklerinden haberimiz yok o anda. İlk gidişimiz.

Bizim o zamanki algılamamızla. Müzik türü yabancı. Alabildiğine bağıran anlamadığımız bir dilden şarkı söyleyen sanatçılar. Seyirciler Ankara’nın elit tabakası ve gösteriyi büyük bir keyifle ve huşu içinde izliyorlar.
Bizim için ise bir işkence...

Opera çok büyük ve olağanüstü bir sahne olayı. Her anı bestelenmiş uzun bir müzik ve tiyatro eseri. Çok farklı bir kültür olayı.
Kulaklarımızın ve gönlümüzün alışık olmadığı bir kültür ürünü.
Her şeyi ile bize yabancı.
Çok sesli müzik türü eseri.
Çok sesli müzik olağan üstü güzel ve kaliteli bir müzik ziyafeti
Ama beste ve ezgiler biraz bizden olabilirse.
İzlenmesi inanılmaz keyifli olacak...

Neyse efendim.
İki saatlik süreyi zor tamamladık.
Bu gösteriden bir şey anlamadık ve keyif almadık.
Biz  böyle olacağını tahmin ediyorduk. Zaten olayı tanımak için gitmiştik...

Sonra yerli birkaç opera eserimiz oldu. Onlara rastlarsam, gitmek istiyorum.
Bu defa işin keyif kısmını da tatmak için.

Yine derken efendim. Benim için opera serüveni son olmadı. Sanat olaylarında öncü Eskişehir Büyük Şehir Belediyemizin de sanat olaylarında faal olduğu malum. Bundan 8 sene kadar önce Belediye bir opera festivali düzenledi. Ben de bir Japon opera grubunun sergilediği gösteriyi izledim. 

Sahne tekniğinde zamanın teknolojisine uygun gelişmeler olduğunu da gördüm. Sahnenin bir kenarında dijital küçük bir bantta açıklayıcı bilgiler verildi.

Bir şeyin ilk ve son olması için kesin karar vermemek gerekiyor. Yabancı da olsa her olaydan biraz tatmak gerekiyor....


Not: Yazımdaki  resimler Kral Lear'ın  ülkemizde çeşitli zamanlardaki gösteriminden sahneler.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder