9 Eylül 2020 Çarşamba

Ateizm'in hızla yayılmasının en önemli sebebi : TARİKATLAR !...



Ülkemizde Ateizm'in hızla yayıldığı artık herkesce gözlemleniyor. Bunun iki önemli sebebi var:

***  Dini tarikatlar ve cemaatlerin günümüzdeki dejenerasyonu ve şirk yuvaları haline gelmesi,
***  Resmi  eğitim dahil, din eğitiminin  yanlış  eksene oturtularak yürütülmesinde ısrar edilmesi

Bu yazımda cemaat ve tarikatların bu yayılmadaki rolünü ele alacağım:

Bilindiği gibi Cemaat ve Tarikatlar mezhepler, insanların din eksenli fırkalaşmaları yani gruplaşmalarıdır.  İslam Dini'nin anayasası olan Kur'an bunu hoş görmez, 
'' dinde bölünme '' olarak nitelendirir ve yasaklar. Bu yola gidenlerin azaba uğratılacağını net olarak şu ayetlerle ifade eder: EN'AM / 65 -- AL-İ İMRAN / 105

AL-İ İMRAN / 105: Sakın, kendilerine ( Tevrat ve İncil ile )  apaçık bilgiler -uyarılar gelmiş olduğu halde anlaşmazlıkları bahane edip gruplara ayrılmış olanlar ( Musevi ve Hristiyanlar ) gibi olmayın. Bu şekilde dini görüşlerdeki farklılıklara dayanarak, birbirine düşman farklı gruplar ( tarikatlar,  mezhepler ) oluşturanlara büyük bir azap söz konusudur.

En'am / 65. ayette  gruplaşarak bölünmenin  doğal bir afet gibi azap aracı oldu vurgulanmıştır.

Ayrıca; En'am / 159 -- Rum / 32 -- Cin /11 ve Mü'minun / 53. ayetlerde de konuya değinilmiştir.

Bilindiği gibi Tarikat  '' yol '' demektir.  Dini anlamda da bu kelime  '' ALLAH'A ULAŞTIRAN YOL ''  anlamında kullanılmaktadır. Yukarıda belirttiğim gibi Kur'an din konusunda kendi hükümlerinin tek kaynak olduğunu defalarca vurgular ve DİNDE ARACI KOYMAYI  Fatiha / 5 -- İnşirah / 8 -- Enbiya / 90  .... ile beraber toplam 14 ayette noktayı koyar ve son hükmünü verir: 

DİNDE ARACI YASAKTIR...

Tasavvuf bilindiği gibi başlangıcı yüzlerce yıl öncesine dayanan bir dini yorumlama akımıdır. Cemaat ve tarikatlarda bu akımın uzantılarıdır. Yüzlerce yıl öncesinin Yunus Emre gibi gerçekten hak aşığı kişilerin yetişmesi  yaşadığımız modern çağın özellikleri ve bazı rezilce davranışların olağan hale gelmesi sebebi ile artık mümkün olamamaktadır. İnsanların nefslerin kontrolü çok zor ve hatta imkansız hale gelmektedir. Zaptedilmesi zor olan ve bazen de kontrol edilemeyecek derece azan insan nefsi bu tasavvufi akımda  kendini olumsuz yönde  göstermekte ve ilahlaşma iddiasında olan kişilerle beraber, onları ilahlaştırmaktan kendini alamayan müritler türemekte, sapkın kişiler ve davranışlar oluşmakta ve genellikle bu günkü hali ile tarikatlar şirk bataklığına saplanan insan grupları haline dönüşmektedir.

Dinimizin ana yasası olan Kur'an hala bazı çevrelerde anlamını bilmeden -- ibadet ediyorum -- zannı ile okunmaya direnilmekte, güzel bir güfte ve müzik bestesi işlemine tabi tutularak aslı görevi insanları eğitmek ve iyi ahlaklı insan olarak yetiştirmek olan kutsal kitabımızın hükümleri, kuralları, öğütleri bilinmeden, müslüman olduğunu zanneden ama gerçekten müslümanlıkla ilişkisi olmayan insan yığınları oluşmakta ve varlığını  sürdürmektedir. Kur'an -- kendisi sevilen ama yeterince okunup mesajları iyi anlaşılmadığı için gittikçe uzaklaşılan bir tuhaf kutsal kitap haline getirilmiş olmaktadır.

İşte bu tuhaf ilkel ve yanlış tutumu körükleyen resmi veya özel din eğitimi  ile her şeyi görsel olarak tanımlama, okumadan, konuşmadan ilkel çağlardaki gibi sembollerle anlaşmaya zorlanan, düşünmeyen robotik insanlar oluşturma yolundaki küreselci hedeflere, onların kontrolünde ve güdümündeki SOSYAL MEDYA  araçlarının da başarılı etkisi ile, kendini dindar zanneden ama din ile ilgisi, bilgisi olmayan, Kur'an cahili olduğu için neyin dinden, neyin din dışı olduğunu bilmeyen, ayıramayan insanlar, ilginç ve farklı dini  ritüellerin de etkisi ile tarikatlara merak saiki ile giriyor,  bilinçsiz bir sosyal  ve din yaşamı oluşturuyorlar. Sonuçta da, kendilerine, ailelerine ve içinde bulundukları topluma yabancı, yozlaşmış ve bazende sapkın emellere bulaşmış, insan grupları haline dönüşüyorlar. 

Çağımızda insan ilişkileri ve iletişimi çok gelişmiştir. Öyle ki her kişinin cep telefon sahibi olması her yerde ve her an, her olumlu veya olumsuz davranışın olayın fotoğraflanması ve haber kanallarına anında ulaştırılması mümkün olmakta, bunun sonucu olarak da, güzel veya çirkin her olay, kişi, grup, kendi ülkesi ile beraber dünya insanının karşısına anında çıkabilmektedir. Yani;

GÜZEL VEYA ÇİRKİN OLAN HİÇ BİR ŞEY GİZLİ KALMAMAKTADIR...

Sıradan insanlar bunun bilincinde değildir. Göz önündeki defalarca  tekrar eden kötü örneklere rağmen, iyi veya cazip bir şey yapıyorum zannı ile bir tarikata girebilmektedir.

Ne  diyorsun arkadaşım, hepsi mi kötü diyen ve itiraz eden okurum, iyi bildiği 
'' iyi '' örneği net ismi ve adresi ile açıklamalıdır. Bazende çevre ve arkadaş etkisi tarikat batağına saplanılmakta, kendilerinin, aile fertlerinin mağduriyetlerine yol açılmaktadır. 

İşte din konusunda olumsuz düşünceleri olan kişiler genellikle din gerçeğini tüm yönleri ile bilmediklerinden, İslam dini diye  hep  medyada kötü din uygulamaları örnekleri Tarikat ve Cemaat olguları ile hep olumsuz yönde karşısına geldiğinden ilgisini çeken grupların gerçek dini temsil edip etmediklerini   düşünüp, araştırma  bilincinden de yoksun olduklarından, DİN KONUSUNDA OLUMSUZ YÖNDE ETKİLENMEKTE, EN KOLAY YOLU SEÇMEKTE  --  KAÇMAKTA -- YANİ ATEİZM'E VE DEİZM'E YÖNELMEKTEDİRLER. 






7 Eylül 2020 Pazartesi

CEMAATLER - TARİKATLAR VE ONLARIN YURTLARI KAPATILMALI !...





Cemaatlar - Tarikatlar ve Onların Öğrenci Yurtları KAPATILMALI !...

Fetö olayından sonra Cemaat ve Tarikat gibi dini grupların ülkemizde sinsi kötü siyasi ve sosyal olaylara sebep olduğu net anlaşıldı, fakat ne yazık ki onların sıkı bir denetimi ile zabtı rapt altına alınması yolun gidilmedi.

Artık görülüyor ki Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu işi gerçekleştirmesi artık pek mümkün görülmüyor.

Neden ?

Denetim yapacak kurumun bu konuda  '' tarafsız '' olması gerekir ki, böyle bir işlemi adil ve doğru olarak gerçekleştirebilsin.  Ama böyle olduğunu söyleyebilmek ülkemiz için olumlu bir ışık olabilirdi ama ne yazık ki bunu söylemek ve savunmak mümkün değil...

Bu durumda da bu tür faaliyetlerin acilen kapatılması ve yasaklanması gerekir.

--- Efendim hepsi aynı şekilde kötü amaçlı değil ki diye bir itiraz olacaktır.

Ülkemizde bütün cemaat ve tarikatların  siyasi ve sosyal bir amacı vardır. Çünkü hepsi birer masonik gruplar haline dönüşmüştür.  Bunu hangi delil ve gerekçe ile söylediğime gelince;

Tüm cemaat ve tarikatlar Müslüman olmanın temeli olan '' DİN KARDEŞLİĞİ'ni  değil, masonların en önemli hedefi CEMAAT VE TARİKAT KARDEŞLİĞİ' ni hedef almakta bu doğrultuda çalışmalar yapıp, siyasi ve ekonomik alanda ÜYE SAYISINI ARTTIRIP, SAYICA ÇOĞALIP KENDİ YÖRELERİNDE VE ÜLKE ÇAPINDA   '' ETKİN '' KONUMA GELME HEDEFİNİ GÜTMEKTEDİRLER. Aynı grupta olmayı  avantajlı bir duruma getirmek için bilindiği gibi maddi ve manevi alanlarda  -- dinin temeli olan -- hak ve haklı olma inancını bir tarafa iterek BİRBİRLERİNİ DESTEKLEMEKTEDİRLER. Bu davranışın sonuçları olarak geçmişte resmi toplu sınavlardaki atraksiyonlarını bilmeyen anlamayan kalmadı.

Ayrıca artık herkes tarafından bilindiği gibi dini açıdan da  Kur'an'daki temel ve saf  Allah'ın dinini ve - tekliğini - değil, hurafelerle ve ne idiğü belirsiz hoca efendilerin  fikir, yorumları, ritüelleri ve  bilgiler ile  donanmış öğretileri temel almış, genelde İslam'ın temel kabullerine aykırı -- sapkın -- özel öğretilerinin toplumca yaygın olarak kabulü doğrultusunda çaba göstermektedirler.

Ayrıca  tarikat ve cemaatlerin özel gazete, dergi tv  yayınları ile sürekli propaganda faaliyetleri, ticari şirketleşme ve hatta holdingleşmeler ile bunların birbirlerini  maddi, manevi destekleme ve  üyelerini kollama, derneklerine yardım toplama çalışmaları artık gözler önünde sürüp gitmektedir.  Ayrıca Kur'an ve din eğitimleri de denetimsiz bir şekilde devam etmektedir.


Ben kişisel olarak kanatım şudur ki  ''  ülkemizde siyasi amaç gütmeyen '' cemaat ve tarikat yoktur. DİN VE İNANÇ KONULARI SİYASİ AMAÇLARLA BİR ARAYA GELDİĞİNDE HER İKİSİ  DE YOZLAŞMAKTADIR...

Özellikle tarikat olayında sözde dini eğitime alınan  küçük çocuklara karşı işlenen sapkın cinsel suçlar  ve yurt yangınları gibi yönetim hataları artık bu olayın  rezalet boyutuna varmasına ve sıradan normal dindar vatandaşların dahi tepkisine sebep olmuştur.  CEMAAT VE TARİKAT OLUŞUMLARINA OLUMLU BAKAN VATANDAŞ DA ARTIK KALMAMIŞTIR. Fetö olayının da etkisi ile İnsanlarımız  nezdinde cemaat ve tarikatların tamamının  güvenilirliği ve itibarları yok olmuştur.

Ben bu konuda ilk yazımda bu olayın  ikinci derecedeki boyutlarını ele aldım. Ülkemizin iç ve dış güvenliği konuları,  dine verilen zararlar, toplumun ahlaki dejenerasyonuna etkilerini sonraki yazılarımda ele almak  düşüncesiyle, dini gruplaşmanın  boyutlarını, tehlike ve önemini göstermek üzere YouTube'den alıntıladığım çizelgeleri bilgilerinize sunuyorum:

LÜTFEN BÜYÜTEREK İZLEYİN !...






































6 Eylül 2020 Pazar

ALLAH'A BORÇ VERMEK !...


*******  ALLAH'A  BORÇ  VERMEK !...  *******



Allah,yukarıda resimdeki ayette görüldüğü gibi kendine iman edip kulluk görevlerini  Kur'an'da belirttiği doğrultuda takvalı (samimi ve titiz imanlı ) davranıp, salih (olumlu) amellerde ( davranışlarda ) bulunanlar ile canlı cansız tüm yaratılanlara katkıları olanların, yaptıkları her olumlu işi kendisine borç verilmiş gibi kabul etmekte ve karşılığını kat kat fazlası ile vereceğini çeşitli ayetlerle belirtmektedir.  

İşte bu ayetlerden bazıları:

Müzzemil / 20 :  ''..........  Bu nedenle vaktiniz elverdikçe ve zorlanmayacak şekilde, fırsat buldukça Kur'an'ı anlayarak düşüne düşüne okuyun, salatı uygulayın, zekatı verin, böylece bu iyi ve güzel davranışlarınızla  Allah'a da borç vermiş olun. Ve bilin ki, ve yaptığınız  her  iyi davranışınızı kendinize yapmış olacaksınız. Allah bun u kendisine verimiş bir borç olarak değerlendirecek ve mutlaka karşılık olarak fazlasıyla ödüllendirecektir ( size ödeyecektir ).......... ''

Hadid / 11 : Kim ki, Allah'ın rızasını hedefleyerek muhtaçlara ( insan, hayvan, bitki tabiat ortamı )  yardım ederse, Allah'a bir borç vermiş demektir ve Allah'da mutlaka en güzel bir şekilde borcunu öder ve ve böylelerine ayrıca bereketli / mutluluk verici ödülleri olacaktır. 

Tegabun / 16 :  Bu arada da Allah'a karşı takva ( samimi ve titiz bağlılık ) içinde olun, bildirdiklerini dinleyip önemseyin ve bunlara göre uygun yaşayın. Kendi yararınız için mümkün olduğu kadar infak ( muhtaçlara yardım ) içinde olup ihtiyaçlarını giderin. Şunu da iyice bilin ki, her kim nefsinin bencillik ve cimriliğine mağlup olmazsa, işte onlara refah ve mutluluğa erişmişlerden olacaklardır.

Tegabun / 17 :  İşte bu şekilde içten davranır ve Allah'a güzel bir borç sunarsanız, Allah onu fazlası ile geri öder ve hatalarınızı bağışlar. Çünkü Allah,  yarattıklarımıza yapacağınız her hangi bir katkınızı, O'na yapılmış sayan, takdir eden ve teşekkür niyetiyle hemen karşılığını veren ve şefkatli olandır.



27 Ağustos 2020 Perşembe





ESKİŞEHİR  İLİNİN  İKİ EFSANEVİ MARKA İSMİ VARDIR:

Dededen, atadan miras ve Büyükşehrin yönetim kapsamına giren
KALABAK SUYU ve.. 

Son 21 senedeki 5 yerel seçimde üst üste Büyük Şehir Belediye Başkanlığına seçilen ve halen bu görevini sürdüren, Anadolu Üniversitesi eski Rektörü YILMAZ BÜYÜKERŞEN...

Bu iki isim Eskişehir'in içinde ve dışında en önemli ve tanınan iki marka ismidir. Kalabak, suyu şehrin son seksen yılında tek içme suyudur.  Şehirli  bu suyla doğmuş, büyümüş ve başkada  alternatif olmadığı ve şehir suyu da içilemediği için şehir insanı için adeta lezzetine bağımlı hale gelmiştir. At arabasına yüklenen  büyükçe su tankları ile dağıtımdan bu günkü damacanalar ve kamyonetler ile dağıtılan sisteme gelinmiştir. Bu 21 sene zarfında Kalabak suyu Yılmaz Büyükerşen zamanında modern el değmeden dolum ve anbalajlanma tesislerine kavuşmuştır.

Tekrar Yılmaz Bey'e gelelim. Seçildiği ilk 3 yerel yönetim zamanında Büyükerşen şehrin merkezini  sıradan bir Anadolu şehri görüntüsünden çıkarmış, modern bir şehir atmosferine getirmiş toplam 700 dönüm büyüklüğünde iki modern  Parkla süslemiştir.

Yılmaz Bey 1937 doğumlu olup bu gün 83 yaşındadır. Doğal olarak yaşlanmış ve enejisi tükenmiştir. Hatırladığım kadarı ile 4. dönem yerel seçimde siyasete devama pek istekli olmamış ama CHP'nin şehirde alternatif güçlü ismi olmadığı için baskıyla tekrar  aday yapılmış ve tekrar seçilmiştir. 5. dönem yerel yönetim seçimlerinde de aynı film tekrarlanmış, aday olmak istememiş yine partisinin direnmesi ile tekrar aday olmuş ve seçilmiştir.  Ama sayın Büyükerşen'in yorulduğu yıprandığı göz ardı edildiği için, ilk 3 yerel seçim döneminde yaptığı icraatlara 4. ve 5. son dönemlerde  önemli bir ilavesi olamamıştır...

Vee, işte bu son bir iki aydır, Kalabak suyu skandalı baş göstermiştir. Ülkemiz genelinde  su damacanaları 19 litre hacmindedir. Ama şehrin dağıtım sistemine uymadığı için taşınma ve dağıtımı daha kolay 12 litrelik bir form şehrimize uygun görülmüş ve başlangıçtan itibaren üretici tek bir firma  üretimi yüklenmiştir.

Bundan bir kaç hafta önce 5 sene kullanım süreli plastik damacanaların  5 - 10 sendir kullanımdan çekilmediği ve dağıtımda kullanılmaya devam edildiği  şehir sakini bazı vatandaşlar tarafından fark edilmiş muhtemelen Kalabak yönetimine yapılan uyarılar dikkate alınmadığı için sağlık bakanlığı ilgililerine şikayette bulunulmuştur. Bakanlık ilgilileri yaptıklar ani baskın teftişte, kullanımda olan 400 bin damacananın yarısının kullanım ömrü bittiği halde  5  ve 10 senedir kullanımına devam edildiği ve şehir halkının sağlığının tehlikeye atıldığı belirlenerek  kullanımı yasaklanmış ve Büyükşehir Belidiyesine uyarı yapılmış , para cezası uygulanmıştır.

Böylece şehrin iki önemli markası çökmüş ve şehirli her gün  yapılan dağıtımdan yoksun günlerce sucu beklemek zorunda  kaldığı ve üretim firmasının üretimi kapasitesi çok sınırlı olduğu için 200 bin damacanın yenilenmesi aylar sürebileceği anlaşılmıştır.

 Eskişehir halkının  son yerel seçimde yaşı 80 - 81 olan sayın Büyükerşen'i tekrar seçme hatası zorunluluğunda kalması sonucunda uğradığı sıkıntı kolay aşılamayacak bir durumu şehirlinin karşısına getirmiştir...

İşçiye 50 - 55'li, memura da 65 yaşında emekli olma zorunluğu getirildiği ülkemiz ortamında  siyaset hayatında yaşlanma sınırı getirilmeyince  özellikle yerel yönetimlerde böyle sürpriz sıkıntılar ortaya çıkabilmektedir.

Şimdi gelelim sorumluluğun kimlerde olduğunda:

Öncelikle CHP üst yönetimi sırf siyasi getirisi nedeniyle Sayın Büyükerşen'in  ve şehir halkının sağlığını risk altına sokmuştur. Birinci derecede parti yönetimi hatalıdır. Sayın Hoca'mız'a da 80 yaşını geçmesine rağmen çalışmaya zorlanarak zulüm yapılmıştır. Tabii ki sayın hocamızın'da siyasi endişe ve nedenle bu baskıya direnemeyerek siyasi hayata devam etmesi yanlışı vardır. Çok başarılı geçen ve efsaneye dönen isminin böyle olaylara karışması ve üzülmesi sonucuna katlanması gerekmiştir... 

Eskişehirli de artık seçeceği kişinin partisi ve kişiliğinin yanında  yaş gibi başka etkenleri de dikkate alması gerektiğini öğrenmiş olmalıdır....









25 Ağustos 2020 Salı

KIYAMET '' ANİDEN '' GELECEKTİR -- ALAMETİ YOKTUR !...





Kıyamet konusu insanların çok ilgisi çekmiş, bu konuda binlerce kitap yazılmıştır. Bunların neredeyse tamamı KIYAMET  ALAMETLERi yani işaretleri --  belirtileri üzerinedir.

Dinin tek ve gerçek kaynağı Kur'an'da ise, ''Kıyametin aniden geleceği ve herhangi  bir işareti, belirtisi olmadığı, olamayacağı tam 9 ayette israrla vurgulanmıştır:

En'am / 31 -- A'raf / 187 -- YUSUF / 197 -- NAH/ 77 -- ENBİYA /40 --HACC/ 55 -- AHZAB / 63 -- ZUHRUF / 66 -- MUHAMMED / 18 

##  O size ansızın gelecektir, sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar.  ( A'raf /187 - Yusuf / 107 )

Kur'an'ın iniş sürecinde kıyametin ne zaman geleceği  konusunda Müslümanların sık sık Peygambere sorular sordukları Kur'an'da ifade edilir:

##  Sana Kıyametin saatinden soruyorlar  '' gelip, çatması ne zaman '' diye  ( A'raf / 187 -- Naziat / 42 )

##  Sen nerede onun vaktini söylemek nerede ? ( Naziat / 43 )

##  Kıyamet saatinin bilgisi şüphesiz Allah yanındadır.  ( Lokman ( 34 )

##  De k,, onun bilgisi Rabbi'ne aittir.  ( A'raf / 187 -- Naziat / 44 )

Yazımın başına koyduğum resimde görüldüğü gibi Kıyamet Alametleri konusu yalnızca hadis iddiasındaki sahte sözlerde var olup HURAFELER KAPSAMINDADIR.

Kur'an'da aksi belirtilmesine rağmen  bu tür uydurma yani sahte hadisler geniş kabul görmüştür. Bu güne kadarda Müslümanların çoğunluğu tarafında inanılmıştır. NE YAZIK Kİ DİYANET BAŞKANLIĞIMIZ DA  bu tür sahte sözleri kabul etmeye direnenler arasındadır.

İşte bu sebepten İslam dini konusunda iki tür inanç akımı ortaya çıkmıştır:

---  KUR'AN'I  DİNİN  TEK KAYNAĞI OLARAK KABUL EDENLER, Yani doğru bilginin yanında olanlar.

--  KUR'ANIN YANINA MEZHEPLER VE BAZI DİN ADAMLARININ GÖRÜŞÜNÜ ESAS ALIP,  BİR ÖLÇÜDE ŞİRKE BULAŞIP, SAHTE OLUP OLMADIĞINA BAKILMAKSIZIN  TÜM HADİS İDDİASINDAKİ SÖZLERİ  GERÇEK KABUL EDİP DİN KAYNAĞI OLDUĞUNA İNANANLAR  Kİ -- Bunlara  EHLİ SÜNNET grubu denir. Bu inanlar grubu bir ölçüde Peygambere Uluhiyyet  vehmederler...



23 Ağustos 2020 Pazar

MÜNAFIKLAR GÜNÜMÜZDEKİ '' AGNOSTİKLER '' DİR...

















MÜNAFIKLAR, GÜNÜMÜZDEKİ  '' AGNOSTİKLER '' DİR !...


''  Münafıklığın günümüzdeki adı  Agnostlik 'tir... 


--  Allah'ın varlığı da yokluğu da  bilinemez  -- derler. İnanmadıkları 

halde inananların arasında inanmış göründükleri için kısaca şüpheciler 

diye isimlendirilebilirler. Kur'an'ın 63. sırasındaki  MÜNAFİKUN Suresi 

onları geniş olarak ele alır. Bu surede onların şüphe içinde olduklarını 

ve yalan söylemeyi alışkanlık haline getirdiklerini vurgulanır.


NİSA / 145' de bu özellikleri ile Ateistlerden beter oldukları  ve

Cehennem'in en alt katında azap görecekleri belirtilir.


NİSA / 146 'da ise onlara tevbe kapısı açık bırakılır... ''   ( * )


Münfikun Suresi'nin ilk 11 ayeti ile 14. ile 22. ayeler arasındaki 9 ayeti 

Münafıkları tanımlar ve anlatır... 




(*) ---   Dorlion Yayınları -- M.Ferda Yamanoğlu --  Sayfa 329 - 332 

19 Ağustos 2020 Çarşamba

KUR'AN'DA KÜRTAJ



KUR'AN'DA  KÜRTAJ

İlgili ayetlerle Kur'an'ın Kürtaja bakışını görelim sonra karar verelim:

İSRA / 31 :
Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur.

EN'AM / 140 :
Bilgisizlikleri yüzünden   öz evlatlarını akılsızca katledenler; Allah'a iftira ederek, Allah'ın kendilerine verdiği rızıkları haram  haram kılanlar, manen iflas etmişlerdir.  Onlar gerçekten sapıtmışlardır ve doğru yolu da bulacak değillerdir.

EN'AM / 151:
De ki ; '' Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiç bir şeyi ortak koşmayınız; anne babaya iyilik ediniz, fakirlik korkusu ile ''  çocuklarınızı öldürmeyiniz !  Sizin de onlarında rızkını biz veririz  Ve Allah' ın  yasakladığı cana haksız yere kıymayınız !.. İşte, aklınızı kullanasınız diye Allah size bunları emretti  '' 

İşte görüldüğü gibi KÜRTAJ  Kur'an'a göre BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR.
KENDİ ÇOCUKLARINI ÖLDÜRMEKTİR... (*)


( * ) Dorlion Yayınları -- M. Ferda Yamanoğlu -- KKUR'AN'IN GİZEMLERİ sayfa/ 351






















KUR'AN'IN HEDEFLERİ



KUR'ANIN  HEDEFLERİ

Bu  Yazımda faydaladığım kaynak yukarıda kapak resmini koyduğum eser  değil, eski Diyanet İşler Başkanımız, ülkemizde görev yapan gerçek din aydınlarının yani '' Kur'an'daki İslam '' ekolunun ilk önderlerinden Prof. Dr. SÜLEYMAN ATEŞ  Hocamızın  İSLAM'DA ĞÜNCEL TARTIŞMALAR  isimli eseridir.

Kitabının 201 sayfasında başlayan açıklama ve görüşlerinde  KUR'AN'IN  HEDEDFLERİ'nin sayısını 8 olarak belirlemektedir. Bugün bunların ana başlıklarını vereceğim, sonra da herbini sırasıyla  Hoca'mızın bilgi ve görüşleri eşliğinde ele alacağım.

İşte Kur'an'ın 8 hedefi:

1 --  Dinin üç temeli;

**  Allah'a iman 
**  Ahirete İman 
**  Salih Ameller (olumlu ve iyi davranışlar ) dir.

2 -- Peygamberlik görevini öğretmek

3 -- İslam'ın insan yaratılışına uygun, akla hikmete, ilme dayalı tek din  olduğunu belirtmek.

4 -- Sosyal ve siyasi birlik ile adaleti sağlamak.

5 --  Malı korumak.

6 --  İnsanlar arasında barışı esas kılıp, savaşta saldırganlığı önlemek 

7 -- Kadınlara her türkü medeni ve sosya hakları sağlamak.
savaşta  saldırganlığı önlemek.

8 -- İnsanları kölelik boyunduruğundan kurtarmak' tır


17 Ağustos 2020 Pazartesi

DÜNYA İNSANLARININ EN BÜYÜK SORUNU BU RESİMDEKİLER DEĞİLDİR !...




İNSANLARIN EN BÜYÜK SORUNLARI 
***************ÜSTTEKİ RESİMDEKİLER DEĞİLDİR !...

Bu resimdekiler geçicidir, çareleri vardır.

Aşağıdaki resim ile sembolize ettiğim insanın en büyük sorunu kendisini bitmez tükenmez istekler ve kışkırtacağı vehim ve şüpheleri ile şeytanın oyuncağı  olma tehlikesine salan  N E F S İ ' dir.



Dünya insanların en büyük sorunları şunlardır:

''  ##  ALLAH'I  inkar etmek, şüphe etmek.

##  İmanı olduğu halde, imanı için çalışmayarak büyük günahlardan uzak durmamak ve salih amellerde ( iyi ve ahlaklı davranışlarda ) bulunmamak yani hayırlı işler yapmamak.

##  Allah'ın yerine tanrı'ya inanarak kitaplarını ve dinini inkar etmek.

##  Baba, oğul ve kutsal ruh diyerek Allah'a ortak koşmak.

##  Uydurma tanrılara, putlara tapmak.

##  Mürşid, hoca efendi sandığını Allah'ın yerine koyarak onun Kur'an'a uymayan sözlerini onaylatıp kendşne Rabb edinmek veya ayna rabıtası yaparak mürşidinden aldığı nurla günahlarından arınmak.

##  Ancak Allah'ın gerçeleştirebildiği işlere '' Tabiat Olayları '' demek.

##  İstekleri için türbelere gitmek, ahireti inkar etmektir.  ''  (*)


(*) Dorlion yayınları tarafından yayınlanan M. Ferda Yamanoğu'nun  
'' KUR'AN'IN AÇIKLANMAMIŞ GİZEMLERİ  '' isimli eserinin  kapak arka sayfası...





























11 Ağustos 2020 Salı

'' İSLAM '' kelimesi ile başlayan dini yazıları, bildirimleri, sözleri DİKKATE ALMAYIN !...



''  İSLAM ''  kelimesi ile başlayan yada içinde İslam kelimesi geçen DİNİ  BİLDİRİM, AÇIKLAMA, NASİHAT İÇEREN  YAZLARI, SÖZLERİ OKUMAYIN, DİNLEMEYİN  VE  DİKKATE ALMAYIN !!!...

Bu iddiamın gerçekliğini sizlere ispat ederek yazıma başlıyorum:

Şimdi lütfen fotoğrafını yazımın başına koyduğum bir YouTube kanalındaki dini sitenin başlığındaki fotoğraftaki, sözde din adamının sözlerini okur musunuz !  Ne yazıyor !...

---  İSLAM  ÖZ  KIZINIZLA  EVLENEBİLİRSİNİZ DİYOR !..

Şok oldunuz değil mi.

Şimdi bir de Kur'an'ın  bu konuda ne dediğini gösteren ayetin metnini okuyun:

NİSA/23 :  
''  Ayrıca size şunlarla evlenme haram kılındı  ( yasaklandı ) : Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşinizin kızları, kız kardeşinizin kızları, süt anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, eşlerinizin anneleri, kendileri ile gerdeğe girdiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız - eğer anneleri ile gerdeğe girmeden boşanmışsanız -  kızlarıyla evlenebilirsiniz, öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi bir arada almanız.....  ''

Kendilerine din adamı, hoca, tarikatçı görüntüsü veren bazı rezil sapkınların yaptığını, dine nasıl zarar verip insanları saptırma gayretini görüyor musunuz ?

Bu ahlaksız müptezel, bu iddiasını nasıl savunacak dersiniz ? 

Cümlesinin başındaki İSLAM sözcüğü bu sorumun cevabının ipucunu veriyor. 

Kur'an'ın İslam Dini'nin ilk ve tek kaynağı olduğu, Peygamberimizin İslam Dinini yalnızca Kur'an'dan öğrenerek tebliğ ettiği gerçeğini bir tarafa itip, kendi kafalarına göre uydurdukları Kur'an dışı sahte dine İSLAM DİNİ KAPSAMINDA OLDUĞU görüntüsü vermek için, iddia ve sözlerinin başına ve içine İSLAM kelimesi ekleyip din kapsamında gösterme hilesini yapıyorlar.

İşte Kur'an'ın mesajlarından biraz dahi haberi olanlar bu hileyi fark eder ve Din konusunda  yalnızca Kur'an'ı kaynak gösteren sözlere itibar ederler.

Bu konuda sahte ve sapkın din adamlarının tahribatları  o kadar büyük boyuta ulaşmış ve İslam dini  Kur'an'daki ekseninden neredeyse yüzde seksen koparılmıştır, saptırılmıştır.  Ülkemiz ve diğer Müslüman ülkeleri insanları KUR'AN'DAKİ  GERÇEK  DİNİ DEĞİL, İNSANLARIN UYDURDUKLARI  SAHTE DİNİ YAŞAR HALE GELMİŞTİR.

Kur'an evlenme konusundaki tüm detayları içeren hükümleri içeriyor, rezil sahtekarlar, güya dini sitenin fotoğrafında görüldüğü gibi ALLAH'I AÇIK EMRİNİ YOK SAYIP  '' ÖZ KIZIYLA EVLENME SAPKINLIĞI '' İslam dini hükmü olarak gösteriyor.

İşin en acı tarafı da dine sahip olması ve koruması gereken Diyanet Teşkilatımız,  din görevlileri yönetimi, hac ve umre planlamaları dışında başka şeylere karışmıyor, dindeki bu karmaşa ve dejenerasyona  ilahiyat Fakülteleri dahil din eğitimi kurumlarımız ses çıkarmıyor.  Sözde  dini internet siteleri de denetimsiz çoğalıyor,  zararlı faaliyetleri alabildiğin artıyor ... 



















10 Ağustos 2020 Pazartesi

İSLAM BİRLİĞİ SAĞLANDIKTAN SONRA SEÇİMLE HALİFE OLUNMALI !...



İSLAM BİRLİĞİ SAĞLANDIKTAN SONRA  HALİFELİĞİN  GÜNDEME GÜNDEME GELMESİ  GEREKİRDİ...




Halifelik  bilindiği gibi  dini olmaktan ziyade siyasi bir ünvan ve kültürdür.  İslam  ülkelerinin bir bölümünün kabile kültürünü henüz aşamadığı, demokrasi bilincine varamadıkları gibi  en az 20 - 30 yıl daha varamayacakları, krallık, emirlik gibi çağ dışı yönetim şekillerini aşamayacakları ve hatta bazılarının '' millet  '' olma şuurundan dahi uzak oldukları  gerçeğini dikkate alarak ve bu güne kadar İSLAM BİRLİĞİ sağlanamadığını ve yakın zamanda da sağlanamayacağını hatırlayarak davranılması ve buna göre yol haritası oluşturulması gerektiği çok açıktır.

Ayrıca bu yaşadığımız 21. yüzyılda halifelik birilerinin, bazı grupların veya  devletlerin ilan etmeleri ile değil, Müslüman ülkelerin bir araya gelip toplanarak, seçimle ve çoğunluk kararı ile halife seçmeleri çok daha doğru ve gerçekçi olacaktır...

Bir dini heyecan ve bu gerçeklerin göz ardı edilmesi ile oluşturulacak halifelik, ülkemiz ve sayın Cumhurbaşkanımız için iç ve dış fitne odaklarının faaliyetleri ile sıkıntılara sebep olacaktır... 

Dış siyasette düşmanlarımızın oranı dostlarımıza kıyasla bir kaç kat daha fazla olduğu bu ortamda dikkatli olunmalı, siyasi ve ekonomik sıkıntılarımızın büyümemesi için temkinli olunması gerektiği düşüncesindeyim.










CENNET İSTENEREK ULAŞILACAK DEĞİL ....

















C  E  N  N  E  T

BİRİLERİNİNİN VAADİ İLE VE

İSTEMEKLE ULAŞILACAK 

BİR YER  DEĞİL,

HAK EDİLEREK,

YARATICININ UYGUN GÖRMESİ İLE

VARILARACAK BİR YERDİR... 













APTALLAR -- ŞİZOFRENLR -- CAHİLLER

    ================================== APTALLAR .:: Aptal Olduğunu ŞİZOFRENLAR ::  Şizofren Olduğunu C A H İ L L E R  :::: C a h i ...