15 Ocak 2018 Pazartesi

AYDINLANMAMIŞ AYDIN !...



Aydın deyince sağlıklı düşünebilen, iyiyi ve doğruyu, kötü ve yanlıştan ayırabilen insan akla geliyor. Aydınlanma tabii ki ışıkla mümkün olur. Beynin ışığı ise bilindiği gibi bilgidir. Gerçek, doğru ve tarafsız bilgi.

Büyükçe bir oda düşünelim. Yalnızca bir köşeyi aydınlatalım. Bu oda yeterince aydınlanabilir mi. Tam aydınlanmayı sağlayabilmek için diğer köşelere de ışık kaynağı koymak veya üste ortaya büyükçe lamba yerleştirmek gerekir.

Burada vurgulamak istediğim, konu ve olaylara tarafsız bakabilmektir. Taraflı bakmak örneğini verdiğimiz büyük odanın aydınlanabilmiş bir köşesini ve bölümünü görmektir. Diğer bölümler karanlıkta kaldığı için, o oda hakkında yeterli ve doğru bilgiye ulaşamayız.

İnsan yüzde yüz tarafsız olamaz. Bu insanın yaratılışına aykırıdır. Ama olabildiğince, gündeme gelen konu ve olay hakkında geniş çerçeveden ve yukarıdan, yani objektif olarak bakmak ve değerlendirmeye çalışmak gerekir. Yani sağ görüşlü ise, sol görüşün; ateist ise dindarın aynı konuyu nasıl gördüğünü anlamaya çalışmalıdır.

Memleketimiz de biraz okumuş olan kendini aydın kabul eder. Hayata bakışında belirli bir görüş açısı vardır. Onun için doğru yalnızca kendi doğru ve kabulleridir. Karşı görüş ve bakış açılarına kapalıdır. Bu tür düşünme, yeterli ve sağlıklı düşünme türü olmadığı için kişi yeterince aydın değildir. Çünkü belirli bir çerçevenin dışına çıkamaz. Konuları sağlıklı olarak değerlendiremez. Hoş görülü olamaz. Ama insanlarımızın çoğunluğu ne yazık ki böyledir. Kendini aydın kabul etmektedir. Ama yeterince aydınlıkta değildir.

Çünkü belirli bir bakış açısı ve ön kabullerle düşünmek ve değerlendirmek bir tür bağnazlıktır. Ama böyle kişiler için doğrular, yalnızca kendi doğruları olduğu için bağnazlığı da kabullenemezler. Fanatiklik derecesinde bir fikre ve inanışa bağlı olanlarda aydın olarak kabul edilemezler.

Sözün kısası gerçekten aydın olabilmenin ölçüsü yeterli bilgi ve özellikle tarafsızlıktır.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder