27 Aralık 2019 Cuma

OTOMATİK MÜSLÜMANLIK !...



'' OTOMATİK  MÜLÜMANLIK  '' deyimi de nereden çıktı diye düşünenler olabilir. Hemen açıklayayım. Daha önce böyle bir söz duymuş veya okumuş olamazsınız, çünkü bu sözler benden çıktı.
Ülkemizde;
Müslüman bir çevrede,
Müslüman ana babadan doğmuş,
Aklı erdiği andan itibaren kendini müslüman bilmiş,
İnsanlarımızın sen, ben, biz  yani hepimiz diyecek kadar büyük çoğunluğu otomatik müslümanız.
Neden ?
Çünkü  benimsediğimiz bu dini hazır bulduk, araştırmadık, diğer dinlerlle karşılaştırmadık. Aklımızla, irademizle biz seçmedik. Hazıra konduk. 
Sonuçta ne oldu ?
Dinimiz İslam'ın tek ve gerçek kaynağı Kur'an'ın ifadesi ile '' ATALAR DİNİ  '' mensubu olduk.
Bu din ile ilgili sınırlı, yetersiz ve çoğunlukla gerçek kaynağı Kur'an'dan kopuk bilgileri  bazı aile büyüklerimizin, bazı hoca efendilerin şifahi söylemlerinden öğrendik.
Doğru olup olmadıklarını hiç merak etmedik, Kur'an'ı kuru bir saygı ile evlerimizde kolay erişilemeyecek yüksek yerlere, süslü kılıflar içinde astık.
Kur'an diriler için indirildiğini defalarca bildirdiği halde onu ölülerimize okuyup hediye ettik. Halbuki özelliklere ölülere okuduğumuz Yasin suresinin 70. ayetinde diriler için indirildiği vurgulandığı halde.
Kur'an kendisinin apaçık bir mesaj olduğunu defaatle bildirdiği, ve kitapları anlamadan okuyanları '' kitap yüklü eşeklere '' benzettiği halde, inatla ve israrla anlamadan ibadet etme kasdıyla Arapça orijinalinden okumaya devam ettik. Onun makamla musiki lezzeti tatmak için dinlemeyi ibadet zannettik.
Tekrar soralım; '' neden atalar dini '' mensubuyuz. ?
Kur'an'ın Allah'tan kullarına emir ve mesajlarını ileten ve salih bir kul yani iyi ahlaklı bir insan olma hükümlerini bir kenara iterek, yüzlerce yıl önce yaşamış ve zamanın  bilgi ve düşünce ortamına uygun olarak iyi bir şeyler yapma gayretinde olmuş din adamları ve mezhep imamlarının -- zamanımız teknolıojik gelişme ve düşünce ortamına uymayan --  yorumlarını kutsallaştırdık ve tartışılamaz din hükmü haiine getirdik. 
Kur'an'daki '' DİN ALLAH'INDIR ve PEYGAMBERLER DAHİ DİN HÜKMÜ KOYAMAZ '' şeklindeki temel hükümlere rağmen bazı kerameti kendilerinden menkul hoce efendi ve din adamlarının düşünce ve yorumlarını Allah'ın dinine monte etme çabasında olduk.
Peygamberimize izafe edilen % 99'u ve belki de binde 999'u sahte ve uydurma sözleri Kur'an hükümlerine eşdeğer hale getirip HADİS adı altında din kaynağı ve ilim yaptık. Uygulamada da Kur'an'ın önüne dahi geçirdik.
Bütün bu çabalar sonucu Kur'an'ın yerdiği atalar dini bugün artık ülkemizde ve bir çok İslam ülkesinde  '' Geleneksel İslam '' diye isimlendirebileceğimiz şekliyle ve hakimiyetiyle ne yazık ki hükmünü icra ediyor.
Şimdi de Kur'an'ın atalar dini diye isimlendirdiği bu günkü Geleneksel İslam  tanımına uygun, Kur'anda olmayan fakat dinleştirilmiş bazı gelenekleri hatırlayalım:
@@ --  Kur'an'da tek kutsal gece olarak '' Kadir Gecesi '' kabul edilmiştir. KANDİL deyimi de yoktur. Fakat Kadir gecesi ile birlikte toplan 5 kandil -- KUTSAL GECE --  ihdas edilmiştir.
@@ --  Kur'an'da insanlar öldükten sonra Kıyamette sorgulanmak üzere diriltilecekleri apaçık beyan edildiği halde, kabirde de bir sorgu ve azap inancı insanlara benimsetimiştir.
@@ -- Yine Kur'an'da Kıyametin beklenmedik bir anda ve ansızın geleceği ifade edildiği halde bir KIYAMET ALAMETLERİ -- İŞARETLERİ edebiyatı oluşturulmuş ve bu konuda yüzlerce, binlerce kitap yazılmıştır, yazılmaktadır.
@@ -- Kur'anda şefaat yani yardım Allah'ın iznine tabi olduğu belirtildiği halde  Peygamberimize bu izin verilmiş gibi, peygamberimizin müslümanların kusurlarını bağışlatacağı inancı müslümanlara benimsetilmiş ve insanlar günahlarının peygamberleri tarafından Allah'ın indinde bağışlatılacağı beklentisine sokulmuştur.
@@ -- Al-i İmran Suresi 7. ayetinde Kur'an ayetlerinin muhkem ( sağlam- temel - ana - ahlaki ) hükümler ve müteşabih ( zaman ve ortama uygun olarak değişebilen ) hükümler olmak üzere iki türlü olduğu belirtilmekte ve ahlaki temel hükümleri içeren muhkem ayetlerin getirdiği 400 farklı ahlak kuralı İslam Dininin esası olduğu halde, Geleneksel İslam öğretisinde  -- İslam'ın şartı sadece 5'e indirgenmekte ve temel ahlaki hükümler tamamen öğreti dışında tutulmaktadır. Ve işte bunun sonucu İslam ülkeleri Kur'an'ın gerçek hükümlerinden koparılarak bugünkü ahlaki zafiyetin ön planda olduğu insanlar topluluğu haline getirilmiştir.
Kur'an'da yer almadığı halde dinleştirilen uygulamaların yukarıda bir kaç tanesinini örnek olarak verdim. Bu liste 200 adede kadar çıkıyor.
SONUÇTA İSLAM DİNİ Geleneksel İslam öğretisi ve uygulamaları ile 400 civarındak ahlaki kuralların bilinmediği ve bir kaç temel inanç ve yine bir kaç  namaz, hac gibi ibadet ritüelinin öne çıkarıldığı gerçeğindem tamamen koparılmış bir inanç toplamı haline gelmiştir.
Bir tarafta dinin gerçek  dayanağı Kur'an diğer tarafta ondan bihaber, atalarından öğrendiği sadece bir kaç temel bilgi ile Müslüman olduğunu sanan ve gerektiğinde gerine gerine ''Elhamdülillah Müslümanım'' diyen ve gerçek müslümanlıktan bihaber ve ilgisiz bilgisiz insanlar...

24 Aralık 2019 Salı

DON'T FEAR THE 3rd WORLD WAR !...





Day after day, the media around the world by making the 3rd World War prophecy of people's hearts to spread the fear and anxiety of the war to spread the false news and comments. The picture in the title of this article was published on the Internet in the first days of January 2018, a period of 2 years has passed. Today, the same horrifying news headlines and continues to appear.

I strongly disagree about this war concern. In the title of my article, '' 3. World War Will Not Come '' assertion does not make a prophecy, fortune-telling, the first two world wars in this opinion by evaluating the environment of the first and second world wars, according to the environment of this day, because of the political, economic, military, social The requirements and technological developments are very different. Most importantly, the people of the world have changed. The indispensable values ​​and value judgments of people have changed very much in comparison with those days.

The main actors of a possible world war are inevitably used for two or three hundred years, who see all the countries of the world as colonies, use their underground and above ground wealth in favor of their own countries, and have become accustomed to swimming in the excessively rich and prosperity and using the majority of the world's people as slaves. Christianity - Western countries that are bogged down by swamps of alcohol, drugs, and stimulants. and the scourge of the whole world will be Zionist Israel. These countries have not developed in the last century, underdeveloped countries, hundreds of millions of people '' democracy '' with the deception, darkened their lives and took their lives, displaced from their homes. They have thrown poor people into a bigger swamp of poverty.

Material development has unfortunately led the people of these countries to degenerate and decline in terms of their human values. Parallel to this, moral collapse has started. In the so-called civilization of the West, people were eroded in the spiritual sphere, completely individualized, selfish, and could not afford to fight for values ​​such as homeland and nation. It should be noted that in the last 30-40 years, western countries have been fighting the war not directly with their own people, but by providing financial support to the terrorist organizations they have formed in backward nations. As an example, the US has openly supported the YPG terrorist organization against our country in Syria, supported them with thousands of trucks and airplanes of weapons and provided military training.

In addition, the relations of family, kinship, men and women and husband and wife were consciously degenerated by globalist outbreaks through media and cinema, TV, sexual deviations were almost protected and societies were directed to them. In a article I published about a year ago, I quoted the fact that 70 percent of children in the United States grew up in a so-called family environment without a father, with a mother's boyfriend or husband.

Yes, my dear friends, the population of Western countries is getting older. Some men and women continue to be together before marriage. Those who get married do not have children for their personal comfort and comfort or content themselves with a child. The young population is decreasing. People who will protect their own countries and who will fight for their lives do not grow. The grown-up is not willing to do such tasks. So the present and future 10 - 15 years of the West as material and spiritual are dark.

The moral values ​​of the people of our country unfortunately suffered erozana. But it is not incomparably comparable to the West and is not completely exhausted. For this reason, despite the negative external and internal efforts in our country, we have valiant people who will protect their country and are ready to give their lives in this direction and for the last two years, our word has become more prominent in world politics. Our military success has increased. We have become positive and beautiful steps in the war industry.

In addition, nuclear arming is a deterrent in terms of possible world war. There are several major western countries with nuclear weapons, and Russia and China, as well as countries that have this power, whether open or secret. When a nuclear bomb is thrown, the world becomes unpredictably confusing and there is no single man standing and standing. That's why a starter like this cannot afford to take it for granted, because it is at risk for itself.


It should be noted that the two great countries of the world, the USA and Russia, cannot even send the people of their own countries to foreign countries and they use mercenaries. A great war cannot be won by a mercenary. THAT'S MY CANCACIZLAR, NO NEW WORLD WAR IS NOW IN THE CINEMA MOVIES.


KORKMAYIN 3.DÜNYA SAVAŞI ÇIKMAYACAK !...



Gün geçmiyor ki, dünyanın her tarafındaki medya 3. Dünya Savaşı kehaneti yaparak insanların gönüllerine dünya savaşı  korku ve endişesi yayan düzmece haber ve yorum yayınlamasın. Bu yazımın başlığındaki resim 2018 yılı Ocak ayının ilk günlerinde İnternet'te yayınlanmış, Aradan tam 2 yıl bir süre geçti.. Bu gün de aynı  dehşet saçan haber başlıkları ve çıkmaya devam ediyor.

Ben bu savaş  endişesine katiyetle katımıyorum. Yazımın başlığındaki  '' 3. Dünya Savaşı Çıkmayacak ''  iddiamla kehanet yapmıyor, fala bakmıyor, ilk iki dünya savaşındaki ortamla bu günü değerlendirerek bu görüşe varıyorum.Çünkü  Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının  ortamına göre bu gün, dünya ülkelerinin siyasi, ekonomik, askeri, sosyal şartları ve teknolojik gelişmeleri çok farklı. En önemlisi tüm dünya insanları değişime uğradı. İnsanların olmazsa olmaz değerleri ve değer yargıları o günlere kıyasla olumsuz görüş ağılıklı olarak çok çok değişti.

Olası bir dünya savaşının baş aktörleri kaçınılmaz olarak yine yaklaşık 2 - 3 yüz yıldır, tüm dünya ülkelerini sömürge olarak gören, yer altı ve yer üstü zenginliklerini kendi ülkeleri lehine kullanan bu sebeple aşırı zengin ve refah içinde yüzüp, dünya insanlarının çoğunluğunu köle olarak kullanmaya alışmış, refahın verdiği şımarıklıkla alkol, uyuşturucu ve uyarıcı maddeler bataklığına saplanmış Hristiyan inançlı batı ülkeleri. ve tüm dünyanın baş belası Siyonist İsrail olacaktır. Bu ülkeler son yüzyıl içinde gelişmemiş, az gelişmiş ülkeler insanlarından yüz milyonlarcasının '' demokrasi getiriyoruz  '' aldatmacası ile , hayatlarını karartmışlar ve canlarını almış, yerlerinden yurtlarından sürmüşlerdir. Yoksul insanları daha büyük yoksulluk bataklığına atmışlardır.

Maddi olarak gelişmişlik bu ülkelerin insanlarını  ne yazık ki onları insani değerleri açısından yozlaşmaya, gerilemeye götürmüş. Buna paralel olarak ta ahlaki çöküş başlamasına sebep olmuştur. Batı'nın sözde medeniyetinde insanlar manevi alanda erozyona uğramış, tamamen bireyselleşmiş, bencilleşmiş,vatan ve millet gibi değerler uğruna savaşmayı göze alamayacak duruma gelmiştir.  Dikkat edilirse son 30 - 40 yıldır batılı ülkeler, savaşı doğrudan kendi insanları ile değil,  geri kalmış uluslarda oluşturdukları terör örgütlerine maddi destek sağlayarak yapmaktadırlar. Örnek olarak ABD Suriyede bizim ülkemize karşı olarak YPG terör örgütünü açıkça desteklemiş, binlerce tır ve uçak dolusu silahla onları desteklemiş ve askeri eğitim vermişti.

Ayrıca  aile müessesi, akrabalık, kadın erkek, karı koca ilişkileri küreselci mihraklarca bilinçli olarak medya ve sinema, TV aracılığı ile dejenere edilmiş, cinsel sapkınlıklar adeta korunmuş ve toplumlar bunlara yönlendirilmişlerdir.  Yaklaşık 1 sene önce yayınladığım bir yazımda ABD'de çocukların yüzde yetmişinin babasız, annesinin erkek arkadaşı veya kocası yanında sözde bir aile ortamında büyüdükleri gerçeğini aktarmıştım.

Evet değerli arkadaşlarım Batı ülkelerinin nüfüsu gittikçe yaşlanıyor. Bazı erkek ve kadınlar evlenmeden beraberliklerini sürdürüyorlar. Evlenenler ise kişisel rahat ve konforları için ya çocuk yapmıyorlar veya bir çocukla yetiniyorlar.  Genç nüfus azalıyor. Kendi ülkelerini koruyacak, canını ortaya atarak savaşacak insanları yetişmiyor. Yetişenlerde böyle görevlere istekli değil.  Yani Batı'nın maddi ve manevi olarak  bu günü ve gelecek 10 - 15 yılı karanlık.

Ülkemiz insanlarının da manevi değerleri ne yazık ki erozyana uğradı. Ama Batı ile kıyaslanamayacak derecede değil ve  tamamen tükenmedi.  O yüzden ülkemizde oldukça olumsuz dış ve iç çabalara rağmen ülkesini koruyacak ve bu yönde canını vermeye hazır yiğitlerimiz var ve bu sebeple son bir iki senedir, artık dünya siyasetinde sözümüz geçer hale geldi.  Askeri başarılarımız arttı. Savaş sanayiinde de olumlu ve güzel adımlar atar hale geldik.

Ayrıca, nükleer silahlanma da  muhtemel dünya savaşı açısından oldukça caydırıcı bir husus. Nükleer silahlara  sahip olan bir kaç büyük batılı ülke ve Rusya ve Çin yanında, açık veya gizli olarak bu konuda bu güce sahip ülkeler de var. Nükleer bir bomba atıldığında, dünya  tahmin edilemeyecek derecede karışır ve ayakta ve sağlam bir tek insan dahi kalmaz. İŞTE BU YÜZDEN BÖYLE BİR BAŞLANGICI KENDİ CANI DA RİSK ALTINDA OLDUĞU İÇİN KİMSE ÇARESİZ KALMADIKÇA GÖZE ALAMAZ.


Dikkat edilirse Dünyanın başına bela iki dev ülke ABD ve Rusya, dış ülkelere kendi ülkesinin insanarını dahi gönderemiyor, paralı askerler kullanıyor.  Büyük bir savaş da öyle paralı askerle kazanılamaz. BU YÜZDEN  HİÇ  CANINIZI SIKMAYIN  CANCAĞIZLARIM,  YENİ BİR DÜNYA SAVAŞI ARTIK ANCAK SİNEMA FİLMLERİNDE OLUR....












20 Aralık 2019 Cuma

'' BİRİ '' BİZİ ÇOK SEVİYOR !...


Birinin sizi sevdiğini nasıl anlarsınız ?
Tabii ki yakınlığından, ilgisinden, şefkatinden.
Yani bize karşı sevecen davranmasından.
İşte birinin bizi yani insanları çok sevdiğini, her an bizi koruyup gözettiğini size ispat edeceğim.
Nasıl mı ?
Bize gönderdiği kitaptaki belirtilen özelliklerinden. Bu özelliklerini simgeleyen isim ve sıfatlarından. Bu isim ve sıfatların 
Arapça orijinal isimlerini değil, Türkçe anlamların vereceğim. Çok sevildiğimizin delili olan bu isim ve sıfatlardan sonra 
parantez içinde Kitabı'nda bu isimleri kaç defa tekrarladığını da belirteceğim. 

Bize gönderdiği Kitabında 133 adet isim sıfatla kendisini tanımlayan bu yüce varlık, bakalım biz insanları sevdiğini ve her an düşünerek gözettiğini nasıl belirtiyor? 

1- Yarattıklarına karşı merhametli ( 114 defa )

2- Çok merhametli ( 57 )

3- Çok affedici ( 29 )

4- Bağışlayan ( 14 )

5- Yarattıklarını gözeten, kefil olan ( 14 )

6- Yardımcı, koruyucu ( 13 )

7- Çok sabırlı, cezaları affedici ( 13 )

8- Tövbeleri kabul edici ( 11 )

9- Merhametli, müşfik ( 10 )

10- Gözetleyen koruyan ( 8 )

11- Büyük lütuf ve ihsan sahibi ( 7 )

12- Faydalı şeyleri kullarına ve yarattıklarına güzellik ve incelikle ulaştıran ( 7 )

13- Koruyan, saklayan ( 6 )

14- Yarattıklarına ikramlarda bulunan ( 5 )

15- Hidayete, doğru yola erdiren ( 5 )

16- Hayat veren ( 3 )

17- Rızık veren ( 10 )

18- Kendisinden yardım istenilen ( 2 )

19- Bol rahmet sahibi (3 )

20- Hakimlerin en hayırlısı ( 3 )

21- Kullarına çok yakın ( 3 )

22- Kullarına tekrar tekrar bağışta bulunan ( 3 )

23- Merhamet edenlerin en hayırlısı ( 2 )

24- Bağışlama sahibi ( 2 )

25- Lütuf ve ihsanı geniş ( 2 )

26- Hakimlerin hakimi ( 2 )

27- Duaları ve dilekleri kabul edip yerine getiren ( 2 )

28- Sözünde ve vaadinde doğru ( 1 )

29- Rızkı, mülkü ve nimeti genişleten ( 1 )
30- Kullarına karşı şefkatli ( 1 )

31- Yarattıklarının her türlü ihtiyaçlarını gideren ( 1 )

32- Günahları bağışlayıcı ( 1 )
33- Bağışlayanların en hayırlısı ( 1)

34- Bağışlaması geniş ( 1 )

35- Adaletle hükmeden ( 1 )

36- Yardım eden ( 1 )

37- Yardım edenlerin en hayırlısı ( 1 )

38- Özen ve ihtimam gösteren ( 1 )

39- Koruyan gözeten ( 1 )

40- İnananlara karşı lütufkar ( 1 )

41- İyiyi kötüden ayırt edenlerin en hayırlısı ( 1 )

Şimdi de insan için olumsuz kabul edilebilecek isim ve sıfatlarını ele alalım: 

1 – Cezası şiddetli ( 16 defa  )

2 – Kahredici ( 8 )

3 – Cezalandırması seri olan ( 2 )

4 – Azabından korkulmaya layık ( 1 )

5 – Kimsenin kendisine karşı çıkamayacağı kadar kudretli ( 4 )

6 – Azabı şiddetli olan ( 1 )

7 – Elem ve azap sahibi ( 1 )

8 – Yarattıklarını geçimleri yönünde zorlayan ( 1 )

Yarattıklarına karşı sevgisi, ilgisi, merhameti ve bağışlayıcılığını gösteren isim ve sıfatları 41 adet, fakat bunların karşısında azap verici ve cezalandırıcı özelliklerini gösteren isim ve sıfatları bunun 1/5 i kadar, yani 8 adet, ve bunlar toplam olarak 34 defa tekrarlanıyor. 

Bir öncekilerin 1/11 i kadar. 

Kısaca özetlersek; terazinin bir kefesinde 41 isim ve 374 tekrar, öbür kefesinde 8 isim ve 34 tekrar. 

Yani azap etmek ve cezalandırmak değil daha çok bizi korumak, gözetmek, bağışlamak isteyen bir yaratıcı. Yani bizi çok seven bir yaratıcımız var diyebilir miyiz ?

15 Aralık 2019 Pazar

DİNİN DİREĞİ İBADET ( Namaz ) DEĞİL, '' İYİ AHLAK '' TIR...



DİNİN DİREĞİ ‘’ NAMAZ ‘’ VE DİĞER RİTÜELLER ( Şekilsel ibadetler ) DEĞİL, ‘’ İYİ AHLAK ‘’ TIR.

KUR’ANI DİKKATLE VE İYİ İNCELEYEN  BU SONUCA VARIR…
ÇÜNKÜ, KUR'AN'DA İBADETLERİ YERİNE GETİRMEYENLERE DEĞİL, AHLAK KURALLARINA UYMAYANLARA 
‘’ CEZA‘’   ÖNGÖRÜLÜYOR…
VE  İYİ AHLAK İLE İLGİLİ AYET HÜKÜMLERİNE UYMAK İBADETTEN SAYILIYOR...

Bu konudaki Hadis rivayeti sahih değildir...

YAZIMIN BAŞINA KOYDUĞUM  KONUYA İLİŞKİN HADİS İLE İLGİLİ  RESİMDE  VURGULANAN 
'' YANLIŞ İNANÇ''  KUR'AN'DAKİ GERÇEK DİNİMİZİ 1500 YILDIR YAŞAMAMIZI ENGELLEYEN  KONULARDAN BİRİNİ  SİMGELİYOR.

EN ÖNEMLİ TEMELİ '' İYİ AHLAK '' OLAN DİNİMİZİ BİRİLERİ '' İBADET DİNİ '' HALİNE GETİRİNCE DİNİN İNANÇLILARI,  İBADETİ ÖNEMSEYİP, AHLAK KURALLARIN I  GÖZARDINA EDEN, AHLAKEN GERİDE KALAN İNSANLAR HALİNE GETİRİLDİLER

14 Aralık 2019 Cumartesi

'' ANLAMADAN OKUNULMASINA '' KUR'AN NE DİYOR ?...


''ANLAMADAN OKUNULMASINA ''
KUR'AN NE DİYOR ?...

Kur'an Anlaşılmadan okunmasını doğru bulmuyor, çeşitli ayetlerde eleştiriyor:


1 -- Anlamadan okumak, KUR'AN'DAN uzaklaşmaktır. ( Müzzemil/ 1 - 5 --- Furkan/ 30 -- Nisa/ 82 -- 119 )

2 -- Suya ulaşmışken içemrden dönmektir.. ( Ra'd/ 14 )

3 -- Yaşamı boşa harcamaktır. ( Taha/ 127 )

4 -- Anlamadan Kur'anokuyan, ne taşıdığını bilmeden yük taşıyan eşek gibidir. ( Cumua/ 5 )

12 Aralık 2019 Perşembe

KUR'AN'DAN EN İYİ ŞEKİLDE YARARLANMAK İÇİN 2 YÖNTEM






İnsanlığa rahmet olarak gelmiş olan hidayet yani doğru yol rehberi olan Kur’an’ın anlaşılması için, indiği dönemden beri kütüphaneleri dolduracak miktarda on binlerce ve belki de milyonlarca cilt eser kaleme alınmıştır. Bu eserlerin büyük bir bölümü kısaca Allah’ın muradını anlama ve keşfetme yolu diye niteleyebileceğimiz ‘’ tefsir ‘’ adı verilen eserledir. 

Son 30 – 40 yıl öncesine göre tefsir deyince Kur’an’ı mevcut hali ile yani Sure ve ayetlerin Kur’an’da yer alış sıraları ile açıklayan, her biri 5, 10 veya daha fazla sayıda cilt tutan eserler bilinirdi. Bu tür tefsire artık ‘’ klasik tefsir ‘’ denilmektedir. 

Bilindiği gibi yüce Kitabımız, ; 

*** Bildiğimiz ve örneklerini gördüğümüz diğer kitaplara benzemez. Belirli bir konu bölüm, fasıl ve başlık gibi unsurları içermez. 

*** 22 sene 2 ay 22 gün sürede ve parça parça nazil olmuş yani Allah katından inmiştir. 

*** Bir tespite göre 212 parça halinde inmiştir. Bu günkü haline Peygamber’imiz tarafından Allah’tan gelen vahiyle yapılan düzenleme sonucu ulaşmıştır. Yani Sure ve Ayetlerin iniş sırası başka, Kur’an’da yer alış sıraları başkadır. 

*** Konuların yer almasında dağınık bir görüntü vardır. Bildiğimiz alıştığımız anlamda bir sistem yoktur. Kur’an ele aldığı konuları tüm detayları ile incelediği halde, bir konuya ilişkin bütün hükümler bir arada olmadığı ve tüm Kur’an’a dağıldığı için klasik tefsir yöntemi, Kur’an’ın anlaşılmasında ve gereğince değerlendirilmesinde yetersiz kalmaktadır.
Binlerce sayfa tutarındaki bir eseri okumak için çok geniş zamana ihtiyaç olmakta ve bu geniş zaman içinde incelenip değerlendirilirken anlam bütünlüğünü yakalamak ve sürdürmek çok zor olmaktadır. 

Bir eser kendi özelliklerini dikkate alınarak incelenir ve değerlendirilirse, o eserden amaçlanan sonuca ulaşmak ve daha gerçek doğru bir şekilde değerlendirmek mümkün olmaktadır. 

İşte Kur’an’ı yukarıda belirttiğimiz özelliklerine göre değerlendirebilmek için ‘’ KONULU TEFSİR ‘’ metodu daha uygun olmaktadır. 

Bu tür tefsir metodunda bir konu ile ilgili tüm mesajları içeren ayetler bir sistem içinde bir kitapta yer almaktadır. Sonuçta da ele alınan konuya ilişkin bütün ayetler bir arda görülmekte daha genel ve gerçekçi bir değerlendirme mümkün olmaktadır. 

Konulu tefsirin ana hatları:

1 – Konulu tefsir ele aldığı konuyu, Kur’an’ın bütünlüğü içinde değerlendirir. 
2- İnceleme sadece bir konu ile sınırlıdır. 
3 – Araştırılan konu hakkında Kur’an’ın görüşünün ortaya konulması öngörülür. 
4 – Araştırma için seçilen konunun düşünsel, toplumsal veya evrensel bir konu veya Kur’an’ın bir yönü veya anlatım metotlarından birini içermesi gerekmelidir. 
5 – Seçilen konun anlam ve hüküm yönü ile birlikte Kur’an’ın hedeflediği örnek kişileri ve toplumu yetiştirmek için öncelikle onu en iyi şekilde anlamamız gerekmektedir. Tefsir usulleri bu ihtiyaçtan doğmuştur. İndiği günden itibaren yaklaşık 1400 yıl klasik diye isimlendireceğimiz metodla bu ihtiyaca cevap verilmeye çalışılmıştır. 

Daha önce de belirttiğimiz gibi, bir konuyla ilgili olup Kur’an’ın farklı yerlerine dağılmış ayetleri bir araya getirip sistematik bir şekilde inceleyerek sonuca ulaşmak şeklinde karşımıza çıkan  ‘’ Konulu Tefsirler ‘’ Kur’an’ı anlamaya yönelik en uygun yöntem olarak bulunmuştur. 

Kur’an ele aldığı konuları ‘’ giriş ‘’, ‘’ gelişme ‘’ ve sonuç’’ u olan günümüz alışılagelmiş, bilimsel ve edebi yapıtlar gibi işlemez. Kur’an’da yer alan bir konuyu özel kurallarla bir çatı altında değerlendirmek konulu tefsirin alanına girer. 

Konulu tefsirler iki tür olarak karşımıza çıkmaktadır.

Birinci tür; KUR’AN’DA ELE ALINAN BİR KONUYU İŞLEYEN TEFSİRLER. 

Örnekler: 

*** KUR’AN-I KERİM ALLAH’I NASIL TANITIYOR - Dr. Veli Ulutürk – Çağlayan A.Ş. Yayını – İzmir.1985 – 326 sayfa 

** KUR’AN’DA HZ: MUHAMMED’İN ÖZELLİKLERİ – Hamdi Gündoğar – Ravza Yayınları – İstanbul.1999 – 182 sayfa 
*** TEVHİD AYETLERİ – Ümit Şimşek – Zafer Yayınları - İstanbul.2006 – 122 sayfa 
*** KUR’AN’A GÖRE İNANÇSIZLIK - Yrd.Doç.Dr. Yunus Keskin – Işık Yayınları – İstanbul 2001 - 280 sayfa 

*** KUR’AN KUR’AN’I TANIMLIYOR – Yrd. Doç Dr. Muhammed Çelik - Şûle Yayınları – İzmir.1995 – 345 sayfa 
*** KUR’AN’DA ŞER PROBLEMİ – Dr. Lütfullah Cebeci – Akçağ yayınları – Ankara.1985 – 320 sayfa 

*** KUR’AN’I KERİMDE YARATMA KAVRAMI – Dr. Veli Ulutürk – İnsan Yayınları – İstanbul.1995 – 168 sayfa 
*** KUR’AN’DA İBADET KAVRAMI – Dr. İsmail Karagöz – Şûle Yayınları – İstanbul.1997 – 107 sayfa 

İkinci tür : KUR’ANIN ANLATIM METODLARINI KONU ALAN TEFSİRLER 

Örnekler: 

*** KUR’AN’IN İKNA ÖZELLİĞİ – Yrd.oç.Dr. Muhammed Çelik – Çağlayan Yayınları – İzmir.1996 – 402 sayfa 
*** KUR’AN’DA SEMBOLİK ANLATIMLAR – Necmettin Şahinler – Beyan Yayınları – İstanbul.1995 – 343 sayfa 

*** KUR’AN’DA ÖLÇÜ VE AHENK – Abdürrezzak Nevfel - Inkılâb Yayınları – İstanbul.1988 – 192 sayfa 
*** KUR’AN’DA TEŞBİH VE TEMSİLLER – Doç Dr. Sadi Eren – Işık Yayınları – İstanbul.2002 – 240 sayfa 

*** KUR’AN HİÇ TÜKENMEYEN MUCİZE - Komisyon – İstanbul Yayınları – İstanbul 2007 – 453 sayfa 
*** KUR’ANIN ÜSLÛBU VE TEKRARLAR - Erdoğan Baş - Pınar Yayınları – İstanbul.2003 – 280 sayfa 
Görüldüğü gibi konulu tefsirler Kur’an’ı anlamak ve tanımak için çok iyi bir çözüm Kur’an’da yer alan her konu için ayrı bir eser yani kitap gerekiyor. Kur’an’da’da yüzlerce konunun ele alındığını düşünürsek çok geniş kapsamlı bir olay. Konuya bu kadar geniş olarak odaklanmayı düşünmeyen veya buna imkanı olmayanlar için. Daha yüzeysel ve daha pratik olarak bir çözüm daha var: 

KONULARINA  GÖRE DÜZENLENMİŞ  KUR'AN  FİHRİSTLERİ     ( KONU DİZİMİ SÖZLÜKLERİ  )

Bunlardan da iki örnek vereyim: 

*** KONULARINA GÖRE KUR'AN AYETLERİ ALFABETİK KONU DİZİMİ  --  Prof. Dr.   GAZİ  ÖZDEMİR --  Büyğk boy -- Lüks baskı -- 1260  sayfa
*** KONULARINA GÖRE KUR’AN-ı KERİM FİHRİSTİ – Nevzat Yüksel – Muvahhid Yayınları - Trabzon – 416 sayfa 
*** KELİME VE KONULARINA GÖRE ALFABATİK KUR’AN FİHRİSTİ – Recep Akyan – Pınar Yayınları – İstanbul.2002 – 1036 sayfa 

---  Son kitap konusunda çok mükemmel. Hangi konuyu ararsanız, kaç yönlü olursa olsun tüm ilgili ayetlere özet olarak ulaşıyor ve topluca bir arada görebiliyorsunuz.
---  Lisredeki 1. sıradaki kitap  çok kapsamlıdır. Hem fihrist halinde konu başlıklarını, hem de  ilgili ayetlerin tefsirlerini içermektedir. Çok faydalı  bir esedir...
Kutsal kitabımızı anlama ve tanıma yolunda Yüce Allah yardımcınız olsun 

9 Aralık 2019 Pazartesi

KUR'AN'IN ANLATIMINDAKİ DAĞINIK GÖRÜNTÜ NEDENİ...

KUR'AN'IN ANLATIMINDAKİ
DAĞINIK GÖRÜNTÜ NEDENİ...
Kur’an 22 ylıdan fazla bir sürede yani 22 yıl 2 ay 22 gün devam eden sürede parça parça inmiştir. Sure ve ayetlerin dizilişi bu iniş sırasına göre değil, Peygamberimiz tarafından yine vahiyle yapılan bir düzenlemeye göredir. Kur’an’da bu gün art arda bulunan sure ve ayetlerin aralarında, iniş süreleri bakımından birkaç , hatta birkaç senelik zaman farkı olanlar vardır.
Kur’an mevcut düzeni bakımından, insanlığın bildiği tanıdığı tüm kitap örneklerine aykırı bir özelliktedir.* Kur’an’ın diğer kitaplar gibi bir ön sözü yoktur. *
* Ve yine diğer kitaplarda olduğu gibi, sınırlı konuları içeren bir bölümlenme ve konu başlıkları yoktur. *
* Farklı konulu ve amaçlı ayetlerin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştur* Öğüt ayetlerinden sonra mücadele ve savaşa ( cihad ) çağrı ayetleri, ondan sonrada hukuk kuralları ile ilgili bir ayet, daha sonra da herhangi bir peygamberin hikayesi ( kıssa ) gelebilmektedir.
Bu ve benzeri özellikler ile de alışılmış yazı kurallarına ve bilinen tertip şekillerine uymamaktadır. Örnek olarak Kur’an’ın 10. sırasında yer alan YUNUS suresi inceleyelim:
Bu surede, 1. ve 36. sureler arasında toplam 36 ayetle inkarcıların Kur’an hakkındaki şüpheleri ve bunlara verilen cevaplar ile şüphelerin iptali konusu işlenirken, 37. ayette inanmayanlara Kur’anla meydan okumaya geçilmekte ve bu anlatım 20 ayetle devam etmektedir.
" De ki : ‘ Sizin ortak koştuklarınızdan yaratmayı önce yapacak, öldükten sonra da çevirip tekrar yapacak var mı ‘ ? De ki : ‘ Allah, mahlukatı ( yarattıklarını ) önce yaratır, sonra çevirir yine yaratır. Artık nasıl saptırılırsınız ? ‘ " ( 10 / 34 )
" De ki : ‘ Sizin ortak koştuklarınızdan hakka hidayet eden var mı ? ‘ De ki : ‘ Allah hakka hidayet eder. O halde hakka hidayet eden mi uyulmaya daha layıktır, yoksa hidayet olunmadıkça kendi kendine hakka yönelemeyen mi ? O halde ne oluyorsunuz, nasıl hükmediyorsunuz ? ‘ " ( 10 / 35 )
" Onların çoğu yalnızca bu zan altında gider ; fakat zan, haktan hiçbir şey ifade etmez. Şüphesiz Allah onların be yaptıklarını bilip duruyor. " ( 10 / 36 )
" Bu Kur’an Allah’tan başkasına isnat edilecek ( dayandırılacak ) bir kitap değildir. Fakat o kendinden öncekinin bir onayı ve kitabın açıklamasıdır. Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. Bunda şüphe yoktur. " ( 10 / 37 )
" Onu uydurdu mu diyorlar. De ki : ‘ Öyle ise, haydi onun bir misli sure getirin ve Allah’tan başka kime gücünüz yeterse çağırın, eğer sözünüzde sadıksanız bunu yapın. ‘ " ( 10 / 38 )
İnanmayanlara Kur’an’la meydan okuma 56 ayetle sone ermekte ve 57. ayetle özendirme ve kokutma yoluyla inkarcıların Kur’an’ı onaylamasına çağrı başlamaktadır:
" Ey insanlar ! İşte size Rabbi'nizden bir öğüt ve gönüller derdine bir şifa ve müminler için bir hidayet ve rahmet geldi. " ( 10 / 57 )
" De ki : ‘ Allah’ın lütfuyla, rahmetiyle, ancak O’ nunla artık ferahlanın. O onların toplayıp durduklarından hayırlıdır. ‘ " ( 10 / 58 )
" De ki : ‘ Baksanıza Allah sizin için rızık olarak neler indirdi de siz onlardan bir haram bir helal yaptınız ! ‘ De ki : ‘ Size Allah mı izin verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz. ‘ " ( 10 / 59 )
Kur’an’ın bu dağınık anlatım görüntüsü ile ilgili olarak şunları hatırlamamızda yarar vardır. Kur’an’ın 22 seneden fazla bir süre devam eden nüzulünün ( inişinin) çeşitli bölümleri, İslam davetinin kademelerindeki çeşitli ihtiyaçlara göre oldu. Bu sebeple böyle bir kitapta, diğer sıradan kitaplar ve din kitaplarındaki bir anlatım bütünlüğü aranmamalıdır. Çeşitli bölümlerin indiği dönemde küçük yazılı metinler halinde yayınlanmak üzere değil, ihtiyaca göre açık hitabeler ( söylevler ) halinde sunulmak üzere gönderilmiş olduğu ve bu amaca uygun bir şekilde yayılmıştır.
İşte bu özellikleri dikkate alarak Kur’an’ı incelediğimizde bu anlatım şeklinin amacına uygun olduğu görülecektir.

8 Aralık 2019 Pazar

Geleneksel İslam'ın ölüler kitabı yaptığı YASİN SURESİ' NDE NE VAR ?...

İslam Dini'nin kutsal Kur'an toplam 114 sure ve 6236 ayetten ibarettir. Tüm sureleri ve ayetleri Allah'ın sözleri olması itibariyle aynı öneme ve değere sahiptir. Fakat tüm İslam ülkelerinde ve ülkemizde egemen olan '' Geleneksel İslam '' inanış ve kabullerinde Kur'an'ın 36. sırasında yer alan toplam 83 ayetten oluşan YASİN Suresi özel bir önem verilerek öne çıkarılmıştır. Yazıma eklediğim resimde görülen '' Yasin Suresi Kur'an'ın kalbidir '' kabulü buna bir örnektir.
Bu öne çıkarmada Kur'an'da en küçük bir işaret olmadığı halde TÜM DELİLLER HADİS RİVAYETLERİ'NE DAYANDIRILMAKTADIR. İşte o rivayetlerden bazıları:
== Yâsîn, Kur'an-ı Kerimin kalbidir. Muhakkak o bütün dertlere şifadır. ( Hakîm, Tırmizî )
== Her kim Cuma günü annesinin, babasının veya bunlardan birinin kabrini ziyaret eder de baş ucunda Yasin Suresi'ni okursa, okuduğu her harfi adedince onlar bağışlanır. ( Sa'lebî )
== Ölmek üzere olan bir hastanın yanında Yasin suresi okunursa, okunan her harfi için, onar melek iner. İnen melekler, ölmek üzere olan kimsenin önünde sıra sıra dizilip onun bağışlanmasını isterler. Ölüm anındaki bir müminin yanında Yasin suresi okunursa, Cennet Rıdvan'ı ona cennet şerabı içirmedikçe Azrail onun ruhunu almaz. ( Sefer-i Âhiret Risâlesi )
Bunun yanında da bazı din büyüklerininin sözleri hadisler gibi genel kabul görmüş, benimsenmiştir. Buna da bir örnek:
== Yâsîn sûre-i şerîfesini okumanın on faydası vardır:
1) Aç olan tok olur, yani ummadığı yerden rızık gelir.
2) Susuz kalan kanıncaya dek su bulur.
3) Elbesi olmayan elbise bulur.
4) Eceli gelmeyen hasta şifa bulur.
5) Eceli gelen hasta ölüm acısı duymaz.
6) ÖMlürken cennet melekleri gelip görünür.
7) İnsan korktuğundan emin olur.
8) Misafir ve garib yardımcı bulur.
9) Bekarın evlenmesi kolay olur.
10) Kaybolan şey bulunur.
Fakat bunları niyet ederek ve inanarak okumak lazımdır. ( Seyyid Abdülhakîm Arvasî )
Dikkat edelim son cümlede ne deniyor:
'' Fakat bunları inanarak ve niyet ederek OKUMAK LAZIMDIR ''
Evet yüzlerce yıldır öyle yapılıyor. Yasin Suresi;
---- Ölüm anında ölülerin başında,
---- Öldükten sonra mezarı başında
---- Ölümün 7. 40, ve 52. günlerinde, ayrıca Cuma günleri ve Mevlit törenlerinde okunuyor.
---- Belirli sayılarda örneğin 40 defa okunup ölünün ruhuna bağışlanıyor.
Vee nasıl okunuyor ?
ARPAÇA ORİJİNAİNDEN VE '' A N L A M A Y A R A K '' !...
Ve genelde de Müslümanlar yahu bu sureyi ölülerin arkasında okuyoruz ama bu surenin içinde ölüler hakkında ne var diye merak edip kendi dilinden mealini okuyup ANLAMINI MERAK ETMİYOR.
Ben bu surenin mealini okudum. Ölüler hakkında ve ayrıcalık tanınarak diğer surelerin önüne çıkarılmasına sebep olacak bir şey bulamadım.
Kitaplığımdaki kaynak eserlere müracaat ettim. İşte sonucu:
Akademi Yayınları'ndan Prof. Dr. Abdülmute'âl es-Sa'îdî'nin Prof Dr. Hüseyin Elmalı tarafından Türkçe'ye çevrilen EDEBÎ MESAJ KUR'ÂN isimli eserin 439. ve 442. sayfalarındaki YÂSÎN SURESİ bölümü:
'' Surenin amacı ve tertibi:
Bu surenin amacı peygamberliğin ispatı ve ona ihtiyacın beyanıdır. Bu ihtiyaç da Peygamber'den önce uyarılmamış olup, gaflet ve ahlaksızlıkları sebebiyle üzerlerine azabın inmesi hak olan Arapların uyarılmasıdır. Bu suredeki üslup, Allah'ın buna kadir olduğuna örnekler ve ayetlerin zikri üzerinde dönüp dolaşmaktadır. Bundan önceki sure ( Fatır ) insanların o azapla uyarılması ile ve ne göklerde ne de yerde bulunan hiç bir şeyin Allah'ı onları cezalandırmaktan aciz bırakmayacağı uyarıyla son bulmuştur. İşte bu nedenle Yasin Suresi de, Allah'ın buna kudretinin yeteceğini o örnekler ve ayetlerle ispat amacıyla o surenin ardından gelmiştir.
1. -- 12. ayetlerde ' İnsanların Uyarılmaları İçin Bir Peygambere muhtaç olmaları ' konusu işlenmektedir.
13. -- 83. ayetlerde ise ' Allah'ın İnkarcılara Azap Etme Kudreti ispat edilmektedir. ''
Görüldüğü gibi Yasin Suresinin onu diğer surelerden farklı kılacak bir özelliği yok.
Yasin suresini diğer sureler önünde olmasını gerektirecek ölümle ilgili bir bir hüküm yok.
Ya bu sure ile ilgili Hadisler ne oluyor. Bilindiği gibi hadislerin sahih yani gerçek olarak kabul edilmebilmesi için Kur'an'ın lafzına ve ruhuna uygun olması gerekiyor. Yani din hükmü koymaması, gaipten haber vermemesi '' Okunan her harfi için onar melek '' gibi satırlar ve cennet vaadleri içermemesi gerekiyor.
VEE, LÜTFEN SURENİN surenin 69. ve 70. ayetlerinine bir bakın:
69. -- Biz ona şiir öğretmedik, bize yaraşmaz da; o sadece bir zikir ve parlak bir Kur'an'dır.
70. -- DİRİ OLANLARI UYANDIRMAK, nankörlere de o azap sözünün hak olması için...
70. ayet ne diyor DİKKAT EDİN:
DİRİ OLANLARI UYANDIRMAK, yani UYARMAK için indirilmiş YÜCE KUR'AN.
Ne büyük ironi değil mi ?
ÖLÜLERE OKUNMAK İÇİN DEĞERLENDİRİLEN YASİN SURESİNDE
KUR'AN'IN DİRİLER İÇİN İNDİRİLDİĞİ, ONLARI UYANDIRMAK VE UYARMAK İÇİN GÖNDERİLDİĞİ yani tüm diğer sureleri gibi kör hafız gibi ANLAŞILMADAN DEĞİL, ANLAYARAK OKUNMASI GEREKTİĞİ VURGULANIYOR...
Sonuç:
Kur'an'ın bu suresini ve KUR'AN'I ÖLÜLER KİTABI OLARAK DEĞERLENDİRMEMEK gerekir yani bu konudaki hadis iddiasındaki sözler SAHİH ( Doğru ) değildir.

APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER

    ================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR ::  Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R  :::: C a h i ...