3 Ağustos 2021 Salı

İNSANIN FABRİKA AYARLARI -- İ F A -- Prof. Dr. SİNAN CANAN



 

 Kendisini, 

-- '' Üç çocuk babası
 -- Biyoloji mezunu, 
--  Fizyoloji doktoru,  
--  Sinirbilim sevdalısı, 
-- kaotik ( herhangi bir düzene sisteme sahip olmayan ) ve 
-- fraktal ( iç içe geçmiş, birbirini sonsuz tekrarlayan ) olan, her şeye tutkun. 
-- bilgiye ve hikmete dair her öğrendiğini herkese anlatma takıntısından --- muzdarip; 
-- hayatın tek bir işle  uğraşmak için fazla uzun, 
-- insanın ise tek bir işle ömrünü tüketmek için fazla karmaşık olduğuna ikna olmuş; 
-- hikmet ve şahitlik peşinde, 
-- nefes alan, 
-- yemeyi içmeyi seven; 
-- zanları, hataları ve kusurları ile insanlardan bir insan ''
 
diye tanumlayan   Prof. Dr. SİNAN CANAN'ın 3 kitaptan oluşan, seri  çalışmasının  ismidir  '' İNSANIN FABRİKA AYARLARI '' -- İ F A --

Bu kitap serisinin kitaplarının ismi ise, sırası ile;
 
1. Kitap :  BEDEN
2. Kitap  : İLİŞKİLER VE STRES
3. Kitap  : SINIRLARI AŞMAK

Sinan Canan'ı ben İnternet'teki yoğun olarak katıldığı  programlarından tanıdım. Sonra KİMSENİNN BİLEMEYECEĞİ ŞEYLER isimli eserini ve sonra da yukarıda açıkaladığım üçlü kitap serisinin son kitabı olan  SINIRLARI AŞMAK'ı edindim ve okudum. Bu üçlü seri kitap birkaç sene önce yayınlandığı için, serinin ilk iki kitabı kitapçılarda şu an kalmamış. İlk fırsatta bulup, edinip  okumayı düşünüyorum: 

Kitapta, ÇOK İLGİNÇ KONULAR ELE ALINIYOR, ÇOK FARKLI YÖNLERİ İLE VE ÇARPICI BİR  ÜSLUPLA  insanın, insanı yani kendisini tanıması mümkün oluyor.

Bundan kısa bir süre önce de, bu blog sitemde, Sinan CANAN  hacayı ZAMANIMIZDA ÜLKEMİZİN BİLGESİ olarak nitelediğim bir yazı yayınlamıştım.

Bu bilgemizin  bilgi ve görüşlerinin enginliğine ve derinliğne ulaşmanın insana çok şeyler katacağını düşünüyor ve incelemenizi öneriyorum.

















24 Temmuz 2021 Cumartesi

Bu resimdeki iki kişiden biri Genel Başkan olursa CHP - ancak - İKTİDAR OLABİLİR !...



 


Bilindiği gibi  demokratik sistemde farklı  siyasal görüşlere sahip siyasi partiler ve onlara inanan,  ideolojilerini benimseyen, sempati duyan,  insanlar vardır.  Bu insanlar, taraftarı oldukları partilerin iktidara gelmesini ve kendi siyasi inanç ve görüşleri doğrultusunda ülkelerinin yönetilmesini beklerler ve umarlar. Uygulamada da genellikle böyle olur. İktidarlar, çok uzamayan süreler içinde el değiştirirler. 

Ülkemizde Cumhuriyetimizin kurulmasından sonra ''çok partili gerçek demokrasi ''  hemen başlayamamış, ilk 27 yıl sürede CHP'nin tek parti  iktidarı ile demokrasi sembolik düzeyde kalmıştır. Ancak 1950 yılında Demokrat Partinin İktidara gelmesi ile ülkemizde Demokratik yaşam hayata geçebilmiş  fakat ne yazık ki bu süreç 10 yıl sonra, 1960 yılında askeri  bir darbe ile kesintiye uğramıştır.

Bu olaydan sonra 2000'li yılların başına kadar geçen 40 yılı aşkın çok çalkantılı  süreçte dış müdahalelerin de etkisi ile darbeler, askeri muhtıralar ile yine demokrasimiz kesintilere uğramış, çirkin siyasi manevra ve etrikalarla örülü zorlu olaylar yaşanmış ve de özellikle koalisyonlarla da insanlarımız ve demokrasimiz yorulmuş ve yıpranmıştır.

2002 yılnda AK PARTİ'nin tek başına iktidara gelmesini takiben oluşan olumlu ekonomik ve siyasi ortam, toplumumuz tarafından benimsenmiş ve bu ortamın devamı için AK Parti'ye destek sürdürülmüştür.

Bilindiği gibi devet geleneğimizde Vali, Kaymakam gibi kritik idari görevlerde çalışanlar ile Yargı sistemimizde çalışan Savcılar,  Hakimler ve benzeri yargı görevlileri genellikle aynı görev ve görev mahallinde uzunca bir süre kalmalarına yozlaşma ve dejenerasyona uğrama sakıncası ile izin verimez, belirli sürelerle görev ve görev yerleri değiştirilir.

Aynı sakınca siyasi hayatta iktidar ve muhalefet dönemlerinin uzamasında da görülebililyor. Bir siyasi parti uzunca bir süre özellkle - tek başına iktidar olduğunda da - söz konusu olabiliyor. Başarı rehaveti ve dejenerasyonu veya başarısızlık stresi ve hırçınlığı, parti ileri gelenleri ve toplumdaki taraftarlarını olumsuz yönde etkiliyebiliyor, son yıllarda  ülkemizde görüldüğü gibi...

Şimdi gelelim yazımızın konusuna; AK Parti'nin tek başına iktidarda kalma ve CHP'nin ve diğer bir kaç muhalefet partimizin iktidara gelememe sürelerinin uzaması son bir kaç yıldır ülkemiz iç siyasetinde huzurszuğa ve gerginliğe sebep oldu. Özellikle CHP, 30 - 40 yıldır hep muhalefet rolü oynamaktan, yakın bir gelecekte de iktidar yüzü görme şansının oldukça zayıf olmasından bunaldı, sıkıldı ve HDP gibi marijinal uç partilerle ortaklıktan medet umar hale gelecek derecede savruldu. Agresif siyaset yapmaya başladı. Bu şekilde devam etmesi, AK Parti'yi alternatifsiz iktidar partisi yapması sonucunu getirir ki, bu da ülkemizin  siyasi iç huzurunu olumsuz yönde etkileyerek, iç barışın oluşmasına engel olacaktır. Bunun siyasi ve ekonomik  faturası ülkemize yüksek olacaktır.

Sözün kısası dostlar ana muhalefet partimiz CHP'nin bir an önce savrulduğu kanaldan çıkıp, iktidar olmaya aday bir düzeye gelmesi ülkemiz ve insanlarının hayrına olacaktır.

Bu nasıl olacaktır ?

Bundan sonraki düşüncelerim ve önerim kişiseldir, yani yalnız bana aittir. CHP'nin en önemli sorunu genel başkandır. Siyasi partiler genelde genel başkanları kişilikleri ve karizmaları ile tanınınırlar, olumlu veya olumsuz yönde yol alılar. Bugünkü genel başkanları ile CHP 9 seçim kaybetmiş ve hiç başarılı olamamıştır. Mutkaka ve mutlaka hemen değiştirilmelidir. Bugünkü mevzuat ve tüzük gibi engellerle  bu da pek olası görülmemektedir. Çünkü kendisine rey verecek delegeleri genel başkan kendisi belirlemiştir. Kendi istediği zamana kadar bu CHP'nin başkanlık makamında kalacaktır. CHP bu çıkmaz sokaktan çıkmak zorundadır. Çıkamaz ise  sıfırı tüketip meclise dahi giremeyecek derecede eriyip bitecektir... Bunun faturası da ülkemiz için çok ağır olacaktır.

Gelelim benim başkanlık için önerime:  Yazımın başlığında belirttiği gibi iki isim öneriyorum: Bu kişilerin geçmişi için isteyen İnternet'ten araştırma yapabilir.
Bu isimler her ikisi de sıkı Kemalist ve CHP'li:

Gazeteci  HULKİ CEVİZOĞLU ile CHP'nin siyasi anketçisi HAKAN BAYRAKÇI

Peki bu iki arkadaşın başka özellikleri nedir ?

Her ikisi de, memleketini, milletini samimi olarak seven, CHP'ye gönülden bağlı, donanımlı ve dürüst kişilerdir.

Benden söylemesi ...







 


 

27 Haziran 2021 Pazar

AL BİR '' KRİPTO PARA MADENİ '' CİHAZI SEN DE PARA ÜRET /// Kalpazanlık değil mi ???


Evet, arkadaşlar, bu resimdeki cihazlar KRİPTO PARA ÜRETME MADENLERİ imiş.  Bu tür cihazları üreten başta Çin olmak üzere bazı ülkelerde çok sayıda firma varmış. Bu cihazların tek kusuru çok fazla elektrik enerjisi tüketmeleri imiş.

BİTCOİN'le başlayan kripto para konusunun vardığı noktayı fark edebiliyor musunuz? Bir cihaz alıyorsunuz, bir süre çalıştırıyorsunuz sizin de bir kripto para paranız oluyor !... Yani sözde altın ve gümüş gibi bir DEĞER üretiyorsunuz. Yani bu kripto değer ( para ) üretmenin de af edersiniz, KOKU ÇIKTI. 

Değerli madenlerin ve paranın değeri nereden kaynaklanıyor ? Kıt yani sınırlı sayıda olmalarından kaynaklanıyor. Onların da çoğalmaları oranında değerleri azalıyor. Bildiğiniz gibi bu olaya ENFLASYON deniyor.

İş bu noktaya geldikten sonra kripto paranın değeri kalır mı ? İnternette algı yaratmak için ha bire kripto para güzellemeleri yani reklamları yapılıyor. Çarpılacak akıllılar arıyorlar.

İnsanlarda bu doymak bilmek nefis oldukça .......


 



ALLAH ile 7 Maddelik Anlaşmamız Var! Prof. Dr. Gazi Özd...

18 Haziran 2021 Cuma

Kıyamette beden değil '' RUH '' yargılanacak ! -- ( 2 ) -- KUR'AN'DAKİ '' İNS '' KELİMESİ ?...

Kıyamette beden değil  ''  RUH  ''  yargılanacak ! ( 2 )  


Bir önceki yazımda Kur’an’da kıyamette insanın yargılanmasında Allah’a karşı muhatabın insanın dünyadaki bedenli hali değil, sadece ruhu olduğu konusunu Kur’an’daki delilleri ile anlatmıştım. Bu yazımda bu konunun Kur’an’daki delillerini bir adım daha ileri götürerek yine Prof. Dr. Gazi Özdemir’in tespiti olarak insan ruhunun dünyadaki elbisesi olan bedenli halinin ve ahirete giden bedensiz ruhunun farklı isimlendirilişini örnekleri ile açıklayıp daha anlaşılır hale getireceğim:

Gazi Özdemir Hoca’mız, Türkçe’mizde de benimsenen aslı Arapça olan ‘’ insan ‘’ kelimesi Kur’an’ın Arapça orijinal metninde daha çok ‘’ insanlar ‘’ olarak çoğul haliyle 180 defa kullanılmaktadır.  ‘’ insan ‘’ olarak tekil haliyle 59 defa geçmektedir. Bu 59 tekrarda insan kelimesi – yalnızca--  ruhun dünyada bedenlenmiş halini ifade etmektedir. Öbür alemde / ahirette ise insanın ruhu  ‘’ İNS ‘’ kelimesi ile  ifade edilmiştir. Belirlediğim kadarı ile bu ince ayrıntı bu güne kadar fark edilememiş, Kur’an’daki toplam sayısı 10 adet olan  ‘’ ins ‘’  kelimesi hep meal ve tercümelerde insan olarak anlaşılmış ve tercüme edilmiştir.

Bu durum da yaklaşık 1500 senedir insanın kıyamette mezarından cesedinin canlanarak kalkacağı, mahşerde toplanacağı ve yargılanacağı şeklinde empoze edilen bilgini yanlışlığı bugüne kadar fark edilememiştir..

Önceki yazımda da belirttiğim gibi, insan bedeni ,ruha dünyada giydirilmiş bir elbise hükmündedir. Ölümünden sonra bir değeri yoktur. İnsanın aslı yani cevheri ruhudur. Kıyamette mahşerde toplanıp yargılanacak, cennet ödülü,  azap ve cehennem cezasına muhatap olacak ruhtur.

Şimdi bu gerçeğin Kur'an'ın Arapça metni yazımında nasıl açığa çıktığını örneklerle görelim:

Ayetlerin orijinal metninin Türkçemiz harfleri ile yazılışı ve mealleri:

NİSA/28: Yüriydullahü en yuhaffife anküm,ve hulikal'insânü za'iyfâ

MEAL: Allah sizin yüklerinizi hafifletmek ister. İnsan zaten zayıf yaratılmıştır.

HUD/9: Ve lein enzaknal'insâne minnâ rahmeten sümme neza'nâha minh,innehü leyeûsün kefûr.

MEAL: İnsana katımızdan bir rahmet tattırsak, sonra onu alıversek o şüphesiz her şeyden ümidini keser,  bir nankör olup gider.:

***************************

İSRA/88: Kul leinicteme'atil'insü velcinnü alâ en ye'tûne bi misli hâzel'kur'âni  lâ ye'tûne bimislihi ve lev kâne ba'duhüm li'ba'dın zahiyrâ

M EAL: De ki ;  '' İnsanlar ve cinler bu Kur'an'ın benzerini meydana getirmek için bir araya gelseler, bir kısmı bir kısmına yardımcı da olsalar, yine O'nun benzerini meydana getiremezler.

ZÂRİYAT/56: Ve mâ halaktül'cinne vel'inse liyâ'büdûn

MEAL :  Ben cinleri de ve insanları da ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

Görüldüğü gibi  insan ruhu diğer ruhsal varlıklar olan cinlerle birlikte anılmaktadır. İNS kelimesinin geçtiği  tüm ayetlerde böyledir.





17 Haziran 2021 Perşembe

KIYAMETTE BEDEN DEĞİL '' RUH '' YARGILANACAK !... ( I )



KIYAMETTE  BEDEN  DEĞİL  '' RUH ''  YARGILANACAK !... ( I )



Değerli arkadaşlar, yazımın başlığı size biraz sürpriz olabilir.  Evet yanlış okumadınız:

KIYAMETTE BEDENLERİMİZ DEĞİL, RUHLARIMIZ ALLAH’IN HUZURUNDA TOPLANACAK VE HESAP VERECEKTİR…!

Neden ?

Çünkü bedenlerimiz ruha giydirilen elbiselerdir. İnsanın bedeni öldükten sonra, ölen her canlı gibi çürüyüp yok olacaktır. İnsanın aslı yani cevheri ruhudur. Yaratıcıya muhatap olan, yargılanacak olan, ceza ve ödül görecek olan da ruhtur. Beden bu dünyaya ait bir varlıktır, öbür alemde bir değeri yoktur.

 İnsan ruhlarının dünyaya beden elbisesi giydirilerek gönderilmeden önce Elest-i Bezmi’de adı verilen mekanda toplanarak Allah’a 7 konuda söz verdikleri *** A’raf/102 --- 169 --- 172-173 --- Yasin/60 --- Taha/115 --- Ra’d/20 ---Maide/7 *** ayetlerinde  vurgulanmaktadır.

Bu durumda öbür alemde melekler dahil – bedenlerle ilgili işlevler, yani yeme içme, erkeklik, dişilik (cinsellik ) yoktur. Kur’an’daki cennet, cehennem ve yargılanma konularındaki bu ayetlere  aykırı anlatımlar sizlerde  Kur'an'da  '' tutarsızlık / tenakuz mu var ? '' düşüncesi uyandırmasın. Çünkü Kur’an’ın anlatımı bundan yaklaşık 1500 önce yaşayan çok yönüyle bu güne göre ilkel , sistemli bir eğitim görme imkanı olmamış  çöl insanlarının  algılama ve kültür düzeylerine uygun sembolik anlatımlar söz konusudur.

Şimdi bu anlattıklarımla ilgili ayetleri görelim:

KAF/20 ***  Ey insanlar şüpheniz olmasın ki, sura üflenecek ve vaad edilen gün kesinlikle gelecektir.

KAF/21 *** Ve nefsler o gün dünya hayatındaki rehber Melek ile nefsin bütün amellerine (davranışlarına ) şahit yazıcı ve diğer görevli  Melekler hep birlikte Allah’ın huzurunda toplanacaklardır.

KIYAMET/14 ***  Yine o gün insan, bütün gerçekleri öğrenmiş olacağı için artık kendi nefsinin puan durumunu kendisi de görebilecek.MÜMİN/17 *** O gün her kişiye nefsinin kazanmış olduğu karşılığı değerlendirilecektir.

KEHF/47 *** Şüphesiz dağları yerle bir edeceğimiz ve yer yüzünü çırılçıplak bir duruma getireceğimiz gün, bir tanesini bırakmadan tüm insanları da mahşerde huzurumuzda mutlaka toplayacağız

KEHF/48 *** Ve hepsi saflar halinde Rabbine sunulduklarında, onlara ‘’ emin olsun ki Biz nasıl yaratıp huzurumuza aldıysak, şimdi de hesap vermek üzere huzurumuzda toplandınız. Oysa siz, vaadimiz olan böyle bir toplanmanın olmayacağını söyleyip duruyordunuz  ‘’  diyerek de hatırlatmamızı yapacağız.

------------------------------------------------------------------------------------------

Bu belirlemeler  bana ait değildir. Bir ilahiyatçıya da ait değildir. Öğrenciliği de dahil son 50 – 55 yılını başarılı  meslek alanı olan Tıp bilimi ile ilgili doktorluk ve akademik çalışmalarının yanında Kur’an’ı anlamaya adamış bir Tıp bilim adamı Nörolog Prof. Dr. Gazi Özdemir’e aittir. Gazi Hoca Arap asıllı olup Hatay 1944 doğumludur. Ana dili Arapça’dır. Kur’an’a bir ilahiyatçı değil, bilim adamı titizliği ve ufku ile yaklaşmıştır. Kur’an’ ile farklı, önemli ve değerli tespitleri vardır. Bu yazımın konusu da bunlardan sadece biridir. Hocamızın Kur’an’la ilgili binlerce sayfa tutarında  -- benim bildiğim 7 eseri vardır. Ben Gazi beyi yaklaşık 15 yıl önce  ‘’  DİN VE BEYİN ‘’ isimli eseri  ile tanıdım.  Kur’an ve din eğitimi ve hizmetleri – ücretsiz olmalı – konulu ayet emri uyarınca kitaplarının gelirine el sürmemekte, yine kendisi gibi akademisyen olan çocukları ile birlikte kurduğu  -- geliri sınırlı tıp öğrencilerine yardım vakfı ( NÖVAK ) a --bağışlamaktadır. İnternette yayınlanan Kur’an konulu eğitim ve sohbet videoları da vardır. Onun eserleri benim  toplam 36 yıllık Kur’an tutkum ve çalışmalarımda son 15 yıldaki en önemli kaynaklarımdır. Allah izin verirse bundan sonra  bu kitaplarını detaylı olarak  sizlere tanıtacağım.

 ------------------------------ D E V A M   E D E C E K -----------------------------------















APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER

    ================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR ::  Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R  :::: C a h i ...