27 Şubat 2020 Perşembe
HALKIN DOKTORU : :::O Y T U N::::E R B A Ş:::
YOU TUBE ekranlarında 2 - 3 senedir varmış ama ben 2 - 3 ay önve keşfettim: Artık onun bulunduğu videolar You Tube 'de karşıma çıktığında izlemeden geçemiyorum.
Evet Dr. OYTUN ERBAŞ'dan söz ediyorum.
Bu kişiye yazımın başlığındaki konulan '' HALKIN DOKTORU '' sıfatı bana aittir. Sohbetleri, konferansları, sunumları çok özel, farklı ve sempatik, espritüel ve en önemlisi toplumun tamamının anlayacağı dilden.
Her mesleğin kendine özel terminolojisi yani terimleri vardır ve farklıdır. Örneğin benim rahmetli babam bugünlerde nesli tükenmiş meslek olan TERZİ idi. Bundan 50 sene ve daha öncesinde ülkemiz ve dünya genelinde Fransızca dili popülerdi. Bu sebeple diğer mesleklerin çoğunda olduğu gibi Terzilik mesleğine özel terimler de Fransızca'dan alınmıştı.
İşte meslek terminolojisinin en karakteristiği özelliğinde olan bilim Tıp Bilimidir. Bildiğim kadar ile Terimleri Latincedir. Ve de doktor olmayan bir kişiye göre sayısı çok çok fazladır. Tıp adamları bu terminoloji ile öğrenmiştir. Ve mesleklerini icra ederken tıp terimlerini çok fazla kullanır.
Tıp bilimleri ile diğer tüm bilim dalları insanları ve akademisyenleri kendi mesleklerini icra ederlerken bu terminolojiyi kullanırlar, kendileri öyle öğrenmişlerdir, toplumun genelinin yani halkın anlayacağı dilde konuşmak isteseler de, her terimin ayrıca bazılarının uzunca olabilecek tercümesini yapmak onlara zor ve sıkıntılı gelir. Yani kısacası halkın seviyesine inmeyi isteselerde gelemezler.
Yukarıdaki bütün açıklamaları neden yaptım ?...
İşte Halkın Doktoru olaran nitelendirdiğim Dr. Oytun Erbaş bu zor işi becermektedir. Tıpla yani hastalılkarla ilgili konuları, genelde tıp terimleri kullanmadan veya çok az kullanarak insanlara, ve de hiç sıkmadan, esrprili olarak anlatmakta ve çok başarılı olmaktadır.
Oytun Erbaş akademisyen olmasına rağmen Doçent ünvanını pek kullanmamakla alçak gönüllü olduğunu göstermektedir. Kendisini anlatan bir videoda çocukluğunda otistik özelliklerinin olduğunu belirtmişti. Ayrıca bir ilaç firmasında çalışmakta, TÜBİTAK danışmanlığını da yaptığı yazımın başına koyduğum fotoğrafta görülmektedir.
En önemli özelliğini de belirtmeden gemeyeceğim. Anlattığı konunun en kritik ve karaktersitik özelliğini de belirleyip, en kısa şekilde anlatmak ve tanıtmakta, çok zeki olması sebebi ile çok beceriklidir...
25 Şubat 2020 Salı
PEYGAMBER' DE DİNİ YALNIZCA KUR'AN'DAN ÖĞRENDİ -- MAİDE / 3' DE DİN TAMAMLANDI DENİYOR...
Genelde ateistler ve Deistler, yobaz Müslümanların, tarikat ve cemaat mensuplarının ve cahil dindarların birbirlerinden hiç bir farkı yoktur. HEPSİ DİN CAHİLİDİRLER. Hiç birinin de gerçeği araştırıp doğru ve saf bilgiye ulaştığınız söylenemez. Ateistler genelde doğru bilginin peşinde değil, Duygularının, doğru mu yanlış mı olduğunun farkında olmadığı peşin bilgi ve inançlarının etklisinde karar veriyorlar. Kur'an'daki gerçek dinden haberleri yok. Neden, Çünkü, İslam Dini Kur'an'la inmiştir.. Bu dinin inmesine Allah'în aracı ve elçi olarak görevlendirdiği Hz. Muammed bu dini Yalnızca Kur'an'dan öğrenmiştir. Ayrıca Maide / 3. ayetinde DİN TAMAMLANDI hükmü olduğuna göre uydurulan diğer din kaynakları doğru değildir.
DİN, SİYASET, FUTBOL gibi konularda insanlar akılları ile değil, duyguları yani nefslerinin etkisinde düşünüyorlar. Tarafsız bir fikir sahibi olamıyorlar. Kendi kişiliklerinin de tam bilincinde değiller.
En önemlisi, inandıkları ve iman haline getirdikleri bilgileri, doğru mu, yanlış mı diye sorgulamıyorar. Çünkü bu dini kendileri, araştırıp, sorgulayıp seçmediler. Atalarından yani ebeveynlerinden gördüklerini, ezberlerine alıyor ve onları taklit ediyorlar. Buna Allah Kur'an'da '' ATALAR DİNİ '' diye eleştiriyor. Buna Dini literatürde TAKLİDİ İMAN deniyor. Halbuki Allah, TAHKİKİ İMANA öncelik veriyor. Yani insanların kendileri inceleyip araştırıp, daha sonra inanıp bunu iman derecesine getirmesini istiyor. Ne yazık ki ki bu şekilde inanıp, iman edenlerin oranı binde, onbinde bir oranında dahi değil. İşte dini yanlış anlamanın, sapmanın, bazı olumsuz örneklerin etkisinde kalmasının sebebi genellikle bu olgu. Yani DİN CAHİLLİĞİ
Ben 75 yaşındayım. Tam son 35 senedir, Kur'an'ı ve genelde dinleri ve Ateizm ve Deizm dahil tüm inançları inceliyorum. İnsanlar, büyük çoğunluk gibi gerçek dini yani İslam'ı bilmiyorlar. Tüm dini öğretiler, doğruyu anlatmıyor. Tamamı , başka birilerinin kişisel görüş ve inanışlarının etkisinde. Bu konuda müstakil ve tarafsız hir bir beyine çok az rastlanabiliniyor. Gerçek, hurafesiz, katkısız, hatalı yorumların etkisinde olmayan bir insan Kur'an'î doğru bir kaynaktan titizlikle incelese, sapkın dindar olamayacağı gibi, Ateist ve Deist'te olamaz. Bu türlü sapmalar tamamen bu konuyla ilgili cehaletin getirdiği bir davranış. Saf İslam'da akla, mantığa, bilime, felsefeye aykırı hiç bir şey yok. Bu günkü toplumlara dayatılan İslam öğretisi % 99 YANLIŞ...Hurafe,ve başkalarının yanlış yorumlarından etkili Bu konuyla ilgili o kadar tutkulu bir çalışma ve araştırma yaptım ki, anlamak, inanmak zor.
Ülkemizde DİN ÖĞRETİMİ müfredatı DEVLETİMİZİN RESMİ İDEOLOJİSİ VE İMAM HATİP OKULLARI VE İLAHİYAT FAKÜLTELERİ DAHİL, yanlış, taraflı ve gerçek dışı. GELENEKSEL İSLAM diye bilinen, Rametli Yaşar Nuri Öztürk Hocamızın EMEVİ İSLAMI diye isimlendiği, Kur'an dışı yanlış bilgi ve inançların ve yüzlerce yıl önce yaşamış bazı din adamlarının yanlış bilgi, hurafe, hatalı ve yanlış yorumlarını esas alan öyle bir inanç sistemi ki, bu günkü bilgi çağında artık, yetişen insanlar, bunları kabul edemiyor. çoğunlukla Ateizm'e ve Deizm'e, kayıyor.
Bu konuda çok geniş 350 eserden oluşan bir kaynak KUR'AN KİTAPLIĞI oluşturdum. KUR'AN HANGİ KONUYA NASIL BAKIYOR. Hemen bulabilecek seviyedeyim.. Neredeyse tüm insanların, din konusunda çok nadir kişiler hariç gerçek bilgi ve inanışa ulaşamadığını görüyor, biliyor ve çok üzülüyorum. İnsanlığın saptığı bilinçsiz bu yanlış yoldan , doğruya ulaşmasının çok zor olduğun görüyor, fakat bunu fark edecek, gerçek TARAFSIZ VE BİLİNÇLİ İNSANLAR olodukça az.. Medyadaki KUR'AN'DAKi GERÇEK İSLAM AKIMI TARAFTARI BİR KAÇ HOCAYI DA İZLİYORUM. Onlarında bazılarının etkisinden kurtulamadıkları saplantıları olduklarını fark ediyorum..
Müslüman ülkelerde devletin din eğitiminden çekilmesi, Dinin başlangıçta olduğu gibi tek kaynağının Kur'an olarak kabul eden , bu gerçek din akımına inanmış, ehil kişilerce oluşturulacak komisyonca gözden geçirilerek yeniden eğitim müfredat çalışmaları yapılması ve topluma bu doğrultuda bilgiler sunulması sonucunda ancak doğru yol bulunacaktır...
23 Şubat 2020 Pazar
SİYASETTE ZİRVEYİ DE YAŞAMIŞ İNSAN BAŞKA NE İSTER ?..
Siyaset ne için yapılır ? Diye bir soru sorsam siysetin içinde olanlar ve bu alana girmeye niyetlenenler hemen:
---- '' Vatan, Millet, Sakarya tekerlemesi ile esprili olarak ifade ettiğimiz '' TOPLUMA FAYDALI OLMAK İÇİN SİYASET YAPIYORUM '' diye cevap vereceklerdir.
Bu cevapda doğruluk payı kısmen olabilir, ama gerçekte toplum fertlerinin çoğunluğu da bu cevabın tam doğruyu ifade etmediğini bilirler veya sezinlerler:
Kişi siyasete öncelikle kendi nefsinin '' yüksek makamlar gelmek ve toplumda ayrıcalıklı bir statü içinde olmak ve etkin görevler almak '' istediğinden kaynaklandığını, topluma faydalı olma güdüsünün genelde ikinci planda kaldığını herkes bilir fakat dile getirmez.
Abdullah Gül, siyasetin tabanından gelmiş, biraz kendi çabası ve becerisi ile, birazda o zamanın siyasi atmosferinin getirdiği anaforla ve de özellikle, beraber siyaset yaptıkları grubun liderine yakın olması etkileri ile hızla yükselmiş, sırasıyla milletvekili, bakan ve 4 ay kısa süreli de olsa başbakan yardımcılığı görevlerine gelmiş, daha doğrusu getirilmiştir. En sonunda da siyaset yapanların çok azına nasip olabilmiş Cumhubaşkanlığı görevini -- aynı etkilerle -- 7 sene süre ile üstlendirilmiştir.
Bizim kültürümüzde bu görev siyasi ortamın en önemli ve en yüksek görevidir. Benim kendi düşüncemle ve toplumumuzdaki insanların çoğunluğunun benimle aynı görüşte olduğu inancıyla diyorum ki bu görev devlet hizmetinde zirvedir. Bu görevi yapan ve devam edemeceği belirgin hale gelen kişi artık siyaseti bırakmalı, aynı göreve gelmesi şartlarının pek zor olduğu varsayımı ile siyasi arenanın günlük basit manevralarından uzak durmalıdır. Toplumun ve devletin kendisine emekliliğinde verdiği maddi ve manevi imkanlarla yaşama devam etmelidir. Bu imkan veya basit anlamıyla şans, ülkemizde 80 milyonda bir kişiye gelebilecek çok ender bir olasılıktır.
Tekrar siyasete girdiği takdirde böyle en zirvede bir görev alma olasılığı zor olduğundan, statü bakımında daha alt bir görevde siyaset yapması gerekebilecektir. Bu da o zamana kadar Mersedes arabalarda gezmiş bir kişinin modeli düşük bir yerli arabada yola devam etmesi anlamına gelir ki, kültürümüz ve geleneğimiz anlayış ve inanışları bunu yadırgar.
Sayın Gül, işte uzunca bir süredir, siyasete girme -- girmeme, yeni bir siyasi partide yer alıp -- almama ikilemleri içindedir. Aylardır, tereddütün verdiği bir çekingenlikle kendi niyetini ortaya çıkaramama, ve eskiden olduğu gibi, birilerinin ortamı pişirip kendisini meydana sürme beklentisi içinde olduğu izlenimini vermektedir. Bu arada içinde çıktığı siyasi gruba muhalif bir tutumu yine çekingen bir görüntü ile sergilemektedir. Liderlerinin oynadığı oyunu oynamak istemekte fakat liderliğin gerektirdiği seri ve cesur kararları alamamaktadır Toplumumuzun siyasi hafızası, böyle zirvelerde oynanan oyunları sıkı takip etmek ve değerlendirmekte mahirdir...
22 Şubat 2020 Cumartesi
İSLAM DİNİ İBADET DİNİ -- değil, -- İYİ AHLAK DİNİDİR !...
Allah'tan gelen veya insanların uydurduğu dinlerin hepsinde, insanlar Ritüel yani şekle yönelik ibadeti önemserler ve onları yerine getirmeye dikkat ederler. Zannederlerki bu şekle yönelik ibadetleri yerine getirlerse, Allah'a veya diğer tanrılarına karşı yükümlülüklerini yerine getirmiş ve O'nu memnun etmiş olurlar.
Halbuki tüm dinlerin esası, varlık sebebi, insanları ahlaklı davranışlara yönlendirmektir. Ama işte insanların yanıldıkları nokta budur. Dinin asıl amacını yok sayalım, kolay olan İslam'dan örneklerle Namaz, oruç hac gibi Ritüelleri yerine getirerek önce kendimizi ve sonra da Allah'ımızı, Tanrımızı kandırıp kusurlarımızı, günahlarımızı bağışlatalım. Tertemiz olarak, hiç bir yanlış davranışımızı düzeltmeden, nefsimizin olumsuz isteklerini de yerine getirmeyi hakkımız sanarak, gayri ahlaki, bencil, bir şekilde yaşamamıza devam edelim.
Sonra ???
Sonra da namaz kılar, Allah'a dua eder, hele Ramazan ayı gelince bazılarımız anlamadan Kur'an'ın Arapça metnini bir ay boyunca hatmederek, bazılarımız da farz olduğuna inandığımız 5 vakit namaz kılmasak da, geceleri ritimli şekilde Yatsı namazı ile beraber tam 33 rekat sünnet olduğunu zannettiğimiz Teravih namazlarını bi hakkın eda ederek, tüm geçmiş bir senelik günahlarımızı bağışlatır, sıfırlatır, Ramazan ayının bitmesi ile birlikte, nefsimizin emrettiği hatalı amellerimize, yani davranışlarımıza devam ederiz. Nasılsa, Allah ömür verirse, bir Ramazan daha gelir, bir aylık gayretle günahları sıfırlama ibadetlerimizle yolumuza devam ederiz.
Pekiyi, tüm bu günahları sıfırlama ibadetlerimiz yapmadık, yapamaz isek, ne ne yapacağız ?
Dert etmeyelim, onun da bir çaresi var, ömrümüzün sonuna doğru Hacca gideriz, tüm yaşantımız boyunca biriken günahlarımıza sıfırlatırız. Ama buna maddi imkanımız yoksa, ömrümüzün yaşlı son döneminde 5 vakit namazı Camide cemaatle eda edip 27 şer kat sevapları ile Allah'a borcumuzu eda ederiz veya, '' oldu olacak, kırıldı kör nacak '' düşüncesi ile bazılarımız dolu dizgin günahlı amellerle Cehennem'de yanmayı kabul ederek yaşamımız sürdürüz.
Öyle değil mi değerli dindaşlarım ?
Biraz dikkat eden arkadaşlar ironi yaptığımı anladı:
TABİİ Kİ ÖYLE DEĞİL !...
Ülkemiz Müslümanları ve tüm Müslümanlar yaşadığımız Din, KUR'AN'DAKİ GERÇEK KATKISIZ YANİ SAF DİN DEĞİL !...
Kur'an'da Allah, '' Dinin sahibi benim, benden başka din hükmü Peygamber dahi koyamaz der, '' Müslümanlardan birileri Peygamber ağzından HADİSLER uydurarak, İslam dinini, hurafeler eşliğinde tamamen değiştirip, kendi kafalarına uygun, sünnet ve hadis dinleri oluştururlar.
Kur'an '' din adamlığı mesleği olmamalı '' der, kendilerini Din adamı tayin eden bazı hoca efendiler -- İYİ AHLAK ( Salih Amel ) esaslı dinimizi -- bir çok ibadet ve din kuralı uydurarak veya ritüel esaslı ibadetlerin zaman ve rekatlarını yükselterek Dinin aslını değiştirirler , -- İBADET DİNİ haline getirirler..-- Halbuki Yüce Allah ibadeti değil, iyi ahlakı zorunlu kılar, İbadet yapmayana değil, Saysı Kur'an'da 426 adet olan İYİ AHLAK KURALLAR'na uymayanlara ceza vereceğini beyan eder
Kur'an sayıları benim tesbitime göre 888 adet olan MUHKEM ( Temel, esas ) AYETTE sayısı -- tekrarlar hariç -- 426 adet olan ahlak esasları ile ilgi hükümlerine uymanın ki, bunların hepsi Kur'an'ın deyimi ile SALİH AMEL yani İYİ AHLAK AMELLERi'dir.
( davranışlardır ) bunları İbadet kabul eder. Ama birileri bunu Müslümanların İman şartlarından ayırt edip, '' İMANIN ŞART SADECE 5 DİR '' DEYİP, İyi Ahlakın Dinin esasları olması bilgisinden Müslümanları yoksun eder. Dinimizi sadece Ritüel ibadetleri yerine getiren, ahlak esaslarını bilmez, uygulamaz, umursamaz Müslümanlar haline getirilip, Dinin ve Müslüman toplumların Ahlaken düşük, Terörizme hizmet eden bir din haline gelmesini imaj edinmesini sağlayarak Yahudilerin ve Hristiyan Batılıların Dinimize saldırmasına yardım ederler..
Bu serzenişim uzayıp gidiyor ama bir yazı boyutuna sığmayacak hacimde olduğu için burada kesiyorum. Lütfen en güzel ve en son din olan İSLAM'I bir takım Tarikat veya cemaat esaslı kişiler ve yayınlarından değil, doğru kaynaklardan öğrenelim. Doğru ve huzurlu yaşamı keşfederek yaşayalım.
NOT: Kur'an'ın Al-i İmran Suresi 7. ayetinde Kur'an'daki ayetler MUHKEM ( Temel, esa ) AYETLER ve MÜTEŞABİH ( Zaman ve zemine göre farkıl yorumlanabilecek ) AYETLER olmak üzere iki türlü olduğu belirtilir. Hangi ayetlerin Muhkem olduğu bilgisi yer almaz ve bu ayrımı yapmak Kur'an'ı okuyan, değerlendiren Müslümanlara bırakılmış olur.. Son 35 yılımı Kur'an'ı incelemeye ve araştırmaya ayırdım. Bir tek kişi ve eser hariç bu konuya eğilen hiç bir esere rastlamadım. Benim tesbitime göre bu önemli ayırımı yapan kişi bir ilahiyaçı Hoca değil, bir TIP BİLİM ADAMI olan, Hatay 1945 doğumlu Nörolog Prof. Dr. GAZİ ÖZDEMİR dir.Arap asıllı ve ana dili Arapça'dır. Öğrencili dahil son 50 -55 yılını Kur'an'ı incelemeye ayırmıştır. Kur'an ayetlerini bu ayrımı yapabilmek için ilahiyat esaslı değil, Bilimsel yaklaşımla incelemiş ve Kur'an'ı toplam sayısı 6236 adet olan ayetinden -- kendi sayımımla -- 888 adedinin MUHKEM
( Temel ) AYET olduğunu belirlemiş ve Şira Yayınlarından 2014 yılında ilk baskısı yapılan '' İSLAM'IN ŞARTI saece 5 DEĞİL, Kur'an'daki Bütün Muhkem / Kesin Hükümlerdir ?... PEKİ BU HÜKÜMLER NELERDİR ?... '' isimli 352 büyük boy sayfa hacmindeki eserinde tüm Kur'an ayetlerini inceleyerek, belilemiştir. Bu eser üzerindeki kendi sayımımla Hocamız bu 888 adet muhkem hükümlü ayette -- Tekrarlar hariç -- 426 adet farklı Mukem hüküm -- belirlemştir.
N O T : Gazi Beyin ve Kur'an çalışmalarının önemli bir özelliğini de belirteyim. Hocamız Din ve Kur'an'ın öğretimini ücretsiz yapılması emrini temel alarak, benim belirlediğim ve sahip olduğum Kur'an'la ilgili toplam yaklaşık 4000 büyük boy sayfa hacmindeki, 6 adet Kitabının gelirleri -- ki bazılarının baskı sayısı 10'u geçti -- kendi almıyor. Emekli olmadan önce çalıştığı, Nöroloji Bölümü Bilim Dalı Başkanı Olduğu Eskişehir OGÜ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde maddi imkanı az, Tıp öğrencilerine Yardım Amaçlı , bir trafik kazasında vefat eden eşi Necla Özdemir adına kurduğu NOVAK Vakfına bağışlamıştır. İlgi duyan arkadaşlara bundan sonra bu kitaplarla ilgili bilgiler verip, açıklamalar yapacağım...
20 Şubat 2020 Perşembe
ALLAH'I EN DETAYLI '' KUR'AN '' TANITIYOR !...--- 133 isim ve sıfatı ile... 133 İsim ve Sıfatı İle ---
Yüce Allah kendini kitabı Kur’an’da isim ve sıfatları ile tanıtmaktadır. Kur’an’da Allah’ın isim ve sıfatları çok yoğundur. Öyle ki 604 sayfa hacmindeki Kur’an’da 133 isim ve sıfat toplam olarak tam 5057 defa geçmektedir. Yani ortalama her sayfaya 8,3 isim ve sıfat düşmektedir.
Allah’ın isim ve sıfatları yani Esmâ-yı Hüsnâ Peygaberimizin bir hadisine atfen 99 adet olarak bilinir. Fakat, Kur’an’da bunların 86 adedi vardır. 13 adedi ise yoktur. Ayrıca aşağıda göreceğimiz gibi isim ve sıfatların toplam sayısı çok daha fazladır.
Kur'an ile bu çok meşhur hadis arasındaki tutarsızlık, hadisin sahih yani gerçek olmadığını göstermektedir.
Aşadaki isim ve sıfat listesi Kayıhan yayınlarından Prof. Dr. Suat Yıldırım'ın ''KUR'AN'DA ULUHİYYET '' isimli eserinden döküm ve sayımı yapılmak ve isim ve sıfatların anlamları özetlenmek suretiyle iki aylık bir çalışma süresndei tarafımdan oluşturulmuştur.
Başka hiç bir kaynakta yoktur.
SIRA No: | İSİM VEYA SIFAT |
ANLAMI
| TEKRAR SAYISI |
1 | ALLAH | YÜCE YARATICININ ÖZEL İSMİ. AŞAĞIDAKİ TÜM İSİM VE SIFATLARIN ANLAMLARININ KAPSAR. | 2.704 |
2 | Rabb | BENZERİ OLMAYAN EFENDİ. YARATMA VE EMRETMENİN SAHİBİ. TERBİYE EDEN İDARE EDEN, KEMÂLE ERDİREN. | 970 |
3 | el-‘alîm | KENDİSİNE KAİNATTA HİÇBİR ŞEY GİZLİ KALMAYAN, HER ŞEYİ BİLEN | 153 |
4 | İlâh | TANRI, MA’BÛD | 91 |
5 | er-Rahîm | MERHAMETLİ. AHİRETTE DE MERHAMETLİ | 114 |
6 | el-Gafûr | GÜNAHLARI ÇOK CA BAĞIŞLAYAN | 91 |
7 | el-Hakîm | DOĞRU OLANDAN BAŞKASINI SÖYLEMEYEN VE YAPMAYAN | 91 |
8 | el-‘Azîz | KENDİSİNE ÜSTÜN GELİNEMEYEN GÜÇLÜ | 87 |
9 | er-Rahmân | ÇOK MERHAMETLİ, RAHMETİ HER ŞEYİ KUŞATAN, ESİRGEYEN | 57 |
10 | el-Kadîr | KUDRETİ TAM OLAN, İSTEDİĞİNİ TAM OLARAK YAPAN | 45 |
11 | es-Semî | GİZLİ VE FISILTI DAHİL HER ŞEYİ İŞİTEN | 45 |
12 | el-Basîr | GÖREN, BİLEN, HİÇBİR ŞEY KENDİSİNDEN SAKLANAMAYAN | 44 |
13 | El-Habîr | HABERDAR OLAN. HİÇBİR ŞEY GİZLİ KALMAYACAK TARZDA BİLEN | 42 |
14 | A’lem | DAHA İYİ, EN İYİ, PEK İYİ BİLEN | 40 |
15 | el-‘Afuvv | ÇOK AFFEDEN | 29 |
1 6 | el- Vâhid, el-Ehad (22+1=23) | ORTAĞI OLMAYAN, TEK. BİR. | 23 |
17 | eş-Şehîd, Şâhidîn ( 20+1= 21) | HER ŞEYE ŞAHİT OLAN. KENDİSİNDEN HİÇBİR ŞEY SAKLANAMAYAN VE UNUTMAYAN. | 21 |
18 | el-Ganî | ZENGİN, İHTİYACI OLMAYAN | 18 |
19 | el-Hamid | HAMD OLUNAN ( ÖVÜLEN VE ŞÜKREDİLEN ) | 16 |
20 | Şedîdu’-l‘ikab | CEZASI ŞİDDETLİ OLAN | 16 |
21 | el-Vekîl | YARATTIKLARINI GÖZETİCİ, KEFİL | 14 |
22 | ‘Âlim | BİLEN, BİLİCİ | 13 |
23 | el-Velî | YARDIMCI, KORUYUCU, SAHİP ÇIKAN | 13 |
24 | el-Halîm | ÇOK SABIRLI, CEZADA ACELECİ OLMAYAN | 13 |
25 | el-Mevlâ | KENDİSİNDEN YARDIM UMULAN | 12 |
26 | el-Hakk | İNKARI MÜMKÜN OLMAYAN, VARLIĞININ KABUL OLUNMASI GEREKEN | 12 |
27 | el-A’lâ, el-‘Alî el-Müte’âl (2+8+1=11) | ÇOK YÜCE, EN YÜCE | 11 |
28 | et-Tevvâb | TÖVBELERİ KABUL EDEN | 11 |
29 | er-Ra’ûf | MERHAMET SAHİBİ, MÜŞFİK | 10 |
30 | el-Muhîd | GÖZETLEYEN VE KORUYAN | 8 |
31 | el-Kahhâr, el-Kahir ( 6+2=8) | GALİP GELEN, HÜKMEDEN | 8 |
32 | Serî’u’l-hisâb | HESABI ÇABUK GÖREN | 8 |
33 | el-Kadir | GÜCÜ YETEN, KUDRETLİ | 7 |
34 | Zû’l-fadlı’l-‘azîm | BÜYÜK LÜTUF VE İHSAN SAHİBİ | 7 |
35 | el-Latîf | FAYDALI OLAN ŞEYLERİ KULLARINA VE DİĞER YARATIKLARINA GÜZELLİK VE İNCELİKLE ULAŞTIRAN. | 7 |
36 | Zû’ntikam, Muntakımûn ( 4+3=7 ) | İNTİKAM SAHİBİ. LÂYIK OLANI CEZALANDIRAN. | 7 |
37 | el-Melîk, Melîk ( 5+1=6) | HÜKÜMDAR | 6 |
38 | Fâtıru’s-semâvâti ve’l-ard | GÖKLERİ VE YERİ YARATAN | 6 |
39 | el-‘Azîm | MUAZZAM. MEKAN VE AĞIRLIK OLARAK EN BÜYÜK. | 6 |
40 | el-Hâfız, el-Hafîz ( 3+3=6) | KORUYAN, SAKLAYAN | 6 |
41 | el-Kebîr | ULULUĞU YANINDA HER BÜYÜĞÜN KÜÇÜLDÜĞÜ, MUTLAK BÜYÜK. | 6 |
42 | el-Ekrem, el-Kerîm, Zû’l-Celâli ve’l-İkrâm (1+2+2=5) | TARATTIKLARINA İKRAMLARDA BULUNAN. ULULUK VE İKRAM SAHİBİ | 5 |
43 | el-Gaffâr | BAĞIŞLAYICI | 5 |
44 | Kadirûn | KADİRLER | 5 |
45 | el-Hâdî | KULLARINDAN DİLEDİĞİNİ HİDAYETE (DOĞRUYA) ERDİREN | 5 |
46 | el-Hayy | HAYAT SAHİBİ, HER AN DİRİ | 5 |
47 | Şekûr, Şâkir ( 3+2=5) | TEŞEKKÜR EDİLEN, ŞÜKREDİLEN | 5 |
48 | Hayru’rrâzıkîn | RIZIK VERENLERİN EN HAYIRLISI | 5 |
49 | Erhamu’r- râhimin | MERHAMET EDENLERİN EN MERHAMETLİSİ | 4 |
50 | ‘Allâmu’l-guyûb | OLMUŞU OLACAĞI BİLEN .KENDİSİNDEN HİÇBİR ŞEY GİZLİ KALMAYAN | 4 |
51 | el-Muktedir, Muktedirun (3+1=4) | ŞİDDET VEYA KUDRET İLE KİMSENİN KENDİSİNE KARŞI ÇIKAMAYACAĞI, TAM KUDRET SAHİBİ OLAN | 4 |
52 | Zû fadl ‘alâ’n-nâs | İNSANLARA KARŞI FAZİLET (ALİMLERE YAKIŞAN OLGUNLUK) SAHİBİ | 4 |
53 | Zu’r-rahme Zû rahme vâsı’a ( 2+1=3 ) | RAHMET SAHİBİ. BOL RAHMET SAHİBİ | 3 |
54 | Fâ’ilûn | YAPAN | 3 |
55 | Hayru’l-hâkimîn | HÂKİMLERİN EN HAYIRLISI | 3 |
56 | el-Karîb | KULUNA ÇOK YAKIN, KULUNUN HİÇBİR HALİ KENDİSİNDEN GİZLİ OLMAYAN | 3 |
57 | el-Vehhâb | KULLARINA ÇOK ÇOK VE TEKRAR TEKRAR BAĞIŞTA BULUNAN | 3 |
58 | el-Kayyûm | SONA ERMEYEN, DEVAMLI OLAN | 3 |
59 | el-Bâri’ | ÖRNEĞİ OLMAKSIZIN VARLIKLARI İCAD EDEN, YARATAN | 3 |
60 | er-Rakîb | GÖZETEN, BÜTÜN YAPILANLARI KAYDEDEN VE DENETLEYEN | 3 |
61 | Hayru’r-râhimin | MERHAMET EDENLERİN EN HAYIRLISI | 2 |
62 | ‘ Âlimin | BİLEN | 2 |
63 | Zû Mağfire | BAĞIŞLAMA SAHİBİ | 2 |
64 | el-Vedûd | ÇOK SEVİLEN, SEVGİLİ | 2 |
65 | el-Mecîd | LÜTUF VE İHSANI GENİŞ OLAN | 2 |
66 | Fa’âl li mâ yurîd | DEVAMLI , KESİNTİSİZ VE MÜKEMMEL TARZDA YAPAN | 2 |
67 | Ahkemu’l-hâkimîn | HÂKİMLERİN HÂKİMİ | 2 |
68 | Semî’u’d-Dua | DUALARI ÇOK İŞİTEN , ÇOK KABUL EDEN | 2 |
69 | el-Hâlık | YARATICI | 2 |
70 | el-Hallâk | DEVAMLI OLARAK VE MÜKEMMEL BİR ŞEKİLDE YARATAN | 2 |
71 | Ahsenu’l-hâlikîn | YARATANLARIN EN GÜZELİ | 2 |
72 | el-Vâris | ÖLÜMSÜZ, HAYAT SAHİBİ. HER ŞEYİN YOK OLMASINDAN SONRA BÂKİ ( SONSUZ ) KALAN. | 2 |
73 | el-Mucîb, Mucîbûn ( 1+1=2) | DUALARI VE DİLEKLERİ KABUL EDİP YERİNE GETİREN | 2 |
74 | el-Muste’ân | KENDİSİNDEN YARDIM İSTENİLEN | 2 |
75 | Bedî’u’s’semâvâtî ve’l-ard | DAHA ÖNCE VAR OLMAYAN GÖKLERİ VE YERİ ORTAYA ÇIKARAN, YARATAN. | 2 |
76 | Serî’u’l-İkab | CEZALANDIRMASI SERİ OLAN | 2 |
77 | Muhyî’l-mevtâ | ÖLÜLERİ DİRİLTEN | 2 |
78 | Mursilîn | MUTLAK SURETTE ( RESULLER,ELÇİLER ) GÖNDEREN | 2 |
79 | Câmi’u’n-nâs | HESAP GÜNÜ İÇİN YARATTIKLARINI TOPLAYAN | 2 |
80 | el-Kuddûs | KUTSAL, KUTLU. HER TÜRLÜ KUSURDAN ARINMIŞ. | 2 |
81 | el-Mu’min | İNANMIŞ, İMAN ETMİŞ EMİN KILAN, GÜVEN VEREN | 2 |
82 | Ehlu’t-takvâ ve Ehlu’l-mağfire | AZABINDAN KORKULUP KORUNULMAYA LAYIK. VE BAĞIŞLAMAYA EHİL . | 1 |
83 | Mâlîk-i yevmi’d-dîn | DİN GÜNÜNÜN SAHİBİ | 1 |
84 | Mâlikü’l-mülk | DÜNYA VE AHİRETİN MÜLKÜ YALNIZ KENDİSİNE AİT OLAN | 1 |
85 | Zû’l-arş | BÜTÜN YARATILMIŞLARIN ÜSTÜNDEKİ YÜCE VE MUAZZAM ARŞIN SAHİBİ | 1 |
86 | es-Samed | YARATTIKLARININ HER TÜRLÜ İHTİYACINI GİDEREN | 1 |
87 | Gâfiru’z-zenb | GÜNAHLARI BAĞIŞLAYICI | 1 |
88 | Hayru’l- gâfirîn | BAĞIŞLAYANLARIN EN HAYIRLISI | 1 |
89 | Vâsi’u’l-mağfire | BAĞIŞLAMASI GENİŞ OLAN | 1 |
90 | el-Hakem | HÜKÜM KENDİSİNE AİT OLAN, HÜKMÜ ELİNDE TUTAN | 1 |
91 | el-Fettâh | ADALETLE HÜKMEDEN | 1 |
92 | Hayru’l-fâtihîn | HÜKMEDENLERİN EN HAYIRLISI | 1 |
93 | el-Vâli | BÜTÜN VARLIKLARIN HÜKÜMRANI | 1 |
94 | en-Nasîr | YARDIM EDEN | 1 |
95 | Hayru’n-Nâsırîn | YARDIM EDENLERİN EN HAYIRLISI | 1 |
96 | el-Hafî | ÖZEN VE İHTİMÂM GÖSTEREN (DİKKAT EDEN ) | 1 |
97 | el-Kâ’im | KORUYAN GÖZETEN | 1 |
98 | Kavvâm | İDARECİ HAKİM | 1 |
99 | Zû fadl ‘alâ’l-âlemîn | ALEMLERE - ÖZELLİKLE İNSANLARA- KARŞI LÜTUFKÂR | 1 |
100 | Zû fadlin ‘alâ’l-Mü’minîn | MÜMİNLERE KARŞI LÜTUFKÂR | 1 |
101 | Hayru’l-vârisîn | VÂRİSLERİN EN HAYIRLISI | 1 |
102 | Zû’l- kuvve | KUVVET SAHİBİ | 1 |
103 | Galib ‘alâ emrihi | İSTESELER DE İSTEMESELER DE YARATTIKLARI HAKKINDA DİLEĞİNİ GERÇEKLEŞTİREN. | 1 |
104 | Hayru’l-fâsılîn | İYİ İLE KÖTÜYÜ AYIRT EDENLERİN, HÜKMEDENLERİN EN HAYIRLISI | 1 |
105 | Hâsib | ADALETLE HESAPLAYAN, SAYAN. | 1 |
106 | Fâlıku’l-habbi ve’n-nevâ | KURU TOHUMLARDAN BİTKİLERİ, AĞAÇLARI YEŞERTEN. | 1 |
107 | Fâlıku’l-ısbâh | TAN YERİNİ AĞARTAN | 1 |
108 | Sâdık | SÖZÜNDE, İŞİNDE VE VAADİNDE DOĞRU OLAN | 1 |
109 | er-Rezzâk | RIZKI ( CANLILARIN HAYATTA KALMASI İÇİN GEREKEN ŞEYLER ) ÇOK VE TEKRAR TEKRAR VEREN. | 1 |
110 | el-Kâfî | KİFAYET EDEN, YETEN | 1 |
111 | Kabilu’t-tevb | TÖVBELERİ KABUL EDEN | 1 |
112 | Şedîdu’l-‘azâb | AZABI ŞİDDETLİ OLAN | 1 |
113 | Şedîdu’l-mihâl | YAKALAMASI ŞİDDETLİ OLAN | 1 |
114 | Zû ‘ikabin elîm | ELEM VERİCİ AZAP SAHİBİ | 1 |
115 | Zî’t-tavl | GENİŞ İHSAN VE ZENGİNLİK SAHİBİ | 1 |
116 | Refi’u’d-derecât | DERECESİ, MAKAMI YÜKSEK OLAN | 1 |
117 | Munzirîn | İNSANLARA DİNEN ZARAR VERECEK HUSUSLARI ÖNCEDEN VE ZAMAN ZAMAN BİLDİREN. | 1 |
118 | Mûsiûn | RIZKI, MÜLKÜ VE NİMETİ GENİŞLETEN. | 1 |
119 | el-Metîn | SAĞLAM, KUVVETLİ | 1 |
120 | el-Berr | KULLARINA KARŞI ŞEFKATLİ, ONLARA İHSAN EDEN, İYİLİKLERİ BÜTÜN YARATIKLARA YAYGIN OLAN | 1 |
121 | Zî’l-me’âric | YÜCELİK, NİMETLER VE DERECELER SAHİBİ | 1 |
122 | el-Mukît | HER ŞEYİN TEDBİR VE İDARESİNİ YÜKÜMLENEN | 1 |
123 | el-Evvel | BÜTÜN VARLIKLARDAN ÖNCE VAR OLAN | 1 |
124 | el-Âhir | BÜTÜN VARLIKLARIN YOK OLMASINDAN SONRA ARTA KALAN | 1 |
125 | ez-Zâhir | HER ŞEYE GALİP, HER ŞEYİN ÜSTÜNDE OLAN | 1 |
126 | el-Bâtın | YARATTIKLARININ GÖRÜŞLERİNDEN VE İLİMLERİNDEN SAKLANAN, GİZLENEN HİÇBİR GÖZÜN İDRÂK EDEMEYECEĞİ, GÖREMEYECEĞİ VARLIK. | 1 |
127 | es-Selâm | HER TÜRLÜ EKSİKLİKTEN UZAK OLDUĞU GİBİ, BAŞKALARINA DA ESENLİK VEREN. | 1 |
128 | el-Muheymin | KIYAMET GÜNÜNDE, KENDİSİNE İTAAT EDENLERİN ÖDÜLLERİNİ TAM OLARAK VEREN | 1 |
129 | el-Cebbâr | YARATIKLARINI GEÇİMLERİ YÖNÜNDE ZORLAYAN | 1 |
130 | el-Mutekebbir | KULLARI ARASINDA AZAMETTE KENDİSİ İLE YARIŞMAYA YELTENEN TAŞKINLIKLARA KARŞI BÜYÜKLÜĞÜNÜ KORUYAN VE ONLARI HELÂK EDEN. | 1 |
131 | el-Musavvir | HERHANGİ BİR ŞEYİN OLMASINI İSTEDİĞİ ZAMAN, İSTEDİĞİ, SIFATTA VE SEÇTİĞİ GÖRÜNÜMDE VAR EDEN. | 1 |
132 | el-Mubîn | HER HAKKI GERÇEKLEŞTİREN, VARLIĞINDA HİÇ ŞÜPHE OLMAYAN | 1 |
133 | Nûru’s-semâvâti va’l-ard | GÖKLERİN VE YERİN NURU |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER
================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR :: Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R :::: C a h i ...
-
Kur'an'dan ilginç mesajlar ( 1 ):: '' KUR'AN BİR MESLEK KİTABI DEĞİL, TÜM İNSANLARA ÜCRETSİZ ANLATILMAL...
-
Yazımın başlığına koyduğum mesajımın, söylemimin gerekçesini açıklamam gerekiyor. Yaklaşık bir ay sonra 80. yaşımı dolduruyorum. Eşim ...
-
Son senelerde vefat edenin arkasından söylenen yazılan bir temenni söylemi türedi: '' Işıklar içinde uyu '' ve ...
-
Kur'an ilk insandan itibaren iki dinin, iki felsefenin, iki dünya görüşünün, kısaca iki farklı düşüncenin var olduğunu açıkça belirtiy...