2 Ocak 2021 Cumartesi

Kur'an'da bilimden 1400 yıl önce DENİZLERİN ORANI şifrelenmiş !...


 

Kur'an'da yeryüzünde deniz ve karaların toplamlarının oranı Kur'an'da Denin ve Kara kelimelerinin geçme sayıları  toplamları ile şifrelenmiş.

Kur'an'da toplam 13 defa kara KARA, 32 defa da DENİZ kelimesi geçmektedir. 13 ve 32 sayılarının toplamı 45'dir. Şimdi bu toplam sayısı ile deniz ve  kara kelimelerinin tekrarlanma sayılarını oranlayalım:

Kur'an'a göre  karalar: 13 / 45 =  % 29

Denizler....................:  32 / 45 = % 71  oranı çıkar....

BİLİME  GÖREDE;

Yeryüzünde Kara oranı : % 29

Deniz uranı da % 71 olarak belirlenmiştir.

Günümüzde bu ince hesaplamalar uydu fotoğrafları ve bilgi sayarla yapılmaktadır...

BU UYUM VE TUTARLILAĞA  '' TESADÜF '' DİYEBİLİRMİYİZ ?...


NOT:  Bu yazının hazırlanmasında  Dorlion Yayınları -- M. FERDA YAMANOĞLU 'nun  KUR'AN'IN AÇIKLANMAMIŞ GİZEMLERİ isimli eserinden faydalanılmıştır.

29 Aralık 2020 Salı

Kitap Tanıtımı : KUR'AN'IN AÇIKLANMAMIŞ GİZEMLERİ


 
Kitap Tanıtımı : KUR'AN'IN  AÇIKLANMAMIŞ  GİZEMLERİ

Kısa bir zaman önce fark edip edindiğim; bilimin keşfinden 1400 önce Kur'an tarafından açıklanan bilimsel verileri ve yine bu güne kadar Kur'an'da mevcut olduğu halde önemi fark edilemeyen konuların araştırmacı yazar M. Ferda Yamanoğlu'nun  Dorlion Yayınlarından çıkan, KUR'AN'IN AÇIKLANMAMIŞ GİZEMLERİ isimli kitabında yer aldığını gördüm. Etkilendiğim ve ve  ilginç bulduğum bu 356 sayfa hacminde 2018 yılında yayınlanan eseri  bugün sizlere kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısının bazı bölümlerini vererek tanıtıyorum:

---  İnsanların en büyük sorunları yoksulluklar ve hastalıklar değil; 

---  Allah'ı inkar etmek, şüphe etmek, imanlı olduğu halde imanı için çalışmayarak, büyük günahlardan uzak durmamak ve hayırlı işler yapmamak,

---  Allah'ın yerine Tanrıya inanarak kitaplarını ve dinini inkar etmek,

---  Baba, oğul ve Kutsal Ruh diyerek Allah'a ortak koşmak,

---  Uydurma Tanrılara ve putlara tapmak,

---  Mürşit, hoca efendi zannettiklerini  Allah'ın yerine koyarak onların Kur'an'a uymayan sözlerini onaylayıp kendine Rab edinmek,

---  Veya ayna rabıtası yaparak mürşidinden aldığı nurla günahlarından arınmak,

---  Allah'ın yaptığı işlere  '' tabiat olayları '' demek, 

---  İstekleri için türbelere gitmek ve ahireti inkar etmektir.

Yoksulluklar ve hastalıklar gelip geçici şeylerdir. Bu saydıklarım bir insan için bu dünyadaki en kötü şeylerdir. Çünkü bunlar insanı ebedi mutsuzluğa götürür.

Bilimle ilgili ayetler ve Kur'an'daki  '' büyük günahlar ''  öğrencilerin Din Dersi kitaplarında mevcut değil, Diyanet ve din görevlileri bunları söylemiyor. 

Evrim teorisini yıkan Mitokandiriyal  DNA dahi öğretilmiyor. Kur'an indiği dönemin bilgisiyle bilinmesi mümkün olmayan bu ayetlerdeki bilgilerin öğrencileri din dersi kitaplarında da okutulmasını sağlamak Allah'a yapılan hizmetlerin en büyüğüdür.
 

28 Aralık 2020 Pazartesi

Ayetlerde HAYATIN OLUŞUMUNDA güneşin yanında AY'IN ROLÜ


''  İbrahim / 33 --  Sürekli olarak Güneşi ve Ayı da hizmetinize sundu. Gece ve gündüzü de hizmetinize sundu.

Nahl / 16 -- Onların içinde Ayı bir nur kılmış, Güneşi de bir kandil yapmıştır.

Bilim ilerlemeden önce insanlar Ayın sadece geceleri Dünyayı aydınlatan bir lamba görevi yaptığını sanıyorlardı. Bu bilgiyi öğrenmeden önce  bazı insanlar '' Ay olmasa da olur ''  diye düşünüyorlardı. Ancak bu gün bilim, Ay olmasa Dünyada hayatın olmayacağını söylüyor. Ayet açıkça, ''Güneşi ve Ayı hizmetinize verdi '' diyerek yani Güneşi ve Ayı yan yana yazarak Ayın da Güneş kadar önemli olduğunu bildiriyor.

Dünyanın ekseni 23,5 derecelik bir eğim gösterir. Bu eğim sayesinde Dünyada mevsimler meydana gelit. İşte bu eğimimin büyük sapmalar yapmasını ayın çekim gücü  önler. Ay olmasa mevsimler olmaz ve Dünyanın ekseni sıfır dereceden, 60 dereceye kadar büyük sapmalar yapardı. Dünyada yaşam olmazdı. Halen 24 saat olan günler ancak bir kaç saat olurdu. Çünkü Dünyanın dönüş hızını Ayın  çekim gücü yavaşlatarak günleri uzatır. '' (*)


(*)  M. Ferda Yamanoğlu --  KUR'AN'IN AÇIKLANMAMIŞ GİZEMLERİ -- Allah Dünyayı Güneşten uzaklaştırdı ve yerçekimini arttırdı -- Dorlion Yayınevi -- 2010 -- say. 61 -62


 



26 Aralık 2020 Cumartesi

:::::::::: ZİNA :: TEKRAR :::: SUÇ ::::: SAYILMALI :::::::





Doğduğu anda  yok sayılıp, nüfus kaydına dahil edilemeyip vatandaş dahi sayılmadığı için için hiç bir hakka sahip olamayan  ve hayatları kararan gayri meşru çocuklar...

Hiç bir hak ve sorumluluk getirmeyen yani hukuki hiç  bir değeri olmayan dini nikahla kendini ve çevresini evli diye kandırma mücadelesi veren  ve bu günkü geçerli hukuki  düzende yine hayatı kararmış biçare zavallı kadınlar...

Toplumda nikah ve  evlilik kurumlarını temelden sarsan, ahlak dışı beraberliklerin çığ gibi artması, çok kadınlı, yani kumalı  sözde evlilikler...  Bu gayri meşrulukların giderek olağan hale gelmesi  ve hak kabul edilmesi gibi yanlış ve çarpık inanış ve uygulamalar.

Dini ve ya resmi nikahlı  evlilikten olan az veya çok sayıda çocuklarını ve eşlerini terk edip başka kişilerle gayi meşru beraberliğe başlayan 15-17 yaşındaki genç kızlar,  genç ve orta yaşlı kadınlar ile erkekler...

Dış siyasette ve savunma sanayiinde önemli başarılar kazanılmasına rağmen içteki ahlaki çöküntünün ve bunun ülkemizin geleceğini olumsuz yönde etkileyeceğinin fark edilmesindeki gecikmeden, ülkesini ve milletini seven samimi  vatandaşların duydukları  endişenin gittikçe artması...

LÜTFEN ARTIK GECİKMEDEN, İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ FESHEDİLİP, ZİNA NIN TEKRAR  SUÇ SAYILMASININ SAĞLANMASINI BEKLİYORUZ !...


::::::: A K I L ::: T U T U L M A S I ::::::::::::

  

  :::: A K I L :::T U T U L M A S I  ::::::::

'' Ay'ın Dünya ile Güneş arasına girmesine  GÜNEŞ TUTULMASI  denir.

Allah ile insan arasına ŞEYTANİ ZİHİN girerse bu da  AKIL TUTULMASIDIR. Akıl tutulmasının diğer adı da Gaflettir.

GAFLET, zihninizin Şeytan tarafından ele geçirilmesidir.  '' (*)


  (*) UYARIŞ - Mahmut Şişmanyazıcı - MDE Yayınevi - 2018

18 Aralık 2020 Cuma

((( B E N ))) D İ N İ


 

''''  B  E  N  ''''  D İ N İ...

'' Bugün dünyanın en büyük dini  '' B E N '' dinidir.  Sahibi de  şeytandır. Ateistlerin, Yahudilerin, Hristiyanların, Hinduların, Budistlerin ve de Müslümanım diye kendilerini isimlendirenlerin çoğunluğunun artık yeni bir dini var, adı da '' BEN ''  dini.

Şeytani zihinle düşünenler bu  '' BEN  '' dinine çok yakındırlar. Allah, ilk insadan beri insanlara dünyada güzel yaşamaları için ve sonsuz yaşama geçebilmeleri için peygamberleri ile '' DİN  '' göndermiştir. Fakat insanlar her seferinde gönderilen dini ''BEN'' dinine çevirmiştir. Bu günümüze kadar böyle devam etmiştir. Din hakkında konuşulanlara bakın, bir cümlede '' bence '' veya '' bana göre '' geçiyorsa onlar kesinlikle '' BEN '' dininin mensubudur.

Ülkemizde son yıllarda '' BEN '' dininin hızla yayıldığını görüyoruz. Ateistler de dahil olmak üzere, çoğunluğu  ' bence '  veya ' bana göre ' cümleleriyle başlayan - söylemleri - ile bu yeni '' BEN '' dinine inanıyor.

Kelime-i Tevhid'den ayrıldığınızda düşeceğiniz yer '' BEN '' dinidir. '' BEN '' dinine baktığımızda en çok  -- parçalanmayı -- bu  yeni '' BEN '' dininde görüyoruz. Bu '' BEN '' dini çok değişik bir din, inançsız olmanız, başka bir dinden olmanız, bu dinden olmanıza engel değil. Bu dinde ne kadar insan varsa o kadar tanrı ve bir o kadar da inanç var. Çünkü bu dini zihninizde şeytan kurguluyor.

Allah hepimize gerçek kendi dini olan İslam'ı hidayetiyle nasip etsin...  '' (*)


(*) Alıntı -- MDE Yayınevi, Mahmut Şişmanyazıcı, UYARIŞ say.7


17 Aralık 2020 Perşembe

Olağan üstü ilginç bir eseri tanıtıyorum: U Y A R I Ş ...


 

Kısa bir süre önce Eskişehir'de bir sahafta elime geçen ve çok etkilendiğim ve çok ilgi  çekici bulduğum bir eseri tanıtmak istiyorum sizlere bu gün: 

Adı: U Y A R I Ş . Yazarı: MAHMUT ŞİŞMAN YAZICI  Yayınevi ve yılı : MDE -- 2018 -- İstanbul

400 sayfa hacmindeki bu eserin önce arka kapağındaki tanıtım yazısını vereceğim, sonra da kendi görüşümü belirteceğim:

'' Beninizin, şeytanınızın sesini duymak istiyorsanız zihninizi dinleyin. Düşmanınız en bulamayacağınız yerde saklanır. Şeytani zihninizin en korktuğu şey açığa çıkmak, fark edilmektir. Şeytanın zihninizi ne kadar ele geçirdiği çektiğiniz acılarla doğru orantılıdır. Siz şeytani zihninizle ne kadar özdeşleşmişseniz o kadar acı çekersiniz. Bu acıdan kurtulmak için şimdiye, şimdiki zamana, geniş zamana dönmeniz gerekir. Çünkü şeytani zihinden kurtulup özgürleşirsiniz özünüze dönersiniz. Bütün doğa ile evren bir olduğunuzu anlar, tevhidin de gerçek manasını yavaş yavaş anlamaya başlarsınız.

Bu yeniden doğuştur, uyanıştır, var olmaktır ... ''

Yaşamımın son 35 yılında  başta Kur'an olmak üzere ilgi duyduğum konularda inceleme ve araştırma yapıyorum. Öğrendiklerimi ve bulgularımı 10 yıl kadar  milliyet gazetesi blog sitesinde olmak üzere, çeşitli blog siteleri ve son 2 senedir de Blogger'de ( blogspot.com ) ve Twitter, Facebook gibi sosyal medya ortamlarında yayınlıyorum. 22 sene kadar önce de  KUR'AN'IN SIRRI isimli  kitabımı yayınladım.

Bunları neden anlatıyorum ?

Bu eseri çok güzel ve ilginç buldum. Şöyle ki ;

Bu bu eserin yazarı Mahmut Şişmanyazıcı'yı bu eseri ile tanıdım: Bu güne kadar okuduğum incelediğim ve 400 civar özel bir kitaplık oluşturduğum Kur'an konulu eserlerden çok farklı, insanı saran, sarmalayan bir üslubu yani anlatım şekli var yazarın. Tüm anlatımları farklı açılara sahip ve ele aldığı konuları Kur'an çerçevesinde çok güzel, geniş ve derin olarak inceliyor. Eser Kur'an ve din  alanında ufkunuzu açıyor, bakış açınızı geliştiriyor.

Yazarın  yayınlanmış üç eseri daha olduğunu öğrendim. Kısa süre içinde İnternet kitap dağıtım sitelerinden  temin etmeyi düşünüyorum..





 

2 Aralık 2020 Çarşamba

Bir bilim adamı gözüyle KUR'AN *** Nörolog Prof. Dr. GAZİ ÖZDEMİR














İlahiyatçı değilim ama 30 yıldır, din ve özellikle Kur'an ile ilgileniyorum. Amatörce okuyup, araştırıp, inceleyip, yazıyorum. 400 ü aşkın eseri içeren  Kur'an kitaplığım oluştu. Başlangıçta dine ve Kur'an'a yaklaşımım ilahiyatçı hocalar, başka bir söylemle '' Din alimleri ''  aracılığı ile oldu.

Bu hocaların dine yaklaşımının genellikle '' GELENEKSEL İSLAM '' inanç ve kabulleri doğrultusunda olduğunu farkettim. Bu tutumun çocukluğumdan beri beni tedirgin eden bilgi, inanç ve kabulleri vardı. Akıldan, mantıktan, bilimsel yaklaşımdan uzak..

Ne gibi ?

Önce, geleneksel İslam'ın etkisinden kendisini kurtarmış ve doğruyu yakalamış, Prof. Dr. Süleyman Ateş, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Bayraktar Bayraklı, Mehmet Sağlam, Prof. Dr. Hüseyin Atay gibi sayın hocaları tanıdım ve onların eserlerini incelemeye yoğunlaştım.

Sonra, ilahiyatçı değilken, dinle Kur'an'la ilgilenen, Kur'an'a temel yaklaşımı Kur'an'ın ön planda tuttuğu akıl, mantık, derin düşünme ( tefekkür ) bilimi öne alma doğrultusunda olan hukuk, felsefe, tıp ve diğer pozitif bilim adamlarının eserlerini okuyunca, yorumlarını görünce dünyam değişti. O günlere kadar öğrendiklerimi sorgulama, bilgi ve inançlarımı daha gerçek temellerle yapılandırma gibi değişime uğradım.

Önce Osmangazi Üniversitesi Nöroloji bölümünde öğretim üyesi, Türkiye Nöroloji Derneği Başkanı Prof.Dr. Gazi Özdemir'in 12 yıl kadar önce  '' Beyin ve Din '' sonra yakın zaman da '' İslamın Şartı Sadece 5 Değil '' isimli eserlerini inceledim. Adeta KUR'AN'I  YENİDEN  KEŞFETTİM. Bambaşka engin ve farklı bir Kur'an denizi ile tanıştım.
Tabii ki değerli ve doğru yolu bulmuş ilahiyatçı akademik kariyerli hocalarımızın da eserleri değerli ve önemli ama  sosyal ve pozitif ( fen ) bilim adamlarının dine ve özellikle Kur'an'a yaklaşımı, yorum ve tefsirleri çok önemli ve  değerli sonuçlar içeriyor. Bambaşka, bugüne kadar farketmediğiniz kapıları açıyor.

Sosyal bilimler alanında temayüz etmiş akademik kariyerli Kur'an yorumcuları iki hocanın daha isimlerini vereyim. Her ikisinin de kitapları ve videoları bulunan İnternet siteleri var.

Birincisi, Prof. Dr. CANER TASLAMAN, Yıldız Teknik Üniversitesi Felsefe bölümü öğretim üyesi,
Diğeri, Yrd. Doç Dr. EMRE DORMAN, Acıbadem Üniversitesi Felsefe, Bahçeşehir Üniversitesi, İslam Felsefesi ve Din Felsefesi bölümleri öğretim üyesi.

Bu arada akademisyen olmayan fakat donanım bakımından  neredeyse  -- görüşüme göre --  tüm akademisyen ilahiyatçı hocalardan daha donanımlı olan bir ilahiyatçı hocamız var:  MUATAFA İSLAMOĞLU. Bu hocamız  derin din ve Kur'an bilgisi yanında, Kur'an'da geçen ve geçmeyen konularla ilgili pozitif bilim dalları ile de ilgileniyor.. Gerçek Kur'an yorumu konusunda şu anda en ehil bir hocamızdır.


************************************************************************************************************

















10 Kasım 2020 Salı

YUMURTA -- BİLGİ ve KONFÜÇYÜS


KONFÜÇYÜS'ün bir sözünü verince bu kadarla yetinmek ona haksızlık olur. Bir kaç sözünü daha verelim:

























 

9 Kasım 2020 Pazartesi

日本人はトルコ人のような立派な国です!...


 私は75歳のトルコ人ですが、日本人が私たちのような非常に名誉ある国であることを知った過去40年間に、彼らの国に投下された爆弾に対する復讐はいつかかるのでしょうか。 私は期待しています...もちろん、原子爆弾の使用は人類に対する犯罪です。 それは環境災害につながります。 日本が進んでいる技術技術開発の時代には、ほとんど原子爆弾を破壊することができ、環境災害を引き起こさない武器があります。 しかし、すべての人々の利益のために米国に立ち寄ってください! それは言う時間です...

7 Kasım 2020 Cumartesi

ŞANLI KURTULUŞ SAVAŞI' MIZ '' CÜRETKARLIK '' MIDIR ?...


 

Yılmaz Özdil'in son kitabı '' SON CÜRET '' piyasaya çıktığında ismi dikkatimi çekti.  Kitabı alıp okumadım ama tanıtım yazılarından Kurtuluş Savaşı'mızı anlattığını öğrendiğimden beri de şanlı kurtuluş mücadelemizin  '' CÜRET '' olarak nitelendirilerek isimlendirilmesi beni tedirgin etti.

Batı ülkelerinden ileri gelen bazılarının ülkemiz topraklarını işgali sonrası başlatmak zorunda kaldığımız ve maşa olarak üzerimize  saldırma görevi verdikleri ve maddi ve manevi olarak da destekledikleri Yunanlılara karşı verdiğimiz TOPRAKLARIMIZ SAVUNMA ve İŞGALDEN KURTULMA MÜCADELEMİZ bir              '' C Ü R E T '' ETME eylemi midir ? ..

Lütfen bir düşünün ve cevap verin, aradan geçen bir asırdır, bu savaşımıza, yani zorunlu olarak girişmek zorunda kaldığımız canımızı, topraklarımızı, namusumuzu  savunma, kurtuluş ve onur mücadelemizin bu güne kadar '' CÜRET ETME '' ismi ve eylemi olarak olarak içte ve dışta isimlendirildiğine  TANIK OLDUNUZ MU ?

Sömürgeci batıya karşı mazlum uluslara örnek olan ve cesaret veren bu NEFSİ MÜDAFA mücadelemiz, cüret diye isimlendirilebilir mi ?

Nedir CÜRET ETME eylemi ?...

Çok zor ama NEFSİ MÜDAFAA amaçlı bir savunma ve korunma eylemi CÜRET olabilir mi ?

CÜRET kelimesinde HADDİ VE HAKKI OLMADAN EYLEME GİRİŞME anlamı yok mu ? 


DEĞERLİ  OKURLAR  LÜTFEN  İNTERNET'TEN  DERLEDİĞİM  CÜRET KELİMESİNİN KULLANILDIĞI  YER İLE ÖRNEK  GÖRSELLERİ  İNCELEYİN  VE  BU  '' KİTABA  VERİLEN   '' SON CÜRET ''   İSMİNE  NEDEN TAKILDIĞIMI GÖRÜN !...
























2 Kasım 2020 Pazartesi

Neden Kıbrıs Türklerinin Yarısı ''' ASİMİLE OLDU '' -- RUMLAŞTI ???...


 




Kısa bir süre önce Kıbrıs Türk kesiminde Kıbrıs Türklerinin ve ülkemiz için hayati önemi olan bir C. Başkanlığı seçimi vardı. Neden  çok önemli idi ?  Çünkü  KKTC' nin C.Başkanı Mustafa Akın açık açık ülkesinin Türk ve Müslüman asıllı insanlarını değil, Kıbrıs Rumlarını temsil ettiğini ve sözcülüğünü yaptığını belli ediyordu ve Türk kesimin topraklarının bir kısmının Rumlara verilmesinin uygun olacağını dahi ifade ediyordu. Ve anlaşılması mümkün olmayan ve tüm ülkemiz insanını şoka sokan bu tutumunu açıkça sergilemekten çekinmiyor ve utanma duymuyordu.

Yani Mustafa Akıncı asimile olmuş yani Rumlaştı... 

Seçim sonucu bu durum, geçmişte tamamı bize ait, halende ülkemizin bu günü için de  için ekonomik ve siyasi açılardan stratejik önemi olan Kıbrıs adasının insani aidiyet boyutunun ülkemiz lehine yaklaşık % 52 -- 48 oranla Ersin Tatar'ın kazanmasına  hiç sevinemedik, ve Kıbrıs Türkünün yarısına yakınının yani % 48 inin Rumlaştığını gördük.  Bu % 48'in  fazla uzun sürmeyecek bir zaman sonra  % 50 - 51 lere ulaşma riskinin yani adanın Türk bölümünün % 50'nin altına düşme ihtimalin pek uzak olmadığı gördük. Asimile olan yani  maddi ve manevi olarak Rumlaşan Türklerin oranının Rumların çaba ve baskıları ile yapılacak  bir oylamanın sonucunda  % 50'nin altına düştüğünde Ülkemizin başına nasıl bir çorap örüleceğini düşünmek bile bizlerin saçımızı başımızı yolmamıza sebep oluyor. Rumlardan bize ait sayısı 12 ile sembolize edilen ve daha  fazla olan ege adaları üzerinde hakkımızı ararken, yaklaşık  üçte biri bizim insanımıza ait olan Kıbrıs'ın bu küçük kısmını bile elimizden almak için nerede ise  tamamına yakını karşımızda olan tüm  dünyanın seferber olması kuvvetli olasılık olarak karşımıza duruyor...

Tabii ki, akılımızda deli sorular uçuşmaya başladı. Elbette bu olumsuz gelişme aniden olmadı. Bu asimile gerçeği neden görülemedi ?

Son yıllarda ve bu kritik ortamda çok başarılı çalışmaları olan İstihbarat teşkilatımız bu olumsuz gelişmenin farkına mı varamadı, ya da alınan tedbirler mi yetersiz kaldı ?

Bu konuda bir araştırma yapılıp yapılmadığını ve yapıldı ise  ne gibi önlemler düşünüldüğü de cevap bekleyen sorulardan....





APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER

    ================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR ::  Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R  :::: C a h i ...