22 Eylül 2021 Çarşamba

ESKİŞEHİR '' KİTAP CENNETİ '' DİR !...



İç Anadolu'muzun kuzey batısında yer alan Eskişehir ilimiz, il kodu 26 olarak bir milyona yakın nüfusu (900 bin ) ile ülkemizin 26. büyük şehridir.  Demiryolları ve karayolları kavşaklarında da yer alması sebebiyle de ekonomik açıdan önemli bir merkezdir. Çibörek -- çiğ değil -- ve maden olarak dünyanın  en önemli kaynağı olduğu Lüle Taşı üretimi ile  ve de,  daha da önemli bir özellik olarak  şehrin merkezinden geçen - şehrin süsü -- Porsuk Çayı -- ile tanınmıştır.

Son 25 - 30 yıldır, Eskişehir'imizin önemli bir ayrıcalığı daha orta çıktı. Kitap severler yani Kitap kurtları için  ESKİŞEHİR BİR KİTAP CENNETİ'dir. Neden böyle vasıflandırdım, kısaca anlatayım: 




Yatılı okul, askerlik hizmeti, çalışma hayatımın bir bölümü gibi kesintiler dışında 
1957 yılından beri Eskişehir'deyim. Tabii ki emekliliğim de burada geçiyor. İlk okul 5. sınıfından itibaren okuma ve kitap sevdalısıyım. Öğle ki okul kütüphanesinde faydalandığım kısa süreli masal kitapları döneminden sonra bir  aile büyüğü ağabeyimden edindiğim  yabancı klasiklerle başladı bu okuma serüvenim. Hatırlıyorum okuduğum ilk önemli kitap '' Madam Bovari '' idi. !5 yaşında başlayan yatılı lise dönemimde   okul kütüphanesinde faydalanarak okumaya devam etme imkanım oldu.

!8 yaşımdan itibaren çalışma hayatımda bana devreden 6 nüfuslu ailemin geçim yükü sebebi ile istesem de, isteğim ölçüsünde kitaba ulaşamadım, ama sınırlı da olsa, ara sıra edindiğim,  kitap, gazete ve dergiler ile okuma merakımı sürdürmeğe çabaladım.  

Taa ki Eskişehir'de çalıştığım 1990' lı yılların başında tanıştığım İNSANCIL SAHAF'a kadar. Buraya üye oluyorsun. Zaten satış fiyatı indirimli olan elden düşme veya yeni kitapları satın alıyorsun. Belirli bir süre içinde okuyup  getirdiğinde yaklaşık aldığın fiyatın % 70'ini sana iade ediyorlar. ( Bu oran sonraları % 50'ye düştü ) Bir de ayrıca  bu alışverişten yaklaşık % 15 indirim puanın oluyor. Bu indirim  puanlarını da biriktirip sonraki  kitap alışlarında değerlendirebiliyorsun.

Durun daha bitmedi değerli arkadaşlarım. Sonradan öğrendiğime göre bu Sahaf'ın sahibi öğretmen  imiş. İstanbul'a Kitap yayın ve dağıtım firmalarına ara sıra gider, dolaşır onların o anda stoklarında bulunan kısa zamanda satış imkanı olmayan kitapları oldukça düşük fiyata toptan, seçmeden alırmış. Kendi dükkanında da ucuza satma ve sürümden kazanma imkanını bulurmuş. Böylelikle
kitaba ulaşma isteğim problem olmaktan çıktı artık benim için. 
 




Satış fiyatı  10 - 50  TL dahil olan kitaplara artık 5 - 10 ve en fazla 15 TL ücretle edinebiliyorum artık. İade etme gereği de duymuyorum. Kişisel kitaplığım gittikçe büyüyor. Hemen belirteyim, ilgi duyduğum alandaki her kitabı ve yeni yayınlanmış kitapları burada bulmam mümkün olmuyor, onları da  başka kaynaklardan temin ediyorum. 

İnsancıl Sahaf'ın işi sonradan büyüdü . Şimdi DORLİON YAYINLARI adında kitap basım ve dağıtım firmaları oldu...

Eskişehir'e seyahat firmalarının düzenliği turlar ile gelenler, mutlaka Porsuk'u ziyaret ederler ve yazımdaki resimlerini verdiğim İnsancıl Sahaf'ın Porsuk kenarındaki şubesini tanımak imkanı bulular.

NOT:  Bu yazım reklam amaçlı değildir. İnsancıl Sahaf'ın sahibi ile de ilişkim  yoktur. 








18 Ağustos 2021 Çarşamba

SAKSIDA KARPUZ VE DOMATES OLUR MU ?...




 

 Saksıda  Karpuz ve Domates olur mu ?

Bu soruyu kendime sordum ve denedim dostlar. Tabii ki oluyor. Eskişehir'deki 4 katlı binanın 4. katındaki evimizin arka bahçesine bakan küçük bir balkonu var. Orada geçen sene yaz aylarında balkabağı ve kapuz ve kavun çekirdekleri ile bir kaç deneme yaptım, baktım ki oluyor. Bu sene yaz başlangıcında  bir kaç domates fidesi aldım, iki saksıya diktim. Sonra da karpuz sezonunun başlaması ile 3 - 4 çekirdeği saksılara derin olmamak üzere gömdüm. Sulayarak beklemeye başladım.

Tabii ki, saksılarda toprağın bir derinliği yok, karpuz ve domates  yetiştirmek için uygun ve yeterli bir ortam değil. Ama resme eklediğim fotoğraflarda görüldüğü gibi, Yüce Allah'ın yaratıcılığını, gücünü ve eşsiz sanatını görmek, can vermenin ve canlının yaşamını sürdürmesini izlemek, yaşamak ve hatırlamak için bir sebep oluyor:

Heyecanla sulayıp bekleyerek, tohumun toprağı yırtarak canlılığı başlatışını, fidenin canlılığı programlandığı şekilde sürdürüp büyütüşünü -- an be an -- izleyip adeta bir ibadet coşkusu  yaşıyorsunuz. Önce  dallar yapraklar, sonra çiçekler oluşuyor. Sonunda da çiçekler meyveye dönüşüyor.

En küçük bir aksaklık olmadan...

Arada bir de, kendisini ve tüm canlı, cansız alemi yaratanı bazı insanların -- O'nun kendisine lütfettiği akıl cevherini kullanarak -- reddettiğini hatırlayarak, bu davranışlarına şaşıyor ve onlar adına üzülüyorsunuz..

Köyde yaşayan çiftçilikle uğraşan insanlar için bu olay sıradan gibi görünebilir. Ama benim gibi şehirde doğup yaşayanlardan bir tür ibadet hazzını tatmak isteyenlere öneririm...







 




APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER

    ================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR ::  Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R  :::: C a h i ...